Tülay Hatimoğulları: Elimizin hamurunu yerel yönetimlerin her alanına bulaştıracağız

Partisinin Kadın Meclisi toplantısında konuşan DEM Partisi Eş Genel Başkan Tülay Hatimoğulları, kadınların belediyeleri kayyımlara asla kaptırmayacağını belirterek, “Elimizin hamurunu yerel yönetimlerin her alanına bulaştıracağız” dedi.

Haber Merkezi- Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi, siyasi gelişmeler ve yerel seçimlere ilişkin toplandı. Partinin genel merkez binasında yapılan toplantıda konuşan DEM Partisi Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, siyasi gündemin karmakarışık olduğu ve ekonomik krizin yoksulluğun tavan yaptığı bir dönemde kadın meclisinin toplantısını gerçekleştirdiğine işaret etti.

‘Tecrit insanlık suçudur’

"Abdullah Öcalan'a özgürlük, Kürt sorununa demokratik çözüm" şiarıyla cezaevlerinde süren dönüşümlü açlık grevleri ve bu grevlere destek amacıyla başlatılan Adalet Nöbeti eylemlerine dikkat çeken Tülay Hatimoğulları, şunları ifade etti:

“Hapishanede başlamış olan açlık grevlerine destek mahiyetinde ve özü itibariyle Türkiye’de İmralı’da devam eden tecridin kırılması için ve Sayın Öcalan’ın özgürlüğüne kavuşması için aynı zamanda Kürt sorunun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi için hapishanelerde şu anda açlık grevleri devam ediyor. Dışarıda kadınlar, anneler, barış talep edenler, Kürt kadınlar adalet nöbetindeler. Buradan onların başlatmış olduğu nöbeti selamlıyorum. Biz bir kez daha diyoruz ki tecrit bir insanlık suçudur. Tecrit ortadan kaldırılmalıdır.”

‘Anaların barış talepleri geri çevrilmemeli’

Cezaevlerinde devam eden açlık grevlerinin daha ağır bir tabloya dönüşmeden önce mutlaka taleplerin yerine getirilmesi gerektiğini dile getiren Tülay Hatimoğulları, “Anaların barış taleplerinin geri çevrilmemesi çok önemlidir. Bu, toplumun uzlaşısı için bu toplumda Kürt halkının duygusal bir kopuş yaşamasının önüne geçmek için acil ve elzem adımlardan birisidir” dedi.

Alevi Kadınlar Birliği’nin Almanya’da gerçekleştirmiş olduğu 4’üncü kongresini hatırlatan Tülay Hatimoğulları, “Biz elbette kadınlar olarak mesajımızı kendilerine gönderdik, buradan bir kez daha başarılar diliyoruz. Avrupa’daki kadınların bu örgütlenmesine Türkiye’ye yansımaları itibariyle çok değer verdiğimizi belirtmek isterim” diye konuştu.

‘İşkence artık aleni yapılıyor’

Yaşamını yitiren PKK’lilerin cenazelerinin karton kutularda ailelerine verilmesini protesto amacıyla 8 Kasım’da İstanbul’da yapılan basın açıklamasına yönelik polislerin saldırısına değinen Tülay Hatimoğulları, “Gençler aleni bir şekilde işkence gördü. MYK üyemiz ve Gençlik Meclisimizdeki kadın temsilcimiz olan Edanur İbrahimoğlu çok ağır bir işkenceyle karşılaştı. Hepiniz o fotoğrafı gördünüz. O kocaman gözündeki morluk, şişkinliği bu iktidarın kadına yönelik şiddetinin utanç tablosudur” dedi. Tülay Hatimoğulları, şöyle devam etti:

“İstanbul’da bu şiddeti ve gözaltıları protesto etmek için kadınlar bir araya gelmek istedi ve yine orada da engellendiler. Aynı zamanda il binamız içinde gerçekleşen basın açıklamasında, bütün Türkiye kamuoyu o kolluk kuvvetinin kadınların saçlarını tutam tutam nasıl kopardığını gördü. O masada o saçları gördüğümüz zaman insanın içindeki öfke çok daha fazla birikiyor. Eskiden işkenceyi kapalı kapılar ardından karakollarda işkence hanelerde yaparlardı, şimdi iktidar işkenceyi açık aleni sokakta kadınların saçını başını yolacak şekilde yapıyor. Gözlerini şişiriyor. Bizim bunu kabul etmemiz mümkün değil. Buradan gençlik meclisimiz ve Edanur yoldaşımızla dayanışma içinde olduğumuzu bildiriyoruz. Asla iktidar bu yaklaşımı gençlik meclisimizi kadınların mücadelesinin önünde engel teşkil edemeyecek. Özel harp politikası olarak uyguladıkları özellikle Kürt gençleri üzerinde ağırlıklı olarak uyguladıkları uyuşturucu ve çeteleşme politikalarına karşı gençlik meclisinin ortaya koyduğu bu güçlü duruşun yanındayız, Edanurların yanındayız.”

