‘Şengal’e doğru yaklaşım MXDŞ’yi tanımaktan geçer’

Avrupa Êzidî Koordinasyonu üyesi Çiçek Yıldız, Şengal Katliamı’na göz yuman Avrupa’nın İŞİD’in elinden kurtarılan kadınlar şahsında Êzidî toplumunu Avrupa’ya çekerek kendi topraklarından uzaklaştırma siyaseti yürüttüğünü söyledi.

SITÎ ROZ

Şengal- Êzidî toplumu tarihten günümüze yaşadığı fermanlarla tanındı. Soykırımlara maruz kalan bir inanç ve toplum büyük travmalar yaşadı, yaşıyor. Özelde kadınlar olmak üzere Êzidî toplumu 74 soykırımdan sonra Demokratik Özerk Şengal sistemiyle kendini örgütleyerek soykırımlara “dur” demeye ve yeniden kendi rengiyle buluşmaya başladı. Fakat Êzidîlere dönük soykırım politikaları hiç durmadı.

Şengal Demokratik Özerk Meclisi (MXDŞ) dün 300 delegenin katılımıyla 5’inci Olağan Kongresini gerçekleştirerek İŞİD ve türevlerinin Êzidî toplumuna Şengal, Efrin ve Başurê Kurdistan ’da ki Êzidî kamplarına saldırıları ve buna karşı verilen mücadeleyi de değerlendirdi.

MXDŞ’nin 5’inci Olağan Kongresi’ne katılan Avrupa Êzidî Koordinasyonu üyesi Çiçek Yıldız, Şengalli Êzidîlerin karşı karşıya kaldığı göç ettirme ve soykırım politikalarını değerlendirdi.

‘DAİŞ egemen güçler tarafından yaratıldı’

“DAİŞ’in ferman üreten saldırganlığı günümüze kadar Êzidîlerin yaşamış olduğu her yerde devam etti, gelişen saldırıların bilançoları biz Êzidî kadınları için büyük bir trajedi yaratıyor” diyen Avrupa Êzidî koordinasyon üyesi Çiçek Yıldız, DAİŞ ve Türk devletinin Êzidîlere dönük saldırılarını şöyle değerlendirdi; “Şu bilinmeli ki bizim Êzdalık inancında kadınların rolleri her zaman çok belirgin olmuştur.  Fakat kadınlar Êzdalık’daki öncülük rollerinden egemenler zoruyla uzaklaştırıldı ve yalnız bırakıldı. Bunun yanında kadınlar buna karşı hep bir direniş içinde oldu. Sitiya Zin bunun bir örneğidir.  Toplum direnen kadını kabul etti. DAİŞ egemen güçler tarafından yaratıldı. Azınlıkları, inançları yok etmek üzerinden kuruldu, yansıtıldı ama esasta DAİŞ çok daha geniş yelpazede örgütlendi.  DAİŞ üzerinden Êzidî toplumu ve kadınları yok edilmeye çalışıldı. Buna karşı Êzidî toplumu direndi. Bir deyim vardır her ağaç kendi kökleri üzerinden yeşerir. Êzdalıkta kök hücre kadındır. Şengal kendi öz gücüne kavuşmayı kadınların iradesiyle geliştirecek.”

‘Efrin’de saldırılara göz yumuyorlar’

Çiçek Yıldız günümüzde Êzidîliğe karşı en belirgin olan saldırıları Efrin’de gördüklerini ifade ederek, “Efrin Türk çeteleri tarafından işgal edildikten sonra Êzidîlerin tarihi ve inanç mekanları yıkıldı, yakıldı. Aileler rehin alınıyor, kadınlar kaçırılıyor. İnançları değiştirilmeye çalışılıyor. Fakat tüm dünya buna göz yumuyor. Çünkü DAİŞ üretilirken ki amaç neyse bugün Efrin’de yapılan da odur. Bu güçlerde dünyanın gözetiminde oluşturuldu. Örneğin dünya devletleri Rusya’nın Ukrayna’ya saldırılarını görüyor fakat Türkiye faşist devletinin Rojava’ya olan saldırısını görmüyor.  Buda gelişen saldırıların altında yatan siyaseti bize gösteriyor” diye konuştu.

