Yeşil Sol Parti 2023 Kadın Seçim Beyannamesi’ni açıkladı

Yeşil Sol Parti Kadın Meclisi’nin açıkladığı 2023 Kadın Seçim Beyannamesi’nde, kadın özgürlük mücadelesinin büyütülmesi vurgusu yapılarak, kadınlara Yeşil Sol Parti’de buluşma çağrısı yapıldı.

Ankara- Yeşil Sol Parti Kadın Meclisi, Türkiye’de 14 Mayıs’ta gerçekleşecek olan Cumhurbaşkanlığı ve 28’inci Dönem Milletvekilliği Seçimleri öncesi 2023 Seçim Kadın Bildirgesi’ni, “Buradayız Kadınlarla değiştireceğiz” sloganıyla düzenlediği lansman ile açıkladı. Seçim beyannamesinin Türkçesini Yeşil Sol Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Canan Çalağan, Kürtçesini ise HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran okudu. 

Beyannamede, kadının kimliği, kültürü, cinsiyeti üzerinden hedef alınması, katliam, darbe, sıkıyönetim, Olağanüstü Hal (OHAL), Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ve anayasa aracılığıyla baskı altına alınmaya çalışıldığına dikkat çekildi. Erkek egemen iktidarların bin yıllardır kadını görmezden geldiğine işaret edilen bildirgede, AKP-MHP İttifakının, 22 yıllık iktidarlığı ile en fazla kadın katliamının yaşandığı ve faillerin de en fazla ceza indirimi almasıyla tarihe geçtiği vurgulandı. 

2023 Seçim Kadın Beyannamesi’nde şu ifadeler yer aldı:

“Bizler her türlü ezilmeye, sömürülmeye karşı eşitlikte ve özgürlükte ısrarlıyız, kadınlarla birlikte değiştirmekte kararlıyız. Çünkü biliyoruz ki bizlere yalnızca ölüm ve zulüm vadeden erkek egemen bu düzeni ancak kadınlarla birlikte değiştirebiliriz. 

3’üncü Yol ile Demokratik Cumhuriyet’e 

Biz kadınlar ne demokrasiyi ortadan kaldıran Cumhur İttifakı’na ne de vesayetçi geçmişi özleyen eski anlayışlara mecburuz. Büyük seçenek önümüzde; partimizin 3’üncü Yol’u kadınların özgürlük yürüyüşünün yoludur. Hayatın içinden, özgürlükçü ve demokratik bir cumhuriyet için biz hazırız! 

Daha çok kadın daha çok yaşam! 

Bizi yok sayan, karar mekanizmalarından dışlayan, evlere kapatan, yaşamımıza müdahale eden, bedenimizi ve emeğimizi sömüren gaspçılara ‘artık yeter’ demek için ayağa kalkıyoruz. Söz, ifade, örgütlenme ve barışçıl eylem yapma özgürlüğünün önündeki bütün engelleri kaldıracağız. Sözümüzü, düşüncelerimizi, kararlarımızı, eylemlerimizi yargı şiddetiyle bastırmak isteyenlere karşı mücadele ediyoruz. Çağrımız rantçı, tekçi ve cinsiyetçi siyasetlere karşı toplumumuzu kadın özgürlükçü ve eşitlikçi partimizin rengârenk yapraklarıyla yeniden örmeye. Kadınların dayanışmasından ve mücadelesinden öğrendiklerimizle eşit ve özgür bir toplumu hep birlikte inşa edeceğiz. Gücümüz, inancımız, umuduz var! Hayatlarımız hakkında kendimiz karar almak için kadınlarla değiştirmeye geliyoruz. 

Kadın özgürlüğü ve çoğulculuğun temsili 

Biz kadınlar güçlü bir demokrasi için eşitliğin, katılımcılığın, çoğulculuğun ve yerelin esas alınması gerektiğini biliyoruz. Yürüyüşümüz demokrasi ve eşitliğe doğrudur! Partimiz ile meclis; kadınların, emekçilerin, halkların, gençlerin, LGBTİ+’ların, engellilerin, çocukların, kültürlerin, inançların, tüm ezilenlerin meclisi olacak. Meclisi herkesin kendini kendi kimliği, dili ile ifade edebildiği çoğulcu bir yapıya kavuşturmaya geliyoruz. 

