Binler DBPkonferansında buluştu: Çözüm Kurdistan’a özgürlük

DBP’nin Amed’te binlerin katılımıyla gerçekleştirdiği konferansta, ulus devletlerin Ortadoğu ve dünyanın hiçbir yerinde krizlere çözüm olamayacağına vurgu yapılarak, çözümün Kurdistan'a özgürlükle, Ortadoğu'da demokrasiyle mümkün olacağı belirtildi.

Haber Merkezi- Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), 12 Kasım’da Ankara’da gerçekleştireceği 6’ncı Olağanüstü Kongre öncesi Amed’in Rêzan (Bağlar) ilçesinde bulunan bir düğün salonunda “Örgülü toplumla özgür yaşamı kuralım” şiarıyla büyük bir konferans gerçekleştirdi.

Konferansa, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları Oruç ile Tuncer Bakırhan, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce ve çok sayıda siyasetçi ile sivil toplum örgütü temsilcisinin de aralarında olduğu binlerce kişi katıldı. Katılımcılar yöresel kıyafetlerle konferansa geldi.

Coşkunun hâkim olduğu konferansta ilk olarak divan üyeleri seçildi. Divan üyelerinden HEDEP Êlih Milletvekilli Mehmet Rüştü Tiryaki, Kürt halkının özgürlüğünün Arap, Türk, Fars ve tüm Ortadoğu’da yaşayan halkların özgürlüğü olduğunu söyledi. Hiçbir kesimin Kürt halkının özgürlüğünden korkmaması gerektiğini vurgulayan Mehmet Rüştü Tiryaki, “Kür halkı kararını verdi. Bu yüzyıl Kürtlerin yüzyılı olacaktır. Biz hazırız, halkımız da hazır” diye konuştu.

HEDEP Dil, Kültür ve Sanat Komisyonu Eş Sözcüsü Cemile Turhallı Balsak, konferansa Kurdistanî renklerin damgasını vurduğunu belirterek, “Kurdistan’ın bu sesini sizler ortaya çıkardınız. Hepinize çok teşekkür ediyoruz. Bu konferans bize barış, birlik ve demokrasi getirsin” dedi.

Konuşmaların ardından demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına saygı duruşunda bulunuldu. Bu sırada binler hep bir ağızdan, “Şehid namirin”, “Biji berxwedana Rojava”, “Bijî Serok Apo” ve “Bê serok jiyan nabe” sloganları atıldı. Konferans DBP’nin mücadele hattını konu alan sinevizyon gösterimiyle devam etti. Sinevizyon gösterimi, binler tarafından ayakta alkışlandı.

Saliha Aydeniz: Kürt halkı 100 yıldır durmadı durmayacak

DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz yaptığı konuşmada, Kürt mücadelesinin öncülerinin isimlerini tek tek sıralayarak, katılımcıları selamladı. Salondaki coşkuya işaret eden Saliha Aydeniz, "Bilsinler ki (iktidara) bu sahiplenme, mücadeleyi ve özgürlüğü sahiplenmedir. Kürt halkını boğmak isteyenler bilsinler ki Kürt halkı 100 yıldır durmadı, bundan sonra da durmayacak. Özgürlüğünü sağlayana kadar da her zaman direniş, mücadele içinde olacaktır. Sadece sokak ve salonlarda değil, Meclis, cezaevleri gibi her yerde Kürt halkı mücadelesini büyütecektir. Kürdistan’ın özgürlüğü ve birliği sağlanana kadar Kürt halkının partisi mücadele içinde olacaktır” diye konuştu.

‘Ulus devlet daha çok kriz ve kaosa neden oluyor’

Ortadoğu’da yaşanan savaşın 3’üncü Dünya Savaşı olduğu değerlendirmesinde bulunan Saliha Aydeniz, şunları kaydetti:

"Bu savaş Demokratik Modernite ve Kapitalist Modernite arasındadır. Bu ulus devlet modeli Ortadoğu’da tutmuyor. Ortadoğu yüz yıldır savaş halindedir. Bu savaşın merkezi de Kurdistan’dır. Yüz yılda gördük ki ulus devlet daha çok kriz ve kaosa neden oluyor. Bu nedenle yüz yıllık savaşların halklar, kadınlar ve özgürlük için olmadığını söylüyoruz. Bu savaş Kapitalist Modernite içindir. Bu nedenle diyoruz ki bu sisteme karşı bizim özgürlük meşalemiz var. Bu meşalemiz kadınların özgürlüğü, Kürt halkının özgürlüğüdür. Bizler ‘genç başladık, genç başaracağız’ dedik ve meşalemiz budur. Bu meşale önümüzü aydınlatıyor.”

