Rojhilatlı kadın kolberler: Geçinmek için başka seçeneğimiz yok!

Rojhilat sınırlarında artan kolber faaliyetleri, kadınlar için hem geçim kaynağı hem de günlük zorlukların merkezi haline geldi. Geçinmek için başka seçeneklerinin olmadığını söyleyen kadın kolberler, sınır kontrollerinde birçok zorluk yaşıyor.

ŞEPUR AVİNİ

Pîranşar- Doğu Kürdistan’ın Urmiye, Sinê ve Kirmanşah illerinde görülen kolberi, yoksulluk ve eşitsizliğin bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Resmi iş fırsatlarındaki azalma ve ekonomik durgunluk, Rojhilat’ın sınır bölgelerinde yaşayan birçok kişiyi kolberi gibi gayri resmi faaliyetlere yönlendirdi. Daha önceleri erkeklerin başvurduğu bir yöntem olan kolberlikte son süreçte kadınların da faaliyetlerde rolü giderek artıyor.

Ölüm ile karşı karşıyalar

Kolberler, yıllardır sınırda ölüm riskiyle karşı karşıya kalıyor ve tehlikeler hala devam ediyor. Ancak 2025 baharında, ithal mallar üzerinde daha fazla kontrol sağlamak amacıyla ‘Yasal Kolberlik’ projesi başlatıldı ve yaz aylarından beri uygulanıyor. Bu proje kapsamında, sınır bölgelerindeki haneler trafik ve ticaret kartları alarak, Irak ve Federal Kürdistan Bölgesi’nden Rojhilat Kürdistan ve İran’a yükler ithal edebiliyor.

Kolberler, ithal ettikleri malların türüne göre devlete vergi ödemekle yükümlü. Bazı sınır geçişlerinde kolberler, bir aracı veya özel bir kooperatif şirketi için çalışmak zorunda ve hanelerin bu ithalattan elde ettiği gelir doğrudan ailenin hesabına yatırılıyor. Diğer sınır geçişlerinde ise mallar izleniyor ve yük sahibi günlük ödeme yapıyor.

Hacı Ömer Sınır Geçişi, kolberlerin yasal olarak geçiş yaptığı yerlerden biridir. Federal Kürdistan Bölgesi'ne doğru olan geçişin girişi, özellikle sabahları oldukça kalabalıktır. Kapalı kapıların önünde üç sıra halinde uzun kuyruklar oluşmaktadır. Bazıları kalabalığın arasından içeri giriyor, ancak orada konuşlanmış güvenlik birimleri genellikle pasaportlarını kontrol ettikten sonra içeri girmelerine izin veriyor.

Kolber kadınlardan Sharmin M., Piranşar sınırında karşılaştıkları zorlukları anlatarak, “İstedikleri zaman kapıyı kapatıyorlar ve özellikle kolberlerin içeri girmesine izin vermiyorlar. Haftada bir kez, alfabetik sıraya göre sıraya giriyoruz ve şanslıysak içeri girebiliyoruz” diyor.

Diğer tarafta kolberler omuzlarında siyah plastik torbalar veya ellerinde eski valizlerle çıkıyor. Aralarında birçok kadın da var. Kadınlardan biri, eski valizini yerde sürüklerken valiz aniden yırtılıyor. Yüzündeki endişe hemen fark ediliyor. Ona eşlik eden kadınlar etrafına toplanarak yükün güvenli olduğundan ve hiçbir şeyin geride kalmadığından emin olmasına yardımcı oluyor. Ancak bu endişe yalnızca bugüne özgü değil, sınırda sadece bir çuval bagajı teslim etmekle görevli kadınların günlük hayatının bir parçası.

Bagaj sınırlandırılması

Kolber kadınlarından biri olan Zainab A., ücretler ve bagaj girişindeki kısıtlamalar hakkında, “15 kilodan fazla getirmemize izin verilmiyor. Bagaj sahibinden kilo başına 100 ila 150 bin Toman alıyorlar. Irak’tan geldiğimizde eşyamızı tartıyorlar; eğer 15 kiloyu aşıyorsa ek kesintiler yapıyorlar” ifadelerinde bulunuyor.

Her kadının bir hikayesi var

Kolber kadınlardan Fatemeh M. yaşadıkları zorlukları şöyle özetliyor:

“Başka çaremiz olmadığı için kolberlik yapıyoruz. Bu kadınların her birinin bir acısı var, birinin hasta bir eşi var, diğerinin ise eşi ölmüş. Ama kolberliği eşimiz olmadığı için yaptığımızı söylemiyorum. Hayat pahalı ve sermayesi olmayan biri için bu şehirde başka iş yok. Şimdi yasal olduğu için buradan geçiyoruz, ama eskiden aynı güzergahta kaçakçılık yapıyorduk. Eskiden daha az kadın kolberlik yapıyordu, şimdi ise daha çok kadın bir araya gelip yük taşıyor. Yol artık daha güvenli ve yük taşımak herkesin işi haline geldi. Bazen geçmemize izin vermiyorlar, güneyden gelmemiz için bir zaman belirliyorlar, ama yine de hiç yoktan iyidir.”

Kolberi kadınları hakkında resmi istatistikler bulunmamakla birlikte, saha gözlemlerine göre Rojhilat’ta kolberlik yapan kadınların faaliyetlerinde artış görülmektedir. Kolberliği resmi bir meslek olarak tanımlamak, sınır bölgelerindeki ekonomik yatırım eksikliği ve güvenlik perspektifinin yetersizliği nedeniyle hükümetin kontrol politikalarından biri olsa da, bu faaliyet için yasal bir çerçeve oluşturmak özellikle kadınlar açısından yoksulluğun ve köklü ayrımcılığın daha da derinleşmesine yol açmıştır.