Afganistanlı kadınlar sanat ve savaşta tarihi başarılara sahip (1)

Afganistanlı kadın şairler

Tarih boyunca Afganistanlı kadınlar, sanatta, şiirde ve savaşta önemli bir rol oynamıştır. Afgan kadınlar toplumda her konuda söz sahibi oldular. Dosyamızın ilk bölümünde yazılı tarihten günümüze ulaşabilen ilk Afgan kadın şairler durağına uğruyoruz. 

BAHARİN LEHİB

Kabil - Afganistan’daki kadınlar tarih boyunca egemen ataerkil topluma ve eğitim alanlarından uzaklaştırılmalarına, ataerkil tarih yazıcılarına rağmen günümüze zengin bir miras bırakmışlardır. Bugün Afganistanlı kadınlar tarihten aldıkları bu zengin miras üzerinden ayakta duruyor hem geleceklerini örmeye hem de geçmişlerine tutunmaya çalışıyorlar. Her şeye rağmen ataerk sistem kadınların güçlerini ve yeteneklerini, uyguladığı tüm vahşete rağmen ellerinden alamadı.  Bu yüzden Afganistanlı kadınlar yüzyıllardır tarihte önemli bir rol oynamıştır. Bizlerde, NuJINHA ekibi olarak sizler için bu kahraman kadınlardan birkaç tanesinin izini sürmeye çalıştık.  

Hanzele Bedqîsî

Hicri takvime göre üçüncü yüzyılda yaşadığı düşünülen Farslı şair Hanzele Bedqisi, Badghise’de dünyaya geldi. Ona “Derî dili annesi” deniliyor ancak yaşamı hakkında fazla bilgi sahibi olabilmek mümkün değil. 219 yılında yaşamını yitirdiğine dair yerel kaynaklarda bilgiler geçiyor.

Bir şiiri;

“Ger mezinbûn çûyîna devê şêr be,

bigre ber çavên xwe û biçe nav devê şêr.

An bi mezinahiyê, rûmet û keremê,

yan jî bi mirinê re rûbirû dimînî.”

Rabia Balkhi

Tarihi belgelere göre, ilk Fars şairlerdendir. Doğum ve ölüm tarihi net olarak bilinmemektedir. Attar Nişaburi’ye göre Samaniyan ve Rıdeki döneminde yaşamış. Çünkü Rudeki ile çok görüşme gerçekleştirmiş.

Rabia Balkhi’nin babası Horasan'a göç eden Araplardan olduğu düşünülüyor. Babası Ke'bi Qezdari, Belx, Sistan, Qendehar ve Leşkargah'ın hükümdarıydı. Rabia Balkhi’nin çocukluğuna ve gençliğine dair geniş kapsamlı bilgi yok. Ancak Ettar Nişaburi, “Belx komutanı Keeb Qezderi'nin Haris adında bir oğlu ve Rabia adında bir kızı var. Rabia’nın sanatta ve teknikte yeteneği olduğu için babası daha çok onunla ilgilenir. Babası bu anlamda onu teşvik eder ve onunla işbirliği yapar. Rabia, yetenekli bir binici ve kılıç ustası olmasının yanı sıra şiir, sanat ve resimde de yetenekli ve başarılıdır. Babası ona Zeyn el-Arap lakabını takmıştı” diyor.

Haris, babasının ölümünün ardından tahta geçer. Haris bir gün bir kraliyet ziyafeti verir ve Rabia'yı davet eder.  Orada Haris'in hazinesinin bekçisi ve yakın arkadaşlarından biri olan Bektaş ile tanışıp ona aşık olur. Rabia Balkhi, Bektaş'a kendi çizdiği bir resmi mektupla gönderir. Bektaş da mektubuna cevap verir. Ondan sonra mektuplaşmaları devam eder ve Rabia her seferinde Bektaş'a bir şiir yazıp gönderir.

Ettar Nişaburi, “Düşman Belxe saldırır ve Bektaş birkaç subay ile birlikte bu savaşa girer. Rabia Bektaş yaralanınca üstünü değiştirip yüzünü kapatarak savaşa katılır. Rabia savaş alanına girer, çok sayıda kişiyi öldürür ve Bektaş'ı kurtarır” diye belirtiyor.

Rudeki, Rabia ile tanıştığında ona aşık olur. Rabia ile görüşmesinin ardından Buxara'ya giden Rudeki, yanında bulunan Rabia’ya Samani komutanına bir şiir okur ve görüşmede Rabia'nın güzelliğinden, bilgisinden ve Bektaş'a olan aşkından bahseder. Mecliste Rabia'nın kardeşi Haris de bulunuyor. Rabia ile Bektaş'ın aşkından haberdardır. Heris, Bektaş'ın odasına gittiğinden odasında Rabia'nın şiirlerini bulur. Haris, elinin damarlarını kesen Rabia'nın banyoya hapsedilmesini emreder ve Bektaş’ı da hapse atar. Rivayete göre Rabia Balkhi, hayatta olduğu sürece banyonun duvarlarına kendi kanıyla şiirler yazar. Bir gece bir gün sonra ölür. Bektaş, Rabia'nın ölümünün ardından hapishaneden kaçar ve Rabia'nın mezarı başında yaşamına son verir.

Rabia’nın şiirlerinden bir dize,

“Ji nav wan mêran, ew bi dehan dikare.