‘Çözüm Abdullah Öcalan’da’

Çözümün Demokratik Konfederalizm’de olduğunun altını çizen Saliha Aydeniz, "Çözüm Abdullah Öcalan’da. Bundan kaynaklı tecrit derinleşiyor. Biliyoruz ki 25 yıldır aralıksız tecrit komplodan bu yana sürüyor. Hegemonik devletler krizleri derinleştirmek istediklerinden bu tecridi sürdürüyorlar. Tecridin insanlık suçu olduğunu biliyoruz. Tecrit sadece Sayın Abdullah Öcalan üzerinde değildir. Halklar, cezaevleri, Türkiye ve Ortadoğu halkları tecrit altındadır" dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğü için başlatılan kampanyalara değinen Saliha Aydeniz, "Tecrit kırılıp, Abdullah Öcalan özgürleşene kadar her gün her yerde direneceğiz. Biliyoruz ki Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü, halkların, kadınların, Ortadoğu’nun özgürlüğüdür. Ya özgürlük ya özgürlük” diye konuştu.

‘Jin, jiyan, azadînin sesini asla kısamayacaksınız’

Eşbaşkanlık modelinin önemine vurgu yapan Saliha Aydeniz, “Kadının özgürlüğünden korkuyorlar. Kadınların örgütlülüğü, kadının duruşunda korkuyorlar. Onun için topluma mesaj verdiklerinde kadınlar üzerinde veriyorlar. Bugün onlarca arkadaşımız eşbaşkanlık için cezaevinde. Buradan diyoruz ki hiçbir zaman eşbaşkanlığı bırakmayacağız. Bundan asla geri adım atmayacağız. Bugün bu model Jinwar’da ilmek ilmek örülüyor. ‘Jin, jiyan, azadî'nin sesini asla kısamayacaksınız" diye kaydetti.

Saliha Aydeniz’in konuşmasının ardından salondan “Çizgimiz Beritan, Önderimiz Öcalan” sloganı yükseldi.

Keskin Bayındır: Kapitalist Modernite sistemi yıkılmak üzere

Daha sonra DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır konuştu. Katliam ve soykırım ile ayakta kalmaya çalışan Kapitalist Modernite sisteminin yıkılmak üzere olduğunu söyleyen Keskin Bayındır, "Artık hiçbir güç bu çöküşü engelleyemez. Ortadoğu'daki savaşların nedeni de bu çöküşün sonuçlarındandır. Hegemonik güçler bugün Ortadoğu coğrafyasını savaş alanına çevirmişler. 3'üncü Dünya Savaşı başlamış ve tüm insanlığa büyük bedeller ödeterek sürüyor. Kurdistan başta olmak üzere tüm Ortadoğu coğrafyası kan gölüne dönüşmüş durumda. Lozan Antlaşması'nın yüzüncü yılında Ortadoğu'nun yeniden dizaynı için yeni hamleler yürürlükte. Kurdistan, Afganistan, Ermenistan, Azerbaycan, Irak, Suriye ve Filistin'in durumu da bu durumu açıkça gözler önüne seriyor. Savaş ve işgalle halkların geleceğini ellerinden almaya çalışıyorlar. Kapitalist Modernite'nin en çok da Kurdistan'ı hedef aldığını söyleyebiliriz" şeklinde konuştu.

‘Halkların statüsü tanınmaya kadar akan kan durmayacak’

Ulus devletlerin "böl, parçala, yönet" zihniyetinin savaş ve krizlerin temel nedeni olduğunu vurgulayan Keskin Bayındır, "Halkların kimlik ve statüsü tanınmayana kadar Ortadoğu'daki akan kan durmayacak. 'Böl, parçala, yönet' zihniyetine karşı kalıcı bir mücadele yürütülmezse hiçbir sorun çözülmeyecek. Çözümün yolu ulus devletlerin çöktürülmesiyle mümkün. Bu noktada sorunların muhatapları esas alınmadığı taktirde kalıcı bir çözüm gelişemez" dedi.

