Alevi katliamlarıyla birlikte Suriye’de mezhep savaşlarına mı gidiliyor?
“Eski rejimin kalıntıları” bahanesiyle cihatçı HTŞ Suriye'nin kıyı bölgelerinde Alevilere dönük şiddet ve toplu katliamlar başlattı. Bu durum mezhep savaşının önünü açıyor, Suriye'deki çatışmayı derinleştiriyor ve ülkenin geleceğini tehdit ediyor.

AVRÎN NAVDAR
Suriye farklı bileşenleriyle, farklı kültürüyle ve din çeşitliliğiyle tanınıyor. Bölge halkının isteklerinden biri de tüm bileşenlerin merkezi olmayan demokratik bir sistemin çatısı altında yaşamasıdır. Baas rejiminin yıkılması Suriye halkının başarılarından biriydi, ancak rejimin düşmesi ve cihatçı Heyet Tahrir El Şam'ın (HTŞ), halkı ve bölgesel yapıları temsil etmeden Suriye yönetimine geçmesinden sonra ülkedeki kriz derinleşti.
Mozaik yapısıyla bilinen Suriye’de tekçilik dayatması
Suriye, kültürel zenginliğiyle tanınan ülkelerden biri. Baas rejiminin imha ve soykırım politikalarına rağmen bölgedeki Kürtler, Araplar ve Süryaniler tarih boyunca bir arada yaşamayı başardı. Aynı zamanda Sünni, Alevi, Şii ve Hıristiyan halkları arasındaki kültürel çeşitlilik Suriye'yi daha popüler hale getirdi. Otoriter ve egemen güçler Suriye’deki farklı kültürleri ve dinleri tek bir etnik mezhep altında tutmak ve merkezi bir sistem yaratmak istese de, Suriye halkı bu tekçi zihniyete karşı gelerek mücadelesini sürdürdü.
“Halkların Baharı” adıyla başlayan devrim sürecine öncülük eden Suriyeli kadınlar, özgürlük meydanlarında Baas rejiminin yıkılmasını talep ederek, Suriye halkları için demokratik bir sistemin kurulmasını ve halkların tüm haklarının güvence altına alınmasını istedi. Aynı zamanda Suriyeli kadınların güçlü iradesi her zaman siyasi, ekonomik ve sosyal düzeyde başarıların kaynağı oldu.
8 Aralık 2024 tarihinde Baas rejiminin yıkılmasıyla Suriye halkının 13 yıl boyunca kurduğu hayaller gerçek oldu. Baas rejiminin devrilmesiyle 50 yıllık imha ve inkar politikası sona erdi. Beşar Esad, Baas rejiminin yıkılmasıyla Suriye'nin başkenti Şam'daki hakimiyetini kaybederken, Colani liderliğindeki cihatçı grup Heyet Tahrir El-Şam (HTŞ) ülkenin yeni yönetimine getirildi.
Suriye bir bilinmezliğe doğru ilerliyor
Colani ve HTŞ’nin ilan ettiği geçici yönetimde yer alan Ehmed El-Casîm (Ebû Emşa) ve siyasi aktivist Hevrîn Xelef’in katili Hatêm Ebû Şeqra, Zafer Konferansı’na katılmıştı. Peki, kendisini eski Suriye rejimine alternatif olarak gören geçici hükümetin ilkeleri ve kadın ve sivilleri katleden bu kişilerin özellikleri nelerdir? Cevap verilmesi gereken birçok soru varken, Suriye’nin bir bilinmez geleceğe doğru gittiğini söyleyebiliriz.
Bugün Suriye'nin içinde bulunduğu durumu ve tüm dünyanın gözü önünde ortaya çıkan tabloya bakmamız gerekiyor. HTŞ, farklı mezhep ve dinlere sahip Suriye halklarına karşı katliam, şiddet ve zulüm uyguluyor. Tüm bu baskılar HTŞ’nin inşa sürecinde gerçekleştirilmektedir. HTŞ, inşa sürecini aralarında kadın ve çocuklarında bulunduğu halka yönelik toplu katliamlarla başlattı. Ortaya çıkan tablo, Suriye'yi yeni krizlerin beklediği gerçeğini gösteriyor.
