Asimilasyon yüz yıldır sürüyor: Yeniden inşa zamanı
Soykırım saldırılarının bugün asimilasyon politikaları ile gerçekleştirildiğini vurgulayan DAD Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, “Hafızasızlaştırmaya karşı en önemli adım yeniden inşa ve örgütlenmedir” dedi.
MEDİNE MAMEDOĞLU
Dersim- “Doğamızın ve irademizin gaspına izin vermeyeceğiz” şiarıyla bu sene 22’ncisi düzenlenen Munzur Kültür ve Doğa Festivali bugün sona eriyor. Halkın yoğun ilgisi ile geçen festival süresince güncel konulara ilişkin seminer ve paneller de düzenlendi. ‘Hafıza’ temasının özel işlendiği festivalde asimilasyon ve ortak yaşamın nasıl kurulacağı yoğunca tartışıldı.
Festival kapsamında konuştuğumuz Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, ana dil ve kültürün yanı sıra inanç boyutunda da Alevi halkının baskı altında olduğunu ve bu uygulamaların eğitim ve siyaset eliyle hayata geçirilmek istendiğine dikkat çekti.
‘Fiziksel değil asimilasyon ile soykırım uygulanıyor’
Cem evleri üzerinden de bir siyaset yürütüldüğüne dikkat çeken Kadriye Doğan, iktidarın ibadethaneler üzerinden Alevilik inancını da kendi kontrolü altına almak istediğine yer verdi. Cenazelerden tutalım, aşure dağıtımına kadar birçok kentte resmi kurumların cem evlerine müdahale etmek istediğini söyleyen Kadriye Doğan, artabilecek saldırılar karşısında tek çözümün örgütlenme olduğunu ve ülkede yaşayan bütün öteki kesimlerin bu noktada sorumluluk alması gerektiğini aktardı. Kadriye Doğan, halkın soykırıma rağmen inançlarına sahip çıktığını bugün fiziki olmasa da asimilasyon yoluyla bir soykırım politikası uygulandığını belirterek, 1938 yılında Kürt Alevi çocuklarının Sünnileştirildiğini bugün de eğitim yoluyla din derslerinin Alevi çocuklarına dayatıldığını hatırlattı.
‘Halkı birbirinden ayrıştırıp, düşmanlaştırıyorlar’
Kadriye Doğan festivaldeki panellere de dikkat çekerek, konuya dair şu değerlendirmede bulundu:
“Bugün Dersim’de kurulan tüm sözler kendimizi yeniden inşa etme üzerinedir. Kürt kimliğimizi inşa etmek ve ana dilimizi vurgulamak. Türkiye toplumu uzun zamandır birbirinden ayrıştırılan, birbirinin hem ulusal kimliği hem de inancı üzerinden tanımayan ve düşmanlaştırılan bir vaziyette. Bir düşmanlaştırma politikasının hâkim olduğu bir süreçten geçiyoruz. Biz ulusal kimliklerin birlikte ve özgür yaşayabileceğini vurguluyor, bunun mücadelesini veriyoruz. Kimseyi öteki yapmak istemiyoruz, birlikte ortak yaşamın inşası için mücadele ediyoruz ve bunun için de kararlıyız. Hafızasızlaştırmaya karşı en önemli adım yeniden inşa ve örgütlenmedir.”
‘Asimilasyona karşı yeniden inşa da kararlıyız’
Festival ve panellerin verdikleri mücadele içinde bir araç olduğuna dikkat çeken Kadriye Doğan, “Şu an ki iktidarlar bu konuda bize yaşam hakkı tanımak istemiyor. Özellikle Alevi hattından bakarsanız, Cumhuriyet döneminden bu yana yok sayılmaların ve katliamların yaşandığını bugün itibariyle de belki fiziki değil ama inancın kültürel boyutu ile asimile edildiği bir dönemi yaşıyoruz. Eğitim aracılığıyla bunun yoğun bir şekilde asimilasyonu ile karşı karşıyayız. Elbette ki buna izin vermek durumunda değiliz. Onların şiddetli asimilasyonuna karşı bizlerde aynı güç ve kararlılıkla direniyoruz.
Bu asimilasyona izin vermeden kendimizi yeniden inşa noktasında mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu noktada örgütlü olmak lazım, mücadele etmek lazım, bu anlamda mücadele eden kesimlerin birliğinin çok önemli olduğunu vurguluyoruz. Festival ve panelleri de bunun için bir araç olarak kullanmak gerek” sözlerini kullandı.
‘Öteki olan her kesimde mücadele bilinci olmalı’
Ötekileştirilmiş tüm kesimlere çağrı yapan Kadriye Doğan, var olan iktidarın güç toplamaması için bütün kesimlerin birliktelik içerisinde olması gerektiğini belirti. Kadriye Doğan konuşmasının devamında şu aktarımlarda bulundu:
“Şunda gerçekçi olmak lazım, sistem yaptıkları ile yüzleşmek istemiyor. Sistem teklik üzerinden inşa etmiş olduğu devlet mekanizmasını ve şeklini bozmak istemiyor. Daha doğrusu bu teklik durumunu bozmak istemiyor. Gönüllü vazgeçmeyeceğini de bilmek lazım. Kürtler, Alevilerin, kadınların ve tüm ötekilerin bu noktada mücadele bilincinde olması gerekiyor. Herkese buradan çağrı yapıyoruz bu sistemin tekliğini korumak için imha etmeyeceği hiçbir şey yok. Savaştan vazgeçip, barış çağrısı yapıyoruz. Ana muhalefetin bu konuda toplumsal kesimlerin taleplerine kulak kabartması gerekiyor. Hakikaten bu ceberut iktidar kendini bu haliyle yenilerse, geleceğimiz karanlık olacak. Geç olmadan birlik ve dirlik olup, mevcut sistemin bu özelliğini ortadan kaldıracak bir güç açığa çıkarmak lazım.”