SARA ŞÊX HESEN

Halep - 18 Mart 2018 tarihinden bu yana Efrîn ve Şehba’da işlenen insanlık suçunun bedelini bölgede yaşayan yurttaşlar ödüyor. Bu tarihten itibaren 7 binden fazla insan kaçırıldı, 300 bin insan yerinden edildi, tonlarca ağaç yerinden söküldü ve çok sayıda tarihi mekan ise tahrip edildi. Aydınlar Birliği Eş Başkanı Leyla Xalid, yaşananları ajansımıza değerlendirdi.  Türkiye’nin yalnızca Suriye değil Ortadoğu’nun birçok ülkesinde demografya değişimi gerçekleştirdiğini ve hatta bunu kendi sınırları içerisinde de pratikleştirdiğini söyleyen Leyla Xalid, “Ezaz, Bab, Cerablûs, Girê Sipî, Serêkaniyê, Idlip ve Efrîn’de Türkiye bu demografik değişiklikleri yapmaya çalışıyor. Çok yoğun bir göç yaşandı ve toplumsal doku bozuldu” dedi.

“İhlalleri tüm dünyanın gözleri önünde yaşandı”

Ortadoğu coğrafyasında savaşlar, talanlar ve işgaller ile birlikte demografya değişimlerinin sıklıkla geçmiş tarihlerde yaşanmış olduğunu hatırlatan Leyla Xalid, “Artık dünya eskisi kadar büyük değil. Dünyanın herhangi bir coğrafyasında olan bitenlerden derhal haberdar oluyorsunuz. Türkiye’nin Kuzey Doğu Suriye toprakları üzerinde neden olduğu demografik değişim, hak ihlalleleri tüm dünyanın gözleri önünde yaşandı ve işin en üzücü taraflarından biri de böyle olması” diye belirtti.  

“Kutsal mekanlar tahrip edildi”

Bilhasa Efrîn ve çevresinde yaşanan hak ihlallerinin raporlaştırıldığına dikkat çeken Leyla Xalid, “Efrîn’in işgal edilmesinden önce yüzlerce Êzidî aile bu topraklarda yaşıyordu, şu anda Efrîn’de yaşayan Êzidî aile sayısının 50’yi bile bulmadığı biliniyor. Êzidîlere ait köyler talan edildi, kutsal mekanları tahrip edildi, bazı yerlerde ise inanç mensubu yurttaşların mülklerine, bahçelerine el konuldu ve biz bunu kabul etmiyoruz” ifadelerinde bulundu.

“Türkiye uluslararası mahkemelerde yargılanmalıdır”

Leyla Xalid, yaşanan insanlık suçlarına karşılık olarak Türkiye’nin uluslararası güçler tarafından izlendiğini ve sessiz kalındığını söyleyerek, var olan sessizliğin bozulması gerektiğini belirtti. Leyla Xalid, son olarak Efrîn ve bölgesinde işlenen suçların uluslarararası mahkemelerde yargılanması gerektiğini kaydetti.