‘Şehba'da kalmamız Efrin'e döneceğimizin güvencesini gösteriyor’

Türk devletinin Efrin'e yönelik işgal saldırılarına tanık olan ve Çağın Direnişi'nde yer alan Şerîn Hesen, “Şehba'da kalmamız Efrin'e döneceğimizin güvencesini gösteriyor" diyerek, direnişlerini sürdürdüklerini kaydetti.

HESNA MIHEMED

Şehba- Efrin halkı 20 Ocak 2018 tarihinde Türk devletinin saldırılarına karşı 58 gün boyunca direnişini sürdürdü. Direniş günlerinde kadınların saldırılara karşı rengi, rolü ve misyonu tüm dünyada yankılandı. Türk devletinin işgaline karşı Efrinli kadınlar, sokak ve meydanlarda ısrarcı oldular ve kararlılıklarını gösterdiler. Direnişe destek amacıyla çok sayıda heyet Efrin'e canlı kalkan olarak giderek işgal saldırılarını kınadı. Türk devletinin Efrin'e yönelik işgal saldırılarına tanık olan ve 58 gün süren ‘Çağın Direnişi’nde yer alan Şêrîn Hesen, direnişte kadınların rolüne dikkat çekti.

‘Kadınlar öncü oldu’

Konuşmasına Türk devletinin Efrin'e yönelik saldırılarını ve işgalini kınayarak başlayan Şêrîn Hesen, "İşgalci Türk devleti, açıklamalarıyla sık sık Efrin'e saldırı tehdidinde bulundu ve 20 Ocak 2018'de de bu tehditlerini gerçekleştirdi. Efrin 72 uçağıyla saldırılara başladı. Çok zengin bir halk mozaiğine sahip olan ve kadınların şehri olarak anılan Efrin şehri bu nedenle Türk devletinin hedefindeydi. Efrin’de kadınlar renkleriyle ve rolleriyle öncüydüler ve kadınlar öncülüğünde Efrin’de Demokratik Özerk Yönetim ilan edildi. Efrin’de Özerk Yönetim’in ilanından sonra kadınlar komünlerden meclislere kadar toplumun örgütlenmesinde büyük ve önemli bir rol üstlendiler” şeklinde konuştu. 

‘Direniş tüm dünyaya yayıldı’

Efrin halkının ve kadınların direnişine değinen Şêrîn Hesen,"İşgal saldırılarına karşı ‘Çağın Direnişi’ kadınların öncülüğündeki tüm dünyaya yayıldı. Direnişte büyük bir fedakarlık vardı ve halkımızı korumak için üzerimize düşen tüm görevleri yerine getirdik. Çağın Direnişi’nde sorumlu komiteler oluşturuldu ve gelen sert saldırılara karşı her komite büyük bir coşkuyla sokaklara dökülerek protesto eylemleri düzenledi. Efrin'de gerçekleştirilen toplu yürüyüşlere de kadınlar öncülük etti. Efrin'in tüm ilçelerinde de saldırılar protesto edildi” ifadelerinde bulundu.

“Efrin, Efrin halkınındır” sloganıyla halkın savaş alanlarına giderek canlı kalkan eylemi yaptığını da hatırlatan Şêrîn Hesen, halkın canlarını ortaya koyduğunu belirtti. Şêrîn Hesen, “Efrinliler, canlarını ortaya koyarak direnişlerini sürdürdü. Bu kararlılıkla direniş 58 gün boyunca kesintisiz sürdürüldü. Çünkü ‘Çağın Direnişi’ bölgede yankı uyandırdı. Rojava'nın her yerinden ve yurt dışından insanlar Efrin'e gidiyor, gelen heyetler coşkuyla karşılanıyor, Efrin direnişinden moral alıyorlardı. Aynı zamanda canlı kalkan olarak savaşın çetin olduğu bölgelere giden heyetler savaşçılardan güç alıyorlardı” şeklinde konuştu. 

‘Kadınların birliği öne çıktı’

Şêrîn Hesen, konuşmasının devamında 8 Mart'ın savaşın ve saldırıların ortasında kutlandığını belirterek, şöyle konuştu: "Gelen heyetler arasında özellikle kadınlar vardı. Kürdistan'ın güneyinden, Filistin'den, Lübnan'dan da kadınlar gelmişti. Kadınlar ‘Çağın Direnişi'nde 8 Mart'ı Efrinli kadınlarla kutlamak için Efrin’e gelmişti. Burada saldırılara karşı halkın ve özellikle kadınların birliği öne çıktı. Kadınlar, ‘Efrinli kadınların iradesini kimse kıramaz. Efrin’de anneler ve çocuklar yurtseverlik ruhuyla topraklarını birlikte savunuyorlar’ açıklamasında bulundular” diye kaydetti.

‘Şehba'da kalmamız Efrin'e döneceğimizin güvencesi’

Savaşın tüm koşullarına rağmen kadınların Efrin kentinde toplu yürüyüşler düzenlediğini anlatan Şêrîn Hesen, “O sırada Türk hükümeti yürüyüş yerinin yakınını bombalayarak kadınların kalplerine korku salmaya ve direnişini durdurmaya çalışıyordu. Ancak bu yürüyüş büyük bir coşkuyla devam etti ve kadınlar direnişlerine asla son vermeyeceklerinin mesajını verdi. Yani kadınlar ‘Ya ölüm ya da özgür bir yaşam’ dediler. Efrin direnişinde devrimci halkın gerçeği ortaya çıktı. Savaşın şiddeti nedeniyle köylerdeki halkta Efrin şehrine yerleşti” dedi.

Şêrîn Hesen, konuşmasının sonunda şunları söyledi: "İşgalci Türk devleti birçok katliam gerçekleştirdi. Direnişin son günlerinde kent merkezindeki çatışmalar daha da zorlaştı. Halepçe'nin durumunun bir daha tekrarlanmaması için Efrinliler olarak kentten ayrılmak zorunda kaldık ve Şehba Kantonu’na yerleştik. Ayrılmamız Efrin'den ayrıldığımız anlamına gelmiyor. Şehba'da kalmamız Efrin'e döneceğimizin güvencesini gösteriyor."