Devletin unuttuğu Elbistan’dan: Bu tufanı hiçbir söz anlatamaz
İkinci depremin merkezi Elbistan’da insanlar için her şey deprem anında kaldı. Yaşananları ‘tufan’ olarak niteleyen Elbistanlı yurttaşlar için hayat bir daha asla eskisi gibi olmayacak.
![](https://test.jinhaagency.com/uploads/tr/articles/2023/02/20230213-untitled-2-jpg77b069-image.jpg)
MEDİNE MAMEDOĞLU
Mereş- 7 gün önce Mereş Bazarcix(Pazarcık) ve Elbistan merkezli iki büyük deprem meydana geldi. Yaşanan depremler milyonlarca insanı etkilerken Semsur, Hatay, Mereş ve Elbistan’da binlerce insan halen enkaz altında. Yaşanan yıkımdan sonra dünyayla bağı kopan ve her geçen gün daha da boşalan Elbistan’da zaman adeta depremin yaşandığı anda durdu. Koca bir mezarlığa dönen ilçe merkezinde ağıtlar yükselirken, insanlar yaşananların halen bir kâbus olmasını umut ediyor. “Unutulduk” diyen Elbistanlılar, kaybettikleri sevdiklerinin arkasından yas bile tutamadan şehri terk etmek zorunda kalıyor.
Yaşamını yitiren ve enkaz altında kalanların sayıları net değil!
Hava sıcaklığının eksilerde seyrettiği ilçede, depremin bilançosu halen bilinmezken her gün cem evi veya hastanelere getirilen cansız bedenler kimi zaman kefensiz defnediliyor. Çok az sayıda evin ayakta kalabildiği ilçede birçok enkazda halen çalışma başlatılmadığı, çalışma olan enkazlar için ise kepçe vurma kararının alındığı öğrenildi. Ne yaşamını yitiren, ne de enkaz altında ki yurttaş sayısının net olarak bilindiği ilçede devlet adına bir tek şeye rastlamıyoruz. İnsanların devlet tarafından acıları ve ölüleriyle baş başa bırakıldığı ilçede yaşanan çaresizlik ve umutsuzluk insanların yüzüne yansıyor.
Çaresizlikten ilçeden ayrılmak zorunda kalıyorlar
İlçede yaşanan kıyameti ne çektiğimiz görüntüler ne de yazdığımız bu satırlar ile anlatmak mümkün. Her sokakta bir enkaz her enkazın başında ailenin günlerdir beklediği ilçede morglar ve mezarlıklar dolu. Depremin üzerinden günler geçmesine rağmen yaşadıklarını anlatmakta zorlanan Elbistan’lı yurttaşların ağzından tek ortak cümle, “Bu tufan neydi başımıza geldi” oluyor. Depremin ardından evlerine giremeyen yurttaşlar soğuk havalarda çadırlarda kalmak istemediği için ilçeden ayrılıyor.
Unutan devlet umut olan halk dayanışması
Elektrik ve suyun olmadığı ilçede insanlar tuvalet ihtiyacını bile gidermekte ciddi zorluk yaşıyor. Salgın hastalık riski ile karşı karşıya olunan ilçede köylere verilen sular ise çamurlu akıyor. Kullanılmayacak şekilde akan sular günlerdir düzeltilmezken, insanlar içme sularıyla ihtiyaçlarını karşılıyor. Soğuk havaya ve zor koşullara rağmen enkaz altlarından çıkan canlı bedenler ise insanlara bir nebze olsun umut veriyor. İlçede ki yurttaşlara umut veren şeylerden biri de yürütülen dayanışma. Halkın seferber olduğu ve şehir dışından gönüllü onlarca kişinin geldiği ilçede halkın yaraları sarılmaya çalışılıyor. Bir yandan yıkım bir yandan da dayanışmanın olduğu ilçede önümüzde ki günlerde neler olacağını ise kestirmek zor.
‘Bu ne tufandı…’
Devlet tarafından arama-kurtarma çalışmalarının çok geç başladığı ve büyük ihmallerin olduğu ilçede insanlar yaşananları “Unutulduk” sözüyle özetledi. Söylenen söz üzerine röportaj aldığımız bir kadın ise konuşmasını, “Bizi unutmadığın için teşekkür ederim” diyerek sonlandırdı. Gencinden yaşlısına herkesin bir tufan olarak nitelendirdiği depremde enkaz altılarında birçok canlı var.
‘Kuşumdan bir ses gelir diye her gün buraya geliyorum’
Annelerin ağıtları arasında gezdiğimiz ilçede bir enkazın başında oturan Elbistan’lı bir kadın ağlayarak deprem günü yaşadıklarını ve sonrasını anlatıyor. Depremden kurtaramadığı kuşu için her gün enkaz başına gelip bir ses aradığını söyleyen kadın depremde 30 yakınını kaybettiğini de sözlerine ekliyor. “Adımı değil burayı alın çekin” diyerek ismini bizimle paylaşmayan kadın konuşmasının devamında şunlara yer verdi: “İlk depremde burada sadece bir iki bina yıkıldı. Çok fazla zararımız yoktu. İlk deprem olduğunda herkes o karda aşağı indi. Saatlerce yeni bir deprem olabilir diyerek aşağıda beklediler. Sonra öğlen saatlerinde insanlar artık çocuklarıyla üşümeye başlayınca yeniden evlerine çıktılar. Ne olduysa o zaman oldu. O zaman herkes enkaz altında kaldı. Yoksa ilk depremde insanların hepsi dışarıdaydı.”
‘Kimse enkaz altından çıkamadı çünkü kurtarma ekibi gelmedi’
İlçeye tek bir kurtarma ekibinin dahi gelmediğini ve insanların donarak yaşamını yitirdiğine dikkat çeken kadın, “Bizim binamız yıkıldı ama altında kimse kalmadı biz hepimiz inmiştik. Bu binada kimse kalmadı ama kuşum kaldı. Ben herkesi çıkardım bir ona yetişemedim. Her gün geliyorum buraya geliyorum, belki sesini duyarım diye. O da bir canlıydı sonuçta. Belki sağ çıkar diye bekliyorum.
Devlet buraya çok geç ulaştı. Kurtarma ekibi hiç gelmedi bize. Bizim buraya en son 3 gün geçtikten sonra gönüllüler gelmeye başladı. Sülalemden 30 kişiye yakın insan göçük altında kaldı. Geç müdahale edildiği için onlardan sağ çıkan olmadı, hepsi hayatını kaybetti. Arama kurtarma ekipleri erken gelip çalışmaya başlasaydı, kurtulurlardı” diye konuştu.