Roboski Katliamı: Değil 10 yıl 100 yılda geçse içimizdeki ateş asla sönmeyecek

Aralarından çok sayıda çocuğun da bulunduğu 34 Kürt'ün katledildiği Roboski Katliamı’nın üzerinden 10 yıl geçerken, “adaletin” sağlanmaması nedeniyle aileler yıllardır hukuk mücadelesini sürdürüyor. “Değil 10 yıl 100 yıl geçse de içimizdeki ateş asla sönmeyecek” diyen aileler, AKP’ye yüzleşme çağrısında bulundu.

Aralarından çok sayıda çocuğun da bulunduğu 34 Kürt'ün katledildiği Roboski Katliamı’nın üzerinden 10 yıl geçerken, “adaletin” sağlanmaması nedeniyle aileler yıllardır hukuk mücadelesini sürdürüyor. “Değil 10 yıl 100 yıl geçse de içimizdeki ateş asla sönmeyecek” diyen aileler,  AKP’ye yüzleşme çağrısında bulundu.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Şirnex – Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünde 28 Aralık 2011 gecesi saat 21.39 ile 22.24 arasında Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından Irak sınırından geçen köylülere 4 bomba atıldı. Grupta çocukların da olduğu 38 köylü ve en az 50 katır bulunuyordu. Bombardıman sonucu 34 kişi hayatını kaybederken, ölenlerden 19’u, 18 yaşından küçüktü. Bombardımanda sadece Servet Encü yaralı olarak kurtulurken, hayatını kaybedenlerin 28’i de Encü ailesindendi. Katliam, gece boyunca ve sabah saatlerinde haber kanallarında yer almadı. Ana akım medya ertesi gün Genelkurmay Başkanlığının resmi sitesinde yayımlanan duyuruya kadar konuya yer vermedi. Ölenlerin bedeni yanık ve parçalanmış haldeydi. Köylüler kendi cenazelerini kendileri taşımak zorunda kaldı. Battaniyelere sarılmış cenazeler katırlarla kilometrelerce taşındı.

Bülent Arınç  “resmi özür beklemeyin” dedi

Olayın ardından İnsan Hakları Derneği (İHD) ile İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) ortak bir heyet oluşturarak bölgede incelemede bulundu. İnsan hakları heyeti Uludere'de 34 insanın öldürülmesini yargısız infaz olarak değerlendirdi ve olayı toplu katliam olarak nitelendirdi. 3 Ocak 2012'de Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, açıklamada bulunarak, yaşanan olayla ilgili resmi özür beklenmesinin "yanlış olduğu" yönünde sözler sarf etti. Bülent Arınç devamında öldürülen sivillerin ailelerine tazminat ödeneceğini belirtti. Aileler ise Şubat 2012'de Başbakanlık tarafından verilen 123'er bin liralık toplam 4 milyon 182 bin lira tutarındaki tazminatı "kan parası ve sus payı" olarak gördükleri için kabul etmedi.

Araştırma önergesi AKP-MHP oylarıyla reddedildi

Olayı araştırmak üzere TBMM'de Uludere Alt Komisyonu kuruldu. Ayrıca Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) olayı Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne taşıdı. Başvuruda Türkiye'de etkin bir soruşturma yürütülmeyeceği şüphesi vurgulanarak sorumluların ancak uluslararası yargılama mekanizmaları sayesinde açığa çıkarılacağı belirtildi. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu konuyla ilgili hazırladığı raporda olayda kasıt olmadığını ileri sürdü. HDP’nin Roboski Katliamı’nın aydınlatılması için verdiği araştırma önergesi AKP-MHP oylarıyla reddedildi.

