Sema Bektaş: Halk örgütlendiğinde tüm saldırılar boşa çıkar

Kobanê’de IŞİD’e karşı verilen tarihi direnişi anlatan PYD Sözcüsü Sema Bektaş, devrimden bu yana bütün başarıların halkın desteği ve direnişiyle olduğuna vurgu yaparak, “Tüm zorluklara rağmen halkın iradesi asla kırılmadı” dedi.

RONAHÎ NÛDA

Qamışlo- Türk devletinin, Kürt halkına yönelik siyasi, askeri ve özel savaş saldırıları devam ediyor. Türk devleti en son 4 Ekim’den sonra Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırılarını yoğunlaştırdı. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin verilerine göre; Türk devleti 580 hava ve kara saldırısı gerçekleştirdi. Farklı bölgelere yapılan 224 saldırıda, 221'inde top ve ağır silahlar, 83'ünde ise drone ve savaş uçağı kullanıldı.

Bu saldırılarda doğalgaz, petrol, elektrik santralleri, su istasyonları ve sağlık merkezleri, eğitim yerleri, mültecilerin yaşadığı Waşûkanî ve Roj kampları ile onlarca köy hedef alındı. Sivillerin de hedef alındığı saldırılarda aralarında kadın ve çocukların da olduğu 48 kişi yaşamını yitirdi, 54 kişi ise yaralandı. Yaşamını yitirenler arasında İç Güvenlik Güçleri ile Demokratik Suriye Güçleri mensupları da bulunuyor.

‘Türk devleti halkların yok edilmesi üzerine kendisini inşa etmiş’

Demokratik Birlik Partisi (PYD) Sözcüsü ve İletişim Bürosu Eşbaşkanı Sema Bektaş, Türk devletinin saldırılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türk devletinin saldırılarının ilk kez olmadığına vurgu yapan Sema Bektaş, “Tarih sayfalarına baktığımızda Türk devleti Kürt, Ermeni, Suriyeli gibi halkların yok edilmesi üzerine kendisini inşa etmiştir. Türk devletinin tarihini herkes bilir. Bugün, bu yüzyılda insanlar artık örgütleniyor, haklarını almak için mücadele ediyor. Bunun olmaması için başta Türk devletine karşı olmak üzere egemen güçlere karşı mücadele ediliyor” dedi.

‘DAİŞ çetelerinin yapamadığını yapmaya devam ediyor’

Sema Bektaş, 4-10 Ekim tarihleri arasındaki saldırıları hatırlatarak, "Türk devletinin bölgeye yönelik son saldırıları bölgenin tüm altyapısını hedef almıştır, bu bir ihlaldir. Türk devleti devrimin başında çeteler aracılığıyla yapmak istediği şeyi başaramadığı için tek başına müdahale etti. Serêkanîyê ve Efrin’e nasıl saldırıp işgal ettiğini gördük. Bugün Türk devleti DAİŞ çetelerinin yapamadığını yapmaya devam ediyor. Bugün bölgenin altyapısını hedef alıyor çünkü alt yapının bölge için önemini biliyor. İnsanlar yeni yüzyılda elektriksiz ve susuz bırakılırken, asıl olarak göç ettirilmeye zorlanıyor” şeklinde konuştu. Saldırılarla halkın göç ettirilmek istendiğini belirten Sema Bektaş, şunları ifade etti:

"Türk devletinin mesajı bölge halkını göç ettirmek ve buraları boşaltmaktı. Devrimin başlangıcından bu yana bölge halkının kendini savunması, güvenliğini sağlaması ve her türlü saldırıya karşı mücadele etmesi üzerinden on yıl geçti. Türk hükümeti, halkı göçe teşvik etmek ve yüzyılın planını burada hayata geçirmek için bu saldırılarla tüm hizmet yerlerini durdurmak istiyor. Bu yeni değil, Erdoğan kalkıp her yerde kendi coğrafyasından bahsederken Halep'ten, Kuzey ve Doğu Suriye'den, Kerkük'ten bahsediyor. Bu Türk devleti açısından stratejik bir şey ve bu konudaki planını hayata geçirmek istiyor.”

‘Türk devleti tüm imkanlarını Kürt halkını yok etmek üzerine kullanıyor’

Türk devletinin Suriye'nin Kuzey ve Doğu bölgelerine yönelik saldırılarını durdurmadığını vurgulayan Sema Bektaş, "Bugün Türk devleti Kürt halkına karşı soykırım savaşı yürütüyor, dolayısıyla her türlü saldırıyı geçekleştiriyor. Bugün Suriye'nin Kuzeyi ve Doğu’suna saldırdığını, Efrin ve Serêkanîyê bölgelerinde demografik değişim gerçekleştirdiğini, evler inşa ettiğini, Güney Kürdistan'da onlarca yere yerleştiğini ve saldırdığını görüyoruz. Medya Savunma Alanları’na yönelik saldırısında uluslararası alanda savaş suçu işliyor. Halka karşı kimyasal silah kullanıyor. Bugün Türk devleti tüm imkanlarını, tüm politikalarını Kürt halkını yok etmek üzerine kullanıyor” diye kaydetti.

