Dersim’de cezasızlık sistematikleşti: Delillere rağmen dosyalar kapatılıyor

Dersim’de faillerin polis, asker olduğu dosyaların cezasızlıkla sonuçlandığını belirten Dersim Baro Başkanı Fatma Kalsen, “Bu politika sistemsel ve politik bir hal aldı” dedi.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Dersim- Özel savaş politikalarının günden güne arttığı bölgede kadın ve çocuklara dönük suçlar işlenmeye devam ediliyor. Yargı bu süreçleri cezasızlık ve iyi hal indirimi ile sürdürürken, toplumda ise olayın üzeri kapatılıyor. Valilik tarafından, “Huzur kenti” olarak anılan Dersim’de de kadına ve çocuğa dönük işlenen suçlar görmezden geliniyor. Çoğu zaman yargıya dahi intikal etmeyen vakalarda faillerin kim olduğu dosyanın seyrini değiştiriyor. Kentte son süreçte faillin polis, asker olduğu çok sayıda taciz ve cinsel saldırı vakası yaşanırken, Dersim Barosu Başkanı Fatma Kalsen, “Fail kolluk olunca dosya cezasızlıkla sonuçlanıyor” dedi.

Kadınlar taciz, şiddet ve ajanlaştırma tehdidi altında

Gülistan Doku’nun kaybolmasının arından kadına dönük politikaların yoğunlaşmaya başladığı Dersim’de son yıllarda kamuoyuna yansıyan haberlere göre çok sayıda kadın uzman çavuş veya polisler tarafından taciz edildi ya da şiddete maruz bırakıldı. Bu taciz ve şiddet olayları kimi zaman yoldan geçerken, çarşıda yürürken, yurda giderken ya da polis kontrol noktasında gerçekleşti. Özellikle kentteki öğrenciler hedef alınırken, kadınların taciz ve şiddetin yanı sıra ajanlaştırma politikası ile de karşı karşıya kaldıkları öğrenildi.

‘Kentte özel politikalar uygulanıyor’

Cezasızlık politikasına dikkat çeken Fatma Kalsen, bilinçlendirme ve farkındalık yaratmaya dönük ciddi çalışmaların hayata geçirilmesi gerektiğini dile getirdi. İlk olarak kente dair konuşan Fatma Kalsen şu bilgilere yer verdi: “Dersim’de kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri yine çocuk istismarı ve cinsel saldırı dosyalarında Türkiye’nin Batı illerine nazaran farklılık arz eden boyutları var. Burada özellikle kadına ve çocuğa yönelik dosyalarda failin kolluk olduğu dosyalarda bu hem gerçeğin açığa çıkarılmasında hem de cezalandırma noktasında bir isteksizliğin uygulandığını biz çok rahat görebiliyoruz. Türkiye’nin genelinde özel bir cezasızlık politikası var. Ama burada bölgenin özel koşullarını da dikkate aldığımızda artı olarak daha yoğun bir cezasızlık politikasının izlendiğini görüyoruz. İlimizde kadın cinayeti de kadına şiddet de var. Bu durum basında farklı yansıtılsa da bu gerçekliği göz ardı edemeyiz.”

‘Fail ya da şüpheli kolluk oldu mu deliller dahi karartılıyor’

Kentteki cezasızlık politikasının yeni olmadığını ve yıllardan bu yana devam ettiğini aktaran Fatma Kalsen, fail ya da şüphelinin kolluk olduğu dosyalarda çoğu zaman delillerin dahi karartıldığına dikkat çekti. Buna dair kentte farklı tarihlerde yaşanan üç kadının katledilmesine ilişkin örnekler veren Fatma Kalsen, “2011 yılında Dersim’de katledilen Dilber Erkmen dosyasında, olayda bir şüphelinin polis olduğu bilinmesine rağmen soruşturmaya gizlilik kararı verildi. Yine kararın ardından failin polis değil başka biri olduğu iddia edildi ve mahkeme beraatla sonuçlandı. Dilber Erkmen en son bir polis tarafından araca bindirildiği bilgisi, yine evde bulunan polis şapkasına rağmen kamera kayıtları izlenmedi. Maalesef bu şekilde delil karartıldı. Bu tür dosyalarda failler özellikle kolluk ise dosyalarda sık sık bu tür uygulamalar ile karşı karşıya kalabiliyoruz. 2014 yılında Meral Timtik eşi tarafından katledildi, 2019 yılında ise Sakine Oğuz Hozat ilçesinde katledildi. Meral’i eşi, Sakine’yi ise asker bir erkek katletti. Her iki şahıs da sistematik şiddet bilgilerine ve kanıtlara rağmen az ceza verilerek ödüllendirildiler. Faillere ağırlaştırılmış müebbet verilmesi gerekirken, cezada indirime gidildi” sözleri ile kentte Gülistan Doku dışında yaşanan örnekleri tek tek sıraladı.

Davalar kadın örgütleri tarafından takip ediliyor

Taciz ve şiddet olaylarına dair komisyon olarak kendilerine gelen başvuruları yargıya taşıdıklarını belirten Fatma Kalsen, kentte yaşayan kadınlara da çağrıda bulundu. Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonu olarak toplumsal mücadele ile cins kırımının önlenebileceği anlayışı ile çalışma yürüttüklerini aktaran Fatma Kalsen, kentte kadına ve çocuğa dönük suçların takipçisi olacaklarını sözlerine ekledi.

‘Her alanda var olmalıyız’

Son olarak mücadeleyi büyütme ve saldırı politikalarına karşı her alanda var olma çağrısında bulunan Fatma Kalsen, şu sözleri kullandı: “Kadına yönelik katliam artık ülkede bir cins kırımı haline dönüşmüş durumda. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması yine kadını koruyan 6284 sayılı kanunun uygulanmamasının sistemsel ve politik yanları var. Türkiye’de bu politikalara karşı ciddi bir kadın mücadelesi var. İktidar bu mücadele karşısında kadın kazanımlarına saldırıp bu gücü zayıflatmak istiyor. Kadınların sokakta, evde ve politikada her alanda yer alması gerekiyor. Kadınlar kendi mücadelesi ile kendi haklarını alabilir. Şunu da belirtmek istiyorum bu sorunlar erkek anlayışın yarattığı sorunlardır. Feodal anlayışın değişim ve dönüşümü için ciddi çalışmaların yürütülmesi, yine cezasızlık politikasının son bulması gerekiyor. Ancak bu şekilde etkili ve kalıcı önlemler alabiliriz.”