HDP'li Tülay Hatimoğulları: Lütfen topraklarınızı satmayın

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tülay Hatimoğulları, toplumsal dayanışmayı büyütmeye devam etme çağrısında bulunarak, “Depremden etkilenen bölgelerden göç eden yurttaşlarımıza bir kez daha sesleniyoruz. Lütfen topraklarınızı satmayın” dedi.

Ankara- Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Tülay Hatimoğulları, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında deprem bölgesinde yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Depremin ilk gününden bu yana Hatay’da felakete dair tanıklıklarını anlatan Hatimoğulları, son yüzyılın en büyük depremiyle karşı karşıya olunduğunu anlattı.

Depremin değil binaların dayanıksızlığının, denetimsizliğin öldürdüğüne vurgu yapan Tülay Hatimoğulları, “Kızılay, AFAD gibi liyakatsiz, beceriksiz, teçhizatsız, yakınlarını ve yandaşlarını atayarak, bu kurumların içini boşaltan bu saray iktidarı, depremde kayıplarımızın bu kadar büyük olmasının temel nedeni. Evet deprem değildi bizi öldüren, saray rejiminin bize karşı niyetiydi, deprem bölgesindeki insanlara karşı niyetiydi ve koltuğunu koruma sevdasıydı bizi öldüren” dedi. Bilerek ve isteyerek bir cinayete göz yumulduğunu, bilerek ve isteyerek bir seferberlik ilan edilmediğini söyleyen Tülay Hatimoğulları, “Kızılay’ı, AFAD’ı iyice içi bomboş kuruma çeviren bu saray rejimi, bu katliamın altına imza atanın ta kendisiydi” ifadelerini kullandı.

‘Cumhurbaşkanı istifa etmeli’

AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AFAD ile Kızılay başkanları dahil olmak üzere bütün yöneticilerinin derhal istifa etmesini isteyen Tülay Hatimoğulları, “Çünkü sadece sınıfta kalmadılar, bu cinayetin aynı zamanda ortağı konumundalar” dedi.

Depremle ilgili ilk izlenimlerini paylaşan Tülay Hatimoğulları, şunları aktardı:

“Deprem olduğu ilk anda ailem tarafından haberdar edildim. Ailem Samandağ’da yaşıyor. Benim de yaşadığım mahalle yerle bir oldu. Hızla yola çıktık burada daha önce AFAD’ta gönüllü olarak çalışmış, madende, kurtarma ekiplerinde gönüllü olarak çalışmış arkadaşlarla. 100 kilometreyi 4-5 saatte gidebildik. Bunu kabul ediyorum yollar kötüydü, zincirleme kazalar vardı. Bunu neden söylüyorum. Birazdan neden söylediğime geleceğim. Biz Hatay’a gittiğimizde, kent karanlığa teslim edilmişti. Her yer zifiri karanlıktı, biz yollardan dolayı gecikmeli gidebildik. O kadar karanlıktı ki her yer yolların ortada yarıldığı yerlerde yavaş gitmek zorunda kaldık. Ortadan yarılmış olan yollara halk müdahale etmiş. Mandalina sandıklarıyla bir kazaya sebebiyet vermemek için orada dizilmiş mandalina sandıklarını gördüm. Samandağ’a yetişir yetişmez yetkililere ulaştım. Orada enkaz altında kalan kolluk da vardı, polis de asker de yaşamını yitirdi doğrudur. Akşam karanlık çökene kadar bir polis ve jandarma yoktu sokakta. En azından trafiği düzenlemek üzere. Bu tam terk edilmişliğin vesikasıdır. Orada yerel yetkililerle yaptığım görüşmeler sonucunda yerel yetkililerin de merkezi hükümeti çaresizlik içinde beklediğinin canlı tanığıyım. Lütfen Meclis’te bir şeyler yapın, hükümet devreye girsin sözlerini oradaki birçok insandan duydum. Ertesi gün yine bir jandarma ve polis dahi yoktu en azından bırakın yardımları trafiği düzenleyecek.”