Yerel demokrasi 

Tekçi ve merkeziyetçi iktidarlar yönetiminde toplumun maruz kaldığı baskıya karşı yerelin öz gücüyle birlikte yürüyoruz. Yerel demokrasiyi büyütmeyi ve kadın meclislerinin, inisiyatiflerin, sendikaların, meslek örgütlerinin, sivil toplum örgütlenmelerinin kent yönetimlerinde, söz ve karar mekanizmalarında yer almasını savunuyoruz. Belediyeleri, kenti ve tüm yaşam alanlarını betona gömen politikalara karşı kentlerimizi ekolojik, yaşanılabilir alanlar haline getirmeyi hedefliyoruz. Kadınlar olmadan yerel demokrasi olmaz, yerel demokrasi olmadan da demokratik bir cumhuriyet olmaz! Biz kadınlar Demokratik Cumhuriyeti için geliyoruz! 

Yerel yönetimler ve kadın 

Yerellerin geçmiş deneyimlerini, emeğini ve öz gücünü yok sayarak toplumu savunmasız bırakan kayyımlar, önce kadın çalışmalarımızı hedef aldı, kadın kurumlarımızı kapattı. Oysa kadınların, çocukların, yaşlıların, engellilerin, kısacası tüm toplumun ihtiyaçlarını sokaklarda, mahallelerde, yaşamın içinde olan biz kadınlar en iyi biliriz. Bu yüzden kayyım siyasetini reddediyoruz. Kadınların aktif katıldıkları ve örgütlendikleri yerel demokrasiyi adım adım inşa ediyoruz. 6 Şubat depreminin ilk üç gününde bölgeye bir vinç dahi gönderemeyen AKP-MHP iktidarına karşı yerel demokrasiyi tesis etmek ve kayyımlara son vermek için geliyoruz.

Eşit temsiliyet

Nasıl ki yaşarken birlikteyiz, yönetirken de birlikte olacağız! Tarihsel büyük kazanımımız olan eş başkanlığı savunmaya devam ediyoruz! Eşit temsiliyet ve katılım için eş başkanlığı siyasetin ve yönetimlerin bütün kademelerinde uygulayacağız. Kadınları bir yönetim ve karar verme iradesi olarak gören partimiz ile eşitliğe doğru yürümek için geliyoruz.

Demokratik siyaset 

Erkek-devlet-sermayenin yarattığı krizler siyasetin kurucu öznesi olan kadınlar olmadan çözülemez. Siyasetin toplumsallaşması için özgürlükçü bir mücadele yürütüyoruz. Kadınların siyasette ve bütün karar mekanizmalarında daha çok olmasını sağlayacağız. Talan ve yolsuzluk siyasetine karşı demokratik siyasetin her alanda yaşam bulması için Meclisi de siyaseti de değiştireceğiz. Kadınlarla ilgili tüm sorunlara doğrudan kadınların ve kadın örgütlerinin çözüm geliştirdiği Kadın Bakanlığı’nı kurmaya geliyoruz!

 Anayasa 

Kadınların ve kadınların belirleyiciliğinin olmadığı anayasaya ‘hayır’ diyoruz. Bütün kimliklerin, dillerin, inançların tanındığı ve güvence altına alındığı demokratik anayasa için birlikte çalışacağız. Eşit yurttaşlık temelinde özgür bir şekilde yaşamak için demokratik bir anayasayı kadınlarla birlikte, kadınların hayatları, talepleri, hayalleri ile hazırlamak için geliyoruz. 

Yargı 

Mahkeme salonları şiddet faillerini ve katil erkekleri yargılayan yerler değil, kadınları yeniden şiddete maruz bırakan yerler haline geldi. Kadınları katleden erkeklere tahrik ve iyi hal indirimleri veriliyor. Kadın katilleri ellerini kollarını sallayarak sokaklarda gezerken kadın özgürlüğü için mücadele eden kadınlar hapsediliyor. Kadınların ihtiyaçlarını ve hakikatlerini esas alan yeni bir adalet anlayışı için gerekli tüm adımları atacağız. Gerekli düzenlemeler yapılarak, KHK’li emekçilerin, Barış Akademisyenlerinin işlerine iadesini, siyasi tutsak kadınların serbest bırakılmasını, siyasallaşmış yargı şiddetiyle yurt dışında yaşamak zorunda bırakılanların geri dönmesini sağlayacağız. Kadınların ve tüm toplumun haklarının korunması için tarafsız ve bağımsız yargı ve gerçek adalet için geliyoruz. 

