DEM Parti Kadın Meclisi’nden savaşa ve yoksulluğa karşı ortak mücadele çağrısı
DEM Parti Kadın Meclisi, yerel seçim süreci ve sonuçlarına ilişkin düzenlediği toplantının sonuç bildirgesinde, 1 Mayıs’ta tüm kadınları savaşa ve kadın yoksulluğuna karşı ortak mücadeleye çağırdı.
Haber Merkezi- Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi, yerel seçim süreci ve sonuçlarına ilişkin Ankara’da 19 Nisan’da düzenlediği toplantının sonuç bildirgesini açıkladı.
Bildirgede, toplantıda Kadın Meclisi’nin seçim süreci ve sonuçları başta olmak üzere ülkede, bölgede ve dünyada yaşanan güncel gelişmeleri değerlendirdiği, bu değerlendirme ve tespitler ışığında politik ve örgütsel hedeflerini belirleyerek mücadele ve örgütlenme programına ilişkin kararlar aldığı kaydedildi.
‘Kazanan Kürt halkı ve tüm ezilenler oldu’
İktidar bloğunun 14/28 Mayıs 2023 genel seçimlerinin muhalefet saflarında yarattığı dağınıklık ve yenilgi iklimini arkasına alarak, 2019 yerel seçimlerinde yitirmiş olduğu merkezi-yerel yönetim alanlarını yeniden tesisiyle faşizmin kurumsallaşmasını tescil etmek istediğine dikkat çekilen bildirgenin devamında şu ifadeler yer aldı:
“Tüm devlet olanaklarını ve kurumlarını bunun için seferber ettiği, Kürt halkına ve kadınlara karşı özel savaşın tüm yöntemlerini kullandığı 31 Mart yerel seçimlerinde, kadınlar ve halklar iktidara büyük bir yenilgi yaşatarak yerel seçimleri de aşan bir sonucu ortaya koymuştur. Tüm bu adil olmayan ve eşitsiz koşullara, özel savaş taktiklerine, ‘Konuş! Sen nerelisin?’ sözüyle hafızalara kazınan, kayyım seçmenlere rağmen kazanan Kürt halkı, kadınlar, gençler, emekçiler, engelliler, yok sayılan inanç grupları, LGBTİ+’lar, doğa ve yaşam mücadelesi verenler, demokrasi güçleri ve bir bütün olarak ezilen halklar olmuştur.
Rejime net cevap verildi
Kürt halkına ve örmüş olduğu kadın özgürlükçü sisteme karşı yönelik bütünlüklü bir inkar ve imha politikası olarak inşa edilen kayyım rejimi, bir kez daha ve daha yüksek bir itirazla gönderilmiştir. Bilhassa Van’da açığa çıkan büyük direniş ve dayanışmayla halk, iradesini sandıkta olduğu gibi sokakta da göstermiştir. Türkiye halklarının umut, beklenti ve ihtiyaçları ile rejim ve yandaşları arasında giderek keskinleşen çelişki, toplumsal bir itiraza dönüşmüştür. Derinleşen yoksulluğa, işsizliğe, örgütsüzlüğe, çaresizliğe ve geleceksizliğe terk edilen kadınlar ve gençler, savaş ve şiddet politikalarıyla tüm haklı talepleri baskılananlar, başta metropoller olmak üzere rejime net cevabını vermiştir.
Faşizme geçit verilmeyeceği gösterildi
Halklar lehine açığa çıkan bu yeni politik atmosferin, en önemli mimarlarından biri de kadınların kırılmayan mücadele azmi ve kararlı direnişidir. Kadınların erkek-devlet şiddetine ve faşizme karşı mücadelede tüm muhalefete ilham kaynağı olan direnişi iktidarı sarsan tarihi bir role sahiptir. Kadınlar erkek egemenliğine ve faşizme geçit vermeyeceğini bu seçimlerde de tekrar göstermiştir. Partimiz, Kürt kadın özgürlük mücadelesi ile Türkiye kadın hareketlerinin mücadelesini birbirine bağlayan bu aşamada, bir yandan kadın düşmanı kayyım rejimini gönderen diğer yandan faşist kurumsallaşmanın ilerlemesini sadece durduran değil gerileten bir başarıyı sağlamıştır.
Eş başkanlık ve eşit temsil ilkemizin kriminalize edilmesi, içinin boşaltılması ve değersizleştirilmesi yönündeki saldırılar, kadın düşmanı politikalardan bağımsız değildir. Ancak Partimizin kadın özgürlükçü çizgisinden ödün vermeyen kararlığı, kadınların eşsiz direnişi ve emeği ile Kürt halkının demokratik deneyim ve tarihsel birikimi, bu saldırıları da boşa çıkarmış; kadın özgürlük mücadelesinin zaferi tüm coğrafyayı mora boyamıştır. Tecride karşı özgürlük yürüyüşlerinden, adalet nöbetlerine, 8 Mart’tan Newroz’a mücadeleyi adım adım ve kadınlarla birlikte örmüş; ön seçimlerle doğrudan demokrasinin eşsiz bir örneğini açığa çıkartmış ve kadın özgürlükçü, ekolojik yerel demokrasilerin inşası için işe koyulmuştur.
