Devletin katlettiği Ceylan’dan Narin’e Türkiye’de çocuk gerçeği- DOSYA 1

Narin Güran’ın katledilmesiyle Türkiye bir kez daha çocukların korumasız kaldıklarını konuşuyor. Narin’den 2009’da devletin katlettiği Ceylan Önkol’a yaşananlar ülkenin çocuklar için nasıl işin içinden çıkılmaz bir bataklık haline geldiğini gösteriyor.

SARYA DENİZ

Haber Merkezi- Türkiye ve Kürdistan’da günlerdir Narin Güran’ın katledilmesi konuşuluyor. 8 yaşındaki Narin’in kaybolduktan 19 gün sonra katledilmiş olarak bulunması bir kez daha Türkiye’de çocuk katliamları gerçeğini gündeme getirdi. Narin, henüz bulunmamışken ve herkes katliamı bir köy üzerinden ‘çözmeye’ çalışırken, Tekirdağ’da bir bebeğin tecavüze ve şiddete maruz kaldığı ve hastanede yaşam savaşı verdiği haberlere yansıdı. Bu da çocukların yaşadıklarının bir köyle sınırlı olmadığı bir sistem sorunu olduğunu bir kez daha gösterdi.

Narin Güran’ın katledildiği ortaya çıkmasıyla devlet erkanı topluca Amed’in Çûlî (Tavşantepe) mahallesine gitti; fotoğraflar çektirildi. Türk Adalet Bakanı Yılmaz Tunç tıpkı bundan önceki bakanların daha önce yaşananlarda sarf ettiği cümleleri kurdu ve “Narin kızımızın ölümünden sorumlu olan ya da olanlar, adalet önünde hesap verecektir” dedi. 

‘Adalet’ kelimesi özellikle son 20 yılda ülkede en çok kullanılan kelimelerden biri olarak kayıtlara geçebilir. Narin’den önce katledilen, kaybedilen, faili korunan, cezasızlık zırhıyla hayatına devam eden hatta atamalarla ödüllendirilen binlerce dosya ya da vaka bulunuyor. Narin Güran olayı Türkiye’nin aslında çocuklar için nasıl işin içinden çıkılmaz bir bataklık haline getirildiğini gösterirken devlet eliyle katledilen ancak failleri cezalandırılmayan dosyalar da tozlu raflarda bekletiliyor. 11 yıl önce 28 Eylül 2009 tarihinde katledilen Ceylan Önkol bu çocuklardan yalnızca biriydi.

Türkiye yükümlülüklerini yerine getirmiyor

Türkiye, çocuk haklarına ilişkin uluslararası standartları benimseyen ülkelerden. Ancak bu sadece teorik olarak ifade ediliyor. Türkiye, 1989 yılında Birleşmiş Milletler (BM) tarafından kabul edilen Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'yi 1990'da onayladı. Böylelikle, çocukların eğitim, sağlık, korunma ve gelişim haklarını güvence altına almayı taahhüt etti. Bu haklar arasında yaşam hakkı, şiddetten korunma hakkı, eğitim hakkı ve sosyal hizmetlerden yararlanma hakkı da bulunuyor. Türkiye, “Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olan Lanzarote Sözleşmesi’ni de ilk imzalayan devletlerden biri olmasına karşın yükümlülüklerini yerine getirmiyor.

Veriler açıklanmıyor

Türkiye İstatistik Kurumu, 8 yıldır ne kadar kayıp çocuk olduğuna dair verileri açıklamıyor. En son 2016’da açıklanan verilere göre 2008-2016 yılları arasında kayıp olduğu bildirilen ve güvenlik birimlerine getirilen çocuk sayısı 104 bin 531. Bu kayıp vakalarından kaçının bulunduğu da belli değil. Resmi olarak çocuklara dair veriler yok denecek kadar az. Ancak kimi kurumların açıkladıkları istatistikler Türkiye’nin içinde bulunduğu vahim tabloyu ortaya koyuyor.

