Bihar Avrîn: Jineoloji’nin ilerletilmesinde tüm dünya kadınları rol alabilir

Her kadının kendisini Jineoloji Akademisi’nin bir üyesi olarak görmesi gerektiğini belirten Jineoloji Akademisi Üyesi Bihar Avrîn, “Bunun hiçbir sınırı yok ve jineolojinin ilerletilmesinde tüm kadınların rollerini oynaması gerekiyor” dedi.

Haber Merkezi – Kuzey ve Doğu Suriye Jineoloji Akademisi 2’nci Konferansını “Kadın Bilgeliği, Jineoloji ile Güncelleniyor” sloganıyla 25- 26 Eylül tarihlerinde Kuzey ve Doğu Suriye’nin Cizire Kantonu’nun Hesekê kentinde gerçekleştirdi.

Jineoloji Akademisi Üyesi Bihar Avrîn, konferansın içeriğine ilişkin ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.

‘Konferansımıza Kuzey ve Doğu Suriye’nin her bölgesinden kadınlar katıldı’

İlk konferansın 2018 yılında yapıldığını belirten Bihar Avrîn, “İlk konferansın üzerinden 6 yıl geçti ve biz Jineoloji Akademisi olarak kadın devriminin gerçekleşmesi ve hatta kurumsallaşması doğrultusunda kendi hedeflerimizi gerçekleştirmemiz gerekiyordu. 3’üncü Dünya Savaşı’nın sürdüğü şu zor koşullarda konferansımızı yapmamız da bir zorunluluktu. Konferansımız Kuzey ve Doğu Suriye'nin tüm bölgelerinden kadınların katılımıyla yapıldı” ifadelerinde bulundu. 

Jineoloji eğitimlerinin toplumsal değişimdeki etkisi tartışıldı

Konferansta tartışılan konulardan birinin kadın devriminin inşasında ve kurumsallaşmasında Jineolojinin rolü olduğunu kaydeden Bihar Avrîn, “Bizler Rojava devrimini bir kadın devrimi olarak tanımlıyoruz. Jineoloji Akademisi, iki konferans arasında geçen 6 yılda hedeflerine ulaşmayı başardı. Önem verdiğimiz konulardan biri de eğitim sistemidir. Eğitim yöntemlerimizin ve araçlarımızın ne ölçüde toplumsal değişim ve dönüşüm yarattığı üzerinden tartışmalar yürüttük. Toplumsal değişim ve dönüşümün yaşama yansımaları üzerine değerlendirmeler yapıldı” şeklinde konuştu.

‘Kapitalist sistemin saldırılarına karşı bir direniş hattı oluşturmak istiyoruz’

Demokratik Dünya Kadın Konfederalizmi inşasında jineolojinin rolü olduğunu söyleyen Bihar Avrîn, sözlerine şöyle devam etti: “Konferansta dünyanın her yerinden kadınlar arasındaki iletişim ağını ne kadar oluşturabildik üzerinden değerlendirmeler yapıldı. Çünkü sonuçta kapitalist sistemin saldırılarına karşı bir direniş ve savunma hattı oluşturmak istiyoruz. Bu konuların her biri çok geniş bir tartışma gerektiriyor. Rojava Devrimi, kadınlar öncülüğünde geliştirilen bir devrimdir ve aynı zamanda kültürel, akademik bir yanı da gerektiriyor. Çünkü sonuçta bir devrim yaşanmış olsa da ataerkil kültürün, geleneklerin ve cinsiyet kalıplarının izleri hâlâ varlığını sürdürüyor. Bunun yanında savaş koşulları ve zorunlu göç meselesi var. Tüm bu sorunların ele alınması gerekiyor ve jineolojinin tüm bu sorunları araştırması ve kadınları bu konuda bilinçlendirmek gibi bir görevi var.”

‘Sorunların çözümünde sürekli bir mücadele gerekiyor’

Kuzey ve Doğu Suriye’de son yıllarda birçok eğitim programının düzenlendiğini aktaran Bihar Avrîn, kadınlar için sorunlarını serbestçe tartışabilecekleri bir alan sağlandığını kaydetti. Bihar Avrîn, “Şüphesiz kadınların siyasi, sosyal, diplomatik vb. düzeylerde varlığına yönelik çok güçlü bir platform var, ancak bunun yanı sıra toplumsal cinsiyet stereotipleri ve kadının aile içindeki geleneksel rolü hala güçlü kalıyor. Kadınlar, ‘Toplum düzeyinde kendimizi ifade edebilmenin yanı sıra siyaset, ekonomi ve tüm toplumsal alanlara katılabiliyoruz, ancak yine de geleneksel rollerimizi sürdürmemiz gerekiyor’ diyorlar. Demek ki var olan sorunların çözülmesi, tüm gerici zihniyetlerin aşılması için sürekli bir mücadele gerekiyor” diye belirtti.

‘Toplumsal değişimde jineoloji etkili olacak’

Kuzey ve Doğu Suriye’nin birçok kantonunda jineoloji merkezlerinin ve akademilerinin bulunduğunu kaydeden Bihar Avrîn, “Merkezlerimiz ve akademilerimiz Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerin sorun ve konularına göre sosyolojik araştırmalar yapıyor. Örneğin aile sorunları veya ortak yaşamla ilgili sorunlar gündemlerimiz arasında bulunan konulardır. Tüm bu konular o alanın özel ihtiyaçlarına göre araştırılıyor ve sonuçta bu araştırma sonuçlarının kadınların hayatlarını değiştirmesini ve bu konularda bir atılım olmasını istiyor. Bu alanda pek çok ilerleme kaydedildi ve şu anda Rojava'da bahsettiğimiz toplumun kültürel ve zihinsel değişiminde jineolojinin etkili olabileceğini umut ediyoruz” dedi.