Kürt sorunu 

Yüzyıllardır bu topraklarda inkâr edilen, asimilasyon politikalarıyla dili ve kültürü yok sayılan, bin bir emek ve bedelle bugünlere gelen Kürt halkının özgürlük mücadelesi var. Savaş ve şiddet politikaları Kürt halkının mücadelesine engel olamadığı gibi Kürt sorununa çözüm de olmuyor. Savaş yaşamlarımızı, sevdiklerimizi, doğamızı çalıyor. On yıllardır devam eden bu savaşın hem mağduru hem direnenleri olarak biz kadınlar barışın ne olması gerektiğini en çok bilenleriz. Kürt sorununun çözümünün ancak masada, muhatapları ile yapılan müzakerelerle çözüleceğini söylemeye devam ediyoruz. Haklarımızın tanındığı, yasal güvenceye altına alındığı bir demokratik çözüm masasında biz kadınlar kurucu özne olarak yer almaya, bu ülkeye onurlu barışı kadınların büyük yürüyüşüyle sağlamaya geliyoruz. 

Dış politika 

Kadın mücadelemizi halkların birlikte yaşamı üzerine kuruyoruz. Dış politikada militarizme, kutuplaştırmaya, savaş ve işgal politikalarına karşı çıkıyor sorunların müzakere ile çözülmesini savunuyoruz. Erkek egemen iktidarlar tarafından kışkırtılan savaşlara dur demeye ve tüm halklarla her türlü dostane ilişkinin kurulmasını sağlamaya geliyoruz. 

Bütçe ve cinsiyet eşitliği 

Türkiye halkları her geçen gün yoksullaşırken, iktidar saraylar yaptırmaya, kendini ve yandaşlarını zenginleştirmeye devam ediyor. Yoksulluk ve yoksunluk ise en çok kadınların hayatını vuruyor! En çok işsiz kalanlar, hayatlarından fedakârlık yapanlar bizleriz. Artık yeter! Bir avuç erkeğin bizlerin emeğini sömürerek zenginleşmesine izin vermeyeceğiz. Eşit, özgür bir şekilde, bu günümüzü ve geleceğimizi güvence altında yaşamak için değiştireceğiz. Savaşlara değil yaşama bütçe diyoruz. Kadınların ihtiyaçlarını/ taleplerini esas alan toplumsal cinsiyet eşitlikçi bütçeler yapmak için geliyoruz! 

Genç kadınlar 

Partimiz, bugünün ve özgür yarınların kurucu gücü olan genç kadınların partisidir. Demokratik bir toplumda genç kadınların özgür, eşit, adaletli ve güvenceli yaşam hakkını güvenceye kavuşturacak koşulları oluşturacağız. Her türlü şiddetten uzak hayatta kalma endişesi duymadığı bir toplumsal yaşam için gerekli adımları atacağız. Genç kadınların özgürlükleri ve nitelikli eğitim, sağlık, barınma ve ulaşım hakkı için yürüyüşlerinin gücü ve dinamizmiyle geliyoruz! 

Ekoloji 

Erkek egemen kapitalizm, rant ve kâr için doğaya karşı adeta bir savaş içinde. Yaşamlarımızı ve doğamızı savunmak bugün her zamankinden daha çok önem taşıyor. Cudi’de devletin bekası için ormanları yok edenlerin, rant için gözünü Hevsel’e dikenlerin, Ege’de madencilik için zeytinlikleri yok edenlerin, Munzur’un gözelerine kepçeyle girenlerin, Trakya’da sanayii atıkları ile ırmakları kirletenlerin, Karadeniz’de HES’lerle dereleri kurutanların karşısında biz kadınlar yaşam alanlarımızı savunmak için en önde mücadele ediyoruz. Ekoloji eksenli bir toplumu savunmaya ve Demokratik Cumhuriyet’i bu ilkeyle inşa etmeye geliyoruz. 

