Halepçe, kadınların 33 yıldır geçmeyen yarası
Halepçe katliamının üzerinden tam 33 yıl geçti. Çocuklarıyla birlikte, annesini, babasını ve iki kardeşini de kaybeden Şewnim, Federal Kürdistan Bölge Hükümeti’nden kaybolan çocukların bulunması için bir yasanının çıkarılmasını istiyor. Ailesinden bir tek kendisi ve oğlu kalan Rubar ise Halepçeli kadınlara psikolojik destek sunacak bir merkezin açılmasını talep etti.
Halepçe- Halepçe’ye yağdırılan kimyasal en çok da kadınları etkiledi. Katliamda çocuklarını, eşlerini ve yakınlarını kaybeden bu kadınların yaraları hala taze ve zaman bile iyileştiremiyor. Halepçe Katliamı’nda annesini, babasını, kardeşini ve eşini kaybeden Rubar Muhammed bu kadınlardan biri. O gün dünyaya yeni gelmiş oğlunu Süleymaniye’ye doktora götüren Rubar’ın, ailesinden geriye bir tek o ve oğlu kalıyor. Hayatta yeniden oğlu için tutunan Rubar, Halepçe Kimyasal Kurbanları Derneği bünyesinde, katliamından sağ kurtulan, fiziki ve psikolojik birçok hastalıkla mücadele eden kadınların iyileşmesi için çalışanlardan.
Kendisi gibi yaralı olan bu kadınlar için çalışan Rubar Federal Kürdistan Bölge Hükümeti’nin Halepçe mağdurlarına ve özellikle de kadınlara yeterli desteği sunmamasından şikayetçi.
Kimyasal saldırının izleri silinmiyor
“Derneğin gönüllü bir çalışanayım, ama aynı zamanda resmi üyesiyim de. Amacımız yakınlarını kaybedenlere destek sunmak, onlara hizmet etmek. Ailemden sadece ben ve çocuğum kaldık. Kimyasal silahların kullanıldığı gün çocuğumu Süleymaniye’ye doktora götürmüştüm. Bu yüzden kurtulabildik. Halepçe’de yaşananların izlerini silmek yılları bulacak. Özellikle kadınlar katliamın etkilerini atamıyorlar üzerlerinden. Kimyasaldan etkilendikleri için birçoğunun farklı farklı rahatsızlığı var. Kadınların birçoğu artık bir ailenin, eşin ve hayatın sorumluluğunu kaldıramadığı için boşanmak zorunda kaldı. Birçoğu Halepçe’den sonra bir daha anne olamadı.”
“Kadınlar için merkezler kurulmalı”
Rubar Muhammed en çok da kadınların zor durumda olduğuna dikkat çekerek konuşmaya devam ediyor:
“Halepçeli kadınların birçoğunun psikolojik sorunları var. Ama maalesef bu kadınların gidip psikolojik destek alabilecekleri bir merkez bulunmuyor Halepçe’de. Hayat elbette herkes için zor olabilir, ama kadınlar için iki kat daha fazla zor. Bazıları eksik ve yarım da olsa hayata tutunmaya çalışıyor ama bu hepsi için geçerli değil. Bunu başaramayan, yapamayan kadınların sayısı çok fazla. Bir psikolojik yardım merkezi olmuş olsaydı belki kadınlara yardımcı olunabilirdi. Toplum kadın ile tamamlanıyorsa, ‘toplumun yarısını kadınlar oluşturur’ diyorlarsa o zaman ayrım gözetmeden kadınlara da gereken önem verilmeli ve kadınların yaşadığı sorunlara çözüm bulunmalı.”
Federal Kürdistan Bölge Hükümeti’nin Halepçe’ye yapmış olduğu yardım ve hizmetleri de değerlendiren Rubar “Ben hiçbir şey yapmadıklarını iddia etmiyorum, ama kadınlar için hiçbir şey yapılmadı. Kadınların çoğu dışarı bile çıkamayacak durumda. Bir uğraşları olursa, gidip psikolojik olarak kendilerini rahatlatacak bir işleri ve yaşam mekanları olursa, belki bu kadar geçmişe takılmayacaklar, kendilerini psikolojik olarak yıpratmayacaklar.” diyor.
