Dar Al-Amal Derneği tutuklu kadınların hakları için çalışıyor

Lübnan cezaevlerinde tutuklu kadınların karşı karşıya kaldığı hak ihlallerine karşı birçok çalışma yürüten Dar Al-Amal Derneği hem cezaevindeki hem de cezaevinden çıkan kadınların yaşama yeniden tutunması için çalışıyor.

SUZAN EBU SAİD

Beyrut-Lübnan'da tutuklu kadınlar bulundukları cezaevlerinde birçok hak ihlaline maruz kalıyorlar. Kadın tutuklular, erkek tutuklulara oranla özgünlüklerinin dikkate alınmaması nedeniyle çifte acıların ortasında trajik bir durumla karşı karşıya kalıyor. Kadın tutuklular ilgili dernek ve kurumları durumlarının iyileştirilmesi içinde göreve çağırıyor.

Kadın ve kız çocuklara destek sunuyor

Lübnan'daki kadın tutukluların koşullarının iyileştirilmesi için çalışan Dar El-Amal Derneği'nin yöneticisi Huda Karra, derneğin 1970 yılında kurulduğunu ve özellikle kadınlarla ilgili sosyal meselelerle ilgilendiğini kaydetti. Huda Karra, kadınların yanı sıra sosyal ve çevresel olarak büyük zorluklar yaşayan ailelerin çocuklarına yönelik de yeteneklerinin güçlendirilmesine ilişkin çalışma yürüttüklerini söyledi. Huda Karra, derneğe bağlı "Kız Çocuklarının ve Kadınların Rehabilitasyonu ve Sosyal Entegrasyonu" merkezinin de cinsel şiddet dahil her türlü şiddet ve sömürüye maruz kalan kadın ve kız çocuklarına destek sunduğunu dile getirdi.

Merkezlerde çok sayıda kadın üye bulunuyor

Nabaa'da ve Sabra-Ard Jalul'da bulunan merkezlerde çocuklara yönelik çalışma yürüten 40’tan fazla kadın üyenin bulunduğunu belirten Huda Karra, “Trablus’taki merkezde çocuklarla çalışan özel bir çalışma ekibi var. Bunların çoğu Suriyelilerden yerinden edilmiş Filistinlilerden oluşuyor. Bu merkezlere her gün 300 veya 400 arasında çocuk geliyor. Merkezlerde çocuklar için hocalar ve psikologlar eşliğinde  eğitim kursları, mesleki eğitim ve psikolojik destek veriliyor” diye konuştu. 

Cezaevlerindeki kötü koşullara dikkat çekiyoruz

Derneğin 1996'dan beri cezaevlerinde kadın tutukluların yaşadığı sorunlara dikkat çektiğini sözlerine ekleyen Huda Karra, şöyle konuştu: “Hapishane binaları harap bir durumda olduğu için tutuklular bu hapishanelerde birçok sorunla karşı karşıya kalıyor. Bizler kötü koşulları yerinde görmek için hapishanelere girmeye başladık. Suçlandıkları konu ne olursa olsun biz herkese eşit bir şekilde davranıyoruz ve cezaevlerinin bir ceza ödeme yeri değil rehabilitasyon yeri olması gerektiğini söylüyoruz. Lübnanlı kadınların hapsedildikleri 4 cezaevi var. Cezaevleri Baabda, Trablus, Zahle ve Beyrut’un Verdun bölgesinde yer alıyor. Verdun’daki cezaevi askeri kışlanın içerisinde.

‘Dispanser cezaevine dönüştürüldü’

Şartların dernek olarak şu an yaptıklarından daha fazlasını yapmaya izin vermediğini söyleyen Huda Karra, “Baabda Cezaevi, Baabda Devlet Hastanesi'ne ait bir dispanserdi ve geçici olarak hapishaneye dönüştürüldü ancak geçici olmasına rağmen öyle kaldı” dedi.

Huda Karra derneğin bu cezaevinin koşullarını iyileştirebilmek için yaptığı çalışmaları ise şunları belirtti: “Binaya bir kat eklemek için dernek olarak çalıştık. Çünkü bu hapishanedeki gerçeğin kabul edilemez olduğunu, mahkumların temiz hava soluyamadığını ve güneşi göremediğini gördük. Muayene ve çocuk bakımı için iki oda hazırlamanın yanı sıra tamamı yerde yatan mahpuslara yatak temin ederek, cezaevinde tam zamanlı kadın istihdamı sağladık. Cezaevini rehabilite edip donattık. Üç cezaevinde tutuklu bulunan mahpusların sosyal, hukuki, psikolojik ve sağlık durumlarının yanı sıra mesleki eğitimlerini de takip ederek kadın mahpusların güçlendirilmesine ve onlara bazı mesleklerin öğretilmesine yardımcı oluyoruz. Dernek üyeleri cezaevinden çıktıktan sonra da kadınların psikolojik ve sosyal durumlarını takip ederek onlara iş sağlamaya çalışıyor. Erzak ve barınma imkânı sağlanıyor.”

