İranlı kadınlar tarihte büyük bir direniş gösterdi (8)

Çalışma hayatında kadınlara karşı önyargı ve ayrımcılık

İran'da çalışma yaşamında kadının rengi yok denecek kadar az. Kadın işsizlik oranının yüzde 84'ün üzerinde olduğu ülkede kimi göstermelik yasalar kadının lehine olsa da 'erkeğin rızası' kadının yerini belirliyor.

MALVA MİHEMED

Haber Merkezi – İran’da kadınların, emek ve çalışma yaşamında karşılaştıkları zorluklara değindiğimiz dosyamızın bu bölümünde, kadınların çalışma ve ekonomik alanlarda görünürlüğünü attırmak, söz hakkı elde etmek için yürüttükleri mücadeleye yer vereceğiz. Kadın özgürlük mücadelesi yürüten kesimlerin üzerinde durduğu önemli konulardan biride kadının çalışma yaşamındaki yeri ve istihdam. İran'da kadınlar çalışma yaşamında sadece toplumsal cinsiyet kodlarına karşı değil aynı zamanda yasal engeller ile de mücadele ediyor.

İran Anayasası'nda, medeni ve iş hukukunda kadınların çalışma hayatındaki rolünü belirleyen temel yasal hükümler mevcut. Yasalar kadına dair zorla çalıştırma, ayrımcılığa karşı hükümler içeriyor gibi görünse de esasında İslami yasalara aykırı olup olmama süzgecinden geçirilerek uygulanıyor.

İran, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 16 Aralık 1966 tarihli Uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi'ne 1976 yılından bu yana taraf olmasına ve Sözleşme'de belirtildiği gibi “cinsiyetler arasında eşitliği sağlama” taahhüdü de dahil olmasına rağmen yinede doğrudan kadınlara dönük ayrımcılık yapılmaktadır.

İran aynı zamanda Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 111 No’lu Ayırımcılık (İş ve Meslek) Sözleşmesi (1958) ve Eşit Ücret Sözleşmesi (1951) yani erkek ve kadınların, eşit işlerde eşit ücret ve sosyal haklara sahip olmalarını öngören sözleşme de dahil olmak üzere beşini onaylamıştır.

İran, Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi ya da CEDAW olarak bilinen Sözleşmeyi imzalamayan sayılı ülkeler arasında da yerini almaktadır.

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Mayıs 2013 tarihli “Burası bir erkek kulübü” başlıklı raporuna göre, İran'da çalışan kadınlar, kamu ve özel sektördeki işverenler tarafından ayrımcı uygulamalara maruz kalıyor ve yasalar kapsamında yeterli korumadan yoksun olarak çalışma hayatındaki yerlerine devam etmek durumunda bırakılıyorlar. Rapor yayınlandığında, kadınların uğradığı ayrımcılığın giderilmesi için kadınların pasaport çıkarması, seyhat özgürlüğüne sahip olması, yurt dışına seyahat edebilmeleri için değişiklerin yapılması tavsiye edilmişti. Ülkede bu sayılan hususların geçerli olabilmesi için kanunlarda geçen “eşin icazeti” yani bir kadının bunları yapabilmesi için evli olduğu erkekten izin alması gerekiyor. Bir kadın pasaport sahibi olsa bile seyahat edebilmesi için izin alması gerekiyor. Yine bir erkek kadının seyahet etmesini istemiyorsa pasaport çıkarması önünde engel olabilir ve seyahatini engelleyebilme “hakkına” sahip.

Şimdide İran yasalarındaki, kadını aşağılayan, erkekle arasına ayrımcılık koyan bazı maddelere göz atalım.

Medeni Kanunu’nun 1105. Maddesi “evin reisliğini” erkeğe vermektedir. Bu madde ile bağıntılı 1117. Madde ise özetle şöyle diyor; “Ailenin onur ve ahlakını korumak amaçlı kadının ev dışında çalışmasını engelleme hakkı erkeğindir.” Bu maddeler kadını aile kurumunun bir parçası değil, erkeğin mülküne dönüştürmektedir.