Derneğin Halepçe şehitleri ailelerine ve yakınlarına destek sunduğunu, yapmış oldukları tüm diplomatik görüşmelerde de kadınların yaşamış oldukları sorunları dile getirdiklerini kaydeden Rubar Muhammed, daha köklü bir çözümün bulunması için de Federal Kürdistan Bölge Hükümeti’nin projeler üretip kadınlara maddi ve manevi destek sunmasını talep ediyor.
Tüm ailesini kaybetti
Şewnim Abdullah annesini, babasını, kızkardeşini, erkek kardeşini, bir kızını ve oğlunu Halepçe Katliamı’nda kaybetti. Kızı Sara ile son anını 33 yıldır unutamayan Şewnim, “Ben Sara’nın eteğimden tutup anne beni bırakma deyişini asla unutamam.” diyor.
14 Mart günü doğum yapmak için Süleymaniye’ye giden Şewnim, hastanedeyken Halepçe Katliamı yaşanır ve bir daha her iki çocuğundan ve ailesinden haber alamaz. Şayna, kendisini yaşamını yitirdikleri gerçeğine inandırmak istemiyor ve 33 yıldır umutlu bekleyişini sürdürüyor.
Federal Kürdistan Bölge Hükümeti’nden Halepçe’nin kaybolan çocuklarını bulma yasasını onaylamalarını isteyen Şewnim, hikayesini şöyle anlatıyor:
“13 Mart’ı 14 Marta bağlayan gece Halepçe doktorları beni Süleymaniye’deki hastaneye sevk ettiler. Doğum yapacaktım, kızımı ve oğlumu da babamlara bıraktık, eşim ile birlikte hastaneye gittik. Ve biz oradayken katliam yaşandı. 33 yıldır onlara ne olduğunu bilmediğim için, şehit de diyemiyorum, kayıp da diyemiyorum. Bu yüzden benim için hayat çok daha zor. Bir anne olarak benim için her gün 16 Mart. 28 yıl boyunca onlardan sonra doğan çocuklarımla doğru dürüst bir hayat sürdürdüğümü söyleyemem. Benim için her gün yastı. Bayramlarım bile yoktu, hayata yeniden tutunmayı düşündüğüm her an Sara’nın eteğime yapıştığı ve ‘beni bırakma anne’ dediği an geliyor aklıma ve tekrar acıma gömülüyorum.”
“Kaybolan çocuklar için çalışma yapılsın”
Şewnim, ağlamaya başlıyor o anları hatırlayınca yeniden “Sara’yı götürmedim, babamlarda bıraktım ve 33 yıldır gelecekler diye yollarını gözlüyorum. Kansere yakalandım, psikolojik rahatsızlıklarla baş etmek zorunda kaldım. Ancak anne olanlar benim neler yaşadığımı hissedebilir. Bir kızım ve oğlum daha var. Ancak Sara ve Karzan’ın acısı ölene dek benimle kalacak.” diyor.
Şewnim Halepçe Katliamı’nın 33’üncü yıl dönümünde Federal Kürdistan Bölge Hükümeti’ne çağrıda bulunarak kaybolan Halepçeli çocuklar için çalışma başlatmasını istiyor.
“İran Hükümeti’nden resmi talepte bulunarak Halepçe Katliamı’nda İran’a götürülen ve kaybolan çocukların bulunmasını talep etsinler. 5 yıldır kaybolan çocuklar için bir yasanın oluşturulması talebiyle hazırladığımız projeyi Kürdistan Bölge Parlamentosu’na ilettik. Ama maalesef şu ana kadar herhangi bir yanıt alamadık. Sunduğumuz projenin yasallaşması için oy vermeyen her bir parlamenterin benim için Halepçe’yi bombalayanlardan bir farkı yok. Halepçe Kürtleri dünyaya tanıttı, projeyi gündeme koyduğumuzda parlamenterler ‘şimdi sırası değil’ dediler. 33 yıl geçtikten sonra ‘hala vakti değil’ diyenler için ne zaman o vakit gelecek?”
Şewnim de Kaybolan Halepçeli Çocukları Bulma Derneği’nin bir üyesi ve yakınlarını, çocuklarını kaybedenlerle birlikte kendi imkanları doğrultusunda çocuklarının peşine düşenlerden. Onlar hala bir gün kaybolan çocuklarını ve yakınlarını bulma umuduyla yaşıyor ve Federal Kürdistan Bölge Hükümeti’nin de kendilerini desteklemelerini talep ediyor.