Tülay Hatimoğulları’ndan iktidara: Bu yürüdüğünüz yol yol değildir
Grup toplantısında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Türk devletinin Rojava’ya saldırılarına değinerek, “Rojava’da siviller ölüyor. Bu yürüdüğünüz yol yol değildir” sözleri ile barışta ısrarcı olduklarının altını çizdi.
Haber Merkezi- Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Meclis'te grup toplantısında siyasi gündeme dair konuştu.
Konuşmasının başında Tülay Hatimoğulları, Kobanê Davası’nda savunma yapan Gültan Kışanak’ın tahliye edilmemesine dikkat çekerek, “Gültan Kışanak’ın tahliye edilmesi gerektiği halde tahliye edilmediği gibi onun da saydığı pek çok gerekçe ile reddi hakim talebinde bulunmuştu. Biz buradan bütün siyasi rehinelere selamlarımızı sevgilerimizi iletiyoruz. Sevgili Gültan Kışanak dün reddi hakim konuşmasına başlarken dışarıdaki siz değerli arkadaşlarımıza yoldaşlarımıza selam ve sevgilerini iletti. Ben buradan bir elçi olarak sevgili Gültan Kışanak’ın selam ve sevgilerini iletiyorum. Onun şahsında cezaevinde siyasi rehine olan bütün yoldaşlarımıza selam ve sevgilerimizi iletiyorum” dedi.
Devlet Bahçeli’ye yanıt
Son dönemde savaş ve çatışma ortamına işaret eden Tülay Hatimoğulları, yoksul ailelerin çocuklarını kaybettiğini ifade etti. Tülay Hatimoğulları, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin grup toplantısındaki konuşmalara işaret ederek şunları söyledi:
“Bizler elbette kendilerinden öyle bir iradeyi beklemiyoruz. Bahçeli diyor ki Karamanoğlu Mehmet Bey zamanında Türkçe konuşmayan bu topraklarda yaşayamazmış. Ve buradan hareketle böyle bir ırkçı söylemden hareketle Türkçe konuşmayanların Meclis’te yeri yok diyerek DEM Parti’nin parlamentoda yeri olmadığını söylüyor. Bizler çok net olarak şunu söylüyoruz. Cellatları ve cellatlığı çağrıştıracak bir anlayışın parlamentoda yeri yok. Parlamento sözün kurulduğu, parlamento siyasetin konuştuğu, savaşların ve çatışmaların ülkede yaşandığı bütün sorunların konuşulup çözüm bulduğu bir siyaset alanıdır. Parlamentoyu bunun dışında adeta cellatları parlamentoya çağırırcasına Kürtçe konuşanların burada yeri yoktur DEM Partililerin burada yeri yoktur diyenlere yanıtımız çok net olarak şudur. Biz DEM Partililer olarak sadece Kürtçe konuşmuyoruz. Arapça da Türkçe de Süryanice de konuşuyoruz. Anadolu ve Mezopotamya topraklarında bütün kadim dilleri konuşan bir siyasi partiyiz. Bizim yerimiz parlamentodur. Parlamentoda yeri olmayanlar savaş çığırtkanlığı yapan çatışmaları derinleştirenlerdir. Bizim yerimiz burasıdır.”
‘Barışın yolunu öneriyoruz’
Tülay Hatimoğulları, asker ölümlerinin hemen akabinde Rojava’nın bombalanmaya başlandığını dile getirerek “Siviller katlediliyor. Elektrik santralleri gıda depoları ve hastaneler sivillerin yaşam alanları. Bu kürsünün dili olsa da konuşsa. Biz her seferinde bunları dile getirdik. Sivillerden intikam almak hangi ahlaka hangi anlayışa sığar. Ama evet, Rojava şu anda bombalanıyor. Rojava deyince aklımıza ne geliyor. IŞİD’e karşı en onurlu mücadeleyi veren Kürt halkı ve ittifak ettiği Arap halkları geliyor. Sadece IŞİD’in hayalini kurduğu IŞİD topraklarında değil IŞİD aynı zamanda ABD Fransa içinde batı içinde bir tehlikedir. Rojava halkları bütün dünyayı bu tehlikede kurtarmak üzere mücadele vermiştir. Bizler DEM Parti olarak diyoruz ki bu yürüdüğünüz yol yol değildir, bizler barışın yolunu parlamentoya siyasi partilere ve bütün topluma bir kez daha öneriyoruz” diye ifade etti.