Kurdistan coğrafyasındaki sorunların çözümü için "Kürtlere statü" çağrısını yineleyen Keskin Bayındır, konuşmasının devamında ulus devletlerin neden olduğu sorunları sıraladı. Keskin Bayındır, şunları ifade etti:

"Ulus devletler kültürel soykırım, asimilasyon, inkar, kimlik soykırımı, talan, yıkım, tekçi zihniyettir. Bundan kaynaklı ne Ortadoğu'da ne de dünyanın hiçbir yerinde ulus devletler krizlere çözüm olamazlar. Ulus devlet modeli Ortadoğu'ya derman olamaz. Bu gerçeği bugün Filistin-İsrail savaşında görüyoruz. Çözümün adresi nedir? Tek çözüm Demokratik Modernite'dir. Çözüm, Kurdistan'a özgürlük, Ortadoğu'da ise demokrasiyle mümkündür."

‘Rojava Demokratik Modernite’nin hayal olmadığını gösteriyor’

Demokratik Modernite modelinde bütün kimliklerin, inançların kendilerini özgürce ifade edebildiğini dile getiren Keskin Bayındır, "Demokratik Modernite, komünal yaşamdır. Bu noktada Rojava önemli bir adrestir. Rojava'da büyük bir mücadeleyle bu model oturtuldu. Bunun sonuçlarını da iyi bir şekilde görebiliyoruz. Saldırılara rağmen Rojava'da bütün kimlikler, inançlar ve kültürler bir arada yaşıyor. Rojava'daki halklar özgürlük tohumlarını birlikte ekiyor. Rojava, Demokratik Modernite'nin hayal olmadığını gösteriyor. Bu modeli her yerde hayata geçirebiliriz" şeklinde konuştu.

‘Türkiye’nin yüz yılında Kürtlerin statüsü hedef alınıyor’

Kürt sorununun çözümünün gelişmesi halinde tüm Ortadoğu'da barışın hâkim olabileceğini söyleyen Keskin Bayındır, bu noktada Ortadoğu coğrafyasındaki sorunlara karşı Demokratik Konfederalizm önerisini yaptı. Keskin Bayındır, şunları söyledi: "Türkiye'nin yüz yılında Kürtlerin statüsü hedef alınıyor. Türkiye, Kürtleri statüsüz bırakmak için Kurdistan coğrafyasını savaş alanına çevirdi. Türkiye, katliam ve asimilasyon politikaları yürüttü. Çöktürme Planı'nı devreye soktu. Kurdistan coğrafyasını talan etti. Dilini yasakladı. Kimliğini inkâr etti. Ancak Kürtler buna karşı boyun eğmedi. Tarihi bir direniş ortaya koydu."

‘Demokratik anayasa ısrarımızı sürdürüyoruz’

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın Kürt sorununun çözümü noktasında söylediği "Kürt sorunu demokratik yollarla çözülür" sözleri hatırlatan Keskin Bayındır, "Sayın Öcalan, bu tespitiyle yeni bir anayasaya işaret etti. DBP de bu inançta” dedi. Cumhuriyetin ikinci yüz yılına girildiğini hatırlatan Keskin Bayındır, "İkinci yüzyılda demokratik bir anayasa ısrarımızı sürdürüyoruz. Kürtlerin siyasi hakları demokratik anayasa ile güvence altına alınmalı. Bu kapsamda 'Kurdistan'a özgürlük, Ortadoğu'ya demokrasi' mücadelemiz aralıksız bir şekilde sürüyor" çağrısı yaptı. 

Asimilasyon politikalarına işaret eden Keskin Bayındır, Kürtçe üzerindeki baskılara değindi. Keskin Bayındır, "Anadilde eğitim kırmızı çizgimizdir. Bunun için büyük bir mücadele yürütmeliyiz. Bu noktada Kürt ailelerine de büyük bir rol düşüyor. Asimilasyon politikaları büyük bir mücadeleyle boşa çıkarıldı. Ancak bu yeterli değil" diye kaydetti.

