Cumartesi Anneleri kaybettirilen Ömer Ölker’in akıbetini sordu

Cumartesi Anneleri, 1994 yılında kaybettirilen Ömer Ölker’in akıbetini sorarak, “Adalet bekliyoruz” dedi.

İstanbul- Gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda eylem yapan Cumartesi Anneleri/İnsanları, bin 46’ncı kez bir araya geldi.

Meydanı’nda toplanan Cumartesi Anneleri, 15 Nisan 1994 tarihinden bu yana akıbeti bilinmeyen Ömer Ölker için eylem yaptı. Eyleme İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri ile çok sayıda hak savunucusu katıldı. Basın metnini İHD Cezaevi Komisyonu üyesi Sebla Arcan okudu.

Ömer Ölker’in kayıp hikayesi okundu

“Gözaltında kaybedilen Ömer Ölker için adalet istiyoruz” diyen Sebla Arcan, idari makamların hak ihlallerinin giderilmesi ve gözaltında kaybettirilen yakınlarının akıbetlerinin açığa çıkarılması için görevlerini yerine getirmediğine işaret etti. Sebla Arcan, “15 Nisan 1994 tarihinde berber dükkanına malzeme almak üzere Şırnak’a giden Ömer Ölker’den bir daha haber alınamadı. İki gün sonra, 17 Nisan 1994 tarihinde, gündüz vakti İdil’in Duru köyü mevkiinde, Beyhan Tesisleri yanında cansız bedeni bulundu. Üzerinde kimliği bulunmamakla birlikte, Tekel Sınav Giriş Belgesi mevcuttu. Ölker’in, gözünden girip beynini parçalayarak çıkan bir kurşunla hayatını kaybettiği tespit edilmiş ve ölüm sebebi bilindiği gerekçesiyle klasik otopsi işlemi yapılmamıştı. Ölüm sebebi dış muayene ile bilinse dahi, usulüne uygun yapılmayan otopsi, beden üzerindeki delillerin kaybolmasına ve ölüm şekline ilişkin tüm bulguların tespit edilememesine neden olacaktı. Olay Yeri Tutanağı’na göre, Ölker başka bir yerde öldürüldükten sonra cesedi olay yerine getirilip bırakılmıştı. Cesedin bulunduğu yol üzerinde üç jandarma kontrol noktası bulunmakta olup, ceset taşıyan bir aracın bu kontrol noktalarından resmi kimlik göstermeden geçmesi mümkün değildir” dedi.

 Faillerin cezalandırılması engellendi

 Olayın ardından İdil Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldığını ancak etkin bir soruşturma yürütülmeden, zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilerek dosyanın kapatıldığını söyleyen Sebla Arcan, ailenin karara karşı yaptığı itirazların da reddedildiğini dile getirdi. Sebla Arcan, “Aile, avukatları Veysel Vesek aracılığıyla 20 Şubat 2016 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulundu. Anayasa Mahkemesi ise 15 Kasım 2018 tarihinde başvurunun ‘diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin, süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna’ karar verdi. İç hukuk yollarından sonuç alamayan aile, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuruda bulundu. Anayasa Mahkemesi bu dosyada, AİHM’in zorla kaybetme davalarına ilişkin içtihatlarını dikkate almamış; suçun ağırlığı ve özgün niteliklerini göz ardı eden bu kararıyla, etkili bir soruşturmanın yürütülmesini, hakikatin ortaya çıkarılmasını ve faillerin cezalandırılmasını engellemiştir” ifadelerini kullandı.

‘31 yıldır açılmasını beklediğimiz adalet kapısı bu sefer açılsın’

Ardından Ömer Ölker’in ailesi adına Süleyman Ölker’in gönderdiği mektup okundu. Mektupta şu ifadelere yer aldı: “Biz 31 yıldır aynı acıyı tekrar tekrar yaşıyoruz. 31 yıldır gözü yaşlı, içi buruk adalet bekliyoruz. Zaman acılarımızı azaltmıyor. Dile kolay 31 yıl, ama bizim için 31 asır gibi. 31 yıldır açılmasını beklediğimiz adalet kapısı bu sefer açılsın. 31 yıldır faillerimizin bulunmasını bekliyoruz. Çok şey istemiyoruz. Dinmeyen acımızın, gözyaşımızın adaletini istiyoruz. Biz ve bizim gibi binlerce insanın tek temennisi, adaletin yerini bulması.”

 Eylem, Galatasaray Meydanı’na karanfiller bırakılarak son buldu.