Dersim’den siyasi parti temsilcileri: Kayyım Türkiye halklarının sorunudur

Emek ve özgürlük ittifakının dayanışması ile Dersim Belediyesi’nin kazanıldığını hatırlatan siyasi parti temsilcileri, kayyımın tüm Türkiye halklarının, emekçilerinin sorunu olduğunu ve ortak mücadele verilmesi gerektiğini vurguladı.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Dersim- Dersim Belediyesi’ne atanan kayyımı değerlendiren kentin siyasi bileşenleri, emek ve özgürlük ittifakının dayanışması ile alınan belediyeye atanan kayyımın dayanışmaya karşı atandığını söyledi. Halkın iradesinin gasp edildiği bu süreçte ortak mücadelenin önemine dikkat çeken siyasi parti temsilcileri, irade gaspına karşı sadece Kürdistan’da değil, Türkiye’nin her alanında halkın tepkisini dile getirmesi gerektiği vurgusunda bulundu. Kayyımın Dersim’den yeniden gönderileceğine dikkat çeken kadınlar, “OHAL uygulamaları sadece Kürdistan değil, Türkiye’nin her yerine yayıldı” dedi.

Emekçi Hareket Partisi (EHP) Parti Meclis Üyesi Sibel Uzun, dayanışma ile kazanılan Dersim’de hem irade hem de sol, sosyalist ittifakın hedef alındığını söyledi. Colemêrg ile başlayan kayyım atamalarının ve hak gaspının Dersim’de kendisini devam ettirdiğini anlatan Sibel Uzun, kayyım atamalarına karşı ortaya konulan direnişten de çok önemli sonuçlar alındığını aktardı.

‘Kayyım siyaseti hem iradeyi hem de dayanışmayı hedef alıyor’

Atanan kayyımlarla AKP-MHP faşist iktidarının gerçek yüzünü bir kez daha açığa çıkardığını belirten Sibel Uzun, son süreçte yapılan diyalog konuşmalarının ise kayyım atamaları ile beraber halkta herhangi bir samimiyet oluşturmadığına dikkat çekti. Sibel Uzun sürece dair şu değerlendirmede bulundu: “Bahçeli’nin açıklamaları ile beraber iktidardakiler Kürt halkının ve Kürt hareketinin bugüne kadar demokrasi, barış üzerine kurmuş olduğu siyasetine yönelik bir şey söylemek zorunda kaldı. Bir yandan diyalog söylemleri yaparken bir yandan da diğer ellerinde balyoz kullanırcasına Kürt halkının seçtiği eşbaşkanlarına yönelmiş oldu. Bu şekilde ezilenlerin ve sömürülerin bir arada durabildiği bir siyasete yönelmek istiyor. Bizde emek ve özgürlük ittifakının bir birleşeni olarak sonuna kadar bu kayyım siyasetinin karşısında durulması ve mücadele edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Bunun için Dersim’e geldik” dedi.

‘Antidemokratik uygulama bütün ülkeye yayıldı’

Kayyımın sadece Kürt halkına değil, Batı’da yaşayan halkın iradesine de atandığını, kayyım politikasının CHP’li belediyelerle devam ettiğini belirten Sibel Uzun, halkın bir bütünen bu antidemokratik uygulamalara karşı ses çıkarması gerektiğini söyledi. Sibel Uzun konuşmasının devamında şunlara yer verdi: “Mecliste ‘egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ yazıyor, seçimle gelip milleti ifade ettiklerini söylüyorlar ama tam tersi yüzde 70 oyla seçilmiş siyasetlere kayyım atıyorlar. Bunu da hukuksuz ve şiddet yoluyla yapıyorlar. Buna hep beraber direnmek zorundayız. Sonuçta CHP’nin belediyesi olan Ovacık belediyesine de yönelmiş oldular. Bütün Türkiye’ye yayılan bir antidemokratik süreçle baş başayız. Bizler halkların barışına ve halkların iradesine her zaman sahip çıkacağız. Sermayenin yaratmış olduğu savaş ve baskı politikalarına da sosyalistler olarak hep beraber batıya da seslenerek bu hukuksuzluğa karşı ses çıkarmak zorundayız. Tüm ülkeye demokrasi ve özgürlük vaat etmek zorundayız. Ortada bir anayasa var ve bu anayasaya dayanarak seçimler yapılıyor. Biz de bu iradenin korunması ve seçilmişlerin haklarını alması için her daim burada halkın yanındayız.”