Sadece 6 ayda 343 çocuk yaşamını yitirdi

FISA Çocuk Hakları Merkezi’nin yalnızca medyada yer alan haberleri tarayarak elde ettiği bilgilere göre 2022 yılından bu yana en az 133 çocuk ev içi şiddet sonucu, çocuk katliamlarında ya da şüpheli ölümler nedeniyle hayatını kaybetti. Sadece bu rakam aslında Narin Güran katliamının tek olmadığını, çocuklarla ilgili nasıl bir kriz yaşandığını gösteriyor. Rapor, sadece basında yer alan haberlerden derlendiği için veriler en az ifadesi ile paylaşılıyor. FISA’nın 2024 Ocak-Haziran ayını kapsayan “Çocuğun Yaşam Hakkı” raporu ise yalnızca 6 ay içinde 343 çocuğun “önlenebilir sebeplerden” hayatını kaybettiğini ortaya koydu. Yani 343 çocuk yeterli önlem alınsa ve korunsalardı şu an hayatta olabilirlerdi.

34 çocuk devlet tarafından katledildi

Rapora göre; 34 çocuk devlet tarafından gerçekleştirilen yaşam hakkı ihlalleri ile yaşamını yitirdi. Buna göre 1 çocuk zırhlı aracın çarpması, 1 çocuk mayın ve çatışma atıklarının patlaması ile hayatını kaybetti. 2 çocuk bakım hizmeti alırken, 7 çocuk eğitim hizmeti alırken, 2 çocuk orman yangınlarında, 13 çocuk sağlık hizmeti alırken, 7 çocuk sınır geçişi sırasında yaşamını yitirdi. Devletin ihmali yüzünden ise 309 çocuk hayatını kaybetti. Öte yandan raporda intihar başlığı altında 32 çocuğun şüpheli ölüm bilgisi paylaşıldı.

Bireysel silahlanma sonucu 8, karşıt gruplar arasında çıkan çatışma sonucu 1 çocuk, 17 çocuk da şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti. Geçtiğimiz 6 ayda 23 çocuk şiddet sonucu hayatta değil. Yalnızca 6 ayda 33 çocuk çalışırken hayatını kaybetti.

14 bin 919 cinsel saldırı dosyası var

Türkiye’de Çocuk İzleme Merkezi (ÇİM) bulunan illerde, zarar görmüş çocuklarla ilgili sayısal artış bile ülkedeki resmi olduğu gibi gösteriyor. Ülkedeki savcılıklara gelen çocuklara uygulanan cinsel saldırı dosya sayısı 66 bin 138 olarak ifade ediliyor. Mahkemelerde görülen cinsel saldırı dava sayısı 14 bin 919. 2023 yılında bu suçtan mahkum olan kişi sayısı ise 7 bin 88.

6 bin 505 çocuk doğum yaptı

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2023 yılı Doğum İstatistikleri Raporu’da kız çocuklarının yaşadıkları hakkında fikir sahibi olmamızda yeterli. 15- 17 yaş grubunda 6 bin 505, 15 yaş altında 130 çocuk doğum yaptı. Üstelik bu çocuklardan kimileri ikinci hatta üçüncü kez doğum yapmışlardı. 18 yaş altı doğumların suç olduğunu ve tecavüz anlamına geldiğini belirten uzmanlar, “Çocukları koruyamıyoruz” açıklamasında bulunuyor.

1 milyon 201 çocuk okula kayıtlı değil

Öte yandan çocukların eğitime ulaşması önemli bir veri olarak görülüyor. Özellikle çocukların takibinin yapılması açısından bu önem vurgulanıyor. Resmi rakamlara göre ilkokul, ortaokul ve orta öğretimdeki her 100 çocuktan 9’u okulu terk ediyor.  5 yaş grubunda 219 bin, 6-0 yaş arasında 222 bin, 10-13 yaş arasında 246 bin ve 14-17 yaş arasında 524 bin çocuk olmak üzere toplam 1 milyon 201 çocuk okula kayıtlı değil. Bu çocukların neden eğitime katılmadığı ile ilgili Türk Milli Eğitim Bakanlığı’nın bir açıklaması yok. Bu çocukların nerede nasıl olduğu takip edilemiyor.