BM’nin Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’sinin 2014 yılında, İran Medeni Kanunu’nda geçen 1117. Maddesi'nin yürürlükten kaldırılması veya değiştirilmesi için adımlar attığı biliniyor ancak son haliyle madde halen yürürlükte.

Çalışma yaşamındaki evli kadınlar için hal böyleyken, çalışan ve bekar kadınların evlilik öncesindeki nişanlılık süreçlerinde de kamu ya da özel sektörde iş verenleri tarafından “çalışmasına icazet olup olmadığı” konusunda yine belge istenmektedir ve iş aktinin devamı buna göre belirlenmektedir.

İran’da yaşanan boşanma davalarında, 1117’nci madde kadınlara karşı kullanılmakta, çocuğun velayeti için erkekler tarafından kadını suçlayıcı bir husus olarak ele alınmaktadır.

İran’da çalışma yaşamında kadın istihdamı

Kadınlar İran’da çalışma ve emek yaşamında her zaman en zayıf grubu oluşturmuştur. İkinci sınıf işçi olarak kabul edilir ve eşit işe eşit olmayan haklara tabidir. Düşük ücret, iş güvencesizliği İran'daki kadın işçilerin temel sorunları arasında yer alıyor.

Aslında bize İran’daki tabloyu çarpıcı şekilde özetleyen veriler söz konusu. Onlardan bir tanesi ise Dünya Ekonomik Forumu’nun 2017 Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu, cinsiyet eşitliği sıralamasında İran'ın 144 ülke arasında 140. Olduğunu açıklamıştı. Kadınlar ülkede, 1990’dan bu yana yalnızca  yüzde 7 oranında büyüme ile 2017’de iş gücünün yüzde 19’unu oluşturuyorlar. Uluslararası Çalışma Örgütü ve Dünya Bankası'nın tahminlerine göre İranlı kadınların ekonomik katılım oranı, işgücünün sadece beşte birini oluşturdukları için erkeklerinkinden çok daha düşük.

Ülkedeki ekonomik krizin her geçen gün derinleşmesi ilk elden ise kadın işçileri vuruyor, “ucuz işgücü” olarak ya da “kalifiye” eleman olarak görülen kadınlar kapatılan ya da küçülmeye giden iş yerlerinde ilk elden gözden çıkarılanlar oluyor. Kayıt dışı çalıştırılmak başta olmak üzere atölye benzeri merdiven altı üretim yapan iş yerlerinin de aslında büyük oranda temelini kadın işçiler oluşturuyor. elbetteki güvencesiz, kayıt dışı çalışmanın dayatıldığı kadınlar aslında ülkenin iş gücünün büyük bölümünü oluşturuyor.

İş Kanunu'nun 148. Maddesi, İran’da işverenleri, "Sosyal Güvenlik Kanunu" kapsamında çalışanlarını sigorta ettirmekle yükümlü kılıyor. Sağlık sigortasından kadınlar eşleri işsiz ya da evin sorumluluğunu tek başına üstlenmek zorunda kaldığı zaman fayadalanabiliyor.

2016 Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporu, İran’da aynı işi yaptıkları erkeklere oranla kadınların yüzde 41’inin daha az kazanç elde ettiklerini ortaya koyuyuyor. Kadınların iş gücü pisayasında aynı işi yaptılkları erkeklerden daha az kazandıklarını ancak bunun kayıtlı çalışan kadınlar için geçerli olduğunun da altı çiziliyor. Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayınlanan 2015 Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporu, İran'ı eşit ekonomik katılım da dahil olmak üzere cinsiyet eşitliği açısından son beş ülke içinde yer veriyor.

Kadınlara ücretli doğum izni

Yasalarda ücretli doğum izni ve süt izni sürelerini sık sık yükseltmektedir. 1995'te İş Kanunu doğum iznini 4 aya, 2006'da ise 6 aya çıkardı. 2013 yılında Meclis, hükümetin doğum iznini 9 aya çıkarmasına ve babalara iki hafta babalık izni vermesine izin veren bir yasa daha çıkardı. Bu gelişmeler olumlu gibi görünsede kadını çalışma hayatından uzaklaştırmak ve anneliğe teşvik etmek esas amaç.

