Serêkaniyê’de kadınlara sözlü ve fiziki taciz

Özellikle 9 Ekim 2019 tarihinde saldırıların başlaması ile birlikte yaşımın kendilerine cehenneme dönüştüğünü söyleyen Serêkaniyê’deki kadınlar, her gün tacizle yüz yüze kalıyor.

 

Serêkaniyê – Birçok farklı toplumun yaşadığı Serêkaniyê’de kadınlar, zor koşullar altında. Evlerinden dışarı çıkamayan ve dışarı çıktıklarında tacize maruz kalan kadınlar yaşamın kendilerine cehenneme dönüştüğünü söylüyor.

55 yaşındaki M.C, kadınların yaşamının Serêkaniyê’de her geçen gün kötüye gittiğini belirterek, “Halk bir yandan Türkiye’nin işgali ile çetelerin saldırıları diğer yandan öteberinin pahalı olması nedeniyle zarar görüyor. Yayılan korku nedeniyle çalışma haklarından mahrum kalıyoruz. Çetelerin sokaklarda dolaştığı, insanların öldürüldüğü ve hırsızlık yaptığı bir şehirde yaşıyoruz” dedi. Yaşamlarının 9 Ekim 2019’dan sonra değiştiğini söyleyen M.C, “Kendimi güvende hissetmiyorum. Çeteler gözlemin önünde evimde ve komşularımın evlerinde hırsızlık yapıyor. İşgalci çeteler kadın iradesini baskılıyor. Kadınlar artık evlerinin ilaç, yemek ve elbise ihtiyaçlarını sağlayamıyorlar. Kadınlar artık dışarı çıkmaya cesaret edemiyor” diye konuştu.

“Kadınlar hak ve özgürlüklere sahip değil”

M.C, “Kadınlar artık hiçbir hak ve özgürlüklere sahip değil. Kendi rolleriyle hareket edemiyor ve ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar. Kadınlar evlerde tutuklu gibi yaşıyorlar. Dışarı çıkmaları onlar için büyük bir tehlike oluşturuyor. Kadınların hakları ellerinden alınmaya çalışılıyor” diyerek kadınların iradesiz ve rolsüz bir şekilde görülmek istendiğinden söz etti.

Sözlü ve fiziki tacize maruz kaldı

Bölgelerine giden suyun kesilmesine ilişkin konuşan 45 yaşındaki S.E, “Hizmet evinden su bulduğum zaman onu dört sokaktan geçirmem gerekiyor. Ancak su bulamadığım zaman çocuklarımla birlikte kentin dışında olan çeşmelere gitmemiz gerekiyor. Çeşmeye gittiğim zaman birçok kez sözlü ve fiziksel tacize maruz kalıyorum. Kızlarımı evin ihtiyaçlarını getirmeleri için dışarı göndermeye korkuyorum. Bu kentte yaşam kadınlar için kabusa dönüşmüş durumda. Bundan bir yıl önce kızımı alıp evlenmek istediler. 16 yaşını daha geçmemiş. O günden beri kızımı onların gözü önünden uzaklaştırmaya çalışıyorum. Kızımı bu nedenle evin bir odasına koydum” dedi.

Sağlık hizmetine ulaşamıyorlar

26 yaşındaki N.H’nin durumu daha farklı. Böbrek hastası olan N.H, “Her tedavi olduğumda iki defa acı çekiyorum. İlki diyalize koyduklarında ikincisi ise hastaneye gittiğim zamanda acı çekiyorum. Şehirdeki doktor eksikliğinden dolayı böbrek hastalığına yakalandığımı bilmiyordum. Doktor hizmeti az.  Kimi kişiler hastalık belirtileri olduğu zaman ancak eczaneye gidip ilaç yazdırabiliyor” diye ifade etti. “Eczacılar tarafından verilen ilaçlara sığındım ama hiçbir faydasını göremedim” diyen N.H, “Bazı çabalar sonucu doktora ulaşabildim. Böbrek hastası olduğum söylendi” dedi.