 ‘Demokratik Modernite ezilen halklara umut oluyor’

Ortadoğu coğrafyasındaki sorunların çözümüne dair Abdullah Öcalan'ın Demokratik Modernite fikriyatının önemi üzerinde duran Keskin Bayındır, şöyle devam etti:

"Bu model, Ortadoğu'da yaşayan ve dünyanın diğer yerlerinde yaşayan ezilen halklara umut oluyor. Bu modelin mimari da Sayın Öcalan'dır. Türk devleti ve Kapitalist Modernite güçleri buna karşı, çözümü engellemek için komploya başvurdu. Ancak amaçlarına ulaşamadılar. Buna karşı Sayın Öcalan'a karşı tecridi hayata geçirdiler. Bu tecridin dünyada örneği yok. Tecrit, halkların inkarı, kimlikleri soykırımı ve krizlerin derinleştirilmesidir. Abdullah Öcalan çözüm gücüdür. Sayın Öcalan'ın bu rolü göz önünde bulundurulmazsa Ortadoğu'daki bu krizler derinleşecek. Bugün Sayın Öcalan şahsında bütün toplum tecrit atlında ve nefessiz bırakılmak isteniyor. Kürt sorunun derinleşmesinde tecrit önemli bir faktördür."

‘Kesinlikle bir çözüm bulacağız’

Toplumsal sorunların çözümünün adının DBP olduğunu sözlerine ekleyen Keskin Bayındır, “Kesinlikle bir çözüm bulacağız. Bireylerimiz, partilerimiz ve örgütlü toplumumuzla var olacağız. Bu yüzyıl Kürtlerin yüzyılı olacak. Kürt halkını, özgürlük ve başarı yolculuğunda hiçbir güç durduramayacaktır. Kürt halkı coğrafyasını demokratikleştirecek ve Kürdistan'da özgür bir yaşam kuracaktır. Artık Kürdistan'da büyük başarının, kadınların ve halkın özgürlüğünün zamanıdır. Artık özgürlük zamanıdır. Artık Kürdistan'da ekolojik ve demokratik bir yaşam kurmanın zamanıdır. Sizleri bu düşünce ve inançla, barışın ve özgür yaşamın inancıyla selamlıyorum” dedi.

18 Kasım’da Gemlik’e ‘Özgürlük Yürüyüşü’ başlatılacak

Konuşmalarla devam eden konferansta Saliha Aydeniz ve Keskin Bayındır’ın ardından Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk konuştu. Abdullah Öcalan’ın her dönem özgürlük ve barışın sesi olduğunu vurgulayan Berdan Öztürk, şunları ifade etti:

“1993’ten bu yana birçok görüşme gerçekleştirildi. Bu görüşmelerin sonuçlarını bütün herkes tecrübe etti. Bu görüşmelerde ulus devlet dışında da bir çözümün olabileceğini gördük. Ancak 5 Nisan 2015’ten bu yana Sayın Öcalan üzerinde ağır bir tecrit yürütülüyor. Bu tecrit demokrasi, eşit yaşam ve özgürlüğe karşıdır. Bu nedenle 18 Kasım’da Türkiye’nin her tarafından Gemlik'e 'Özgürlük Yürüyüşü' başlatacağız. Barış, demokrasi ve özgürlük isteyenler bu yürüyüşte yer almalı. Bu tecrit kabul edilemez. Bu tecrit, demokrasi ve özgürlüğe karşıdır. Bu tecrit sürdükçe direnişimiz de sürecek. Sayın Öcalan’ın özgürlüğü için mücadelemiz sürecek. Bu yürüyüşle de buna dair duruşumuzu tüm dünyaya duyuracağız.”

DBP’nin Eşbaşkanlığı için önerilen isimler belli oldu

Konferansta, DBP’nin 12 Kasım’da Ankara’da gerçekleştirilecek olan 6’ncı Olağanüstü Kongre’de yapılacak seçimler için önerilen isimler de açıklandı. Bir süre önce ismi Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) olarak değiştirilen Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar ile mevcut Başkan Keskin Bayındır, yeni Eş Genel Başkanlık görevine önerildi.

Sebahat Tuncel’in mektubu okundu

Konferansta HEDEP Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ile Tuncer Bakırhan da birer konuşma yaptı. Tülay Hatimoğulları, “Barış mücadelesini sınırları aşa aşa örgütleyeceğiz” mesajını verirken Tuncer Bakırhan da "Kürt sorunu çözülmeden hiçbir sorun çözülemez" dedi.