Soruşturmaya takipsizlik kararı verildi

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı olayla ilgili soruşturma hakkında Haziran 2013'te görevsizlik kararı verdi ve dosyayı Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı'na gönderdi. Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı 7 Ocak 2013 tarihli gerekçeli kararında, "Gerek şüphelilerin gerekse olayda görev yapan diğer TSK personelinin TBMM ve Bakanlar Kurulu kararları çerçevesinde kanunun emrini icra kapsamında kendilerine verilen görev gereklerini yerine getirdikleri, görev gereklerini yerine getirirken kaçınılmaz hataya düştükleri, dolayısıyla eylemleri hakkında kamu davası açılmasını gerektiren sebep bulunmadığının anlaşıldığı" sözlerini ifade ederek, soruşturmaya takipsizlik kararı verdi.

Aileler AYM’ye başvurdu

Genelkurmay Askeri Savcılığı’nca yürütülen soruşturmada “takipsizlik” kararının verilmesi üzerine aileler 2014 yılında AYM’ye başvurdu. AYM de konu ile ilgili Adalet Bakanlığı’ndan görüş alarak, ailelerden bakanlığın görüşü hakkında karşı görüş istedi. Ailelere karşı beyan talebi ile birlikte Adalet Bakanlığı’nın 28 sayfalık görüşü de gönderildi. Adalet Bakanlığı, Anayasa Mahkemesi’ne gönderdiği 28 sayfalık görüşünde, "Daha sonra bir hata olduğunun anlaşılması, kullanılan gücü otomatik olarak haksız hale getirmez. Aksini düşünmek, devlete ve kanun adamlarına görevlerini yaparlarken, belki de kendilerinin ve diğerlerinin yaşamlarına zarar verebilecek gerçekçi olmayan bir külfet yüklemek olur. Bununla birlikte olayın içinde bulunduğu koşullar, güç kullanılmasını gerektiren makul bir inancın varlığını göstermelidir" dedi.

“Yaşananları hiçbir söz anlatmaya yetmedi”

Yaşanan bu süreçle birlikte Roboski katliamı üzerinden 10 geçti. Üzerinde nice şarkıların yazıldığı, nice belgesellerin yapıldığı katliamın acısını anlatmaya ne bu şarkılar ne de sözler yetmedi. “Değil on yıl yüz yıl da geçse bu acı hep aynı gün gibi” diyen Roboskili anneler bir yandan yaslarına devam ederken, bir yandan da gelmeyen adalete kızıyor.

“Oğlumun parçalandığını yüz yıl geçse de unutmam”

Henüz 16 yaşındayken gittiği kaçaktan 33 kişi ile birlikte cenazesi dönenlerden biri de Bilal Encü. Her çocuk gibi annesinin gözbebeği olan Bilal Encü, annesinin “gitme” ısrarına rağmen arkadaşları ile birlikte aynı yola çıkıyor. Oğlu Bilal’in öldüğü günden bu yana on yıldır kahır ve acıdan başka bir şey yaşamadıklarını söyleyen Halime Encü, “Çocuklarım abilerinin fotoğrafına bakıp ‘kardeşimiz nerde ona ne oldu’ diye soruyorlar. Onlar daha öğrenciydi, hepsi çocuktu, o bombaları hak etmiyorlardı. Madem suçtu o zaman cezaevine koysalardı. O zaman ayda yılda bir belki onları görürdük. Ama öldürmek nedir? On yıldır bu acıyı çekiyoruz. Değil 10 yıl 100 yılda geçse bu acımız, içimizde ki ateş asla sönmeyecek. Bizim çocuklarımız ölümü hak etmedi. 10-15 yaşındaki çocuklar ne yapacak, onların ne günahı vardı. Yıllarda geçse ben oğlumun göğsüne inen gülleleri asla unutmam” şeklinde konuştu.