‘Kayyımları ittifakla yeniden göndereceğiz’

Ardından konuştuğumuz EMEP Dilok (Antep) Milletvekilli Sevda Karaca ise ortak dayanışma ve yan yana mücadele vurgusunda bulunarak, kayyım siyasetini değerlendirdi. Atanan kayyım uygulamasının işçilerin verdiği emek mücadelesinden ve kadınların yaşam mücadelesinden farklı olmadığını, kayyımının ülkede hak mücadelesi veren bütün kesimlerin derdi olduğunu belirten Sevda Karaca, “Biliyorsunuz Dersim özellikle ittifakımızın halkla beraber belediyeyi kayyımın elinden söke söke aldığı kentlerden bir tanesi. Burada uygulanan bütün baskı ve devlet kırıma rağmen halk hem belediyesine hem de kendi iradesine sahip çıkarak, burada yerel yönetimi eline almıştı. Ama tıpkı diğer kentlerde olduğu gibi Dersim’de de halkın iradesi gasp edildi. Her Salı günü meclis kürsüsünden halka seslenirken, Kürt sorununun çözümünü kendilerinde olduğunu söyleyenler burada Kürt sorununun çözümünü Kürtleri çözerek, Kürtlerle beraber ittifak yapan sol, sosyalist güçlerin ittifakını çözerek, bir iç cephe oluşturmuş olduğunu bu kayyım politikası ile ilan etmiş durumdalar. Ama Dersim’i nasıl ki ittifakımız ile kazandıysak, yine atanan kayyım karşısında ittifakımızla büyük bir güç olarak halkın kazanımlarının halkta olması için mücadelemizi sürdüreceğiz.”

‘OHAL politikaları ülkenin her yerinde işletiliyor’

Sevda Karaca, “2017 yılından bu yana bu ülke fiili olarak adeta bir OHAL ile yönetiliyor. Bu OHAL koşullarını ortadan kaldırdığını söyleyen, sürekli vesayeti kaldırdığı iddiasında bulunan ülkeye demokratikleşme getirdiğini ifade eden AKP küçük ittifakları ile beraber Kürt halkının kazanımlarını elinden alabilmek için hukuksuz bütün yöntemleri kullanmaktan çekinmiyor. Demokrasi havarisi kesilenlerin bugün Kürdistan’da yaşattıkları sadece Kürt halkının kazanımlarına yönelik bir saldırı planı olmadığını biliyoruz. Bununla beraber ülkenin her tarafındaki emekçilerin de kazanımlarına yönelik büyük bir OHAL uygulamasıyla bir gasp politikası izleyeceğini gösteriyor. Biz kayyıma tepki gösteren halka uygulanan pervasızlığı memleketin batısındaki eylemlerde de görmeye başladık. Bugün iradesine sahip çıkan Kürt halkı sokaklara döküldüğünde polisler tarafından gördüğü muamele aynı zamanda 25 Kasım’da hakları ve hayatları için sokaklara çıkan kadınlara gösterilen muamelenin aynısıdır. Kürt kentlerindeki bu fiili OHAL sürekli darbe uygulamalarının bir bütün olarak ülkenin tamamında işlevli hale getirildiğini görüyoruz. Bu politika ile ülkedeki herkes susturulmak isteniyor. Tam da bu yüzden Dersim’de Batman’da Mardin’de nerede hak gaspı oluyorsa orada olmak zorundayız. Bu kayyım bugün ekmeği için direnen işçinin de meselesidir. Bugün bu gücü ortaya koyabilmemiz için yan yana durmamız gerektiğini tekrar söylemek istiyorum” sözleri ile halka birlik çağrısında bulundu.