Tutuklular mahkemeye dahi çıkamıyor

Sosyal hizmet uzmanı Rana Younes, kadın tutukluların hukuki ve sosyal sorunlarını yakından takip ettiklerini belirterek, cezaevlerinin durumu konusunda kadın tutuklularla yaptıkları görüşmeleri ise şöyle aktardı: “Baabda Hapishanesi’nde 104 kadın tutuklu 5 odaya dağıtılmış. Odalara kesinlikle güneş girmiyor. Tutuklular sadece 2 saat avluya çıkabiliyorlar. Uzun yıllara varan cezalar almış kadınlar var. Temiz suya erişim ve yeterli beslenme sorunu çok ciddi. Hasta tutuklular var ve ilaca erişemiyorlar. Yine hâkim ve savcıların grevde olmasından kaynaklı duruşmalar gecikiyor. Bazen de kadınları mahkemeye götürecek araç bulamıyor hapishane. Yine tutuklama gerekmeyen kefaletle serbest bırakılacak durumda olan kadınlar da var. Fakat kefalet ücretleri çok yüksek olduğu için birçoğu ödeyemiyor. Tutuklu kadınlarla dayanışma içindeyiz, aileleriyle ilişkideyiz, davalarını ve koşullarını yakından takip ediyoruz. Ama tutukluların seslerini herkesin duymasını sağlamalıyız.” 

Tutukluluk dışında alternatif çalışma yürütüyorlar

Dar Al-Amal Derneği yöneticilerinden insan hakları savunucularından Tarez Roumieh, kadın tutukluların maruz bırakıldığı hak ihlallerini uluslararası kampanyalarla duyurmaya çalıştıklarını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Cezaevlerinde ciddi sorunlar var. Hamile veya çocuğu olan kadınlar için bu durum daha zor. Çocuklar için özel alanlar yok. Tutukluluğun dışında alternatif cezalar üzerinde bir çalışma yürütüyoruz. Ülkede yaşanan ekonomik kriz hem tutukluları hem de ailelerini etkiledi. Yeme, içme, sağlık gibi haklardan ekonomik durumları kötü olduğu için faydalanamıyorlar. Dernek olarak onları ziyaret ediyoruz ve ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz. Fakat derneklerinde imkanları sınırlı. Yargılamaların ağır olması ve adli makamlarda çalışanların grevde olmalarından kaynaklı yıllarca boş yere cezaevinde kalabiliyor. Genelde kadınlar için gönüllü avukat buluyorduk fakat ekonomik kriz bu durumu da etkiledi.”

Cezaevinden çıkan kadınlara psikolojik destek sunuluyor

Psikolog Safa Harb, cezaevinden çıkan kadınların ciddi bir rehabilitasyona ihtiyaç duyduklarını, yaşama dahil olmaktan tutalım birçok sorunla karşı karşıya olduklarını kaydederek, "Cezaevinden serbest bırakılan kadınlara psikolojik destekte bulunmaya ve dışarıdaki yaşama hazırlamaya çalışıyorum. Kendisini, yeteneklerini tanısın ve hayata daha güçlü katılsın amacıyla bu çalışmayı yapıyoruz. Bir kadın için cezaevine girme fikri bile kolay değil. O açıdan psikolojik destek çok önemli” dedi.

‘Cezaevinden çıkan kadınları toplum dışlıyor’

Sosyal hizmet uzmanı Salam al-Maghrabi ise 2009 yılından bu yana Baabda Cezaevi’nde çalıştığını söyleyerek, “Kadınlar cezaevinden çıktıktan sonra suçun tekrarını önlemek, suça iten faktörleri ortadan kaldırmak için çalışma yürütüyoruz. Serbest bırakılan kadınlar, toplum tarafından da kabul görmüyor. Dışarıda da gıda, ilaç, erzak temin edemiyor. Hem ekonomik hem de psikolojik destek veriyoruz. Fakat dernek imkanları kısıtlı olduğu için desteğimiz yeterli gelmiyor. Bunların yanında toplumda da farkındalık oluşturmak için seminerler veriyoruz” diye konuştu.

‘6 kişilik odada 20 kişi kalıyorduk’

Cezaevinden çıktıktan sonra Dar Al- Amal Derneği’ne başvuruda bulunan ve güvenlik nedeniyle adını veremediğimiz eski tutuklu da cezaevi koşullarına ilişkin şunları belirtti: "Bir odada altı yatak kapasitesi vardı. Biz 20 kişi kalıyorduk. Hasta tutuklular, hükümlüler, hamileler herkes bir aradaydı. Hasta ve hamilelere yatakları veriyorduk. Diğer herkes yerde yatıyordu. Bir banyo ve tuvalet vardı. Tüm tutuklular orayı kullanıyorduk. Suçlar ayrılığı ilkesi gözetilmiyordu. Hangi konuda ceza almış olursa olsun herkes birlikte kalıyordu. Uzun yıllar ceza alan kadınların psikolojisi diğerlerini de etkiliyordu.”

‘Yaşama daha güçlü katılımımı sağladılar’

Eski tutuklu Dar Al- Amal Derneği’ne başvuru nedenini de şöyle açıkladı: “Cezaevinde kaldırım süre boyunca derneğin mesleki kurslarına gittim. Birçok beceri edindim. Tığ işi yapıyorum şimdi ve işim dernek aracılığıyla oldu. Birçok konuda destek verdiler. Yaşama daha güçlü katılımımı sağladılar.”