BAAS’ın işkencelerine rağmen Öcalan’ın yolunda yürüdü

Baas Rejimi’nin baskı ve işkencelerine boyun eğmeyerek, mücadelesiyle tanıştığı ilk günden itibaren Öcalan'ın yolunda yürüyen Necah Gulo, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için tüm kadınların direnişi büyütmesi gerektiğini söyledi.

SORGUL ŞÊXO

Hesekê – Kuzey ve Doğu Suriye'nin Qamişlo kentinde yaşayan Kürt kadını Necah Gulo, Baas rejimine karşı uzun soluklu mücadelesi ile tanınır. Baas rejimi döneminde kadınları örgütleyen, bir grup kadın arkadaşıyla yürüyüşler düzenleyen Necah Gulo, devletin tüm baskı politikalarına karşı boyun eğmedi. Necah Gulo, 19 Temmuz 2012'de Rojava Kürdistan'ında gerçekleştirilen “Kadın Devrimi” öncesi Suriye rejiminin baskılarını ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fikirleri doğrultusunda Rojava Kürdistan’da kadınların özgürlük mücadelesini değerlendirdi.

‘Amaç binlerce yıllık zihniyeti değiştirmekti’

Kürt Özgürlük Hareketi ile tanışma sürecinden bahseden Necah Gulo, “Kürt Özgürlük Hareketi’nin kuruluşunu büyük bir sevinç ile karşıladık ve özellikle biz kadınlar bu hareketle kendimizi tanıdık. Kadınlar olarak haklarımızın olduğunu, toplumda kendimizi ifade edebileceğimizi anladık. Kadınların da siyaseti yönetebileceğini, her şeyin erkeklere ait olmadığını kavradık. Arkadaşlar evimize geldiğinde onlara kapıda çay ikram ediyorduk. Ancak o arkadaşlar bizimde onlarla oturabileceğimizi söylüyorlardı. Amaç binlerce yıllık zihniyeti değiştirmekti. Kürt Özgürlük Hareketine Qamişlo’dan ilk katılım ailemizden oldu. Eşim katıldı ve şimdi bu hareketin kahramanlarından biridir” dedi.

‘Tek amaçları bizi davamızdan vazgeçirmekti’

Necah Gulo, Baas rejiminin o yıllarda da Rojava’da yeni yeni gelişen hareketin önünü kapamak için şimdi olduğu gibi halk arasından ajanlar çıkardığını dile getirerek, “Bu ajanlar yolu ile istihbarat bilgileri toplayıp Kürtleri hedef alıyordu. Günün 24 saati gözetim altındaydık. Ne eylem yapsak rejim güçleri etrafımızdaydı. Ancak bizlerde hareketimizi gizli tutmasını biliyorduk. Tek amaçları bizi davamızdan vazgeçirmekti. Zorluklara, saldırılara, ev baskınlarına ve soruşturmalara rağmen boyun eğdirme siyasetini kabul etmedik. Bize baskı yapmak için çocuklarımızı tutukluyor ve aylarca cezaevlerinde tutuyorlardı” diye konuştu.  

‘Traktörümüz elimizden alındı’

Rejimin kendilerine yönelik imha politikası yürüttüğünü dile getiren Necah Gulo, “Kürtlük mücadelemizden vazgeçirmek için birçok baskı uyguladılar. Baas rejimi bir akrabamızı tutukladı ve tam bir yıl boyunca yanlarına çekmeye çalıştılar. Rejim güçleri, ‘Mücadele ve davanızdan vazgeçerseniz aile olarak daha iyi koşullarda yaşamanızı sağlayacağız. Sizlere evler vereceğiz, vazgeçmezseniz sizi açlıktan öldüreceğiz’ diyorlardı. Şartlarını kabul etmediğimiz için geçimimizi sağladığımız tek traktörümüzü aldılar. O yıl köylere yönelerek pamuk ve mercimek aldık. Bahçeleri ekmeye başladık, hayvan besledik. Süt ve yoğurtla geçimimizi sağladık” dedi.  

Baskılar sonuç vermedi

Necah Gulo mücadeleye katıldıktan sonra kadınlar olarak özgün etkinlikler de düzenlediklerinden bahsederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Yürüyüş ve eylemlere öncülük eden kadınları rejim askerleri kuşatmaya alıyor ve daha sonra onları tutukluyordu. Tutukladıkları kadınları ajan olarak kullanmak istiyorlardı. Yurtsever bir anneyi tutukladıklarında ‘Bize 10 kişinin ismini verirseniz sizi serbest bırakırız’ diye dayatıyorlardı. Bu şekilde hareketimizi ve birliğimizi bozmak istediler. Ancak hiçbir anne bunu kabul etmedi. Yaptığımız eylemlerde sloganlar atıyorduk. O zamanın coşkusu başkaydı.”

‘Anadilimizle yaşamak istiyoruz’

Necah Gulo, “Önderliğe bir söz verdik; bu davanın yolunda gideceğiz, takipçisi olacağız. Devrimimizi en üst düzeye taşıyacağız. Rejim kahramanların anne ve babalarını saatlerce tuvaletlerde tutuyordu. Bu da işkencenin bir türüydü. Dostlarım çoğu zaman ‘artık yeter rejimin gözüne sokma kendini. Kendini biraz uzak tut. Çocukların artık tutuklanıp işkence görmesinler’ diyordu. Rejim bana baskı uygulamak için 3 çocuğumu tutukluyor ve aylarca tutuyordu. ‘Direnmek yaşamaktır’ denilir. Bu da öyle bir şey… Zindanda çocuklarım özgür ve onurlu yaşam için direndiler. Rejim baskı uyguladığında çalışmalarımızın etkili olduğunu anlıyorduk. Amacımız Suriye’yi parçalamak değil. Kürtler olarak anadilimizle yaşamak istiyoruz” sözleriyle sisteme karşı direnişini anlattı.  

‘Önderliğin fiziki özgürlüğünü sağlamalıyız’

Rojava Devrimi ile birlikte birçok şeyin değiştiğini sözlerine ekleyen Necah Golu, kadınların devrime öncülük ettiğini kaydetti. Necah Gulo, son olarak şunları aktardı: “Kadınlar eşbaşkanlık sistemini kurdu, dünyada tanınan bir orduya sahip oldular. Suriye’nin içinde özgür ve demokratik bir bölge yarattılar. O da Kuzey ve Doğu Suriye’dir. Bu örnek tüm Suriye’ye yayılabilir ve ırkçılık olmadan çok dilli, çok kültürlü birlikte yaşayabiliriz. YPJ ve YPG’liler çetelerle savaştığında annelerde mahalleri korudu. Öz savunma sistemi annelerin sayesinde gelişti. Rojava Devrimi’nin gelişmesi de Önder Öcalan’ın fikir, emek ve perspektifleri sayesindedir. Devrimimiz gelişse de bugün de Kürt ve Önderlik düşmanları halen saldırıyorlar. Kuşkusuz Önder Abdullah Öcalan özgürleşmeden ne kadınlar ne de ülkeler özgürleşemeyecektir. ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganıyla mücadelemiz başarıya ulaşacaktır. Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlamak biz kadınların sorumluluğuna düşüyor. Tüm kadınlar bu anlamıyla güçlerini daha da büyütmeliler.”