Konferansta tutuklu DBP'nin eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’in Kürtçe gönderdiği mektup divan üyesi Cemile Turhallı tarafından okundu. Mektupta Sebahat Tuncel şunları ifade etti: “Bugün bu salonda atılan her slogan, Mazlumların, Kemallerin, Sakinelerin ve Sêvêlerin mücadelesinin sesidir. Onun için bu salonu bu inanç ve direnişle dolduranlara diyoruz ki; DBP, milyonlarca Kürt’ün özgürlük mücadelesinin temel taşıdır. Bu mücadeleyi tüm dünyaya yayacak bu mirasa sahip olanlar, bu uğurda hayatını kaybeden yoldaşlarımız ve öncüleridir. Tüm yoldaşlarımızın bu görev ve sorumlulukla hareket edeceğinden şüphemiz yoktur. Davamıza bağlı mücadelemizin inancıyla konferansınızı bir kez daha memnuniyetle karşılıyoruz.”

Hasta tutuklulara dikkat çekildi

Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) Eşbaşkanı Emine Kaya da yaptığı konuşmada cezaevlerindeki hak ihlallerine dikkat çekti. Birçok hasta tutuklunun olduğu ve bazı tutukluların ise infazlarının yakıldığını vurgulayan Emine Kaya, duyulan korku nedeniyle politik tutukluların bırakılmadığını söyledi. Emine Kaya, “Hiçbir güç halkların karşısında direnemez. Abdullah Öcalan için kampanya başlatıldı. Halk buna sahip çıkacaktır. Bu hamle hedefine ulaşana kadar mücadele edeceğiz” dedi. 

Tutum belgesi açıklandı

Kürtçe ve Türkçe hazırlanan “Örgütlü Toplumla Özgür Yaşamı Kuralım Konferansı Tutum Belgesi" de okundu. Tutum belgesinde, DBP’nin önümüzdeki dönem mücadele hattına dair yol haritası yer aldı. Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğü ve Kürt sorununun demokratik çözümüne vurgu yapılan tutum belgesinde, 6’ncı Olağanüstü Kongre’ye katılım çağrısı yapılarak şöyle denildi:

“Siyasi geleneğimizin büyük bedellerle yürüttüğü mücadelemizin yarattığı onurlu mirasın işaret ettiği sorumluluklarla ‘Örgütlü Toplumla Özgür Yaşamı Kuralım’ konferansımızın geçmişin dersleri temelinde önümüze koyduğu görevleri büyük bir coşku, moral, azim ve kararlılıkla yerine getirmek üzere 6. Olağanüstü Kongremize yürüyoruz. Mücadeleyi ve direnişi büyütmek üzere çıktığımız bu yola tüm yurtsever halkımızı davet ediyoruz.”

‘Gençliğini kaybeden toplum asla başaramaz’

HEDEP PM üyesi Livan Orman da yaptığı konuşmada toplumu ayakta tutan dinamiğin gençlik olduğunu vurgulayarak, “Gençliğini kaybeden toplum asla başaramaz” mesajını verdi. Livan Orman, “Abdullah Öcalan ‘Kürdistan sömürgedir’ dediğinde 24 yaşındaydı ve gençti. Bu bugün de böyledir, ileride de bu böyledir. Abdullah Öcalan özgürleşene, Kurdistan özgürleşene kadar, Dicle ve Fırat özgür akana kadar biz gençler her zaman direniş ve mücadele içinde olacağız” diye konuştu.

‘Çocuklarımıza mücadele sözü verdik’

Konferansta konuşan Barış Anneleri Meclisi üyesi Kudret Eryılmaz da çocuklarına mücadele sözü verdiklerini belirterek, “Korkmuyoruz, varız ve başarana kadar da var olacağız” dedi. Kudret Eryılmaz, şunları ifade etti:

“Ölüm, işkence, göç, talan, ne olursa olsun onların yolundan bir adım geri atmayacağız. Bütün annelerin acıları aynıdır. Biz barış diyoruz. Hiçbir şey barıştan daha güzel değildir.  Ne olacaksa olsun biz direndik, direnmeye devam edeceğiz. Korkmuyoruz, varız ve başarana kadar da var olacağız. Bu kongre barışa vesile olsun. İmralı’da Abdullah Öcalan başta olmak üzere herkes özgür olsun.”