İktidar sözcülerinin muhalefete yönelik dezenformasyon yaptığı, deprem üzerinden siyaset geliştirmek istediği açıklamalarını duyduklarını dile getiren Tülay Hatimoğulları, “Tam tersi bunu yapmak isteyen AKP iktidarı ve Saray rejiminin ta kendisidir” dedi. Devletin deprem bölgesinde olmadığını, Hatay’da deprem bölgesinin tamamını dolaştığını iki güne kadar bir askerin dahi sokaklarda olmadığını yineleyen Tülay Hatimoğulları, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın ilk günden itibaren askerlerin sahada olduğu açıklamasının yalan olduğunu söyledi.

‘AFAD ekibi eli boş gelmişti’

Depremin birinci gününün gecesinde saat 3 sularında bir AFAD ekibinin kendisinin de içinde bulunduğu mahalleye geldiğini aktaran Tülay Hatimoğulları, “İlk AFAD ekibini biz karşıladık ve birlikte olduğumuz arkadaşlarla arama kurtarma çalışmalarına fiilen katıldık. Kepçe yoktu 40 dakikayı aşkın sürede bir kadını kurtarmak için bizzat kepçe bulma işini ben üstlendim. Bunu büyük bir onur ve mutlulukla söylüyorum. Bir kadını kurtarmayı başarabildik oraya kepçeler seferber edilseydi, yakın illerden o kepçeler gelebilirdi” dedi. Özellikle Akdeniz tarafından çok hızlı araç seferberliğinin yapılmadığını vurgulayan Tülay Hatimoğulları, şunları aktardı:

“AFAD’ın elinde ilk ekipte birkaç makas, birkaç kazma vardı, küreği de bizden istediler o saatte kürek bulduk. Daha sonra başka bir ekibin intikal ettiğini duyduk onlara da yardım ettik. 15 kişilik AFAD ekibinin üstünde sadece AFAD önlüğü vardı. ‘Temsilciniz kim’ diye sordum bir kişi benimle muhatap oldu kendimi tanıttım ve konuştum. ‘Niye geldiniz’ o zaman dedim. İçeride feryat figan bizi kurtarın diyen bir anne baba, dışarıda da ağlayan bir genç çocuğun haykırışları karşısında AFAD’tan bir kadının hüngür hüngür ağladığına tanık oldum. Biz elbette kurumların yapısını eleştiriyoruz ama orada gönüllü olarak bulunan bütün yurttaşlara, destek için gelen şahıslara minnettarız. Ama AFAD ekibi eli boş gelmişti asla onlara teşekkür etmeyeceğiz ve AFAD yönetimi derhal istifa etmelidir. Onlara ne demişler biliyor musunuz ‘yurtdışından gelen ekiplerin mühimmatlarını kullanacaksınız’. Bizim elimizde hiçbir şey yok. Sesi gelen insanlara yardım eli uzatamadığını AFAD gördük. Bize şunu söylediler. Biz burada bırakıldık hiç muhatabımız yok ne yapacağımızı bilmiyoruz elimizde hiç bir şey yok. Bunu bizzat kendilerinden duyduk”. 

İkinci gün Armutlu’daki arama kurtarma çalışmalarına tanıklık ettiklerini aktaran Tülay Hatimoğulları, arama kurtarma çalışmalarına gelen belediye ekiplerinin İstanbul havalimanında 6 saat bekletildiğini söyledi. İçişleri Bakanı’nın hava koşullarını gerekçe göstermesine tepki gösteren Tülay Hatimoğulları, şunları ifade etti:

“Bütün o hava ve yol koşullarının aşarak yetişmiş olan kamyonları içinde araç ve gereçlerin olduğu kamyonlar, Hatay il sınırında bekletilmiş ‘şimdi size ihtiyaç yok burada bekleyin’ demişler. Ekipler gelmiş ama mühimmat gelmemiş, ekipler yeterince verimli çalışamıyorlar. Hala çıkıp utanmadan sıkılmadan ihmal yok biz halkın yanındaydık deme cüretini gösteriyorlar. Cesaretiniz varsa İçişleri Bakanı da Milli Savunma Bakanı da Cumhurbaşkanı da gitsin bunu deprem bölgesinde insanlara söylesin. Yandaşlarını toplayıp kendisini alkışlatacak bir senaryo değil gerçekten gelişigüzel, herhangi bir deprem bölgesine gitsin ve desin ki ‘devlet yanınızda mıydı’! Sorsun oradaki gerçekleri görecektir. Depremde yakınlarını, arkadaşlarını, çevresini kentini kaybetmiş bir insan olarak burada konuşuyorum. Kime mikrofon uzatırsanız burada söylediklerimin hepsini onlardan duyacağınızdan emin olabilirsiniz.”