Yeni yaşam iddiasıyla yerel yönetimler
Kadın Meclisi olarak, yerel yönetimlerde eş başkanlık ve eşit temsiliyet modelimizin toplumun özgürlüğünün kurumsallaşması olarak görmekteyiz. Başta kadınlar olmak üzere tüm toplumun yerel demokrasiyle katılımcılığını esas alan, toplumsal tüm sorunlara politika üretecek bir yerel yönetimler modeliyle mücadelemizi büyüteceğiz. Yerel demokrasiyi erkek egemen siyasi partilerin kurgusuna ve insafına bırakmadan; üçüncü yolu kadınlarla, gençlerle, engellilerle, emekçilerle, yani halkların kendisiyle birlikte demokratik yerel yönetimlerde ortaya koymak için çalışmalara başladık. Biz kadınlar yeni yaşam iddiamızla kadın yoksulluğunu, şiddeti, sömürüyü ve ezilmeyi ortadan kaldıracak özgür siyaseti örüyor, yerel yönetimlerde sözümüzü uygulamaya koyuyoruz.
Savaş karşıtı bir siyaseti büyütmek temel gündemimiz
Erkek egemen kapitalist sistemin krizleriyle birlikte savaş eğiliminin giderek güç kazandığı ortadadır. Rusya'nın Ukrayna’yı işgali, NATO’nun genişlemesi ile savaşın Avrupalılaşması, İsrail devletinin tüm dünyanın gözü önünde Filistin halkına yönelik insanlık suçlarına her gün bir yenisi eklenmektedir. Yine İran-İsrail savaşı, Afrika ve Doğu Akdeniz'de yayılan vekalet savaşlarının yerini büyük güçler arasında doğrudan ve topyekûn karşı karşıya gelişlere bırakma ihtimalleri uç vermiştir. Savaş ve şiddetin derinleştiği bu koşullarda ülkede ve bölgede toplumsalın içinden kurulacak bir savaş karşıtı hareketin halklar ve bilhassa kadınlar için önemini bir kez daha göstermektedir.
Zira savaş ve neden olduğu zorunlu göçün kadınların yaşamlarında nasıl onarılmaz sonuçlar doğurduğu hepimizin malumudur. Nitekim bu savaşın yarattığı çoklu krizler beraberinde ev içi emeği yok görülen, bakım yükü ve zorlukları derinleşerek artan, emek piyasasında eğreti görülen iş güçlerinin ilk vazgeçilen, ücretlerinin ilk makaslanan olması nedeniyle en çok etkilenen kadınların yoksulluk koşullarının giderek koyulaşacağı günlerin yaklaştığı açıktır. Bu yönüyle kutuplaştıran, cinsiyetçiliğin ve militarizmin tezahürü olan ulus-devletlerin savaşlarına karşı halkların birlikte yaşamı için savaş karşıtı bir siyaseti büyütmek temel gündemimizdir.
Özel savaş ve cezasızlık politikalarına karşı mücadele
Kurdistan'da, sömürgeci ve erkek egemenliğinin bütünen devreye girdiği özel savaş politikaları Kürt kadınlarının bedenine, kimliğine, emeğine, kurumlarına, kadınlar lehine yarattığı ilke ve değerlerine fütursuz bir saldırganlık olarak cisimleşmiştir. Erkek-devlet özel savaşın merkezi haline getirmeye çalıştığı Şırnak'ta bir uzman çavuşun kadınları taciz etmesi de bu politikalardan bağımsız değildir. Mardin'in Derik ilçesinde 2021 yılında 22 yaşındaki bir kadına şantajla sistematik bir şekilde tecavüz eden biri korucu üç kişiye açılan dava sonucunda verilen karar da bunun devamıdır. Kolluk kuvvetlerinin, özel harp unsurlarının Kürt kadınlarına uyguladığı taciz, tecavüz, istismar, şiddet vakalarına her gün bir yenisinin eklenmesi, bu sistematik saldırıyı bir kez daha gözler önüne sermektedir. Kadın Meclisi olarak, cezasızlık politikalarına karşı kadın özgürlükçü mücadelemizi yükselterek teşhir edeceğiz ve geçit vermeyeceğiz.
Tüm bu savaş rejimlerine ve politikalarına karşın Kobanî Kumpas Davasıyla ortaya konulan hukuksuzluğu tekrar teşhir ediyoruz. Kararını dahi açıklayamayan erkek devlete, ona bağlı yargıya karşı Kobanî devrimi ‘Kadın Devrimidir’ diyerek, Kobanî Davasında yargılanmak istenen arkadaşlarımızla dayanışma içerisinde olmaya devam edeceğiz. Ant olsun ki; biz kadınlar Kobanî Davasında IŞİD'in yüzünü teşhir ettiğimiz gibi, kadın özgürlük modelimizi içerden dışarıya inşa etmeye devam edeceğiz. Hesap sorduğumuz gibi inşa eden biz kadınlar olacağız.
Emeği, kimliği, bedeni için sokakları terk etmeyen, erkek egemen iktidara boyun eğmeyen, her koşulda eşitlik, özgürlük ve adalet talep eden tüm kadınları birlikte çalışmaya ve birlikte yönetmeye çağırıyoruz. Birlikte kazandık birlikte yönetmek ve özgür bir yaşam inşa etmek için tüm kadınları ortak mücadelemize çağırıyoruz.
DEM Kadın Meclisi olarak bir kez daha buradan sesleniyoruz; Van halkının iradesinin tanınması ve gaspçı politikaların son bulması için İzmir’de emek demokrasi güçlerinin eyleminde gözaltına alınıp haksız, hukuksuz bir şekilde tutuklanan ve Şakran Cezaevi’nde hapishane yönetimi tarafından işkence tehdidine, sözlü tacizlere, psikolojik işkenceye maruz bırakılan Sibel Örkmez ve Sedanur Uğur bir an önce serbest bırakılsın.
Kadın Meclisimiz, tüm kadınları savaşa ve kadın yoksulluğuna karşı ortak mücadeleye çağırmakta, 1 Mayıs'ta alanlarda görüşmeyi iple çekmektedir."