‘Avrupa Êzidîleri toprağından koparma politikası uyguluyor’

Çiçek Yıldız, Ortadoğu’da Êzidî kadınlarına ve toplumuna dönük gelişen saldırılara göz yuman Avrupa ülkelerinin Êzidî kadınlarına dönük özel bir siyasetinin olduğunu söyledi. 

Çiçek Yıldız, Êzidî toplumu DAİŞ’in elinden kurtarılan kadınlar şahsında kendi topraklarından kopartılıp tüm dünya ülkelerine dağıtılma siyasetiyle karşı karşıyadır” diyerek devamla şunları ifade etti: “Farklı projelerle Êzidî toplumunu dağıtmak, iradesiz ve güvensiz bırakarak kendi toprağından kopartmak istiyorlar. Örneğin Êzidî kadınlarına Fermandan sonra yapılanlar bunu gösteriyor. Êzidî kadınları fermanla travma yaşadı biz onları bu durumdan çıkartmak için onları güvenli alanlara götürüp tedavi edelim, dinlesinler, DAİŞ’in yaptıklarını unutsunlar ve kendilerine gelsinler üzerinden birçok Êzidî kadın DAİŞ’in elinden kurtarıldıktan sonra farklı Avrupa ülkelerine kaçırıldı. Bu durum bir tek kadınlarla sınırlı tutulmadı. Genel olarak her Êzidi’yi bunun içinde ele aldılar. Bu siyaset genel olarak Êzidîlere dönük geliştiriliyor. Bunlar küçük hesaplar. Bu hesaplar üzerinden Êzidî toplumu dağıtılmaya çalışılıyor. Küçük hesaplara karşı büyük bir direniş sergileniyor. Bize dönük saldılar geniş ve buna karşı verilen büyük bedeller var.  Bu topraklarda yüzlerce kahraman yetişti. Biz bunu yürekten hissediyoruz. Bu bir irade geliştirdi ve hiçbir güç küçük hesaplar üzerinden bu iradeyi yok etmeyi düşünmesin.”

‘Êzidîlerin iradesi tanınmadan yaralar sarılamaz’

Çiçek Yıldız “soykırımı tanıyorum” adı altında Êzidîlere dönük gelişen soykırımın üstü kapatılmaya çalışıyor diyerek şunları ekledi: “Silahlarını satmak için birçok ülke DAİŞ’in gelişmesine destek sundu. Perdenin arkasında bu siyaset yürütüldü. Ama perdenin önünde de soykırım tanındı. Bununla ‘Biz soykırım yapan her güçten hesap sorar ve soykırım yaşayan toplumların yanında oluruz’ deniyor. Fakat esasta söze dökülenlerle pratik uygulama aynı işlemiyor.  ‘Jenosit’ diyen birçok ülke bire bir DAİŞ’in yaratılmasında rol aldı ve destek sundu. Bu tüm dünya tarafından biliniyor. Şimdi eğer jenosit tanınacaksa o zaman bu suçu işleyenler yargılanmalı.  Yargılama olmadan bu toplumu ikna etmeleri mümkün olmayacaktır. Ayrıca Êzidî toplumunun iradesi tanınmalı. Diyorlar ki Êzidxan’ı inşa edeceğiz peki bu inşa Êzidîler olmadan nasıl olacak.  Êzidîlerin iradesi görülmeden Şengal’in yaraları sarılamaz. Soykırıma sebep olanlar Êzidîlerin temsilcileri olamaz.”

‘Daha güçlü bir Şengal için…’

Demokratik Özerk Şengal sistemi tüm Êzidîleri ifade edebileceğini belirten Çiçek Yıldız, “Şengal’e doğru yaklaşmak isteyen her güç MXDŞ tanımalı” dedi. Çiçek Yıldız son olarak şöyle konuştu: “Bunun başka yolu yok. Êzidî toplumun Ruhani meclisi var bu meclis kendi görevini yerine getirmeli. Fakat dünya koşullarında bu toplumun diplomasisini, toplumu her boyutta hizmet eden bir sistemin oluşmuş olması önemli.  Var olan sistem toplumun her kesimini kendi içine alıyor. Kadınlar, gençler ve toplumun hepsi bu sistemde yerini alıyor ve bu daha güçlü bir Şengal yaratıyor.”