‘Dersim’in hafızasını ve kültürü sahiplenmeye devam edeceğiz’

İlginin yoğun olduğu 22’nci Munzur Kültür ve Doğa Festivali’ne farklı kentlerden gelen kadınlar, asimilasyon politikalarına vurgu yaparak, “Dersim’in hafızasını ve kültürü sahiplenmeye devam edeceğiz” dedi.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Dersim- “Doğamızın ve irademizin gaspına izin vermeyeceğiz” şiarı ile yapılan 22’nci Munzur Kültür ve Doğa Festivali 25 Temmuz yani dün başladı. 28 Temmuz’a kadar sürecek festivale ilgi yoğundu. Festivalin ilk günü panel, irade gaspına karşı yürüyüş ve konserlerle geçti. Festivale katılmak için yıllar önce sürgüne gittikleri şehirlerden Dersim’e gelen kadınlar, festivalin Kürt Alevi halkı için önemine dikkat çekti. Kültür ve ana dilin her koşulda korunması gerektiğini belirten kadınlar, halkın hem festivali hem de kenti eskiye oranla daha fazla sahiplenmesi gerektiği çağrısında bulundu.

‘Burada olmak ve kültürü sahiplenmek çok kıymetli’

     

İzmir’den festivale katılan Gamze Yantür, festivale ilişkin duygularını şu sözlerle ifade etti: “Ben festivale İzmir’den katılıyorum. Özellikle festivale bu süreçte gelmemizin en büyük sebebi devletin yaptığı doğa ve kültür katliamına karşı burada olup, göç ettirilen insanların buraya gelmesini sağlamaktır. Eski festivallere nazaran katılımı daha düşük olsa da insanların yine de buraya gelmesi hoşumuza gidiyor. Dört gün boyunca bu festivalin dolu dolu geçeceğine inanıyorum. 38 aslında insanların öldürülmesi, katledilmesinin yanında kültürel olarak da çok ciddi bir asimilasyon projesiydi. Bu noktada 38 bitmedi ve devam ediyor. 80’li ve 90’lı yıllarda da biz bunu net bir şekilde gördük. Bu sürece de baktığımızda doğa ve kültür kırımı devam ediyor. Maden ve baraj projeleri ile Dersim’in insansızlaştırılmak istendiğini düşünüyorum. İnsanlar göç ettiriliyor burada ciddi bir nüfus azlığı söz konusu. Bu nedenle burada olmak ve ses çıkarmanın çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Bunun yanında da çok ciddi bir süreç yürütülüyor. Son dönemde kayyım ataması yapılıyor. Bu kentte her anlamda bir yıldırma politikası hayata geçirilmek isteniyor. Bu hep böyleydi ve gittikçe de artıyor. Önemli olan bütün bu politikalara rağmen yol yürüyor olmak ve burada olmak.”

‘Burası bizi katledenlerin değil, bizim vatanımız’

     

Sivas’tan festivale katılmak için Dersim’e gelen Gülizar Yaman da şöyle konuştu: “Benim kardeşlerim ve dedelerim buradan Sivas’a göç etmişler. Yıllardır orada yaşıyoruz. Ölümden kurtulmak için günlerce ağaçların arasında saklanmışlar. Büyüklerimiz bize katliamı ve yaşananları anlatıyordu. Bu katliamdan kurtulmak için göç etmişler. Onlar Dersimli, biz de Dersim’deyiz. Biz de bugün buraya festival için geldik. Dersim’in her daim güçlü ve ayakta olması gerekiyor. Kimsenin gücü buraya yetmez, Dersim her zaman zafer kazanır. Bu kent her zaman var olsun. Bu vatan bizim vatanımız onların değil. Onlar bizi katledip buraya geldi. Buranın asıl sahipleri bizleriz. Buraya da bu kültüre de her daim sahip çıkmamız gerekir. Ne onların katliamlarını ne de mücadelemizi asla unutmayacağız.”

‘Hafızayı ve kültürü diri tutmak için buradayız’

     

Festivale katılanlardan Züleyha As da “Bu festivalin asıl amacı tarihi unutturmamak. Kültürün yaşatılması ve insanların topraklarına geri dönmesi önemli. Kendi tarihimizi unutmamak için buradayız. Biz de buradan sürgün gittik. Henüz ben doğmadan ailem sürgün edilmiş. Bu halk sürekli kırımlara uğradı. Buranın çok acı bir tarihi var. Bunları biliyor ve dinliyoruz. Hafızayı ve kültürü diri tutmak adına buradayız. İnsanların da bu noktada hem kültürüne hem de tarihine sahip çıkması gerekiyor. Dışarıdan gelen insanlar burayı da tarihi de çok merak ediyorlar. Bu kentte yaşayan insanların da aynı hassasiyete sahip olması gerekiyor. Ben dört günlük programı sabırsızlıkla bekliyorum” diye belirtti.

‘Buluşmalar halkların mücadelesini güçlü kılıyor’

     

İstanbul’dan memleketine festival için gelen Hanım Kurum ise “Festival için İstanbul’dan geldik. Ben Mazgirtliyim, 30 yıldır İstanbul’da yaşıyorum. Yapıldığı her sene bu festivali kaçırmadan katılım sağlıyorum. Festival bizler için çok büyük bir önem arz ediyor. Nasıl ki yıllardır varlık mücadelesi veriyorsak bu festivallerde buluşmanın çok önemli olduğunu biliyoruz. Bu tarz buluşmalar mücadelemizi daha da güçlü kılıyor. İnsanlar burada kendi topraklarında kendi halkıyla bir araya geliyor. Biz yaşadığımız sürece ne topraklarımızı ne kültürümüzü ne de festivali sahipsiz bırakmayacağız. Her daim buradayız her daim hafızayı korumaya devam edeceğiz.”