‘İran’da kanunlar hiçe sayılarak halk üzerinde otorite sağlanmaya çalışılıyor’

İran hükümetinin halk üzerinde otoritesini sağlamak için istediği yerde istediği kişiyi cezalandırarak kanunları ihlal ettiğine dikkat çeken Avukat Marzieh Mohebi, “Mahkemeler dışında hiçbir merci ceza kararı veremez” dedi.

ŞAHLA MOHAMMADİ

Haber Merkezi – İran’da Tahran metrosunda Ekim ayı başlarında ‘ahlak polisleri’ tarafından darp edilen 16 yaşındaki Armita Ground, kaldırıldığı hastanede günler süren yaşam mücadelesinin ardından hayatını kaybetti. Armita Ground’un katledilmesine yönelik tepkiler sürerken sanatçılara, gazetecilere ve avukatlara yönelik baskılar da arttı. Armita Ground’un ölüm olayını haberleştirdikleri için çok sayıda gazeteci de ifadeye çağrılıp tutuklanırken, cenaze töreninin yapıldığı gün ise kadın sanatçılar hakkında çalışmama kararı verildi.

‘Mahkeme dışında hiçbir merci ceza kararı veremez’

Avukat Marzieh Mohebi, sanatçılar ve gazetecilere yönelik “yasal” olmayan cezai uygulamalara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bir meslekten menedilmenin bir ceza yöntemi olduğunu vurgulayan Marzieh Mohebi, “Ancak bu kararı mahkeme hakimi verebilir. Yargılama yetkisi olan kişi böyle bir karar verebilir. Mahkeme dışında hiçbir merci ceza veremez. Rehberlik Dairesi gibi yetkililerin mahkeme olmayıp böyle bir şey yapmaya hakları yoktur. Bu tür kararların hiçbir hukuki dayanağı ve hukuki etkisi yoktur” dedi.

‘Sanatçılar ve aktivistler çalışmalarına devam edebilir’

Dolayısıyla bu durumla karşı karşıya kalan sanatçı veya aktivistlerin çalışmalarına devam edebileceklerini vurgulayan Marzieh Mohebi, “Çünkü Rehberlik Bakanı kararının hukuki etkisi olmayacaktır” diye konuştu. Marzieh Mohebi, hakimin çalışma yasağı kararını nasıl alabileceğini örnek vererek şöyle açıkladı:

“Örneğin Ceza Kanunu'nun 638. Maddesi’ndeki başörtüsü takmama hükmünde, açık alanda başörtüsü takmayanlara 10 günden 2 aya kadar hapis ve para cezası öngörülüyor. İran yasalarına göre 3 aydan az hapis cezası uygulanabilir olmadığı için başka bir cezaya çevrilmesi gerekiyor. Buna alternatif bir ceza belirleniyor. Bu alternatif cezalardan biri de belirli bir meslekte çalışma yasağıdır. Bir hükümlüye şartlı salıverme, cezanın ertelenmesi ya da cezada indirim verildiğinde aynı zamanda belli bir meslekten men de edilebiliyor. Ancak belli bir meslekte istihdamın yasaklanmasının amacı, suç teşkil eden davranışların devamının engellenmesidir.”

‘Rehberlik Bakanı’nın işlemleri hukuka aykırı’

Rehberlik Bakanı’nın işlemlerinin tamamen hukuka aykırı olduğuna dikkat çeken Marzieh Mohebi, “Rehberlik Bakanı'nın emriyle çalışma yasağı getirilenler bu karara karşı İdari Adalet Divanı'na itirazda bulunabilirler. Umarım İdari Adalet Divanı da güvenlik güçlerinin talimatlarına göre değil hukuka göre davranır. Yüksek Mahkemelerin, Devrim Mahkemeleri’nin kadınlara verdiği idam cezalarını bozan çok sayıda kararı var. Davanın avukatları yeniden yargılamayı kabul ederek ihlalde bulunmuşlardır” diye konuştu.

‘Hala onurlu yargıçlar var’

Hala onurlu yargıçlar olduğunu vurgulayan Marzieh Mohebi, “İnsanların da kendi davaları ve talepleriyle bu hakimlerin konumunu güçlendirmesi için çalışması gerekiyor. Bu hakimleri takip etmeli, görevlendirmeli ve fiilen onlara yetki vermeliler” diye kaydetti. Bir saltanat rejimi olan diktatörlük rejiminin halk üzerinde bir otorite sağlamaya çalıştığını ve hükümler verdiğini söyleyen Marzieh Mohebi, şunları ifade etti:

“Bu rejim kanunları kendi zihniyetine göre değiştiren bir dini otoritedir. Hükümette böyle bir durum temelde halkın her türlü farkındalığına aykırıdır. Katledilen Jina Mahsa Amini ve Armita Ground’u haberleştiren gazeteciler gözaltına alınıp tutuklandı. Rejim, işledikleri suçların dünyaya yayılmasını önlemek için bir yandan tutuklama furyasını başlatırken, öte yandan interneti kısıtladı, halka baskı uyguladı, haber yapılmasını kısıtladı, haber kuruluşlarını engelledi. Tüm bunlar bir zulümdür. İnsanlar bilgiden ve enformasyondan mahrum bırakılıyor, gazeteciler de hapis, işkence ve asılsız suçlamalarla zor durumda bırakılıyor.”