‘Özgür basın geleneğinin kalemi kırılmaz’

Yine aynı gün başka bir şiddete tanık olduklarını dile getiren Tülay Hatimoğulları, “JINNEWS muhabiri Elfazi Toral ve Demokratik Modernite çalışanı Sema Korkmaz yine benzer bir şiddete maruz kaldı. Burada özellikle basın emekçilerine özgür basına yapılmış olan bu haksızlıkları ve baskıları kabul etmemiz mümkün değildir. Özgür basın geleneğinin kalemi kırılmaz merceği çatlatılamaz. Makul yandaş ve cinsiyetçi medyaya karşı özgür basının sesi olmaya devam edecek” diye konuştu.

‘Kobanê Kumpas Davasında kadınlar sistemi yargılıyor’

Kobanê Kumpas Davası’nın devam ettiğine işaret eden Tülay Hatimoğulları, Kobanê Kumpas Davası’nda kadınların erkek egemen sistemi yargıladığına vurgu yaptı. Siyasetçi Sebahat Tuncel’in Kobane Davasındaki savunmalarına değinen Tülay Hatimoğulları, “Evet yaşanan bu haksızlıklara karşı bu siyasi kumpas davalarına karşı biz kadınlar tıpkı Sevgili Sebahat’in söylediği gibi ‘ya bir yol bulacağız ya da bir yol açacağız’” dedi.

‘2024 bütçesi savaş bütçesidir’

Meclis Genel Kurulu’nda devam eden bütçe görüşmelerine değinen Tülay Hatimoğulları, “Parlamentoda da, bu bütçe erkek bütçesidir, savaş bütçesidir, toplumsal cinsiyet rollerinin derinleşmesini sağlayan bütçedir” dediklerini söyledi. 2024 bütçesinin cumhuriyetin ikinci yüzyılının ilk bütçesi olduğuna işaret eden Tülay Hatimoğulları, “Ve ilk bütçe ne yazık ki yüzyıllık geleneğin yolunda olmaya devam eden bir bütçe olarak karşımıza çıktı” diye konuştu.

‘Bu bütçede kadınlar yok’

Bu bütçenin kadının emeğini, depremzedeyi görmeyen bir bütçe olduğunu dile getiren Tülay Hatimoğulları, “Bu bütçe yoksulluğun kendisini bizatihi görmeyen, kadınların yoksulluktan dolayı ödediği ağır bedelleri görmeyen bir bütçe. Bu bütçe toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçe olmalıdır dedik. Bu bütçede engelli kadınlar da yok, bu bütçede KYK yurtlarındaki kadınlar da yok. Bu bütçede parası olmadığı için okuyamayan genç kadınlar yok, mevsimlik tarım işçileri yok, bakım hizmeti adı altında düşük ücretle eve kapatılmak zorunda olan kadınlar yok. Engelli kadınlara da size iş alanı yeterince olmayacak, sembolik olarak belli kurumlara engellileri alacağız diyerek aslında onları da eve hapseden bir bütçe” dedi.

‘Kadın Bakanlığını kesinlikle kuracağız’

Bütün toplumsal alanlarda değişim ve dönüşümü geliştirmek için her bakanlığın özel olarak kadınlarla ilgili bütçe ayırması gerektiğini savunduklarını ifade eden Tülay Hatimoğulları, “Kadınların güvencesiz çalıştırılmasına karşı işsizliğe karşı bu bütçede bir mücadelenin yürütülmesi gerektiğini savunduk ve yine bizler bu bütçede kadın bakanlığını kuracağımızı ifade ettik. Kadın Bakanlığı’nı kesinlikle kuracağız. Kadın Bakanlığı tıpkı diğer bakanlıklar gibi kendi bütçesini görüşen bir bakanlık olacak. Buna da sözümüzü bütün kadınların huzurunda bir kez daha veriyoruz” diye kaydetti.