Erkek şiddeti 

Kadınlar bu ülkede katlediliyor, taciz ediliyor, tecavüze maruz kalıyor. “Erkek düzeninizi kabul etmiyoruz” dedikleri için cinsiyetçi saldırılarla karşılaşıyor, gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, hedef gösteriliyor! AKP-MHP iktidarı ise erkekleri cezasızlıkla ödüllendiriyor, İstanbul Sözleşmesi’ni gasp ediyor. Yaşamlarımızı tahakküm altına almak istiyor. Ancak biz kadınlar bu rejime karşı örgütlü gücümüzü ve mücadelemizi büyüterek cevap vereceğiz. Çoğalarak yaşamlarımızı kendimiz kurmak, birlikte değiştirmek için geliyoruz! Bizler bu baharda kadın cinayetlerine bir kişi daha eklenmesine izin vermeyeceğiz. Deprem gibi felakete dönüşen doğal afetlerde şiddetin her türlüsüne ilk maruz kalanlar olmayacağız! Erkek iktidarıyla, yargısıyla, medyasıyla, tüm kurumlarıyla kadınlara şiddeti ve baskıyı dayatan yönetimleri kadınlarla değiştireceğiz. 

Kadın kazanımları 

Güvencemiz olan İstanbul Sözleşmesi’ni geri getireceğiz ve 6284 sayılı yasa ile etkin bir şekilde uygulanmasını sağlayacağız. Kadın örgütleriyle birlikte denetleyeceğiz. Şiddete maruz kalan kadınların 7/24 arayabilecekleri, uzman personelin görevlendirildiği çok dilli ALO Şiddet Hatlarımızı yeniden kuracağız. Şiddet gören kadınların başvuracağı mekanizmalarda, kendilerini ifade etmeleri için anadilinde hizmet sağlayacağız. Şiddete maruz kalan kadınların kamusal, sağlık ve sosyal destek sistemlerinden ücretsiz yararlanmasına öncelik vereceğiz. Kadına yönelik şiddette başvuru anından itibaren kadının İstanbul Sözleşmesi’ni geri getireceğiz ve 6284 sayılı yasa ile birlikte etkin bir şekilde uygulanmasını kadın örgütleriyle birlikte denetleyecegiz15 beyanını esas alacağız. Tıbbi muayene de dahil tüm basamaklarda uzman personellerin çalışması için gerekli düzenlemeleri yapacağız. 

Kadın yoksulluğu

AKP-MHP iktidarı ile ekonomik kriz derinleşiyor, toplum yoksullaşıyor, yoksulluk ise kadınlaşıyor. Devlet ve toplum, bakım emeğini kadınların ‘görevi’ olarak görüyor. Evde ev işleri, işyerinde uzun mesai, güvencesizlik, düşük ücretlerle kadınlar dünyanın yükünü sırtında taşıyor. Cinsiyetçi iş bölümü kadınlara dayatılıyor. Ev dışında ücretli çalışmak isteyen kadınlar ya iş bulamıyor ya da düşük ücretli ve emeklilik, sağlık hakkından mahrum şekilde kayıt dışı işlerde güvencesiz olarak çalışıyor. Ücretli çalışan kadınlar işyerlerinde ise sömürüyle, ayrımcılıkla, şiddetle ve tacizle mücadele ediyor. Üstelik erkeklerle eşit ücreti alamıyor. En yoksul kesim kadınlar oluyor. Sendikaların erkek egemen ve hiyerarşik yapıları kadınların örgütlenmesine engel oluyor. Yönetimlerde temsil edilemiyorlar ve toplu sözleşmelerde özgül sorunları göz ardı ediliyor. Mevsimlik tarım işçileri arasında en güvencesiz kesim yine kadınlar. Mülteci kadınlar toplumsal yaşamda her türlü şiddete maruz kalmalarının yanı sıra, düşük ücretlerle, en ucuz ve güvencesiz işlerde çalıştırılıyorlar. Bizler; tarlada, işyerinde, evde kısacası her yerde kadın emeğinin sömürülmesini ve ekonomik krizin kadınları daha da yoksullaştırmasını engellemek için geliyoruz! 