‘Hikayeler uydurup insanları kendi hikayelerine göre yargıladılar’

Tutuklanan gazetecilerin herhangi bir suç işlemediklerini sadece onurlu bir şekilde işlerini yaptıklarını söyleyen Marzieh Mohebi, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Hiçbir ülkeyle savaşta olmadığımız halde casusluk suçlaması, düşman hükümetlerle iletişim gibi suçlamalar yöneltildi. Amerikan hükümetine bağlı kuruluşlarla bağlantılı olduğu yönündeki suçlamalar, İslam Cumhuriyeti'nin siyasi paranoyası nedeniyle onayladığı, kendine bir formül çıkardığı, insanları bu formülün içine soktuğu ve kınadığı yanılsamalardır. Bunun dışında bastırmanın başka yolu yok. Hikayeler uydurup insanları kendi hikayelerine göre yargıladılar. Mevcut yasalara göre bu muhabirler herhangi bir suç işlemedi ve görevini yaptı. İrşad Devriye görevlileri tarafından darp edilen Jina Mahsa Amini ve Armita Ground kaldırıldıkları hastanede yaşamlarını yitirdiler. Bunun bilgisini vermek neden suç olsun! Böyle bir suç kanunun hiçbir yerinde yazmıyor.”

‘Cinayeti bildirmenin suç olduğu kanunun neresinde yazıyor?’

İran İslam Cumhuriyeti’nin istediği yerde istediği kişiyi cezalandırmak istediğini dile getiren Marzieh Mohebi, “Öncelikle mahkeme hakiminin suçun işlenip işlenmediğini tespit etmesi, ikinci olarak da belirli bir fiilin kanunda suç olarak adlandırılması ve ceza verilmesi gerekiyor. Hem uluslararası hukukta hem de Uluslararası Ceza Mahkemesi düzenlemelerinde tanınan bu ilke, anayasamızda, Yurttaş Hakları Şartında ve ülkemizi yöneten genel hukuk ilkelerinde yer almaktadır. Cezaların kanuniliği ilkesi, bir kimseyi cezalandırmak istiyorsanız, onun işlediği fiilin kanunda yazılı olması gerektiğini söylüyor. Cinayeti bildirmenin suç olduğu kanunun neresinde yazıyor?” dedi. İran hükümetinin kanunları ihlal ettiğini söyleyen Marzieh Mohebi, şöyle konuştu:

“İslam Cumhuriyeti geçtiğimiz yıl tüm kanunları göz ardı etti. Ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığında ne kanuna ne de başka mevzuata bağlı kalıyor. Güvenlik görevlileri mahkemelere görevler veriyor, sorgulamalar yapıyor, hükümler yazıyor, hakimi kontrol altına alıyor, itirazları reddediyor. Tüm bu görevler güvenlik aygıtının eline geçmiş durumda. Ceza muhakemesi hükümlerinin hiçbirinin bir yıldan fazla bir süredir uygulanmadığını anlıyorsunuz. Ne celpler yasaldı ne tutuklamalar ne sorgulamalar ne kararlar ne mahkemelerin yetkileri.”

‘Avukatlar adaleti savunmaya yemin etti’

Avukatların ruhsat alırken gerçeği ve adaleti savunmaya yemin ettiklerini hatırlatan Merzieh Mohebi, “Bu onların yemini ve işlerinin mahiyetidir, eğer bunu yapmazlarsa yeminlerine ihanet etmiş olurlar. Avukatların yeminlerine bağlı kalmasını ve görevlerini yerine getirmesine izin vermediler. Geçtiğimiz yıl bağımsız avukatların siyasi davalara katılmasına izin vermediler. Jina Hareketi’nin sanıklarını bağımsız avukatların savunmasına izin vermediler, mahkemelerde yanlarında bulunmalarına izin vermediler. Güvenlik avukatlarına görev verdiler. Bu avukatlarda müvekkillerine yardım etmek yerine casusluk yaptılar ve elimizde ağır ceza gerektiren bir dava var” diye kaydetti.

‘Avukatlık ruhsatı sadece Avukat Disiplin Mahkemesi tarafından iptal edilebilir’

Avukatların bağımsızlığına ilişkin yasa tasarısına göre avukatlık ruhsatlarının iptalinin avukat derneklerinin özel yetkilerinden biri olduğuna işaret eden Marzieh Mohebi, “Avukat Disiplin Mahkemesi yalnızca avukatın ruhsatını iptal etme hakkına sahiptir. Son olarak örneğin yargı ya da güvenlik güçleri kanuna göre kabul edilebilir belgelere dayanarak merkezlere bu işlemi yapmak için yazı yazabiliyor ancak ruhsatı kendileri iptal edemiyor. Oyuncuların yasaklanması gibi lisans iptal kararı verilmesi de sadece hukuka aykırı değil aynı zamanda ihlaldir ve ceza gerektirir” dedi. Yakın zamanda hukuka aykırı bir süreçte yeni bir düzenleme yapıldığının ortaya çıktığını vurgulayan Marzieh Mohebi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Avukatlar sanığın hakimler tarafından hukuka aykırı herhangi bir cezaya çarptırılmasına izin vermez. Hukuka başvurarak müvekkilini adalet ve hakkaniyetle savunur. Yargıda bu tür seslerin duyulmasını istemiyorlar. Mahkemeleri yöneten, ülkenin yargı sistemini yöneten o karanlık atmosferin avukatların sözlerinin yankısıyla bozulmasını istemiyorlar. Avukatların önlerine engeller çıkarmaları, savunma suçundan, görevlerini yapma suçundan tutuklayıp hapse atmaları ciddi sorunlara yol açıyor.”