‘Antakya’nın bin yıllık tarihi dokusu da enkaz altında’ 

İmar affına ‘hayır’ diyen tek parti olduklarını hatırlatan Tülay Hatimoğulları, “İmar affı da tam cinayete atılmış imzadır. Bu asla kabul edilebilir bir şey değildir. Bu iktidarın alnındaki kara yazılardan biri olarak kalacaktır” dedi. Antakya’nın sadece binasının insanının değil bin yıllık tarihi dokusunun da enkazda kaldığını vurgulayan Tülay Hatimoğulları, “İnsanların yaşadığı en büyük acılardan biri çok sayıda yakınını kaybetmesini enkaz altında bulunan insanların açıklanan sayının bir kaç katı olmasıdır” diye konuştu.

‘Toplumsal dayanışma ağları devam etmeli’

“Şimdi devlet bizim sesimizi duymadı, devlet bizi bu bölgelerde ölüme terk etti. Her bölgede, bütün deprem bölgelerinde olduğu gibi Hatay’ı da ölüme terk ettiler” diyen Tülay Hatimoğulları, toplumsal dayanışmanın büyük umut olduğuna vurgu yaptı.

Yurt içinden, yurt dışından depremzedelerin yaşama tutunmaları için bir dal olmayı başarabilen bütün dayanışma ağlarına, ağlara katkı sunan herkese teşekkür eden Tülay Hatimoğulları, “Bölgede çok büyük bir yıkım var. O bölgede hayatta kalan insanların yaşamlarını idame ettirebilmesi için daha uzunca bir süreye ihtiyacımız var. O yüzden bu toplumsal dayanışma ağları, sistematik bir şekilde bir süre daha devam etmelidir” dedi.

‘Çadır, kuru gıda, temizlik ve hijyen malzemeleri hala acil ihtiyaç’

Hala deprem bölgesinde en fazla talep edilen ihtiyaçların çadır, kuru gıda, temizlik ve hijyen malzemeleri olduğunu sıralayan Tülay Hatimoğulları, “Bunlar hala ihtiyaç olarak kendini koruyor. Lütfen desteklerinizi, dayanışmalarınızı eksik etmeyin. Toplumsal dayanışma bir yandan depremde yaşamını kaybedenlerin yakınları için hayata tutunmak, bir yandan çok önemli umut kaynağıydı, ihtiyaçlarının karşılanmasını yanı sıra böyle bir anlamı da vardı dayanışmanın” şeklinde konuştu. 

‘İktidar dayanışma ağlarına müdahale etmeye çalışıyor’

Tülay Hatimoğulları, iktidarın şimdi de bu dayanışma ağlarına müdahale etmeye çalıştığına dikkati çekere Mereş’in Bazarcix (Pazarcık) ilçesinde yardımların toplandığı Hasankoca Cemevi Yardım Merkezi’ne el konulmasını hatırlattı. Farklı alanlarda kurulan dayanışma merkezlerine iktidarın el koymak istediğine işaret eden Tülay Hatimoğulları, şunları ifade etti:

“Ya siz gelmediniz, bu insanlar bizlerin yaralarını sardı. Üstüne üstün onları mı cezalandıracaksınız? Bu mu sizin adaletiniz? Bu size yakışandır ama buna müsaade etmeyeceğiz. Sakın bunu denemeye kalkmayın. Toplumun tepkisi ile karşılaşırsınız. Çünkü depremzedeler sizden önce bu sivil yardımlaşma ağını yanlarında gördüler. Bu sivil inisiyatifleri yanlarında gördüler, sizleri değil. Bu dayanışma ağına müdahale etmek, başta işlediğiniz cinayetin benzerini işlemeye devam etmek anlamını taşır ve bizler buna asla müsaade etmeyeceğiz.”