Doğal afet ve kadın emeği 

Afet bölgelerinde ve kriz süreçlerinde kadınların özgün ihtiyaçlarını karşılamak için kamu bütçesini seferber edeceğiz. Eril, cinsiyetçi iş bölümüne, işyerinde ayrımcılığa, mobbinge ve eşitsizliklere son vereceğiz. Kadınların istihdamı önündeki engel olan bakım hizmetlerini kamusallaştırırken, ücretli-ücretsiz çalışan tüm kadınlara sosyal güvence ve emeklilik hakkı getireceğiz. Emeklilik yaşını düşüreceğiz ve kadınlara emeklilikte pozitif ayrımcılık uygulanması için gerekli çalışmaları yapacağız. Kadınların eğitime erişimlerini sağlayarak istihdamda cinsiyet eşitliğini sağlayacağız ve kadın istihdam alanlarını büyüteceğiz. 

Özel savaş politikaları

Kürt kadınlara yönelik özel savaş politikaları erkek devlet ve ona bağlı kolluk güçleri eliyle yürütülmeye devam ediyor. Kadınlar, kolluk tarafından uygulanan her türlü baskının ve şiddetin hedefinde. Asimilasyon ve inkâr politikaları ile sindiremediği genç kadınlara yönelik özel savaş politikaları ise özellikle kadın bedeninin metalaştırılması üzerinden uygulanıyor. Biz kadınlar, ajanlaştırma, madde kullanımına sürükleme, dijital taciz gibi yöntemlerle kadınların iradesini kırmaya çalışanlara karşı mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Kadınların yaşamlarını kontrol altına almaya çalışan özel savaş politikalarına son verecek, yaşamı kadınlarla değiştireceğiz. 

Nefret suçları

İktidar, kendisine muhalefet eden herkesi düşman ilan ediyor. Yasalar ve mahkemeler ise mağdurları değil şiddet uygulayanları ve çeteleri koruyor. Şiddet artık sokaklara, evlere, ulaşım araçlarına, okullara, televizyonlara, afet bölgelerine, stadyumlara ve kısacası yaşamımızın her alanına yayıldı. Cezaevlerinde kadınlar ağır hak ihlallerine uğruyor. Yüzlerce çocuk da anneleriyle birlikte bu ağır koşullarda yaşamak zorunda kalıyor. İşkence, fiziksel şiddet, baskı, çıplak arama dayatması, görüş ve sağlık haklarının kısıtlanması, infaz yakma, hatta ölüm haberlerinin gelmediği gün yok. Afet dönemlerinde kadınlar, cinsiyet kimlikleri, Aleviler ayrımcılığa maruz kalıyor, mülteciler ise linç edilme korkusuyla yaşıyor. Kürtler 90’larda uygulanan şiddetin ve faili meçhullerin sembolü olan Beyaz Toros ve halk düşmanı tetikçilerle tehdit ediliyor. Yaşamımızı hedef gösteren bu şiddet rejimini kadınlarla değiştireceğiz.

Özgürlükçü yaşam 

AKP iktidarı, bizlere dayattığı ‘makbul kadın’ anlayışıyla kadınların hayatını cendere altına almaya çalışıyor. Neyi giyeceğimize, nasıl yaşayacağımıza, hangi okullarda okuyacağımıza, hangi mesleği seçeceğimize, kaç yaşında evlenip kaç çocuk doğuracağımıza, hangi inanca sahip olacağımıza karar vermeye kalkıyor. Oysa biz kadınlar hayatımız hakkında kendimiz karar vermek istiyoruz. Özgürlüğümüzün kısıtlanmadığı bir ülkede yaşamak için bu baskı düzenini kadınlarla değiştireceğiz.   

Engelsiz bir yaşam için 

Kadın engelliler hem engelleri hem de toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri nedeniyle çoklu ayrımcılıkla karşı karşıya kalıyorlar. Afet gibi kriz süreçlerinde ise ayrımcılığa ve şiddete en çok maruz kalan kesimlerden biri engelliler. Toplumsal yaşama katılma, eğitim, istihdam, sağlık gibi en temel insan haklarına erişmekten uzak, evlere kapatılmış halde yaşamaya mahkûm ediliyorlar. Toplumsal yaşamda ve siyasette sağlamcılık ideolojisini kadınlarla değiştireceğiz.