12 Mayıs 2015 tarihinde, İdare Mahkemesi, kamu sektöründen kadınlara 9 ay doğum izni verilmesini talep eden ortak bir görüş yayınladı. İnsan Hakları Örgütü’nün araştırmasına ve yayınladığı rapora göre ise bir çok özel sektör şirketi kadınlara 9 ay doğum iznini uygulamamakta ve bunu 6 ay olarak sınırlı tutmakta olduğu aktarılıyor.

10 Mayıs 2016'da İran Meclisi, “Bekar hane reisi” olarak tanımladığı  kadınların altı yaşından küçük bakmakla yükümlü oldukları, engelli yakınları ve ağır tedavi olması gereken hasta yakınları mevcut ise çalışma saatlerinin 40’tan 36’ya düşürülmesini yasalaştırdı ancak özel sektörde bunun uygulanmadığı raporlarda geçen veriler arasında yerini alıyor.

Kadın işsizliği, ülkede erkeklere oranla iki katından fazla. Lisans derecesi sahibi her üç kadından biri şu anda işssiz. Mart 2016 ile Mart 2017 arasındaki resmi istatistiklere göre, İranlı kadınların sadece yüzde 14,9'u, erkeklerin yüzde 64,1'i işgücünde yerini almaktadır. 2018 yılında kadın işgücü oranında yüzde 32,2 düşüşe karşı İran Çalışma ve Refah Bakanlığı Stratejik Bilgi Merkezi, artış yaşandığını iddia etti.

Hükümetlerin ardı ardına ekonomi politikalarının değişmesi ve yerel ekonominin düşüş eğiliminde olması, ülkedeki kadın işsizliği oranının artmasının nedenlerinden biri olarak işaret edilirken, İran'ın başkenti Tahran'daki Ticaret Odası Ekonomik Araştırmalar Departmanı, 2018'de ülkedeki işsiz kadın sayısının yaklaşık 33 milyon kadından 28 milyonu şeklinde olduğunu yani  yüzde 84'ü aştığını açıklamıştı. 2019 yılına gelindiğinde ise Covid-19  nedeniyle işssiz kadınlara bir milyondan fazla kadın daha katılmış olduğu biliniyor.

Bazı meslekler 'kadına uygun' görülmüyor

Mesleklerdeki cinsiyetçi tekeli kırmak için üniversitelere kabul edilmek üzere yarım milyondan fazla kadın adayın “fiziksel efor nedeniyle tarım, makine mühendisliği, madenlerde çalışmak gibi kadınlara uygun olmayan alanlar olduğu” konusunda yapılan açıklamalar halen hafızalardaki yerini koruyor.

Kadınlar için teknik tamirat atölyeleri açılmış ve mesleki anlamda gelişmek için kurslar verilmeye başlandı. Açıldığı 2018 yılında oto tamirat kurslarına yoğun illgi dikkat çekmiş, atölyelerde kadınlar çalışmaya başlamıştı.

Kadınların birçok alana girmesi ve muhafazakar toplumu onun taksi veya otobüs şoförü olmasını engellemedi, Tahran'da otobüs kullanan ilk kadın Masoumeh Sultan Balaghi oldu. Yine ilk uçuş mühendisi Fahimeh Ahmadi Dastarjerdi, aynı zamanda ikinci bir pilot ve Airbus 320'yi kullanan tek kişidir. On yıldır uçak kullanan Hacer Askari, 2014 yılında ehliyetini alan pilot olarak çalışan ilk İranlı kadındı.

İran'da kadın işçilerin çalışma koşulları erkek meslektaşlarından çok farklı olduğu için, bugün bile cinsiyet farklılıklarını sürdüren sesler çıkıyor, eğitim, çalışma alanlarında büyük ölçüde marjinalize ediliyorlar. Kadınlar birçok kırsal kesimde ve bölgede ekonomik olarak daha da dezavantajlı durumda ve erken yaşta okulu bırakmak zorunda kalıyor. Bu da onları daha sonraki yıllarda önemli bir rol oynama fırsatından mahrum bırakıyor.

Devam edecek...