Ciwanro dağlarında bilinçsiz hasat eko-sisteme zarar veriyor

Ciwanro dağlarında yenilebilir bitkileri toplayan ve satışını yapan Fereshteh ve Muhammed çifti, “Pek çok kişi bu bitkilerin büyük miktarlarını kişisel tüketim ve satış için acımasızca topluyor” sözleriyle eko-sisteme zarar verildiğini söyledi.

SOMA KERİM

Ciwanro- Toprağın yeşerdiği, dağların canlandığı bahar mevsiminin gelmesiyle birlikte Doğu Kürdistan’da özellikle Ciwanro gibi bölgelerde yenilebilir bitkilerin hasadı başladı. Zagros Dağları'nın yemyeşil yamaçlarında ve sırtlarında yetişen bitkiler, kırsalda yaşayan ailelerin geçim kaynaklarının değerli bir bölümünü oluşturuyor. Baharın gelişiyle birlikte Ciwanro bölgesi, muhteşem doğası ve zengin biyolojik çeşitliliğiyle doğaseverlerin keyifli bir durağı haline geliyor. Bu dönemlerde bölgenin bereketli topraklarında çeşitli türde yenilebilir ve tıbbi bitkiler yetişiyor. Bitkiler, sadece yöre halkının gelir kaynağı değil, aynı zamanda kültürünün ve ekosisteminin de bir parçasıdır.

Ancak artan ekonomik baskılar ve yaygın işsizlik, birçok insanı bu bitkilerin yaygın ve bazen de ayrım gözetmeksizin toplanmasına yöneltti. Bir kısım hasatçılar, bu işin yıkıcı sonuçlarına aldırmadan, bitkileri köklerinden sökerek topraktan ayırıyor. Bu durum sadece bitki örtüsünü savunmasız hale getirmekle kalmıyor, aynı zamanda bu değerli türlerin varlığını da tehlikeye atıyor. İlkeli ve bilinçli hasat, bu doğal kaynakların sürdürülebilirliğini sağlayabilirken, dikkatsiz hasat, bölgenin biyolojik çeşitliliği için ciddi bir tehdit oluşturuyor.

Öte yandan, influencerlar bazen farkında olmadan bu zararların şiddetini artırabiliyorlar. Bozulmamış ekosistemlerde ayrım gözetmeksizin bulunmak, birkaç fotoğraf çekmek ve içerik üretmek için yaşam alanlarını çiğnemek veya izleyicileri bitki toplamaya teşvik etmek, doğanın daha fazla tahribatına yol açan davranışlardır. Bitki türleri hakkında hiçbir çalışma veya bilgisi olmayan bu kişilerin bir kısmı, temelsiz hasatçılığı teşvik ederek bölgedeki doğal kaynakların tahribatında yıkıcı rol oynamaktadır. Ne yazık ki, takipçilerin desteği ve teşviki bazen onlara daha fazla cesaret veriyor ve değerli bir şey yaptıkları yanılsamasını yaratıyor. Ancak bu tür davranışları teşvik etmek, doğanın geleceği, bizim ve bizden sonraki nesiller için bir uyarı işaretidir.

Geçimlerini dağlardan sağlıyorlar

Eşiyle birlikte yıllardır engebeli dağlardan geçimlerini sağladıklarını belirten Fereshteh A. “İşsizlik ve geçimimizi sağlamanın zorluğu bizi doğanın kucağına itti. Bazen eşim tek başına dağlara gidiyor ve ben yol kenarına bitki satan bir tezgah kuruyorum. Bölgeye dinlenmek için gelen gezginler, bu doğal ve taze bitkileri memnuniyetle karşılıyor. Eğer mecbur olmasaydım ve eşimin düzenli bir işi olsaydı bu zorlu dağlara tırmanmaya asla cesaret edemezdim. Dizleri ağrıyan hangi kadın her gün bu dağlara tırmanıp inmek ister ki? Bu sadece zorunluluktan dolayı yapılır, tercihten dolayı değil" diyor.

