‘Benim yürüyüşüm toplumdaki söylentilerden önemliydi’
“Yürüyüşüm toplumdaki söylentilerden önemliydi” diyerek hayalini Kadın İç Güvenlik Güçleri’ne katılarak gerçekleştiren Mihdiya Hilal, “Kadını ve toplumu güçlendirmek için yükümüz ağır. Saldırılara karşı mücadele etmek temel görevimiz” dedi.
SORGÜL ŞÊXO
Qamişlo – Arap kadınları, Kuzey ve Doğu Suriye’de gerçekleşen 19 Temmuz Devrimi'nin başarısına öncülük ediyor. Hesekê kentinin 50 kilometre batısındaki Kizwan Dağı'ndaki Midliîye Köyü’nde YPJ/YPG savaşçıları tarafından IŞİD çetelerinden kurtarılan Mihdiya Hilal, 2016 yılında Kadın İç Güvenlik Güçleri'ne katıldı. Mihdiya Hilal, ailesinin bağlı olduğu aşiretten çalışmalara katılan ilk genç kadın. Şu an Kuzey ve Doğu Suriye Kadın İç Güvenlik Güçleri Genel Müdürü olan Mihdiya Hilal, çalışmalara nasıl katıldığını ajansımıza anlattı.
‘Kadınlar sadece ‘ev hizmetçisi’ görülüyordu’
Kadınların sadece ‘ev hizmetçisi’ olarak görüldüğü, evliliğe hazırlandığı ve çok kadınla evliliklerin olduğu bir ailede büyüdüğünü dile getiren Mihdiya Hilal, “Bunu çok normal gördüler. Aşiretin aile üzerindeki etkisi arttı. Ailenin kızları olarak tarım ve ev işi dışında başka hiçbir şeyle uğraşmadık. Kız kardeşlerimin hepsi evlendi ve aile kurdu. Ben evlenmedim çünkü bir hedefim ve hayalim vardı” dedi.
‘Benim bu yürüyüşüm toplumdaki söylentilerden önemliydi’
Hayaline ulaşarak savaşçı olduğunu dile getiren Mihdiya Hilal, “Kalbimdeki sevgi duygularını harekete geçiren şey kadın savaşçıları görmekti ve bu 19 Temmuz Devrimi'yle oldu” diye konuştu. Devrim çalışmalarına katılırken birçok engelle karşılaştığını söyleyen Mihdiya Hilal, şunları aktardı:
“Köyümüz savaşçıların bulunduğu yere çok uzaktı. Özellikle bölgemiz IŞİD çetelerinden kurtarıldıktan sonra katılma isteği oluştu. Sonrasında İç Güvenlik Kuvvetleri’ne ulaşmak istedim. Bir yandan da korkuyordum ‘nasıl savaşçı olacağım’ diyordum kendi kendime. Amcalarım, ailem ne der diye düşünüyordum. Ardından her şeyi göze alarak katılma kararı aldım. Katılmak için gerekli tüm evrakları hazırladım ve Kadın İç Güvenlik Güçleri'ne resmi başvuruda bulundum. Sonrasında ise aileme haber verdim. Benim bu yürüyüşüm ve isteğim toplumdaki tüm söylentilerden daha önemliydi.”
‘Toplum ailem üzerinde baskı oluşturdu’
Ailesinin bağlı olduğu aşiretten Kadın İç Güvenlik Güçlerine katılan ilk kadın olduğuna dikkat çeken Mihdiya Hilal, "Bu kadar geleneksel engelin ortasında bir Arap kadının bir güce katılması ve kontrol noktalarında devriye gezmesi çok yeni bir şeydi. Toplumun aile üzerindeki baskısı çok yüksekti ama ailem da benim kararıma katıldı, toplumun söylentileriyle de mücadele ediyoruz” diye kaydetti. Mihdiya Hilal, katıldığı eğitimlerle yapacağı işi tüm detaylarıyla öğrendikten sonra bir ilçede Kadın İç Güvenlik Güçleri’nde çalışmaya başladığını anlattı.
‘Bu dünyanın erkeklerin dünyası olmadığını göstermeliyiz’
Özgürleştirilen bölgelerde daha çok Arap kadınlarını örgütlediklerini dile getiren Mihdiya Hilal, şunları kaydetti:
"Şedad ve Dêrazor bölgesi yeni özgürleştirilmişti. O bölge toplumsal gelenekler açısından çok katıydı ve kadınlar bu bölgede yaşıyorlardı. Aşiret zihniyeti ve IŞİD'in bıraktığı izlere karşı kadınlara yol gösterebilir, kaderlerini değiştirebilir ve çalışmalarda kadın sayısını artırabilirdik. Korku yaratmak ve seçilen yoldan vazgeçirmek amacıyla Arap kadınları ölümle tehdit edildi. Ancak bizler davamıza olan inançla korkuyu yendik ve yürüyüşümüzde başarı adımlarını ısrarla atabildik. Erkek egemen zihniyet binlerce yıldır kadınların haklarını gasp ediyor. Biz kadınlar bunu kabul etmemeliyiz. Bu dünyanın erkeklerin dünyası olmadığını, kadınların da hakları olduğunu göstermeliyiz.”