‘Kamu görevini yapmak zorundadır’

Kamunun depremzedelerin yaralarını sarma konusunda şimdiye kadar yapmadığı görev ve sorumluluklarını şimdiden sonra yapmak zorunda olduğuna vurgu yapan Tülay Hatimoğulları, “Orada yıkılan binalarda önce enkaz altında kalan canları, mümkünse vücut bütünlüğü bozulmadan çıkarılması zaten birinci ve en acil görevlerimiz arasındadır. Bu çağrıyı bir kez daha yineliyoruz. Şu anda kaba bir şekilde enkaz kaldırma çalışmaları başlamış ve insanların vücut bütünlüğü olmadan, belki de bazı insanların dikili bir mezar taşı bile olmayacak. Şu an dışarıda yakınlarının enkaz altından çıkarılmasını bekleyen duygu tam olarak şudur ‘bari bir mezar taşı olsun’. Bu o kadar insani ve o kadar anlaşılabilir bir şey ki buna da hizmet etmeyen bir enkaz kaldırma çalışması yürütülüyor. Bu konuda bir kez daha uyarıyoruz. Enkaz altında kalan insanların vücut bütünlüğü mümkün mertebe bozulmadan oradan çıkarılıp, bir mezar taşı olsun istiyoruz” dedi. 

‘Topraklarınızı satmayın’

Enkazlar kaldırıldıktan sonra sıranın kentleri yeniden inşa etmeye geleceğini söyleyen Tülay Hatimoğulları, “Kenti yeniden inşa ederken, bu iktidarın 5’li çetesine şimdiden peşkeş çekmeye çalıştığının farkındayız oradaki toprakları. Ne yapacak, nasıl düşünüyor? Gölcük depremi gibi mi işletilecek. Henüz bunlar hakkında bilgiye sahip değiliz. Ama buradan bir kez daha uyarıyoruz. Sakın ve sakın orada insanları ölüme terk ederek, bölgeyi insansızlaştırarak, bir demografik yapı değişimine ya da oradaki tarihi kentin dokusunu daha da bozmaya ki deprem zaten yeterince bozdu, ortadan kaldırmaya çalışan bir plan ve proje, bir ticaret alanı gibi göreceğiniz plan ve projeden uzak durun. Buna asla müsaade etmeyeceğiz. Bizler topraklarımızı seviyoruz. Bizler yeniden döneceğiz, o topraklarda hayatlarımızı kuracağız, yeniden inşa edeceğiz. İşte oradaki yurttaşın gerçek hissiyatı, duygusu, fikri ve düşüncesi budur” şeklinde konuştu. Yaşanan kısmi göçün önemli oranda geçici olacağı kanaatinde olduklarını söyleyen Tülay Hatimoğulları, “Biz buradan değerli tüm yurttaşlarımıza, depremden etkilenen bütün bölgelerden göç eden yurttaşlarımıza bir kez daha sesleniyoruz. Lütfen topraklarınızı satmayın, topraklarınızı terk etmeyin. Topraklarımıza sonuna kadar sahip çıkacağız, kentimize, yaşam alanlarımıza yeniden sahip çıkacağız” dedi.

Depremle ilgili gelen yardımlar başta olmak üzere bütün kamu kaynakları seferber edilerek depremzedelerin yaralarının sarılması gerektiğini söyleyen Tülay Hatimoğulları, “Sakın ola ki bu paraları önceki gibi yemeye kalkmayın buna asla müsaade etmeyiz bunu kursağında bırakırız” şeklinde konuştu.

‘Bu depremi Jeoloji Mühendisleri Odası görüyor siz niye önlem almıyorsunuz?’