‘Kuzey ve Doğu Suriye Kurdistan halkının umudu haline geldi’

Kurdistan’ın en küçük parçası olan Kuzey ve Doğu Suriye’nin Kurdistan halkının umudu haline geldiğine vurgu yapan Sema Bektaş, “Kadınlar devrimin öncülüğünü yapmıştır. Bugün onlarca insan buraya geliyor ve kadınların devrimdeki liderliğini görüyor. Bütün bunlar Erdoğan'ın hoşuna gitmediği için her şekilde saldırıyor. Bugün Kuzey Kürdistan'da siyasi soykırım savaşı yaşanıyor ve binlerce siyasetçi, devrimci ve kadın cezaevlerinde. Kürtler bugün de tarihsel olarak direniyorlar. Türk devletinin politikası her şekilde devam etmektedir. Siyasi, kültürel ve askeri soykırımlar yapmaktadır. Ayrıca tüm toplantılarını Kürt halkına yönelik soykırımla ilgili yapıyor” diye belirtti.

‘Kobanê kentindeki direnişin sesi tüm dünyaya yayıldı’

1 Kasım Dünya Kobanê ile Dayanışma Günü vesilesiyle adı tüm dünyaya yayılan Arîn Mirkan başta olmak üzere Kobanê direnişinde yaşamını yitiren onlarca direnişçiyi andıklarını dile getiren Sema Bektaş, şöyle konuştu:

“DAİŞ’in iki günde işgal etmeyi planladığı Kobanê kentinde yaşanan direniş çok büyüktü. Kobanê’de 134 gün boyunca büyük bir direniş yaşandı ve bu direnişin sesi tüm dünyaya yayıldı. O gün herkes Kobanê ile bir oldu. Kobanê direnişinden alacağımız mesaj ve anlam, gerçekten de halkın bu tavır ve hakikate sahip olduğu, kazanımlarına ve topraklarına karşı birlik olduğu, dolayısıyla dünyanın da onlarla birlik olduğudur. Odaklanabileceğimiz bir diğer husus Kobanê'de ortaya çıkan ulusal birliktir. Kobanê tehdit edildiğinde yaşanan direniş diğer kesimlerin de bu direnişe katılmasını sağladı. Düşmanın ulusal birliğin gerçekleşmesini istemediğini her zaman görüyoruz. Çünkü biliyor ki, Kürtler birlik olursa değişim güçlerini kullanabilirler, saldırılar bu yüzden oluyor. O ruh ve direniş her zaman devam ediyor."

‘Direniş bugün de devam ediyor’

“Kobanê direnişi olmasaydı Şam da tehlikede olurdu” diyen Sema Bektaş, Kobanê direnişiyle birlikte Suriye için de yeni bir sürecin başladığının söylenebileceğini ifade etti. Sema Bektaş, “Eğer Kobanê'de o direniş çıkmasaydı, çeteler ve DAİŞ Şam'ın her yerinde olacaktı. Çünkü çeteler projelerini Şam ve Irak'a yönelik yapmıştı. Kobanê direnişi Kürdistan'da yeni bir sürecin başladığının mesajı olarak doğdu. Halkın nasıl örgütlendiği, topraklarını nasıl koruduğu ve nasıl liderlik ettiği, bizim kendi başımızın çaresine bakabilme imkanına sahip olduğumuz ortaya çıktı. Elbette bu direniş bugün de deam ediyor” dedi.

‘Halk örgütlenmeseydi direnemezdik’

Direniş sürecindeki halkın desteğine de değinen Sema Bektaş, "Devrimin başlangıcından bugüne kadar, eğer bir şeyler başardıysak ve dünyada tanınıyorsak, bütün bunlar halkın desteği ve direnişiyle olmuştur. Bugün bu mücadele sayesinde Kürtler biliniyor, Demokratik Ulus Sistemi biliniyor. Eğer halk örgütlenmeseydi IŞİD'e ve Türk devletine karşı direnemezdik” diye konuştu. Devrimin üzerinden 11 yıl geçtiğini ve günlerdir saldırıların devam ettiğini söyleyen Sema Bektaş, “Saldırılara karşı en büyük güç halkın direnişi ve tutumudur. Tüm dünyada bu direniş ve örgütlenmemizle tanındık. Halk örgütlendiğinde tüm saldırılar boşa çıkıyor. Tüm zorluklara rağmen iradeleri asla kırılmadı. Günümüzde anneler çocuklarının törenlerinde tavırlarını ortaya koyuyorlar. Bu direniş ve azim, bu devrime güç verdi, bugün de devrimimiz devam ediyor" diye konuştu. Saldırılara karşı koyabilmek için daha fazla örgütlenme ve savunma hattına ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Sema Bektaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Halka ve bölgeye karşı işlenen ihlallere karşı, siyasi ve diplomatik bir mücadele gerekir. Bizim diplomasimiz halkın diplomasisidir. Mevcut saldırılarda genel bir sessizliğin olduğunu gördük, dolayısıyla Türk devletinin politikasını ve ihlallerini tüm dünyaya duyurmak gerekiyor. Ayrıca demokratik ilkeler, kadın özgürlüğü ve devrim konusunda halkla ittifaklarımızı güçlendirelim. İnsanlarla ilişkilerimizi ne kadar güçlendirirsek, o kadar gücümüz olur. Öte yandan devrimci halkın mücadelesini güçlendirmeli, toplumumuzu eğitmeliyiz. Türk devleti her taraftan saldırıyor, dolayısıyla toplumun örgütlenmesi gerekiyor. Kazanımları korumak kaybetmekten daha zordur. Ne kadar çok kazanırsak, o kadar çok saldırı gerçekleşecek, bu nedenle organizasyonel gücümüzü güçlendirmeliyiz."