‘Ağır mutlak tecrit halinin derhal son bulması gerekiyor’

Son 43 aydır hiçbir şekilde haber alınamayan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki ağır tecridi ve hukuki boyutlarını değerlendiren Avukat Suzan Akipa, “Sayın Öcalan’ a uygulanan ağır mutlak tecrit halinin derhal son bulması gerekiyor” dedi.

DİREN ENGÎZEK- MEDİNE MAMEDOĞLU

Haber Merkezi- Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan 26 yılı aşkın bir süredir İmralı Cezaevi’nde tutuluyor. Son 43 aydır mutlak tecrit altında tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dan hiçbir şekilde haber alınamıyor. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 17 Eylül’de toplandı ve İmralı Cezaevi’nde ihlal olduğunu belirtti. Bununla birlikte bir yıl süresince gözlemleyerek, 2025 yılı Eylül ayında ara karar verebileceğini açıkladı.

Asrın Hukuk Bürosu Avukatlarından Avukat Suzan Akipa ajansımıza Uluslararası Komplonun yıl dönümünde, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan mutlak tecridi, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin aldığı kararı ve umut hakkını değerlendirdi. 

‘Ağırlaştırılmış müebbet uluslararası sözleşmelere göre işkencedir’

Suzan Akipa, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüsü olduğunu hatırlatarak sözlerine şöyle başladı: “Bilindiği üzere Sayın Öcalan ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüsü. Sayın Öcalan için Avrupa insan hakları mahkemesinde 2014 yılında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının bir işkence olduğunu dolayısıyla ağırlaştırılmış müebbet hapsin, ömür boyu hapis cezasının, işkence yasağına aykırı olduğuna dair bir ihlal kararı verilmişti. 2015 yılına gelindiğinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ni denetlemek zorunda olan Bakanlar Komitesi’nin bu dosyayı denetim sürecine aldığını görüyoruz. Bakanlar komitesinin bu eylemi bizim için önemli.”

“Türkiye’de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının bir kişinin ömür boyu hapiste olması anlamına gelen ve hiçbir şekilde tahliye umudu gözetmeyen bu kararın işkence olduğu uluslararası sözleşmeler ve evrensel hukukla tespit edilmişti” diyen Suzan Akipa Türk devletinin kendi içi hukukunu umut hakkına olanak verecek şekilde düzenlemesi gerektiğinin altını çizdi.

6 defa AK Bakanlar Komitesi’ne başvuru yapıldı

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin ilk defa 2021 yılında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın durumunu gündemine aldığını belirten Suzan Akipa şunları söyledi: “Bu süreç içerisinde Asrın Hukuk Bürosu’nun avukatları, Türkiye’de yer alan, çalışmalarını sürdüren, çeşitli hak ve hukuk örgütleri, çeşitli sivil toplum kuruluşları da bildirimlerde bulunmuşlardı. Asrın Hukuk Bürosu avukatları olarak bizler şimdiye kadar 6 defa Bakanlar Komitesi’nin Sayın Öcalan’ı gündemine alması için kural 9’a 1 bildiriminde bulunmuştuk. Türkiye’deki çeşitli STK’larda kural 9’a 2 bildiriminde bulunmuşlardı. Yaklaşık 10 yıl sonra 2021 yılında Bakanlar Komitesi Sayın Öcalan’ın durumunu gündemine almıştı ve çağrıda bulunmuştu.”

Suzan Akipa, Türk devletinin mevzuatında umut hakkını tanıyacak, imkân verecek şekilde bir düzenlemeye gitmesi gerektiğini vurguladıklarını dile getirerek, “Sayın Öcalan şahsında uygulanan bu ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının yapısal bir sorun olduğunun ifade etmiştik. Geldiğimiz aşama itibariyle de aslında Türkiye’ de henüz yargılanması devam eden veya tırnak içerisinde söylüyorum, bu suçtan tutuklu bulunan kişilerin sayısını bilmemekle birlikte, hüküm giyen yani cezası kesinleşen en az 4 bin kişinin bulunduğunu biliyoruz” şeklinde konuştu.