Yıldan yıla bitki örtüsü zayıflıyor

Her yıl bitki toplamaya gittiklerinde bitki örtüsünün zayıfladığını gördüklerini dile getiren Fereshteh A. “Her zaman dikkatli bir şekilde hasat yapmaya çalışıyoruz. Bitkileri kökünden sökmüyoruz ve doğaya zarar vermemek için dağların farklı yerlerinden bitki topluyoruz. Ancak ne yazık ki, son yıllarda bahar aylarında buraya çok sayıda yerli olmayan geliyor. Sadece kâr uğruna bitkileri pervasızca kökünden söküyorlar, bunun doğaya ne gibi zararlar verdiğini bilmeden…" ifadelerinde bulunuyor.

‘Doğanın dengesi yavaş yavaş bozuluyor’

Bitkiler dünyasına aşina olan Fereshteh’in eşi Muhammad M. "Sorun sadece aşırı tüketim değil. Su kıtlığı, hayvanların pervasızca otlatılması ve aşırı insan müdahalesi sessiz bir fırtına gibi, bu güzel doğanın dengesini yavaş yavaş bozuyor. Örneğin soğuk bölgelerde yetişen Bilher gibi bitkiler hem yenilebilir hem de tıbbidir. Daha önce Ciwanro dağlarında bol miktarda bulunuyordu, ancak bugün, çıkarcılık ve aşırı hasat nedeniyle ondan geriye hiçbir iz kalmadı. Bir bitkiyi kökünden söktüklerinde, doğaya geri dönüş yolunu tıkarlar" diye belirtiyor.

Doğanın sunduğu şifa

Bölgeye özgü ve yaygın olarak kullanılan bir diğer bitkinin ise şeng bitkisi olduğunu aktaran Muhammed M. “Ciwanro’nun dağ yamaçlarında ve ovalarında yetişen hem lezzetli bir yiyecek hem de geleneksel bir ilaç olarak bilinen bir bitki. Geleneksel tıpta şeng, iltihabı azaltmak, ağrıyı dindirmek, sindirim fonksiyonunu iyileştirmek, şişkinlik, kabızlık ve ayrıca karaciğer ve böbrek sorunlarını tedavi etmek için kullanılır. Bu bitkinin sindirimi iyileştirmede de önemli etkisi bulunmaktadır. Bir zamanlar doğada bol miktarda bulunan şeng, günümüzde tarımsal ilaçların aşırı kullanımı ve diğer çevresel zararlar nedeniyle yetiştirme koşulları ciddi şekilde bozulmuştur” sözlerine dikkat çekiyor.

‘Otlakların tahribi geri döndürülemez’

Sözlerinin devamında kanguru ve raventten bitkisinden de bahseden Muhammed M. sözlerine şöyle devam ediyor:

“İlkbaharda Ciwanro pazarlarını süsleyen ve halk sofralarında özel bir yeri olan, lezzetli bir tada ve bol miktarda tıbbi özelliğe sahip iki bitki. Bu bitkiler hâlâ Ciwanro dağlarında bulunuyor, ancak her geçen yıl daha da azalıyor. Pek çok kişi bu bitkilerin büyük miktarlarını kişisel tüketim ve satış için acımasızca topluyor, hatta bunları diğer mevsimler için donduruyor. Bu eğilim endişe verici bir durum. Geçmişte ot toplamak için dağlara gittiğimizde gelecekte onlar hakkında endişelenmek zorunda kalmayacağımız günün geleceğini hiç hayal etmezdik. Ama şimdi dağlara her gittiğimizde daha da endişeli bir şekilde geri dönüyoruz. Hala dikkatli ve sorumlu bir şekilde hasat etmeye çalışıyoruz, ancak bu eğilim devam ederse doğa gelecek nesillere hiçbir şey bırakmayacak.

Otlakların tahribi geri döndürülemez. Bitkileri yok ederek elde edilen maddi kazanç, geriye sadece küller bırakacaktır. Ciwanro’nun bitki örtüsü bu toprakların kimlik kartıdır. Tarihsel hafızanın, kültürel kimliğin ve insanların topraklarına olan duygusal bağın taşıyıcısıdır. Bu bitkiler sadece doğanın bir parçası değil, aynı zamanda yaşamın sembolü, bu toprakların insanlarını ekosistemlerine bağlayan köklerdir.”