‘Cenazelerimiz kepçenin altına takılıp çıkarıldı’
Bina enkazlarının kaldırılmaya başlandığı Semsûr’da enkaz altlarında çok sayıda cenazenin olduğunu ifade eden Türkan Laçki, “Yüzlerce insanı kaybettik. İnsanlar cenazelerinin bile nerede olduğunu bilmiyor” dedi.
MEDİNE MAMEDOĞLU
Semsûr- Mereş merkezli iki büyük depremde en ağır hasarı alan kentlerin başında gelen Semsûr'da resmi açıklamalara göre, bin 485 bina yıkıldı. Kentte ağır hasarlı çok sayıda bina bulunurken 9 bina enkazında arama kurtarma çalışmaları devam ediyor. Öte yandan kentte arama kurtarma çalışmalarının sonlandırıldığı yerlerde bina enkazları kaldırılmaya başlandı. Halk çalışmalar sırasında çok sayıda cenazenin kepçelere takıldığını anlatıyor ve depremde yaşamını yitirenlerin resmi verilerin çok üzerinde olduğunu iddia ediyor.
Evlerine giremeyen yurttaşlar ise çadırlarda yaşama tutunmaya çalışıyor. Güvenlik gerekçesiyle evlerinin önüne kurdukları çadırlarda yaşamlarını idame ettiren yurttaşlar soğuk havalarda zorlanırken hastası veya çocuğu olan aileler için bu zorluk iki katına çıkıyor. Evi hasar gördükten sonra deprem altında kalan yakınları için attığı yardım çığlıkları nedeniyle ses telleri hasar gören Türkan Laçki, depremin ardından çadırda kalan yurttaşlardan.
“Hiç kimseye yetişemedim…”
Evinin önüne kurduğu çadırda yaşayan ve su olmaması nedeniyle engelli annesine bakmakta zorlandığını belirten Türkan Laçki, kendilerine gelen çadırın ise yazlık çadır olduğu bu nedenle içeride kalamadıklarını söyledi. Deprem gününü hiç unutamadığını belirterek konuşmasına başlayan Türkan Laçki, “Deprem anında çocuklarım ailem aklıma geldi. Kaybettik mi evet kaybettik kimseye yetişemedik. O deprem anında ölümden başka bir şey aklımıza gelmedi. Daha bugün sesim biraz kendine geldi ondan önce sesim hiç yoktu. İlk gün ne ekmek ne de su hiçbir şey bulamadık.” ifadelerini kullandı.
“Cenazeler kepçelere takılıyordu”
Kentin de hayatının da yerle bir olduğunu aktaran Türkan Laçki, “Adıyaman’da hiçbir şey yok dediler. Adıyaman hayalet şehir oldu yerle bir oldu. Yaşam var mı burada yok. Görüyorsunuz ikinci günden sonra ölen ölüyor belki sağ olan çoktu; belki bu kadar ölümde olmayacaktı. İnsanlar hep yanlış yönlendirildi. Sağ olsun gönüllüler geldi çalıştılar çıkarttılar. Hangi vicdan o cenazeleri bırakmayı kabul eder. Cenazelerimiz kepçenin altına takılıp çıkarıldı. Onu o şekilde havada sallanırken görmek hiç kolay bir şey değil. Biter mi bitmez mi bilmiyorum ama hala bende o korku var. Bir daha asla binalarda oturamam” dedi.
“Yardım çığlığı atmaktan ses tellerim zarar gördü”
Enkaz kaldırma çalışmalarının devam ettiği kentte halen çok sayıda cenazenin olduğuna dikkat çeken Türkan Laçki konuşmasına şöyle devam etti: “O anda insanları görmemle sesim kalmadı. İnsanlara yardım istemekten, o anda yardım çığlığı atmaktan sesim kısıldı ses tellerim zarar gördü. Depremin sabahında amcamın ve çocuklarının öldüğünü öğrendim et tırnaktan ayrılır mı ayırdılar. O müttehitler her şeyi yaptı. Benim evim 50 yıllık. Bir daha oturamam burada. Biz evden çıkabildik ama bu müttehitlerin evi tuzla buz oldu. Cenazeler bitecek gibi değil her yerde cenaze var. Arama çalışmaları yapan ekip bile cenazeler nerde bilmiyor.”
“Bize yazlık çadır verildiği için ısınamıyoruz”
Kendilerine verilen çadırın yazlık olduğunu bu nedenle hiç ısınamadıklarını söyleyen Türkan Laçki, barınma sorunu yaşadıklarını ve gece geç saatlere kadar soğuk havadan uyuyamadıklarını ifade etti. Türkan Laçki son olarak şunları belirti: “Bize verilen çadır yazlık çadır. Havayı direkt içeri alıyor. Soba yok. Kaynanam engelli dışarıda güneş altında oturuyor. Gece geç saatlere kadar dışarıda oturuyoruz. Sonra uyuyabilirsek uyuyoruz, yoksa yok. Onun dışında ne uyku ne de bir şey var. Son kalan odunlarımızı da kullandık mazotumuz da bitti. Bundan sonra ne yapacağımızı hiç bilmiyorum.”