Suça sürüklenen çocuk sayısı 14 yılda 2 katına çıktı

Ülkede tüm bu tablonun yanı sıra suça karışan çocuklar gerçeği de bulunuyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre suça sürüklenen çocukların karıştığı olay sayısı, 2010'dan 2024'e kadar 83 bin 393'ten 178 bin 834'e çıktı. Çocuklara yöneltilen 3 suçtan 2'si yaralama ve hırsızlık oldu. Yaralama olayına karışan çocuk sayısı, 2014'te 45 bin 211, 2023'te 71 bin 244 olarak kayıtlara geçti. Suça sürüklenen çocukların hırsızlık olayı da 10 yılda 30 bin 498'den 37 bin 233'e yükseldi.

Çalıştırılan çocuklar

Çocuk işçiliği ve iş cinayetlerinde yaşamını yitiren çocuklar önemli meselelerden biri. Bu alanda da ibreler en üst seviyeyi gösteriyor. Dört yıl önce yüzde 16.2 olan çocuk işçi oranı, ekonomik krizle birlikte 2023 yılı itibariyle yüzde 21.1 olarak ifade ediliyor. Buna bağlı iş cinayetlerinde de ciddi bir artış gözleniyor.  2013-2023 yılını kapsayan dönemde 671 çocuk işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Bu dönemde, yıllık ortalama 67 çocuğu hayattan koparan iş cinayetleri, 2024’te durmadı. 2024 yılının ilk 7 ayında en az 45 çocuk işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. 11 yıllık dönemde resmi kayıtlara yansıyan çocuk işçi ölümlerinin sayısı, 716 olarak gerçekleşti.

Kaybedilen çocuklar

Ülkede kaybolan ve daha sonra katledilmiş olarak bulunan çocuklarla ilgili açılan dosyaların çoğu cezasızlıkla sonuçlandı. Kimi dosyalar ise hiç açılmadı.  Kaybolduktan sonra katledilmiş halde bulunan kimi çocuklar ve yargılama sonuçları basına yansıdı.

*4 yaşındaki Gizem Akdeniz, 27 Nisan 2014 tarihinde Adana’nın Tellidere Mahallesi’nde sokakta oyun oynarken kayboldu. Kaybolmasından 36 saat sonra da katledilmiş halde bulundu. Fail amca Süleyman Akdeniz'e Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından "Canavarca hisle veya eziyet çektirerek insan öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "Hürriyetten yoksun kılma" suçundan da 12 yıl hapis cezası verildi.

*9 yaşındaki Mert aydın Qers’in İstasyon Mahallesi'nde 6 Nisan 2014 tarihinde kayboldu. Bir gün sonra katledilmiş halde bulundu. Mert Aydın'ın katili Aykut Balk, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

*4 yaşındaki Irmak Kupal, Manisa’nın Alaşehir ilçesi Menderes Mahallesi'nde 14 Ekim 2016 tarihinde evinin önünde oynarken kayboldu. Cenazesi 22 Ekim'de üzüm bağlarında bulundu. Katili Himmet Aktürk, farklı suçlardan ağırlaştırılmış müebbet ve 51 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

‘Sanıklar ya beraat ya da tahliye edildi’

*6 yaşındaki Eylül Umutlu 31 Mayıs 2017'de Yalova’nın Çınarcık ilçesine bağlı Koru beldesinde kayboldu. Ertesi gün de cenazesi bulundu. Eylül Umutlu, tecavüz edilmiş ve katledilmişti. 