‘Ataerkil sistemin aşıladığı her şeyden vazgeçebildim’
Çalışmalara ilk katıldığında utandığını, tereddüt ettiğini ancak ataerkil sistemin devlet bilincinin kendilerine aşıladığı her şeyden vazgeçebildiğini anlattı. Sürekli değişim ve dönüşüm yaşadığını, gün geçtikçe bilgisinin derinleştiğini belirten Mihdiya Hilal, şunları ifade etti:
“Şiddet ve onursuzlukla karşı karşıya kalıyoruz. Bazen kendi kendime ‘acaba bu ben miyim Mihdiya’ diye düşünüyorum. Bazen geldiğim seviyeye şaşırıyorum. Çünkü böyle olacağına inanmıyordum. Önder Abdullah Öcalan paradigmasından ve 19 Temmuz Devrimi'nden sonra değişim dönüşüm yaşadım. Eğer bu mücadele ile tanışmasaydım şimdi benim de durumum diğer birçok kadın gibi olacaktı. Ya evlenecektim ya şiddete maruz kalacaktım ya da intihara kalkışacaktım. Önder Apo'ya minnettar olduğumu ve asla pişman olmayacağımı her zaman söylüyorum."
‘Kadın özgürlüğüne inanıyoruz’
Erkeklerin kadınlara bakış açısının ‘Adem'in kaburgasından yaratılmış’ şeklinde olduğunu söyleyen Mihdiya Hilal, “Bizler erkek egemen zihniyete karşı savaşıyoruz. Kadın özgürlüğü davasına ve özgür yaşam felsefesine inanıyoruz. Örneğin bazı erkek arkadaşlarımız kız kardeşlerinin ve annelerinin hiçbir etkinliğe katılmasına izin vermediklerini söylüyorlar, kısmen kız kardeşleri ve anneleri de bizim güçlerimizin bir parçası. Zihniyeti değiştirmek çok önemli. Dolayısıyla kadına yönelik şiddet ve katliamlar başta olmak üzere her konuda araştırma ve analizlerimizin derin olması gerekiyor. Özellikle de aşiretlerde kadın katliamında bir değişiklik yapabiliriz” diye konuştu.
‘Kadınların savunma alanında aktif olması gerekiyor’
Halkların kardeşliği ve dayanışmasının önemine vurgu yapan Mihdiya Hilal, şunları dile getirdi:
“Davamız gereği kadınlara yakın olmamız ve onlara yönelik saldırıları görmemiz gerekiyor. Bugün gördüğümüz ışığın altında onların da bu özgürlüğü görmesi, hissetmesi ve yaşaması gerekiyor. Önemli olan Özgürlük Sosyolojisi kitabında Önder Abdullah Öcalan'ın söylediklerini kişiliğimizde hayata geçirmek ve toplumsal sorunun tamamının çözümünde sorumluluk almaktır. Ülkemiz uğruna canımızı vermeye değer. Çünkü bu ülkede çok fazla soykırım saldırısı var. Kadınlar IŞİD çeteleri tarafından kaçırıldı ve köle pazarlarında satıldı. Saldırılar halen devam ediyor. IŞİD'in varlığı Arap kadınları için korkunçtu ve şimdiye kadar çetelerin izi ve korkusu vardı. Dolayısıyla kadınların da savunma alanında aktif olması gerekirdi. Eğitim ve örgütlenmeyle savunmamızın ve toplumun temellerini güçlendirebileceğiz. Türk devletinin kadın liderlere yönelik mevcut saldırıları kadınların gücünden korktuklarını gösteriyor."
‘Bizi tanımayan kadınlara yardım eli uzatmalıyız’
Daha önce sadece televizyonda bir kadının yönetici olduğunu, orduda rütbe sahibi olduğunu gördüklerini dile getiren Mihdiya Hilal, “Bunu gerçekte ve kendi kişiliğimizde yaşayacağımızı bilmiyorduk” dedi. Zihniyet olarak aydınlandıklarını ve bunu yaşadıkları için çok şanslı olduklarını ifade eden Mihdiya Hilal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugün geldiğimiz seviye çok önemli. Mevcut başarıları koruyabilmek için Önder Abdullah Öcalan'ı iyi okumalıyız. Kadını ve toplumu korumak ve güçlendirmek için yükümüz çok ağır. Bu saldırılara karşı mücadele etmek temel görevimizdir. Henüz bizi tanımayan kadınlara yardım eli uzatmamız gerekiyor. Buradan yola çıkarak yeni
sürecimizde bazı zorluklar olacak ama davamıza olan inancımız bize yol gösterecektir.”