‘Türkiye çözüm odaklı yaklaşmıyor’

2021 yılında oluşturulan gündemin önemli olduğuna ancak 2024 yılına bakıldığında komite toplantısında ilerici önemli gelişmeler yapıldığına dikkat çeken Suzan Akipa şunları söyledi: “Toplantı sonuç raporları paylaşıldı. Bir kez daha Türkiye’den ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının kesinleşmiş ya da tutuklu bulunanların sayısının dolayısıyla istatistik verinin yeniden istendiğini görüyoruz. Bu da bir önceki toplantıda Türkiye hükümetinin verdiği yanıtlarla çok da çözüm odaklı yaklaşmadığını gösteriyor ki hali hazırda devam eden bu sorunun büyüyerek genişlediğini görmekteyiz. Komite bu gözlemiyle bu sonucuyla bu durumu bir kez daha tespit etmiş oluyor.”

Belirsizlik hali

Bakanlar Komitesi’nin 2025 yılında bir kez daha Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan davasını bir kez daha gündemine alacağını duyurmuş olduğunun altını çizen Suzan Akipa, “Bu husus bizler ve kamuoyu açısından önemli. Çünkü ilk defa 2014 yılında verilen bir ihlal kararı vardı ve yaklaşık 10 yıl sonra gündeme girmişti, ancak Bakanlar Komitesine bugün itibariyle ikinci defa girmiş oluyor.  En azından bu kararla biz 2025 yılında Bakanlar Komitesi’nin gündeminde Sayın Öcalan’ın davasının olduğunu biliyoruz. Belirsizlik haline kısmi bir şekilde son verilmiş oluyor” dedi.

Suzan Akipa “Yılda 4 defa toplanan Bakanlar Komitesinin  Sayın Öcalan üzerindeki artık çok ağır bir işkence niteliği taşıyan ve geldiğimiz aşama itibari ile 43 ayı bulan mutlak iletişimsizlik hali karşısında Türkiye hükümetinin hiç bir şekilde umut hakkına imkan verecek bir düzenlemeyi yapmaması, aradan 10 yıl geçmesine rağmen bütün bunları birlikte değerlendirdiğimiz zaman; Bakanlar Komitesi’nin Sayın Öcalan davasını bir yıl sonrasına bırakmasını da biraz zamana yayma ve sürüncemede bırakma olarak da okumak durumundayız” şeklinde konuştu. 

‘Mutlak tecrit derhal son bulmalı’

Suzan Akipa, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın dosyasının ertelenemeyecek kadar tarihsel, stratejik önemi olan ve ağır ihlali olan bir dosya olduğuna dikkat çekerek, “Yılda 4 defa toplanan bakanlar komitesinden bahsediyoruz daha da öne alması beklenen bir durum ve uluslararası evrensel hukuk kapsamında da bütün kamuoyunun da beklediği durum buydu. Aynı zamanda bununla birlikte bakanlar komitesi bir gelişme kaydedilememesi durumunda sekreteryaya bir ara karar verme talimatında da bulunmuştu. Bu Türkiye açısından da bir uyarı niteliğindedir. 2025’ e kadar herhangi bir gelişme yaşanmaması durumunda Türkiye’ye dair bir ara kararın kurulacağının şimdiden kamuoyuna ve Türkiye’deki topluma ilan etmiş oluyor” diye belirtti.

Ağırlaştırılmış müebbet hapsin cezasının artık bir ihlal olduğunun evrensel hukuk kapsamında net olduğunu kaydeden Suzan Akipa, sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye çok acil olarak evrensel hukukla bağlı olduğunu beyan ettiği uluslararası sözleşmeleri tanıyan iç hukukunu bu sözleşmelerin gereği gibi değiştirmesi gerekiyor. Bununla beraber Sayın Öcalan’ a uygulanan bu ağır mutlak tecrit halinin dış dünya ile bütün bağların koparıldığı bu sürecin derhal son bulması ve kendisinin avukatları başta olmak üzere ailesiyle görüşmelerinin derhal sağlanması gerektiğini yeniden vurguluyorum.”