Wê mijarê got û wek mêran rabû û rûnîşt

Li wir wî girtin û Bektaş birin.

 Ji bo ku kes wî nas neke, wî ji nav birin!”

Ayesha Durrani

Ayesha Durrani, 1150 yılında Kabil’de dünyaya geldi. 1223’te ise vefat etti. Birkaç şiir yazdıktan sonra Temure Şah Durrani’nin ve oğullarının ilgisini çeker. Şairin, 3 bin divan şiiri günümüze kadar gelmiştir. Ayesha’nın şiirleri 3 bölümden oluşuyor.

İlk aşama: Gençlik dönemidir ve Teymur Lah Durrani’nin üzerinedir. Şiirleri ağırlıkta gazeldir.

İkinci aşama: Şiirleri ağırlıkta tasarruftur ve irfanidır. Temur Şah ile oğulları arasındaki iç savaş ve Afganistan ile İngiltere arasındaki savaş sırasında yazılan eserlerden oluşmaktadır.

Üçüncü aşama: Duranilerin Afganistan’daki yenilgisinin ardından kaleme alınan şiirlerdir.

Ayesha, evinde eğitimini tamamlar. Şiirler üzerine çalıştığı zaman Hafize Şirazi’yi okumuştur. Küçük oğullarından birini savaşta kaybedince yas tutar gibi okudu.

Ayesha’nin sonelerinden biri;

“Cejna behar û geşt û xweşî diçe tu were

Saqiya gotinên bi rih wa diçe tu were

Feraşên bayê seba diçe tu were

Xaliya sor ber bi bax ve raxistine tu were

Lehiya êşê ji çavan dibare tu were,

her pelê çîçekê di devê çûkek de ye tu were”

Nazo Ana (Tokhi)

Nazo Ana ismi ile tanınan Nazo Tokhi Mahshor, Afganistan’daki kadın yazar ve şairlerden biridir. 1651 yılında dünyaya gelen Nazo Takhi Mahshor, 1717 yılında vefat eder. Cesareti, yürekliliği ile tanınıyordu. Bu yüzden "Afganistan’ın annesi" lakabını alır.

Mahcuba Heravi

Gerçek ismi Bibi Sefura’dır. 1258 yılında dünyaya gelip 1345 yılında yaşamını yitirmiştir. Henüz 14 yaşındayken şiir yazamaya başlayan Bibi Sefure’nin en büyük destekçisi babasıdır. Mesture Xori şiirlerine ilgilidir. Mestûre Xorî’nin de bundan haberi vardır. Bu yüzden şiirlerini ona gönderir.

Mahcuba Herevi, Herat Şairler Derneğine üye olur ve Kabil’de bir kız okulunda edebiyat öğretmenliğine başlar. Evlendikten sonra eşi çalışmalarını kısıtlar. Kendisi de bu duruma ilişkin, “Dünyadan habersiz olan bir tutuklu gibi özellikle kadınlar olmak üzere halkın bilinçlenmesi için çalışıyorum. Söylüyorum, dinliyorum, şarkı söylüyorum” diyor.

Eşi yaşamını yitirdikten sonra Mahcuba Herevi, çalışmalarına kaldığı yerden devam eder ve 3 bin beytlik bir divana sahip.

Mahcuba Herevi’nin şiirlerinden bir dize;

“Qasîd derdê dinyayê di canê min de ye,

rabe ji ber ku ez xemgîn û lawaz im

Biçe cem birayê min

ê ku pir bi rehm û mîhreban e.”

Melalî Mîwend

Afganistan'ın kahraman kadınlarından biri de Malali Miwend'dir. 1861 yılında Miwednd’in Xig köyünde dünyaya gelir. İkinci Afgan Savaşı'nda diğer kadınlarla birlikte Afgan askerlerine yardım eden kadınlardan biridir. Savaş cephelerinde yiyecek ve silah dağıtımında ve yaralılara hizmet verilmesinde önemli bir rol oynamıştır. Babası bir çobandı ve savaş saflarında ülkesini işgalden kurtarmak için savaştı.

Haziran 1880'deki bir savaşta, savaş sırasında Afgan askerlerinin sayısı çok olmasına rağmen Melali Miwend’in eşi ve babası da savaşta yerini aldı. O da her zamanki gibi savaşçıların yardımına koştu. Savaş alanındaki savaşçıların morali bozuktu bu yüzden Afganların İngilizlere karşı savaşı kötüye gidiyordu. Bu süreçte bayrak taşıyıcısı öldürüldü. Melali bayrağı kaldırarak yüksek sesle bir şiir okuyup savaşçılara moral verdi. Savaş başarısız sonuçlanıp Melali Miwend öldürüldü. Melali Miwend savaş sürecinde tarihsel bir rol oynadı ve tüm halkların  kahramanı oldu. Babası ve eşiyle birlikte Xîg köyüne defin edildi. Melali Miwend, 19 yaşında savaş alanında öldürüldü.

Mastore Qori

Afganistan tarihinde önemli bir rol oynayan diğer bir şair Mastore Qori’dir. 1311 yılında dünyaya gelen Mastore Qori, 1345 yılında yaşamını yitirdi. Şiirleri 3500 beyt.

Mestore Qorî şiirlerinden bir örnek:

“Biçe Mestore

ev dinya, ne cihê rehetiyê ye,

nexwe çima Îbnî Meryem

li ezmanan de cih girtiye?”

Devam edecek...