Halklar mozaiğine dönüşen Til Al-Semin Kampı: Birliğimizi koruyoruz

Türk devleti ve çetelerinin işgali nedeniyle Til Al-Semin Kampı’na göç eden Kürt, Arap ve Türkmenler, zor koşullar altında yaşadıkları kampta birliklerini koruyor. Halklar bir gün topraklarına dönme umudunu taşıyor.

BERÇEM CÛDÎ

Eyn Îsa- Kuzey ve Doğu Suriye topraklarında Kürtler, Araplar, Ermeniler, Türkmenler, Çerkesler, Süryaniler ve tüm Suriyeliler bir arada birlikte yaşıyor. Halklar yıllarca Baas rejiminin zulüm ve soykırım politikalarına maruz kaldı ancak 19 Temmuz Devrimi ile bir arada özgür bir yaşamı inşa ettiler. 

Dört bileşen olarak bilinen bölgelerden biri olarak anılan ve Kürtlerin, Arapların, Ermenilerin ve Türkmenlerin bir arada yaşadığı Girê Spî Kantonu 2012 yılından bu yana Özgür Suriye Ordusu, Cebhet El-Nûsra ve IŞİD çetelerinin saldırıları altındaydı. Demokratik Özyönetim Sistemiyle yönetilen Girê Spî, 15 Haziran 2015'te Şehid Rübar Qamişlo Hamlesi kapsamında Kadın ve Halk Savunma Birlikleri (YPJ/YPG) tarafından özgürleştirildi.

9 Ekim 2019'da Türk devleti ve çeteleri tarafından işgal edilmeden önce ajans olarak defalarca ziyaret ederek özel röportajlar yaptığımız Girê Spî coğrafi olarak küçük bir bölge olarak bilinse de sosyal ve kültürel açıdan zenginliğiyle dikkat çeken bir coğrafya. Kanton Hemam Al-Türkmen köyünden Zelba tepesine, Ermeni mahallesinden kilisesine, Silûğ ilçesinden Eyn Arûs'a kadar özel bir yere sahip ve burası halklar arasındaki birliği de gösteriyor. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, Girê Spî'nin işgaliyle birlikte Rakka kentinde Til Al-Semin kampını kurdu. Girê Spî göçmenleri kendi bölgelerinde kurdukları yaşamı kampta da yaşıyor. 

Birbirlerinin dillerini öğrendiler

Kamp sistemi her çadırın diğerinin önünde olmasıyla tanımlanır. Bu sistemle kişiler komşularıyla daha güçlü ilişkiler kurabilir. Kampı ziyaret ettiğimizde en ilginci Türkmen, Kürt ve Arapların yakın ilişki içinde olmaları ve hatta birbirlerinin dillerini öğrenmiş olmalarıydı. Sabah kampa gittiğimizde Türkmenlerin Kurmanci dilinde, Arapların Türkmen dilinde, Kürtlerin de Arapça dilinde selamlaştığına tanık olduk. Kadınlar arasında kış hazırlıkları da yapılıyordu. Kadınlar bir yandan ortaklaşa kışa hazırlanırken, Girê Spî'ye dair anılarını ve özgür bir ülkeye dönme umutlarını da anlattılar. Ayrıca gittiğimiz gün yağmur yağdığı için birçok çadır sular altında kalmıştı. Kadınlar birbirlerinin çadırlarını temizliyor, yağmur sularını çadırlardan çıkarıyorlardı. Çocuklar ortak bir dostluk içindeydiler, birlikte okula gidiyorlar, evde ve dışarıda oynuyorlar. Zor şartlarda yaşayan kamp çocuklarının dudaklarında bir gülümseme var ve kameraların etrafında toplanıp konuşmak istediklerinde coşkuları ortaya çıkıyor.

‘Aramızda hiçbir fark yok’

Kürt olan Mircan Hecî İbrahim, konu hakkında şöyle konuştu: "Girê Spî kantonunun kırsal kesimlerinde yaşıyorduk. İşgal nedeniyle göç etmek zorunda kaldık. Türk devleti tarafından kanton hedef alınıyor ve şehir bombalanıyordu. O dönemde aralarında çocuklar, kadınlar ve gençlerin de bulunduğu çok sayıda insan yaşamını yitirdi, yüzlerce kişi de yaralandı. 4 yıldır kampta yaşıyoruz, elbette göç çok zor ama bize sabır getiren şey bir araya gelmemiz. Girê Spî halkı olarak tüm mevcut bileşenleriyle birlikte yaşıyoruz ve aramızda hiçbir fark yok. Bundan önce de birlikteydik ama bence kamptaki birlik daha güçlü ve birbirimizi daha iyi tanıdık.”

‘Birliğimizi koruduk’

Türkmen Meha Mele, 4 yıldır kampta yaşıyor. Meha Mele, elbirliğiyle Girê Spî'yi yeniden inşa edeceklerini söyleyerek, "Benim evim Hemam Al-Türkmen’deydi. Diğer topluluklarla da görüş alışverişinde bulunuyorduk. Göçle birlikte hayatımızın tüm koşulları değişti ama birliğimizi koruduk. Çadırlarda olduğumuz doğrudur ama kampa gelen herkes kendisini Girê Spî'de hissediyor. Ülkeler binalar tarafından değil, insanlar tarafından inşa edilir. Girê Spî özgürleştiğinde kampta oluşturduğumuz bu imajı şehrimize taşıyarak işgalin izlerinden temizleyeceğiz” şeklinde konuştu.