“Biz tazminat değil adalet istiyoruz”

Adalet çığlıklarını AKP dışında bütün dünyanın duyduğuna dikkat çeken Halime Encü, “34 canımız gitti biri de çıkıp ceza almadı kimse yargılanmadı” diyerek, katliamdan sonra yaşanan cezasızlık sürecine tepki gösterdi. Ölümün ülkede hep Kürdü ve yoksulluğu hedef aldığını dile getiren Halime Encü, konuşmasının devamında şunlara yer verdi: “Erdoğan televizyonlara katliam için ‘özür dileriz” dedi mi, demedi? Ben hakkımı helal etmiyorum. Rezalet, sefalet ve yoksullukla büyüttüğüm oğlumun katillerini asla affetmeyeceğim. Roboski’den sonra katliamlar durdu mu, durmadı hala devam ediyor. Ölüm de katliam da hep Kürdü ve yoksullu buluyor. Onlara bunu yapanlar ceza alsın ve yargılansın. Kimse yargılanmıyor kimseye bir şey olmuyor. Sürekli televizyonlara bakıyoruz ama kimse yakalanmıyor. Devlet failleri yakalayacaklarına geliyor bize tazminat vermek istiyor. Tazminat nedir. Biz adalet istiyoruz oğlumu öldürenlerin cezalandırılmasını istiyorum.”

“Oğlumun çoraplarını ağlayarak çıkarıyordum”

Katliamda yaşamını yitiren Serhat Encü’nün (15) annesi Halime Encü ise her yeni güne katliam gününde olduklarını hissederek uyandıklarını söyledi. Gemilerle, uçaklarla ülkeyi soyanların değil, iki bidon mazot getiren oğlunun ‘kaçakçı’ ilan edilip öldürüldüğünü belirten Halime Encü, “Oğlum kaçaktan döndüğünde elleri patlıyordu, ayakları çamur içinde kalıyordu. Ağlayarak çoraplarını ben çıkarıyordum. Ona Serhat yapma, gitme diyordum, küçüksün diyordum. ‘Ama mecburuz’ diyordu anne. ‘Eğer gitmezsek nasıl yaşayacağız burada ne yapacağız’ diyordu” ifadelerini kullandı.

“Bir oğlumu katlettiler iki oğlumu da tutukladılar”

Halime Encü konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Dört uçakla çocuklarımızı parça parça ettiler. Onları elbiselerinden, parçalarından tanıdık. Oğlumun parçası ile katırın parçası birbirine karışmıştı. Onların ne günahı ne suçu vardı. Suçsuz, haksız yere oğlumu, çocuklarımızı katlettiler. Devletin her şeyden haberi vardı. Onların ne adaleti ne de vicdanı yok. Oğlumu katlettikten sonra da iki oğlumu da tutuklayıp cezaevine gönderdiler. Allah hakkımızı onlara bırakmasın.”

Adalet yerinde sayıyor

13 yaşındayken katliamda yaşamını yitirenlerden biri de Erkan Encü. Suçsuz, günahsız olan çocuklarının zifiri karanlıkta kar üstünde katledildiğini ifade eden anne Felek Encü, katliamdan sonra her Aralıkta aynı şeyleri yaşadığını söyledi. 11’inci yılına girecek olan davalarının halen yerinde saydığına ve bir gelişme olmadığına vurgu yapan Felek Encü, “Yıldönümlerinde herkes bir şey paylaşıyor. “Roboski’nin hesabını soracağız” diyorlar. O hesap sizin elinizde. Neden hala sormuyorsunuz? Kenan Evren de huzur içinde öldü. Ne olacak bunda da aynı olacak. Bizler Adalet noktasında bir adım bile ilerleme görmedik” diye konuştu.

“AKP katliamla yüzleşsin”

Felek Encü, “Bizim 34’lerimiz AKP’nin alnında sonsuza kadar kalacak. Bu katliamla yüzleşsinler. O zaman bile bizden bir özür dilemediler. Kendi acımızı çekerek ömrümüz geçiyor. Biz mücadelemizi Allah’ın adaletine emanet ediyoruz. Öbür dünyadaki mahkemede görüşeceğiz. Hakkımı helal etmiyorum. Yıllardır aynı acıları çekiyoruz. Ne haktan ne de hukuktan bahsetmesin kimse” sözleriyle yıllardır yaşadıkları haksızlığı özetleyerek kendilerine yaşatılanlara tepki gösterdi.

Yarın: Atılan bombalar ilk Muhammed’in annesinin yüreğine ateş düşürdü