HDP’li vekillerin adalet eylemi 12’nci gününde

HDP’li vekiller Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin son bulması için başlattıkları adalet nöbeti eyleminin 12’nci gününde ‘Bir an önce İmralı kapıları açılmalı’ dedi.

Ankara- Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin son bulması için gerçekleştirdikleri adalet nöbeti eylemlerinin 12’nci gününde. HDP milletvekilleri Ayşe Sürücü, İmam Taşcıer, Murat Sarısaç, Hasan Özgüneş, Kemal Bülbül, Fatma Kurtulan, Hüseyin Kaçmaz, Mahmut Toğrul, Erdal Aydemir ve Celadet Gaydalı “İmralı’da hukuk uygulansın” ve “Tecrit insanlık suçudur” yazılı dövizler taşıyarak Meclis Dikmen kapısı önünde açıklama yaptı.

‘Faşizan zihniyetle karşı karşıyayız’

Açıklamada Abdullah Öcalan’ın ağır tecrit altında tutulduğuna dikkat çekilerek “Bugün gelinen nokta itibariyle şunu görüyoruz. Bu ülkede tek adam rejimine dayalı, oligarşik faşizan bir zihniyetle karşı karşıyayız. 23 yıldır İmralı’da Sayın Öcalan ve arkadaşları üzerinde bir tecrit uygulanıyor. Bu tecrit uygulaması ne dini ölçülere ne ahlaki ölçülere ne Türkiye’deki hukuka ne de evrensel hukuka uymuyor. Vicdanların kuruduğu ve hukukun askıya alındığı bir dönemi yaşıyoruz” denildi.

‘İnceltilmiş bir idam biçimidir’

Tecrit politikalarının tüm halk üzerinde uygulandığı belirtilen açıklamada aynı zamanda Türkiye cezaevlerinde yaşanan baskı ve tecrit politikalarına da vurgu yapıldı.

Açıklamada bütün zindanlarda ağırlaştırılmış bir biçimde tecrit uygulandığı kaydedilerek devamla, ‘’Son 2 yılda hastalıktan dolayı 142 tutsak yaşamını yitirdi. Bin 605 tutsak hasta Bunların içerisinde 500’den fazlası ağır hasta. Zindanlardaki uygulama 12 Eylül rejimini aratmıyor. Kenan Evren rejimi, zindanlarda 50 tutsağı idam etti ama AKP ve MHP rejimi, hasta tutsakları tedavi ettirmeyerek, fiili idama tabii tutuyor. Aksi halde bu kadar insanın cenazesi çıkmazdı, bu bilinçli ve inceltilmiş bir idam biçimidir” diye belirtildi.

‘Türkiye’de kimsenin can güvenliği kalmadı’

Tecridin hem zindanlarda hem İmralı’da ağırlaştırılmasının ve bir bütün olarak topluma sirayet ettirilmesinin temel iki nedeninin olduğunun belirtildiği açıklamada, ‘’ Biri; Kürt sorununun 100 yıldır çözülmemiş olması ve tüm hükümetlerin bu sorunu şiddet zihniyetiyle sonuçlandırıp ortadan kaldırabileceklerine inanmalarından ve bu keçi inadını sürdürmelerinden kaynaklanıyor. Diğer bir husus da ülkede sürekli darbelerin, sıkıyönetimlerin ve OHAL zihniyetinin toplum üzerinde sürdürülmesi ve toplumun kendini ifade etmesinin ve örgütlenmesinin önünün kesilmesinden kaynaklıyor. Bugün Türkiye’de hiç kimse can güvenliğine sahip değildir. Hiç kimse kendisini özgürce ifade edilebilecek, rahatça örgütlenebilecek bir zemin bulamıyor. Bu zihniyetin bu şekilde devam etmesi de Türkiye’yi kaosa sürüklüyor’’ denildi.

İmralı kapıları açılırsa…

Açıklamada eğer İmralı kapıları açılırsa Türkiye’nin şu an içinde bulunduğu cehennem hayatından, kirli savaştan, zulüm rejiminden kurtulabileceği ve demokratik, özgürlükçü, hukuka dayalı bir sisteme kavuşabileceği ifade edilerek devamla şunlar belirtildi: ‘’Daha önce şunu açıkça gördük. Oslo görüşmelerinde ve 2012-2013’te yapılan görüşmelerde Türkiye halkları bir umuda evrildiler, Türkiye rahatladı. Sayın Öcalan’ın son görüşmelerinden birinde şöyle bir sözü vardı: ’Bana imkân yaratılırsa, muhatap bulabilirsem bu kirli savaşı ve çatışma ortamını ortadan kaldırabilirim.’ Bundan daha güzel imkân olabilir mi?’’ diye belirtildi.

‘Bir an önce İmralı kapıları açılmalı’

22 aydan fazla bir zamandır hiçbir hukuki gerekçe gösterilmeden, Sayın Öcalan ve arkadaşları avukatları ve ailesiyle görüştürülmediğine dikkat çekilen açıklama da, ‘’Dış dünyayla bir temasları yok. Dolayısıyla bu durum hem halklar açısından hem aile ve yakınları açısından bir endişe kaynağı oluyor.  Bunun kabul edilmesi mümkün değildir. Bu da olumsuzlukların, çatışmaların ve kaosun derinleşmesine zemin oluşturuyor. Bir an önce İmralı kapılarının açılmasını, her tutuklu ve hükümlünün hakları olan hakların İmralı ve diğer cezaevlerinde demokratik ülkelere yaraşır bir şekilde uygulanmasını talep ediyoruz’’ diye devam edildi.

‘Mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz’

Açıklama “Kürt sorununun demokratik çözümünün önünün açılması, sözü olan herkesin sözünü barışçıl bir tarzda söyleyerek sonuca götürülmesi gerekir. Bu Meclis de, demokratik bir zeminde tüm tarafların görüşmesi yoluyla Türk başta Kürt sorunu olmak üzere Türkiye’nin tüm sorunlarını çözme şansına sahiptir. Siyaset ve iktidarın aciziyetinden kaynaklanan sorunlardan kaynağını alıyor her şey. Bunun için diyoruz, bu tecrit bir an önce kaldırılmalı, avukatları ve yakınları Sayın Öcalan ve diğer tutuklularla görüşmelidir. Biz umutluyuz, mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz” ifadeleriyle sonlandırıldı.