İşgal altında İdlib’de kadınlar şiddetin biteceğini düşünmüyor!

Türk devletinin işgali altındaki İdlib'de kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü gibi günlere olan inançlarının kalmadığını söylerken yaşadıkları şiddeti anlattı.

HEDÎL EL-OMER

İdlib- Her yıl kadına yönelik şiddetin son bulması için 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde başlayıp 10 Aralık İnsan Hakları Günü’ne kadar 16 gün boyunda dünyanın her yerinde eylem ve etkinlikler gerçekleştiriliyor. Türk devleti ve ona bağlı çetelerin işgali altındaki İdlib’de kadına yönelik şiddet her geçen gün artıyor. İdlib’deki kadınlar, yaşadıkları işgal politikalarından kaynaklı şiddetin biteceğine olan umutlarını yitirdiklerini vurguluyor.

Şiddetten kaynaklı düşük yaptı

İdlib’in Merşûrin’den göç eden ve Serdem Kampı’nda kalan 20 yaşındaki Roa El-Zîr, eşinin kendisine her gün şiddet uyguladığını anlattı. Gördüğü şiddet nedeniyle baş ve bel ağrısı çektiğini ifade eden Roa El-Zîr, “İki kez gördüğüm şiddetten kaynaklı çocuklarımı düşürdüm. Kimse bana destek olmadığı için hiçbir şey yapamıyorum. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nün benim için hiç bir anlamı yok. Hiçbir kurum ve kuruluştan destek almadım” dedi.

Şiddet gördü ayrıldı

Bir buçuk yıl evli kaldıktan sonra gördüğü şiddet nedeniyle eşini boşadığını anlatan 22 yaşındaki Fîda El-Sebûh de, “Evli olduğum erkeğin sözlü ve fiziki şiddetine maruz kaldım. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ne inancım yok. Şiddet ataerkil bir kültür haline geldi” diye belirtti.

Çocuklarının gözleri önünde şiddet gördü

Çocuklarının gözleri önünde evli olduğu erkek tarafından şiddet gördüğünü ifade eden 33 yaşındaki Lumna El-Bejrî de, “Çoğu zaman evi terk ettim. Ancak her seferinde çocuklarım için geri döndüm. Boşansam eşim çocuklarımı benden alacak” şeklinde konuştu.

İdlib’deki kadınlara yönelik şiddetin yoksulluk ve psikolojik durumla ilgili olduğunu söyleyen Psikolog Ehlam El-Hesenî, “Şiddetin azalması için sivil toplum örgütlerinin rollerinin aktifleştirilmesi gerekir” dedi.