‘Biz kafesleri kırdık’

Kuzey ve Doğu Suriye’nin Hesekê kentine bağlı Kizwan Dağı’nda IŞİD’in zulmü altında 2 yıl yaşayan Newal El-Micwel, sağlık alanı çalışmalarında yer alıyor ve tüm kadınları bilinçlendirmeye çalışarak, “Biz kafesleri kırdık” diyor.

SORGUL ŞÊXO

Hesekê- Bu topraklarda savaşçıların ve kadınların hikayeleri birbirine benzese de her kadının farklı bir öyküsü, başından geçenler, üzüntüleri ve başarıya ulaşana kadar ayrı bir mücadelesi var. Özellikle Kuzey ve Doğu Suriye’deki Kadın Devrimi içinde birçok direniş örneği var. Kizwan Dağı’nda yaşayan kadınların yaşadıkları ve başlarından geçenlerde bu direnişe örnek.

Kuzey ve Doğu Suriye’nin Hesekê kentine bağlı Kizwan Dağı'nın batısında yer alan Cafer köyünden Newal El-Micwel, Cizre Kantonu Sağlık Kurulu tarafından 2020 yılında hizmete açılan Kizwan Dağı'nın Xera beldesindeki Sağlık Merkezi'nde yaklaşık 4 yıldır çalışıyor. Newal El-Micwel yaşam öyküsünü ajansımıza anlattı.

‘Sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkından en çok kadınlar mahrum kaldı’

O dönemki durumu 'trajik' olarak tanımlayan Newal El-Micwel, IŞİD çetelerinin 2014-2015 yıllarında Kizwan Dağı'nda kadınlara ve topluma yönelik ihlallerini anlattı ve şunları söyledi: "Özgürlüğüm kısıtlanmıştı, kişiliğim, psikolojim, ekonomik olarak engellenmiştim. Şiddet ve saldırılardan en çok kadınlar etkilendi. Evden dışarı çıkmak, pazara, okula gitmek vb. tüm bunlar kadınlara yasaktı, kadınlar rahat nefes alamıyordu. Kadınlar çoğunlukla sağlık hizmetlerine erişim hakkından mahrum bırakıldı. Kadınların hastanelerde veya kliniklerde doğum yapmasına izin verilmiyordu; evde doğum yapmak zorunda kalıyorlardı. Bunun örnekleri çok var, bir zamanlar bir kadın doğum sancıları çekiyordu ama çetelerin kontrol noktaları kadının Til Temir hastanelerine gitmesine izin vermiyordu, iki gün acı ve kan kaybından sonra anne hayatını kaybetti."

‘Kadınlar baskı ve korku altında yaşıyordu’

Newal El-Micwel, IŞİD döneminde kadınların özgürlüğünün olmadığını yaşamlarının dört duvar arasında sınırlandırıldığını aktararak, şöyle devam etti: "İnşa ettikleri ve işkence ettikleri korkudan dolayı böyle bir durumdaydık, onları ne zaman ve nerede görseydik, elimizde ne varsa bırakıp içeri kaçıyorduk. Bir gün eşim evin önünden geçerken çetenin arabası mayına çarpıp patladı. Onu suçladılar, öldürmeye çalıştılar ama ben tavır alıp siyah çarşafımı attım, saçlarımı çıkarttım. Onlara göre kadınların saçı ve yüzü görünmesi günahtı. Eşimi alıp götürdüler fakat ben sessiz kalmadım. Bu nedenle suçunu azalttılar ve öldürmediler. Kadınlar nasıl bir baskının altında yaşıyordu bir düşünün. Korkmadan, yürekten, yüksek sesle gülmek, şarkı söylemek, ses çıkarmak kadınların özlemiydi. Bu iki yıl boyunca hiçbir toplumsallık olmadı. Evlerimiz, köylerimiz biz kadınlar için hapishaneydi."

‘Şimdi Sağlık Merkezi’nde çalışıyorum’

Newal El-Micwel, psikolojik işkence ve şiddetin kadınlara, fiziksel şiddetin ise erkeklere daha çok uygulandığını, bu nedenle kadınların ruh sağlığını olumsuz etkilediğini belirterek, şöyle konuştu: "İki yıl boyunca süren bu işkence ve baskıdan kurtuluş, yeni bir doğum anı gibiydi. Artık kadınların yeniden gülme, mutluluklarını özgürce ifade etme, duygularını diliyle, sesiyle ifade etme zamanı gelmişti. Ben de o kadınlardan biriyim Sağlık Merkezi’nde çalışmaya başladım. Hayatın diğer yüzünü gördük ve tanıdık. Psikolojik şiddet mağdurlarından biri olduğum için sağlık konusunda duyarlılık ve bilinçlendirme çalışmalarında yer almak, kendimin ve tüm kadınların psikolojilerini iyileştirebilmek, bu korkuyu güce dönüştürebilmek, diğer kadınların da yaşam ve hakları için mücadele vermesini istedim.”

‘Geçmişe kıyasla kadının durumu iyidir’

Kadınlara ve topluma yönelik sunulan faaliyetlere değinen Newal El-Micwel, "Kadınları ve toplumu etkileyen psikolojik sağlığı geliştirmek ve bilinçlendirmek amacıyla hastalıkların türleri, etkileri ve tedavi yöntemleri konusunda eğitimler düzenliyoruz.  Evleri ziyaret ediyoruz, hastalıklar ve çocuk yaşta zorla evlendirme, çok eşlilik konularında uyarılar yapıyoruz. Bizim yaşadıklarımızı başkasının yaşamasını istemiyoruz. O yüzden bu konuda çok dikkatli davranıyoruz, önemli olan kadının ve toplumun ruh sağlığıdır. Geçmişle karşılaştırıldığında kadınların durumu ve ruh sağlıkları büyük oranda iyidir, bu durum meclis, komün ve kurumların yönetilmesinde açığa çıkıyor. Bugün Kizwan Dağı kadınlarının durumunu doğru tanımlarsak: Güvercinler kafese kapatılmıştı, zamanı gelip serbest kaldıktan sonra kafesi kırıp uçtuk ve hala uçuyoruz” dedi.