Tülay Hatimoğulları, “Bizim yolumuz barışın yoludur müzakerenin yoludur bizim yolumuz. Parti olarak çözüm sürecinin üretilmesinin yoludur. Bizim yolumuz 40 yıldır devam eden savaş ve çatışmaların barışçıl ve demokratik yollarla çözülmesinin yoludur. Onurlu bir barışın tesis edilmesinin yoludur. Asla yolumuzdan vazgeçmeyeceğiz kararlı adımlarla mücadelemizi devam ettireceğiz” dedi.
‘Kürt halkının payına barış düşmelidir’
Tülay Hatimoğulları, konuşmasına şu şekilde devam etti:
“Emperyalist güçler bölgeyi savaş alanına çeviriyor, biz ne yapıyoruz? Biz ise birbirimizle kavga ediyoruz. Biz ise bu Kürt’tür, Kürtçe konuşamaz diye Kürdün katledilebileceğinin fetvasını veriyoruz. Biz ne yapıyoruz Rojava’da sınır ötesine giderek Irak topraklarına giderek, Kurdistan topraklarına giderek İHA ve SİHA’larla yağdırılan bombalarla kendi halkımızdan kendi topraklarımızdan olan insanları katletme politikası sürdürüyoruz. Ama bu böyle gidemez. Bu karmaşık denklemin içerisinde Orta Doğu ve Kuzey Afrika en ağır bedeli ödeyen topraklardır. Bizler Türkiye’de başta Kürt sorunu olmak üzere halklar sorununu barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözmediğimiz sürece bölgeye barışı öneremeyiz. Bölgede bu kaynayan kazana su serpemeyiz, yanan ateşe su serpemeyiz. O nedenle bir kez daha çağrımızı yeniliyoruz. Dünya kendini dizayn ederken, burada halkların payına barış düşmelidir. Kürt halkının payına barış düşmelidir. Filistin halkının Yemen halkının payına barış düşmelidir. O yüzden uluslararası denklemlerin içerisinde de barış siyasetini kurmak için önce kendi toprağımızdaki sorunlara köklü bir çözüm getirmek zorundayız.”
‘Barış zirvelerini hep beraber onları örgütleyelim’
2015 Dolmabahçe sarayında Kürt sorunun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesinin olanaklarının konuşulduğunu hatırlatan Tülay Hatimoğulları, Dolmabahçe Mutabakatı’na devam edilseydi Türkiye’de acıların yaşanmayacağını söyledi. Tülay Hatimoğulları, “Biz buradan bir kez daha çağrımız yineliyoruz. Çatışmalar çözüm değildir, savaş çözüm değildir. Acılar çözüm değildir. Hiç kimse acı yarıştırmaya ve o acıları siyaset malzemesi olarak kullanmaya sakın kalkmasın. Artık yeter, artık kana doydu bu topraklar. Artık acılara doydu bu topraklar. Ve gelin hep beraber güvenlik zirveleri yerine asıl güvenliğin teminatı olan barış zirvelerini hep beraber onları örgütleyelim” şeklinde konuştu.