 ‘Elimizin hamurunu yerel yönetimlerin her alanına bulaştıracağız’

Yerel seçimlere değinerek konuşmasını sürdüren Tülay Hatimoğulları, “Yerel seçimlere nasıl bir strateji ile gideceğimizi önemli oranda kamuoyu ile paylaştık. Ve bu yerel seçimlerde en fazla önemsediğimiz şey yerelden ve yerinden demokratik bir yönetimin inşa edilmesi konusunda başta kadınlar olarak partimizin bu konuda vereceği emek” dedi. Bir kez daha belediyeleri kayyımlardan tek tek alarak toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçeyle bir anlayışla bir yöneteceklerinin altını çizen Tülay Hatimoğulları, şunları kaydetti:

“Elbette hazırlayacağımız kadın beyannamenizde 5 yıllık programımızı da bunun üzerine şekillendireceğiz. Bu konuda yıllara dayalı bir birikime ve pratiğe sahibiz. Kayyım atamalarıyla bizleri sindirmeye çalışanlar halkın iradesini gasp edeceğini zannedenler şunu çok iyi bilsinler ki kadınlar belediyeleri kayyımlara ve kayyımcı anlayışı asla kaptırmayacak. Kendi üretim alanlarımızı bizler yeniden oluşturacağız. ‘Eş başkanlık eşit temsiliyet mor çizgimizdir’ diyerek en güçlü şekilde yerel yönetimlere hazırlanacağız. Elimizin hamurunu yerel yönetimlerin her alanına bulaştıracağız. Çünkü bizler kadın özgürlükçü yerel yönetimler diyerek yola çıkanlarız. Bunu hayat geçirenleriz. Yerel yönetimleri belediyelerden ibaret görenler kadınların iradesini gasp ederek belediyelerin etrafını o dev duvarları örenlere diyoruz, bizler o dev duvarları tek tek yıkacağız. Belediyelerin bahçelerine demokrasi ve insanlık ekeceğiz.”

‘Gelin karar mekanizmalarını birlikte oluşturalım’

Kadınlara yerel seçimler için DEM Partisi’nden aday olması çağrısında bulunan Tülay Hatimoğulları, “Gelin Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nden aday olalım. Söz ve karar mekanizmalarının tamamını kadınlarla birlikte oluşturalım. Kadına yönelik şiddetle mücadele merkezlerimizi sizlerle birlikte yeniden hep beraber kuralım. Üretim alanlarımızı yeniden oluşturalım. Kooperatiflerimiz danışma merkezlerimizi kültür sanat birimlerimizi kadınlar olarak gelin hep birlikte oluşturalım. Gelin kendimizi ve kentimizi hep birlikte örgütleyelim. Çağrımızı buradan yineleyelim.  Özellikle adaylık başvuruları hali hazırda devam ederken Türkiye'nin doğusu batısı kuzeyi güneyi her yerden bütün kadınların adaylık başvuruları yapması için çağrımızı yineliyorum” diye konuştu.

‘Faşist rejime karşı özgürlük mücadelemize devam edeceğiz’

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele günü etkinliklerine katılan kadınlara yönelik polis şiddetini hatırlatan Tülay Hatimoğulları, “25 Kasım etkinliklerine katılan kadınlara Ankara emniyeti ailelerini tek tek arayarak kadınlarla ilgili tehditler savurmuşlar. Bununla ilgili tehditlere maruz kalan kadınlar bir suç duyurusunda bulunmuşlar. Onlarla da burada dayanışma içinde olduğumuzu belirtiyoruz” dedi.

Sadece Kasım ayında 33 kadının katledildiğini, 24 kadının da şüpheli şekilde hayatını kaybettiğine dikkat çeken Tülay Hatimoğulları, kadınları yaşamdan koparmak isteyenlere, toplumsal cinsiyet rollerine mahkum etmek isteyenlere, eve kapatmak isteyenlere, ortaçağın karanlık günlerine geri götürmek isteyenlere inat özgürlük diyeceklerini söyledi. Kadınları savaşlarda katleden, savaşlarda kadınların bedenlerini teşhir eden anlayışa karşı da barış demeye devam edeceklerini dile getiren Tülay Hatimoğulları, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Barış anneleri bembeyaz pırıl pırıl tülbentleriyle nasıl barışı haykırmaya devam ediyorsa, Kürt sorunu çözülsün haykırışlarını sürdürüyorsa bizler de bu haykırışın daha büyük bir ses getirmesi ve yankılanması için mücadelemize devam edeceğiz. İstanbul Sözleşmesini savunmaya devam edeceğiz. Bugüne kadar kazanılmış haklarımızı elimizden almak isteyen bu otoriter faşist rejime karşı biz kadınlar özgürlük mücadelemizi, örgütlü mücadelemizi vermeye devam edeceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum, mücadeleye devam diyorum. Vardık, varız, var olacağız, jin jiyan azadi.”