* Leyla Aydemir Türkiye’nin gündemine birden oturdu. 4 yaşındaki Leyla Agirî'de 15 Haziran 2018 tarihinde Bezirhane köyünde kayboldu. 18 gün sonra köye 2 kilometre mesafede cenazesi bulundu. Leyla’nın katledilmesine ilişkin 7 sanık hakkında dava açıldı. Davada ilk olarak amca Yusuf Aydemir "Kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "Cebir ve hile ile kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçundan 4 yıl hapis cezasına çarptırıldı, diğer sanıklar ise beraat etti. Kararın Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bozulması üzerine yeniden görülen davada, bu kez tüm sanıklar beraat ettirildi. Avukatların karara itiraz etmesine rağmen Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi beraat kararlarını onadı.

*22 Haziran 2018 tarihinde 8 yaşındaki Eylül Yağlıkara, Ankara’nın Polatlı ilçesinde kayboldu. Cenazesi, 7 gün sonra Yüzükbaşı Mahallesi yakınlarında bir elektrik direğinin dibinde gömülü olarak bulundu. Yapılan yargılamada katil Uğur Koçyiğit, "Çocuğu kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "Çocuğa nitelikli cinsel istismar" suçundan 30 yıl, "Çocuğu hürriyetinden yoksun kılma" suçundan ise 12 yıl hapis cezasına, annesi Huriye Koçyiğit, "Çocuğu kasten öldürmeye yardım" suçundan 13 yıl 4 ay, "Çocuğu hürriyetinden yoksun kılma" suçundan da 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.

*Henüz 1,5 yaşındaki Ecrin Kurnaz Samsun’un Vezirköprü ilçesinde 7 Mayıs 2019 tarihinde kayboldu. 20 gün sonra katledilmiş olarak bulundu. Üvey babaanne Hacer Kurnaz, "Bakmakla yükümlü olduğu çocuğun ihmalle ölümüne neden olma", üvey baba Deniz Kurnaz ile Hasan S. ve Mesut Y.,  "Fuhuş yaptırmak, fuhşa teşvik, aracılık ve yer temin etmek" iddiasıyla tutuklandı. Son duruşmada Hacer Kurnaz'a "Taksirle ölüme neden olma" suçundan 3 yıl 10 ay hapis cezası verildi ancak cezaevinde yattığı süre göz önünde bulundurarak tahliye edildi. Diğer sanıklar hakkında da beraat kararı verildi.

*20 Haziran 2020 tarihinde kaybolan isimlerden biri de 7 yaşındaki İkranur Tirsi’ydi. Giresun Bulancak ilçesinde kaybolmasından 4 gün sonra Adaköy Deresi'nde katledilmiş halde bulundu. Olayla ilgili 14 yaşındaki amcası S.T. ve halası A.Ç., 15 Şubat 2021’de tutuklandı. Suçlular yargılamanın sonunda tahliye edildi.

*2021 yılına gelindiğinde 3 yaşındaki Müslüme Yağal’ın kaybı basına yansıdı. Mersin’in Gülnar ilçesi Yanışlı Mahallesi kırsalında 10 Kasım 2021'de kayboldu. 9 gün sonra cenazesi bulundu. Yargılamada, dede Hasan Yağal hakkında "Kasten öldürme", "Çocuğun nitelikli cinsel istismarı" ve "Cinsel amaçla cebir, tehdit ve hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından toplamda 45 yıl 12 ay hapis cezası verildi. "Suçluyu kayırmak" suçlamasıyla yargılanan büyükanne Ayşe Yağal, anne Selvi Yağal ve ağabey O. Yağal hakkında ise beraat kararı verildi.

Resmi kaynaklar ve kurumların verilerinden yararlanarak derlenen sadece bu haberde bile çocukların nasıl bir ülkede korumasız bir şekilde yaşadıkları ortaya çıkıyor. Uluslararası sözleşmeler, yasalar ve birçok düzenlemeye karşın çocuklar korumasız ve tüm tehlikelere açık bir şekilde hayata tutunmaya çalışıyor.