Sosyal haklar

Ev işleri, çocuk ve yaşlı bakımı, engelli bakımı gibi birçok sorumluluk evlerde kadınlara yüklenirken kadınların payına düşen daha fazla yoksulluk ve emek sömürüsü oluyor. Kadınlar, bakım yükü nedeniyle çalışma yaşamına dâhil olamıyor. Buna rağmen sosyal yardım alan kadınlar, devletin istatistiklerinde çalışan olarak görülüyor. Dünyayı biz kadınlar emeğimizle döndürüyoruz. Erkek-egemen iktidarlardan alacaklıyız, hakkımızı almak için kadınlarla değiştireceğiz.   

Kentler ve yaşam 

Erkek egemen iktidar rant ve talan uğruna yaşamlarımızı çaldı. İmar afları ile sermayedarlara alan açtı. Son depremde görüldüğü gibi on binlerce insanın ölümüne neden oldu. Acil durumlar ve afetler için harcanması gereken bütçeyi savaş için, rant için harcadı. Vergilerimiz afetleri önlemek için değil, yandaşları zengin etmek için kullanıldı. İşte tam da bu nedenle; bir depremde on binlerin yaşamını, ailesini, evini, yakınlarını, hatıralarını, kentlerini yitirmesi politiktir. Afetlerden önce bilimsel ve teknik hazırlığı, afet sonrası gerekli organizasyonu, koordinasyonu ve yönetimi gerçekleştiremeyen erkek egemen iktidar öldürüyor. Kadınlara güvenceli yasam bütçesini uygulamaya koyacağız. Hiçbir kadın yasarken geçim kaygısı duymayacak! Yaşanan afetlerin en ağır sonucunu ise biz kadınlar yaşıyoruz. Kadınlar, engelliler, mülteciler, LGBTİ+’lar ayrımcılığa ve şiddete maruz kalırken devletin koruyucu mekanizmaları çalışmıyor. Kent ve yaşam hakkını merkeze alan demokratik yerel yönetim modeliyle afeti felakete çeviren bu rant düzenini değiştirmek için biz hazırız. Halkın ve kadınların çadırlarını depremin ilk gününde satan felaket iktidarını ve afet politikalarını kadınlarla değiştireceğiz. 

Doğa talanına karşı mücadele

Doğanın talanına karşı mücadele etmek, erkek egemenliğine karşı da mücadele etmek anlamına geliyor. Kadınların öncülük ettiği bu mücadele; yaşam alanlarını kaybetme tehdidine, barınma hakkının ihlaline, gıda ve su kıtlığına, ekonomik üretimden dışlanmaya, zorla ve güvencesiz işçileştirilmeye, sosyal dayanışma mekanizmalarından ve toplumsal yaşamdan uzaklaştırılmaya, sağlık ve yaşam hakkı ihlallerine karşı bir mücadeledir. Kapitalizmin çoklu krizlerinden biri olan iklim krizi kadınların eşitsizliğini derinleştiriyor ve kitlesel iklim göçlerine neden olarak toplumları ayrıştırıyor. İktidarın doğa ve kadın düşmanı politikalarına karşı yeni yaşamı örmek için biz hazırız. Doğa düşmanı rant ve talan politikalarını kadınlarla değiştireceğiz. 

Eğitim 

AKP iktidarı, ‘dindar ve kindar nesiller’ yetiştirmek için kamusal, parasız, bilimsel, laik ve demokratik eğitimi hedef aldı. Öğrenci ve velileri müşteri gören piyasacı uygulamalara hız verdi. İdeolojik amaçlarla okullar ayrıldı, 4+4+4 uygulaması ile kız çocuklarının okula gitme oranı düştü. Anadilde eğitim hakkı yok sayıldı. Bu yüzden yüzbinlerce çocuk eğitim hakkından mahrum kaldı. Bizler tüm kadınların ve kız çocuklarının dillerine, inançlarına, inançsızlıklarına, cinsiyetlerine ve cinsel yönelimlerine, yaşam biçimlerine ve dünya görüşlerine eşit mesafede bir eğitim perspektifine sahip olacağız. Bütün kadınların eğitim hakkından eşit bir şekilde yararlanması için kadınlarla değiştireceğiz. 

