Bir haftada dört işkence: Asıl amaç yerinden etmek!

OHAL uygulamalarıyla işkence ve hak ihlaline uğrayan Colemêrg ve köylerinde yaşayan yurttaşlar, asıl amacın yerinden etme olduğunu belirterek, attıkları her adımda GBT’ye tutulduklarını ve imza atmak zorunda kaldıklarını anlatıyor.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Colemêrg- Colemêrg’de (Hakkâri) bir hafta içerisinde halka dönük dört işkence olayı basına yansıdı.  Sınır ve üst bölgelerinde gerçekleşen işkencelere en çok maruz bırakılanlar ise çoban ve yaylaya koyun sağmaya giden Berivanlar oldu. Kentte Gever ve Çukurca ilçelerindeki çatışmalardan dolayı yoğun abluka sürerken, birçok köyde yıllardır sistematik bir ambargo var.

Yaylaya gitme, ot biçme ve arıcılığın yasaklandığı sınır köylerinde halk, göçe zorlanıyor. Özellikle Gever’e bağlı dağ ve sınır köylerinde yasaklar daha ciddi boyutlarda yaşanırken, karakolların yer aldığı bu bölgedeki köylere ikametgâhı bulunmayan yurttaşlar giremiyor. Baskılar son süreçte daha ciddi boyuta varırken, konuya dair ulaştığımız köylüler, yıllardır devam eden bu baskıların aynı tehdit ve zorbalıkla sürdüğüne dikkat çekti.

Köylüler hak ihlalleri ile göçe zorlanıyor!

Bugünlerde askeri operasyonla adını sık sık duyduğumuz Wargenima (Çopanpınar) köyü İran sınırında yer alan köylerden biri. 90’lı yıllarda hem İran hem de Türkiye’de bulunan askeri operasyonlar nedeniyle boşaltılan köye birkaç yıl önce yeniden dönüşler başladı. Köylerine döndükten sonra evlerini yeniden inşa eden köylüler birkaç yıl sonra dört bir yanlarını kuşatan karakollar ile karşılaştı. Bir vadide yer alan köyün içerisinde 2 karakol bulunurken, bir de nizamiye yapılıyor. İkametgahı olmayanların girmediği köye, yurttaşların dışarıdan getirdiği gıdalarda sınırlı ve kameralarla incelenerek alınıyor. Ot biçmenin de yasak olduğu köyde çobanlar sık sık tehdit edilirken, hayvancılıkla geçimlerini sağlayan köylülerin dışarıdan ot getirmesine de izin verilmiyor.

‘Evlenen çocuklarımız köye gelemiyor’

Konuya dair görüştüğümüz ve güvenlik gerekçesiyle adını gizli tuttuğumuz köyden bir kadın, yaşatılanlarla köylülerin bezdirilmeye çalışıldığını söyledi. Şikâyetlerine rağmen kimsenin mağduriyetlerine çözüm olmadığını belirten yurttaş, her gün ölüm tehdidi ile yaşamak zorunda bırakıldıklarını ifade etti. Köye giriş yasakları nedeniyle ne evlenen çocuklarının ne de halalarının köye giremediklerini belirten yurttaş, “Bu yeni değil, 2016 yılından sonra uygulanmaya başladı. Ne bayramda ne düğünde ne de yasta hiçbir yakınımız bu köye gelemiyor. Evlenen çocuklarımız dahi ikametgâhı değiştiği için köye gelemiyor. Köyde üç tane karakol var, yine köyün içerisinde de evlerin camlarını her yerini gören bir Nizamiye var. Bunlar nedeniyle evimizin perdesini kaldıramıyoruz. Her alanda baskılar var. İnsanlar servisle köye geldiklerinde herkesin kimliğini alıp onları yarım saat boyunca araçta bekletiyorlar. Yine yiyecek bir şey olduğunda iki saat sorgusunu yapıp, ‘Neden bu kadar çok getirdin’ diyorlar. Bunu yapan da sıradan bir uzman çavuş ama insanlar itiraz ettiklerinde söyledikleri tek şey, ‘emir yukarıdan geliyor’ oluyor” dedi.

Köylülere hayvancılıkta, ot ve pancar toplamak da yasak!

Çobanların her gün hem tehdit hem de baskılara maruz bırakıldığını aktaran yurttaş, “Köyde kadınlar her gün beriye gittiğinde bir çıkışta bir de köye gelişte araçlarını durdurup imza attırıp, GBT yapıyorlar. Kadınların yüzlerini zorla açıyorlar, açmak istemeyen kadın olunca bu GBT işlemi daha uzun sürüyor. Hepsini araçtan indirdikten sonra bunları yapıyorlar. Köylünün giremediği köye, karakol yapımında çalışan işçiler ellerini sallayarak geliyor. Buradaki insanların tek geçim kaynağı hayvancılık ve kendi tarlamıza arıları koymamıza dahi izin vermiyorlar. Hayvanlarını otlatan çobanlar, köye yaklaştıkları zaman onlara, ‘havan topunu kucağınızda bulursunuz’ tehditlerinde bulunuyorlar.  2019 yılında burada çoban Sertip Şen pancar topladığı için silahla öldürüldü. İnsanları da bu şekilde korkutmak istiyorlar. Doğrudan bir söylem olmasa da amaç bizi köyden çıkarmak” şeklinde konuştu.

Bir haftada dört işkence!

Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamalarının devam ettiği kentte son bir haftada basına yansıyan işkence vakaları ise şunlar:

*Gever’e bağlı Xırvate(Büyükçiftlik) köyünde yaylada çobanlık yapan iki kişi üst karakolunda bulunan özel hareket polisleri tarafından darp edilerek, ölüm tehditlerine maruz bırakıldı. Saatlerce gözaltında kalan çobanlar serbest bırakıldıktan sonra darp raporu alarak kişiler hakkında şikâyetçi oldu.

*Askeri operasyonların başladığı Gever’e bağlı Siperêz dağı etrafındaki köyler operasyonlar nedeniyle bir gün boyunca evlerinden çıkamadı. Beriye gitmek isteyen Berivan kadınlar yarı yoldan çevrilirken, bölgede çobanlık yapan bir kişinin operasyon bölgesine götürüldüğü, bir diğer çobandan ise haber alınamadığı öğrenildi.

*Derecik ilçesine bağlı Anadağ köyünde hayvanlarını otlatan çobanlar köyün yakınlarında bulunan karakol tarafından “Burada ne işiniz var?” denilerek önce hakaret ardından ise şiddete maruz bırakıldı.

*Yine Anadağ köyünde yaşanan bu şiddetin üzerinden bir gün geçmeden aralarında çocukların da bulunduğu dört çoban askerler tarafından kovalandı. Çobanlar dakikalarca şiddete maruz bırakıldıktan sonra yaralı halde gözaltına alındı. Gözaltına alındıktan sonra savcılığa sevk edilen çobanlar adli kontrol ve yurt dışı yasağıyla serbest bırakıldı. Darp edilen çobanların avukatı konuya dair suç duyurusunda bulunacaklarını ifade ettiler.