Qilêban'da barajlarla halk yerinden edilmeye çalışılıyor

Qilêban’da dere yatağı üzerine yapılan 7 baraj, yarattığı ekolojik tahribatın yanında halkı yerinden etmeyi amaçlıyor. Barajların yaşamlarını felce uğrattığını söyleyen köylüler, 1990'larda köylerinin yakıldığını belirtiyor.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Şırnex - Şırnex'ta doğal denge yok olmayla karşı karşıya. Ekolojik tahribatın en yoğun hissedildiği merkezlerden biri olan kentte, ağaç kıyımı, kaçak maden ve kum ocakları, orman yangınları ile büyük bir ekolojik yıkım yaşanıyor. AKP-MHP iktidarının özel savaş politikasının bir yanıda bu doğa talanı. Halkı yerinden etmeyi amaçlayan bu talan politikasının biri de Şırnex'in Qilêban (Uludere)  ilçesinde Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından 2009 yılında yapılan ve sayıları 7'ye çıkan barajlar.

Barajlar sonrası sel ve heyelan meydana geldi

İl merkezi ile Qilêban ilçesi arasındaki 60 kilometre uzunluğunda olan vadideki dere yatağı üzerinde yapılan barajlar kış ve bahar aylarında yörede yaşayan halkın yaşamını zorlaştırıyor. 10 kilometrede bir yapılan barajlar vadideki köylerin üzerine ve yamaç yerlere yapılırken, köylüler barajlardan sonra bölgede sel ve heyelanların meydana geldiğini ifade etti. Vadideki Nêrweh (Taşdelen), Bilîh (Işıkveren) ve Kiror (Ortabağ) köylerine yakın noktalara yapılan barajlar bahar yağışları sonrası oluşan taşkınlarla halka hem maddi hem de manevi anlamda zarar veriyor.

Hayvanlar telef oldu

Nêweh (Taşdelen) köyünde yaşayan kadınlar, vadi içinde yer alan ve köylerinin hemen yukarısında bulunan baraj nedeniyle aşırı yağışlı günlerde uyuyamadıklarını söyledi. Her baharda barajın taştığını ve ahırlarının yıkılarak, hayvanlarının telef olduğunu belirten kadınlar, yaşanan duruma bir çözüm bulunması  gerektiğini belirtiyor.

‘Bahar ve kış aylarında bize huzur yok’

Köyde yaşayan yurttaşlardan Sabriye Altürk, barajın kendilerine bir yaşam alanı bırakmadığına dikkat çekti. İstemedikleri halde barajın yapıldığını ifade eden Sabriye Altürk, “Seller, heyelanlar yüzünden buradan göç etmek zorunda kalacağız. Köyümüz 90’larda yıkıldıktan sonra buraya geldik. 13 yıl boyunca farklı yerlerde yaşadık en sonra toprağımıza döndük. Sonra gelip buraya baraj yaptılar. Barajın suyu özellikle baharda ya da yağmur yağdığında direk taşıyor. Evlerimize, ahırlarımıza su giriyor. Kaç defa hayvanlarımız bu sel yüzünden telef oldu. Kimse gelip halimizi de sormuyor. Yaptılar artık barajı yıkamazlar da ama bizi de düşünsünler. Burada baraj var ama elektrik faturaları o kadar çok geliyor ki. Kışın kar yağdıktan sonra baraj durgun ama baharda biz korkudan uyuyamıyoruz. Su biraz taşsa bütün köyü yutar. Batı illerinde de barajlar patlıyor insanları kendisiyle götürüyor. Bu yüzden biz çok korkuyoruz” dedi.

‘Sel olduğunda evlerimizde kalamıyoruz’

Evinin vadinin hemen yanında olduğunu söyleyen Bedriye Özel ise şunları belirtti:  “Köyümüz sular altında kalma tehlikesiyle. Bu yüzden korkuyoruz, hayvanlarımızı dere kenarından uzak tutuyoruz. Sel olduğunda evlerimizde bile kalamıyoruz. Hem biz hem köyümüz hem de çocuklarımız çok büyük tehlike altında. Biz muhacir olduk, köyümüze geldik ama yine de huzur bulamadık. Şimdi gidecek bir yerimizde yok. Köylerimiz eskiden yakılırdı şimdi de sular altında kalıyor. Sel olduğunda bile kaçacak bir yerimiz bir yurdumuz yok. Biz daha ne yapalım.”