Sağlık

AKP iktidarı ile bugün sağlık hizmetlerinin kamusal niteliği kayboldu, ticari bir hale geldi. ‘Dönüşüm Programı’ adı altında gelişen uygulamalar sağlık hizmetini her adımda paralı hale getirdi. Sağlığa ayrılan kaynakların azaltılması, kız çocukları ve kadınların sağlık ihtiyaçlarının ikincil plana atılmasını da beraberinde getirdi. Yaşam yerlerinden uzak Şehir Hastaneleriyle sağlık, kadınlar için artık daha uzak. Bu da biz kadınların sağlık hizmetlerine ulaşımı için daha çok para ve daha çok zaman ayırmamız ya da tedavimizi ertelemek, yarıda bırakmak zorunda kalmamız demek. Erkek egemen iktidar, kadınların bedensel sağlığının yanı sıra ruhsal sağlığını da bozuyor. Hem ekonomik ve toplumsal krizlerde hem de iktidarın felaket haline getirdiği doğal afet süreçlerinde sağlığını ilk kaybedenler biz kadınlar oluyoruz. Cinsiyetçi ve pahalı sağlık politikalarını kadınlarla değiştireceğiz.  

Savaş ve mülteci kadınların sorunları 

Sürekli hale gelen savaşlar, baskıcı otoriter rejimler, iktisadi ve ekolojik yıkımlar her gün daha çok insanı yerinden ediyor. Başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere emeği hunharca sömürülen, hukuki bir statü kazanmaları ve buna bağlı haklardan yararlanmaları engellenen göçmen ve mülteciler, artık bu coğrafyanın bir gerçekliği. Mülteci, göçmen kadınların ve kız çocuklarının erkek egemen sistemin baskısı altında kültürel, sınıfsal, etnik ayrımcılığa uğradığı bu ülkeyi kadınlarla değiştireceğiz. 

Kendi geleceğimizi inşa ediyoruz 

Erkek egemenliğine, kapitalizme, erkek-devlet şiddetine, emek sömürüsüne, yoksulluğun kadınlaşmasına, yaşam alanlarımızı yok eden ekolojik kırıma karşı biz kadınlar dünyanın her yerinde kendi geleceğimizi inşa ediyoruz. Dayanışma ağlarını örgütleyerek; ülkelerden ülkelere, köylerden ilçelere, beldelerden kentlere dayanışma köprüleri kurarak güçleniyoruz. Depremi felakete dönüştüren AKP/MHP iktidarına karşı kadınlar olarak ülkenin her yerinden “Yalnız değil, birlikteyiz!” diyerek yaşamı birlikte örmek için yollara düştük. Öldüren merkeziyetçi iktidara karşı yaşamın her alanında güçlü bir toplumsal dayanışma ile felaketlerin üstesinden gelmek için hep birlikte çalışıyoruz. Seslerimizle, renklerimizle, çoğulluğumuzla ve farklılıklarımızla savaşa, şiddete, kadın kırımına, ekolojik felaketlere karşı özgür bir dünyayı kurmak için buradayız. Yaşadığımız coğrafyada ve dünyanın her yerindeki kadın mücadelesine ve kazanımlarımıza sahip çıkıyor, deneyimlerimizi paylaşıyoruz. Sokaklarda, meydanlarda, işyerlerinde, evde, emek verdiğimiz tüm yaşam alanlarında güçlenen özgürlük mücadelemiz ile erkek egemen ve otoriter rejimlere son vereceğiz! Sınırları aşıyoruz ve daha çok kadınla, enternasyonal kadın dayanışma ağları inşa ederek geliyoruz. 

Şimdi, kadın mücadelesini büyütme; özgürlüğü, eşitliği ve kendi kaderimize kendimizin karar verdiği yeni yaşamı savunma zamanı!

Şimdi dayanışma zamanı! 

Şimdi yaşamı birlikte, 

özgürleştirme zamanı,

Şimdi ‘Jin Jiyan Azadî’ zamanı,

Buradayız,

2023 Bahar’ında, 

Demokratik Cumhuriyet’e, 

Kadınlarla birlikte yürüyoruz, 

Sözümüzle, zılgıtımızla, 

Umudumuzla, gülüşümüzle, 

Hep birlikte değiştirmeye geliyoruz.”