Cumartesi Anneleri: Bin yıl da geçse hesap sormaya devam edeceğiz
Cumartesi Anneleri bu hafta Rıdvan Karakoç’un faillerini sordu. Eylemde konuşan Rıdvan Karakoç’un ağabeyi Hasan Karakoç, “Bin yıl da geçse hesap sormaya devam edeceğiz” dedi.
![](https://test.jinhaagency.com/uploads/tr/articles/2025/02/20250215-690x390cc-ist-15-02-2025-cumartesi-anneleri-1038-hafta-basin-aciklamasi2-jfif-crdownload5b6c7d-image.jpg)
İstanbul- Gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri/İnsanları, eylemlerinin 1038’incisini gerçekleştirdi. Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri/İnsanları bu hafta, 1995 yılında İstanbul’da gözaltına alınan ve daha sonra işkenceyle katledilen Rıdvan Karakoç’un faillerini sordu.
Açıklamada basın metnini İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri okudu. Gülseren Yoleri, “Yıllardır bu derin yaralarla ve travmalarla yüzleşmeden, cezasızlığa son verilmeden ve bu derin yaralara maruz kalanlar için adalet sağlanmadan toplumsal barış tesis edilemez. Cezasızlık, en büyük adaletsizlik olarak tüm toplumu tehdit ediyor; bizi hak sahibi yurttaşlar olmaktan, Türkiye’yi ise demokrasiden, hukuktan, adalet ve barıştan uzaklaştırıyor” dedi.
Cezasızlık örneği
Cezasızlığın bir örneği olarak 30 yıl önce gözaltında kaybedilen Rıdvan Karakoç dosyasını paylaştıklarını belirten Gülseren Yoleri, “34 yaşındaki Rıdvan Karakoç, İstanbul’da yaşıyor ve Kürt siyasi partileri ile kültür -sanat kurumlarında çalışmalar yürütüyordu. 1994 yılında gözaltına alınan bir kişinin emniyette verdiği ifade nedeniyle hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Rıdvan’ı arayan polisler, ailesinin evini gözetim altında tutuyor, zaman zaman da eve baskınlar düzenleyerek ‘Rıdvan’ı bize getirin; getirmezseniz gördüğümüz yerde öldürürüz’ diyerek aileyi tehdit ediyordu. Eve gelemeyen Rıdvan, 15 Şubat 1995 tarihine kadar ailesi ve avukatı Eren Keskin ile düzenli haberleşti. Ancak bu tarihten sonra Rıdvan ile bağlantı tamamen kesildi. Evdeki polis ablukası kaldırıldı ve baskınlar sona erdi. Rıdvan’dan bir daha haber alınamadı” diye aktardı.
Gülseren Yoleri, Rıdvan Karakoç’un hikayesini şu şekilde aktardı: “Karakoç ailesi, evlatlarından haber alabilmek için tüm yetkili mercilere başvurdu ancak sonuç alamadı. Gözaltına alındığı inkâr edilen Rıdvan için devletin tüm kurumları ‘Bizde yok’ cevabını verdi. Tam 110 gün süren ısrarlı bir arayışın ardından, Rıdvan Karakoç’un işkence izleri taşıyan bedeni Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda bulundu. Ailesi her yerde Rıdvan’ı ararken, onun cansız bedeninin savcılık dâhil tüm resmi kurumlardan geçtiği, günlerce Adli Tıp Kurumu’nda bekletildiği ve emniyette parmak izi olmasına rağmen ‘kimliği meçhul kişi’ olarak defnedildiği açığa çıktı. Beykoz Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen soruşturmada rutin yazışmalar dışında 30 yıldır hiç bir işlem yapılmadı. Soruşturma makamları, suçun faillerini belirlemek ve cezalandırılmak için harekete geçmedi; deliller toplanmadı ve dosya zamanaşımına terk edildi. Bir kez daha yargı makamlarına sesleniyoruz: Yargı organları, yaşam hakkını ihlal eden faillerin cezasız kalmasına yol açacak tutumlardan kaçınmak zorundadır. Rıdvan Karakoç’un başına gelenleri açığa çıkarma ve suçluların yargılanmasını sağlama görevinizi yerine getirin. Kaç yıl geçerse geçsin; Rıdvan Karakoç için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmak istiyorum”
Eren Keskin: Maalesef ki coğrafyamız mezarsız ölüler coğrafyasıdır
Daha sonra konuşan Rıdvan Karakoç'un avukatı İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, şunları söyledi: “Rıdvan bir gün beni aradı ve avukatı olmamı istedi. Rıdvan bana ben seni her gün arayacağım ve bir gün seni aramazsam bilgi başıma bir şey gelmiştir. Her gün aradı fakat bir gün aramadı ve Rıdvan gözaltında kaybedildi. Rıdvan’ın diğer kayıplarımızı katleden zihniyet, cumhuriyet döneminde beri hakimdir bu coğrafyada. Bu zihniyettir ki bugün Wan Belediyesi’ne kayyum atadı. Biz yıllardır Rıdvan’ın dosyasında bir yol kat etmeye çalıştık. Bir savcı bize ‘benim elimden bir şey gelmez’ diyerek bunun bir devlet politikası olduğunu ortaya koydu. Türkiye Cumhuriyet devleti kaybetmeyi bir devlet politikası haline getirdi. Maalesef ki coğrafyamız mezarsız ölüler coğrafyasıdır. Bu ailelere çektirilen acılar nasıl telafi edilir bunu düşünmek çok zor. Ama eğer gerçekten Cumartesi İnsanları olarak bu mücadeleyi sürdürüyorsak bu onların verdiği mücadele sayesindedir.”
‘Hesap sormaya devam edeceğiz’
Rıdvan Karakoç'un kardeşi Hasan Karakoç da, “Ağabeyim katledilmeden önce sürekli evimize baskın yapıldı ve sürekli tehdit edildik. Abimi katlettikten sonra evimize baskınlar kesildi. Eğer ağabeyime bir ceza verilmiş olsaydı ve tutuklasalardı bu kadar gam yemezdik. Ama onlar bir devlete yakışmayacak şekilde haydutça bir yöntemle ağabeyimi işkenceyle katlettiler. Binlerce annenin kahrından öldüğü gibi annem de kahrından öldü. 30 yıldır buradayız, bizden sonra evlatlarımız ve torunlarımız hesap soracaktır. Bin yıl da geçse hesap sormaya devam edeceğiz” dedi.