2023 yılında yaşanan kadın katliamlarına da konuşmasında değinen Tülay Hatimoğulları, “O kadınları ne yazık ki bu yargı sistemi koruyamadı. Kuşkusuz kadına yönelik şiddetin AKP ve MHP politikaları erkek yargının fiili cezasızlık sistemi medyanın cinsiyetçi söylemleri meşrulaştırıyor” dedi. Tülay Hatimoğulları, kadınların mücadele ve direnişiyle haklarını alacaklarını ifade eti.
‘Demokrasi devrimi gerçekleştirdik’
Tülay Hatimoğulları, partilerinin hafta sonu gerçekleştirdikleri ön seçimlerle ilgili olarak ise “Halk oylaması olabildiğince kapsayıcı hangi kentte oluyorsa o kentin bütün demokrasi güçleriyle gençliğiyle kadın hareketiyle doğa ve insan hakları savunucuları ile birlikte oldu. Geçmiş dönemde bu kurumlarda emek veren yönetimlerinde yer alan her insan orada kendini delege olarak gördü. Yani bu yaptığımız halk oylaması sadece Türkiye tarihinde değil bütün dünya tarihinde siyasete örnek olacak nitelikte başarılı ve güçlü bir çalışma. Belediye eşbaşkanları, belediye meclis üyeleri, il genel meclis üyelerini bu delegeler seçecek bu delegeler belirleyecek. Bir kısmı tamamlanmış durumda. Bu hafta içinde de eksik kalan yerleri tamamlayacağız. Gerçekleştirdiğimiz bu kapsamlı halk oylaması siyaset tarihine örnek olarak katılımcı demokrasi ile tarihe çok önemli bir imza atmış olduk hep beraber. Dem Parti olarak demokrasi devrimi gerçekleştirdik. Başka hiçbir partinin yapmaya teşebbüs edemeyeceği demokratik bir atılım yaptık. Düzen partilerinden de farkımızı bizler bu halk oylamasıyla bir kez daha gösterdik. Bu halk oylamasında emek veren bu oylamanın gerçekleşmesi için gece gündüz çalışan arkadaşlarımıza kar kış soğuk dinlemeden oy kullanmaya gelen delegelere buradan sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bize bu coşkuyu yaşattıkları bu demokrasi şöleni için” diye ifade etti.
‘Oyun kurucu güç…’
Tülay Hatimoğulları seçim gündemi ile ilgili şöyle konuştu:
“2019 yılında oyun bozucu gücümüzü 2024 yılında oyun kurucu bir güç haline getirecek ve yerel yönetimlerde bu oyun kurucu güç olarak hep birlikte yer alacağız. Halkın yönetimde olmadığı tek bir denklemi kabul etmeyeceğimizi defalarca ifade ettik. Buradan bir kere daha altını kalın kalın çiziyoruz. Halk oylaması yapılan yerlerin eşbaşkan adaylarını açıklayacağımızı söyledik. Ve bizler buradan bundan sonra hem Kürdistan’da hem batıda da bu açıklamalar gerçekleştirdikten hemen sonra artık çalışmalarımızda ikinci aşamaya geçmek zorundayız.
İkinci aşamada ne yapacağız. Daha önce bize oy veren her insanın evine gideceğiz onun elini sıkacağız ve oy vermeyen komşusunu ikna etmesini isteyeceğiz. Bize bugüne kadar oy vermemiş mahallelere sokaklara tek tek gireceğiz. Kayyımcı anlayışı anlatacağız Kürt düşmanlığını Kadın düşmanlığını, işçi emekçi düşmanlığını anlatacağız. Kente ne kadar zarar verdiklerini anlatacağız ve onları da ikna edeceğiz. Bunun için başta kadın ve genç arkadaşlarımız olmak üzere bu topraklardaki kanaat önderleri barış için en çok bedel ödeyen barış analarımız bizler parti çalışanları ve örgütleri hep birlikte bir halk seferberliği ile belediyelerimizi sadece almakla yetinmeyecek onları kayyımcı anlayışa karşı da koruyacak olduğumuz belediyeleri de tek tek geri alacağız.”