Kaynaklar HTŞ çetelerinin Suriye kıyısındaki suçlarını belgeliyor
Bu krizlerden biri HTŞ’nin, "eski rejimin kalıntıları" diyerek 6 Mart'tan itibaren Suriye'nin kıyı bölgelerinde yaşayan halka saldırmasıyla başladı. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nin (SOHR) raporlarına göre; aralarında kadın ve çocukların olduğu 973 sivil katledildi.
SOHR, Suriye'nin kıyı bölgelerinde yaşananların Alevilere yönelik "sistematik bir soykırım" olduğunu belirtti. Sivil, kadın, çocuk katliamlarını belgeleyen gözlemevi, bazı bölgelerde sivillerin işkence edilerek katledildiklerini açıkladı.
Gözlemevi, çatışmaların ikinci gününde Lazkiye'nin bazı bölgelerinde iletişimin, elektrik ve suların kesildiğine dikkat çekerek, halkın güvenliğinin kalmaması nedeniyle binlerce insanın Lübnan’a göç ettiğini belirtti.
Colani’nin çağrısını yaptığı barış ve demokrasi nerede?
Suriye'nin resmi ajansı SANA'nın haberine göre; cihatçı gruplar intikam amacıyla kıyı bölgelerine ulaşırken, Türkiye ve Katar, HTŞ’yi destekliyor. Türkiye'ye bağlı bazı medya yayınları, cihatçıların Suriye'nin kıyı bölgelerinde gerçekleştirdiği katliamları "Meşruiyet Savunması" olarak tanımlıyor.
Colani, medya karşısında Suriye’de barışın sağlanmasına yönelik nutuklar atsa da kıyı bölgelerinde yaşanan sivil katliamları bu nutukların altının boş olduğunu gösteriyor. Colani, medya karşısında yaptığı konuşmalarla kişisel çıkar ve güç kazanmayı hedefliyordu. Dolayısıyla bugün sivil toplum kuruluşlarının, insan hakları örgütlerinin ve siyasi isimlerin yaptığı açıklama ve raporlar Colani ve çetelerine şu soruyu soruyor: Çağrısını yaptığınız barış ve demokrasi nerede?
Çatışmalar Suriyeli kadınların yaşamlarını tehlikeye atıyor
Suriyeli kadınlar, hayatın her alanında başarılar elde etmek ve haklarını güvence altına almak için mücadele ediyor. Suriyeli kadınların hedefleri arasında siyasi, ekonomik ve toplumsal düzeyde rol oynamak ve Suriye halkının geleceğine dair karar mekanizmalarında bulunmaktı. Bu, Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerinde tüm pratik ve siyasi alanlarda Demokratik Ulus Sistemi’nin hayata geçmesiyle sağlandı.
Kadın haklarını yalnızca kültürel ve aile içi gündemlerle sınırlayan otoriter Esad rejiminin devrilmesiyle birlikte kadınların karşılaştığı çatışma ve sorunlar daha da derinleşti. Radikal İslam’ı halka empoze etmeye çalışan HTŞ, kadınlara ve halka yönelik insanlık dışı ihlaller gerçekleştiriyor. Suriye'deki farklı kültürleri ve mezhepleri reddeden HTŞ, aynı zamanda kadınların varlığını yok etmek istiyor.
Suriye'nin ‘Barış ve Demokratik Toplum’ çağrısına ihtiyacı var
Bugün Suriye halklarına karşı işlenen ihlaller, mezhep ve din çatışmaları Suriye halkının yaşadığı sorunları çözemeyecektir. Bugün Suriye'nin barışa ve demokratik bir topluma ihtiyacı olduğunu görüyoruz. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum" çağrısı hayata geçirilirse, Suriye halkları güvenli, onurlu ve istikrarlı bir yaşamı yaşayacaklar.