‘Ortadoğu her zaman bir savaş alanıdır’

Ataerkil kültürün, kapitalist sistem politikalarının kadınları ötekileştirmek istediğini söyleyen Bihar Avrîn, konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Son yıllarda özellikle Ortadoğu coğrafyasında kadınların radikal mücadelelerine rağmen sistemin çeşitli yollarla kadın mücadelelerini zayıflatmaya çalıştığını görüyoruz. Kadın devriminin kazanımlarının korunmasının yanı sıra, bu kazanımların savunulması ve yaşatılması için de özel önlemlerin alınması gerekiyor. Ortadoğu her zaman bir savaş alanıdır. Bu coğrafyada çatışmalara ve kan dökülmelerine tanık oluyoruz. Savaşın koşullarından ve sonuçlarından kadınlar daha çok etkileniyor. Böyle bir durumda jineolojinin hem Ortadoğu'da hem de küresel olarak kadınlar arasındaki iletişim ağlarının oluşturulmasında önemli bir rol oynayabilmesi gerekiyor. Biz kadınlar her ne kadar farklılıklarımız olsa da bizi bir araya getiren bir takım ortak noktalar var ve nerede olursak olalım farklı şekillerde baskı ve şiddete maruz kalıyoruz. Dolayısıyla böyle bir durumda konuştuğumuz konulardan biri de küresel kadın konfederasyonu için bir platform oluşturmak. Kadınların küresel konfederalizminin hedefleri ve hangi temeller üzerine kurulması gerektiği tartışılmaktadır.”

‘Sistem saldırılarına karşı özel önlemlerimiz olmalı’

Son yıllarda uluslararası düzeyde yapılan konferanslara dikkat çeken Bihar Avrîn, “Konferanslardan biri Frankfurt’ta yapıldı ve jineolojinin hedeflerinden biri de kendini tüm dünyaya tanıtmaktı. Sürekli sistem saldırılarına karşı özel önlemlerimiz olmalı. Elbette bu tedbirler bilimsel ve teorik olabileceği gibi öz savunma sistemi şeklinde de olabilir. Rojava devrimi ve elde edilen başarılarla birlikte kadınlar yaşamın birçok alanında baskılara maruz kaldı. Kadına yönelik her zaman var olan şiddetin azaltılması gerekiyor. Şiddet kültürünün sonlandırılmasına karşı kimi projeler hayata geçirildi. Bunlardan biri de kadınlar için merkezlerin açılması. Bu yerler sadece barınma yerleri değil, kadınları şiddetten koruyan bir yer olmanın yanı sıra aynı zamanda kadınların kendi haklarında kararlarını verebildikleri bir proje. Tüm bunlar kadın mücadelesi için yeni ufuklar açtı ve gelecekte bir model de olabilir” şeklinde açıkladı.

‘Jin, jiyan, azadî felsefesi biz kadınlar için çok güçlü fırsatlar yarattı’

Konferansta Jineoloji Akademisi’nin gelecekte daha fazla, daha yararlı ve daha verimli faaliyetlere imza atması için birçok hedefin belirlendiğini ve önerilerin sunulduğunu kaydeden Bihar Avrîn, şu ifadelerde bulundu: “Jin, jiyan, azadî felsefesi biz kadınlar için çok güçlü fırsatlar yarattı. Kadınlar arasındaki sahte duvarlar ve sınırlar kaldırıldı. Bu felsefe sınırların anlamını yitirmesine neden oldu. Doğu Kürdistan'da kadınlar öncülüğünde başlatılan ‘Jin, jiyan, azadî’ hareketi Kürdistan'ın her parçasında ve hatta dünya düzeyinde bir umut ve ilham kaynağı haline geldi. Ortadoğulu kadınlar toplumsal cinsiyetçiliğe, ataerkil kültüre, toplumsal gelenek ve göreneklere, devlet düzenine, aile sistemine ve daha birçok yaklaşıma karşı mücadele yürütüyor.”

‘Jineoloji bir teoriden daha fazlasıdır, bir paradigmadır’

21’inci yüzyılı kadın devrimi yüzyılı olarak tanımladıklarının altını çizen Bihar Avrîn, “Bu nedenle var olan tehlikelerinde farkında olmalıyız ve var olan bu saldırılara karşı her zaman bir öz savunma sistemimizin olması gerekiyor. Jineoloji konferansımız bir dizi öneri, eleştiri ve beklentiyle başarılı bir şekilde sona erdi. Önümüzdeki günlerde konferansta gerçekleşen tartışmaların ayrıntıları hakkında daha geniş bilgiler verilecektir. Jineoloji Akademisi’nin gelecek planları olacak. Jineoloji bir teoriden daha fazlasıdır, bir paradigmadır. Jineoloji, toplumumuzda kök salmış her türlü ataerkilliğe karşı radikal bir yaklaşımdır. Jineolojinin tüm Ortadoğu ve dünyada memnuniyetle karşılandığını söyleyebiliriz. Çünkü Jineoloji tüm kadınlara aittir ve temel amaçlarından biri de kadın tarihinin boyutlarını ve açılarını ortaya koyabilmektir. Çünkü doğru tarih bilgisine ve anlayışına, özellikle de kendi tarihimize sahip olmadan çözüme ulaşamayız. Dolayısıyla jineolojinin görevleri çok daha geniştir ve her kadının kendisini Jineoloji Akademisi’nin bir üyesi olarak görmesi gerekir. Bunun hiçbir sınırı yoktur ve jineoloji faaliyetlerinin ve araştırmalarının ilerletilmesinde tüm kadınların etkili bir rol oynayabilmesi gerekir” diyerek, sözlerini noktaladı.