Kobanê ve Hasekê’de susuzluk krizi kendisini hissettirmeye başladı!

Türkiye’nin 27 Ocak tarihinden bu yana suyunu kestiği Rojava topraklarında, susuzluk artık kriz boyutuna ulaştı. Su seviyesinin düşmesi nedeniyle sudan hastalıklı kokular geliyor. Yetkililer kolera ve sıtma başta olmak üzere birçok hastalığın kısa sürede başgöstermesinden korkuyor. Kobanê’de şimdiden 83 köyde içme suyu sıkıntısı başlarken taşıma yöntemi ile içme suyu aktarımı yapılıyor. Hasekê’de yüzlerce dönüm mahsül susuzluk nedeniyle yandı, akarsular tarihin en düşük su seviyesini gördü.

RONİDA HACI

Kobanê/Hesekê – Aktığı her yere bolluk bereket getiren Fırat suyu deyim yerindeyse kan ağlıyor. Fırat Nehri, Batı-Doğu Asya'nın en büyük nehri. Nehir Kuzey Kürdistan'dan başlayıp Batı Kürdistan'a akıyor, ardından Batı Kürdistan ve Suriye'ye geçiyor ve oradan Irak'taki Şattül Arap’da Dicle Nehri ile buluşuyor. Fırat Nehri'nin uzunluğu 2.940 km. Kürdistan'ın 1.263 km kuzeyinde, Kürdistan ve Suriye'nin 640 km batısında, Irak'ta 1.160 km uzunluğunda ve Kuzey Kürdistan'ın en büyük su havzası durumunda.

27 Ocak’ta Türkiye tarafından suların kesintiye uğratılmaya başlanmasının ardından Kobanê felaketle karşı karşıya. Suyun bazı kısımlarından hastalık kokuları yayılıyor. Öte yandan susuzluk elektrik sorununu da beraberinde getiriyor. Kobanê Kantonu Su İşleri İcra Kurulu, 27 Ocak'tan bu yana Fırat su seviyesinin düşürülmesi nedeniyle Suriye'nin kuzey ve doğu bölgelerinin içme suyu ve elektrik açısından krizle karşı karşıya olduğunu açıkladı.

Fırat Nehri üzerinden doldurulan yedek kuyuların çoğunun stoğunun azaldığı kaydedilirken 83 köyde şu ana kadar su sıkıntısı kendisini göstermeye başladı. Yetkili kurumlar, uluslararası kurumların müdahalesinin söz konusu olmaması halinde, kolera gibi çok sayıda salgın hastalığın kentte meydana gelmesinden kaygı duyduklarını belirtiyor.

Hasekê’de tablo daha vahim tarihin en düşük su seviyesi

Türkiye, bu yılın başından itibaren özellikle 27 Ocak'ta Fırat Nehri üzerindeki kesintiyi daha yüksek bir seviyeye çıkararak tarihin en düşük su seviyesine ulaştı. Sonuç olarak bu hafta Suriye'nin kuzey ve doğu bölgelerinde elektrikler kesildi. Bunun yaşamın birçok alanında, özellikle de elektrik ve tarım üretimi üzerinde doğrudan etkisi oldu. Hesekê Elektrik Kurumu Eşbaşkanı Sûzan Şakir bu konu ile ilgili konuştuk.

Sûzan Şakir, “Suyun yaşamdaki önemi tartışılmazdır. Bölgemize başta, elektrik, tarım sağlıyor. Şu anda elektrik sektöründe sekiz türbinden sadece biri çalışıyor.”diyerek yaşadıkları tabloyu özetledi. Suyun önünün açılması için uluslararası örgütleri duyarlı yaklaşmaya çağıran Sûzan Şakir, milyonlarca insanın kaderinin bir devletin elinde olmaması gerektiği vurgusunu da yaptı.

Fatma Emin isimli kadının 16 dönüm mahsulü yandı

50 yaşındaki 6 çocuk annesi Fatma Emin, Hasekê’ye bağlı Til Xezal köyünde yaşamını sürdürüyor. 6 dönüm buğday ve 10 dönüm pamuk tarlasına sahip olduklarını ancak susuzluk nedeniyle tüm mahsulün yandığını söylüyor. “50 yaşındayım, ama böyle zulüm görmedim. Topraklarımız işgal edildi, köylerimiz yakıldı. DAİŞ geldi, temizlendi. Bu topraklar böyle göz göre göre zulüm görmedi. Su kesmek nedir? İnsanları toplu kırmak mı istiyorlar? Bizler köylüyüz, toprakalırımız ekip biçer hayatımızı geçindiririz benim gibi binlerce insan var. İnsan hakları örgütü yok mu? Bunları izlesin Türkiye’ye ceza versin?” diye soruyor.