TMMOB Jeoloji Mühendisler Odası’nın 8 Şubat 2021 tarihli raporunda, bu topraklarda çok canlı fay hatlarının olduğunun bunların 7’nin üzerinde depremlere neden olabileceğinin tespit edildiğini hatırlatan Tülay Hatimoğulları, şunları aktardı:

“Bu rapor yayınladıktan sonra Kırıkhan’da 18 Aralık akşamı 4,8 şiddetinde bir deprem gerçekleşiyor. 18 Aralık 2022’de biz aynı günlerde ben, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına bir soru önergesi veriyorum. Soru önergesinin örneği buradadır sizlerde meclis arşivinden bakabilirsiniz. TMMOB’un Jeoloji Mühendisleri Odasının bu raporunu kendilerine aynı zamanda sunan bu konuda nasıl önlem aldıklarını ne gibi hazırlıklar yapıldığını soran bir önerge. Biz bu soru önergemize yanıt alamadık. Sayın bakan siz izleyici kaldınız raporlara, bizim sorularımıza. Bu soru önergesini verme tarihimiz 22 Aralık 2022, depremin yaşandığı tarih 6 Şubat 2023. Yani haftalar sonra bu deprem yaşandı. Bu depremi Jeoloji Mühendisleri Odası görüyor, biz görüyoruz, siz niye görmüyorsunuz? Siz niye önlem almıyorsunuz, depremi önleyemezsiniz ama AFAD’ı güçlendiremez miydiniz yerellerde AFAD’ın imkanlarını güçlendiremez miydiniz? Kızılay’ın içini boşaltmayıp arama kurtarma ekiplerini hazırda tutamaz mıydınız?”

‘Halk not aldı’

Hükümet Sözcüsü Ömer Çelik’in “Biz her şeyi not alıyoruz” sözlerini hatırlatan Tülay Hatimoğulları, “Şimdi deprem ya şimdi yaralarımız açık ya şimdi susuyoruz. Büyük mü yaptığınızı sanıyorsunuz siz zaten sustunuz, siz zaten ölümleri izlemediniz. Şu saatten hangi cüretle neyi not alıyorsunuz. Halk not aldı, hak sizin bu insan düşmanlığınızı bu ırkçı yaklaşımlarınızı yoğunluklu olarak Alevilerin yaşadığı bölgeleri ölüme terk ettiğinizi tarih unutmayacak tarih bunu büyük harflerle not aldı. Bunu sağlam sayfalara yazdı bunu da siz unutmayın” dedi. 

‘Asi nehri ters akmaya devam edecek’

Antakya’nın çok tanrılı dinlere de ev sahipliği yaptığı gibi 3 büyük semavi dine de beşiklik etmiş bir memleket olduğunu söyleyen Tülay Hatimoğulları, “21’inci yüzyılda bilimin ve teknolojinin bu kadar geliştiği bir çağda, kentimiz büyük bir göçük altında kaldı. Kentimizi asla terk etmeyeceğiz bizden önce terk etmeyenler, o kenti yeniden küllerinden yaratanlar gibi kentimizi terk etmeyeceğiz” şeklinde konuştu. Asi Nehri’nin bütün kayıplarına rağmen ters akmaya devam edeceğini belirten Tülay Hatimoğulları, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kiliselerimizin çanları, minarelerimizin ezanları, hazanlarımızın ilahileri ve Hazreti Hızır Türbesi’nden yükselen ‘Ya Ali ya Emirü’l Mü’minin’ duaları birbirine karışmaya devam edecek. Göçük altından yükselen sesleri hiçbir zaman unutmayacağız. ‘Bizi kurtarın, sesimizi duyan var mı?’ seslerini hiçbir zaman unutmayacağız. Toplum bizim sesimizi duydu, devlet bizim sesimizi duymadı. Ama toplum bizim sesimizi duydu ve bize yemyeşil bir dal uzattı yeniden hayata tutunmak için. Bu uzatılan dalı bizler tuttuk, tutmaya devam edeceğiz ve tarihte olduğu gibi kentlerimizi yeniden küllerimizden doğarak inşa edeceğiz. Buradan bir kez daha diyoruz ki kentimizi toplum merkezli bir anlayışla yeniden inşa etmek için toplumsal dayanışmayı büyütmeye, örgütlenmeye, tek vücut olmaya devam edelim.”