HDP Kadın Meclisi: Kadın dayanışmasını büyütme zamanı
Cuma günü gerçekleştirdikleri toplantının sonuç bildirgesini açıklayan HDP Kadın Meclisi, Deniz Poyraz’ın katledilmesi, Afgan kadınların yaşadığı durum, orman yangınları ve savaş politikaları başta olmak üzere birçok konuya dikkat çekerek, “Erkek egemen ittifakının haklarımıza ve kazanımlarımıza yönelik saldırılarına karşı kadın dayanışmasını büyütme zamanı” dedi.
Haber Merkezi - Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi, 10 Eylül’de gerçekleştirdiği toplantının sonuç bildirgesini kamuoyu ile paylaşırken, toplantının İzmir’de katledilen Deniz Poyraz’a adandığı belirtildi. Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs (Covid-19) salgınında fırsatçı kapitalist erkek egemen iktidarların yaşadıkları krizleri savaş ve şiddet politikalarıyla gidermeye çalıştığına dikkat çekilen bildirgede, özellikle Ortadaoğu’da yaşanılan gelişmeler ve Afganistan’da yaşanan savaşın bu politikalarla ele alınmayacağının vurgusu yapıldı.
Bildirgenin devamında şunlar belirtildi:
“Bugün Ortadoğu’da adeta bir üçüncü dünya savaşı yaşanmaktadır. Ortadoğu halklarının iradesi, inançları, talepleri göz ardı edilmiş halkların, kadınların kaderi karanlık IŞİD ve benzeri çetelerin insafına bırakılmak istenmiştir. AKP-MHP erkek iktidarının ise içeride Kürt ve kadın düşmanlığı üzerinden yürüttüğü kirli savaş politikalarını Afganistan’da üstlendiği rolle Ortadoğu’daki kadın mücadelesi için büyük bir tehdittir. Tüm bu savaş politikalarının karşısında direnen, haklarından ve kazanımlarından vazgeçmeyen bir kadın mücadelesi olduğunu Rojava’da, Şengal’de olduğu gibi bugün Afgan kadınların mücadelesinde de görüyoruz. Alanlarda, meydanlarda sesini yükselten Afgan kadınların direnişini selamlıyoruz.
“Özgür bir yaşamı hep birlikte inşa edeceğiz”
Savaş ve şiddet politikalarının en ağır sonucunu biz kadınlar yaşıyoruz. Kadınlar bu politikalardan kaynaklı evlerini, yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalıyor. Göç yollarında her türlü istismara maruz kalan kadınlar, geldikleri yerlerde yoksulluk, işsizlik ve emek sömürüsü ile karşı karşıya kalmaktadır. 17 ilde gerçekleştirdiğimiz ‘Kadın Yoksulluğuna Hayır Kadınlar için Adalet’ buluşmalarında savaş ve şiddet politikalarının maliyetinin kadınlara nasıl yansıdığını bir kez daha gördük. Bizler dayatılan kadın yoksulluğuna karşı mücadele etmeye devam edeceğimizin sözünü bir kez daha veriyoruz. Savaşa ve şiddet politikalarına karşı demokratik özgür bir yaşamı biz kadınlar hep birlikte inşa edeceğiz.
“İktidardan hesap sormaya devam edeceğiz”
İktidarını ayakta tutmak içi her türlü cinsiyetçi, ırkçı, faşist söylemleri besleyerek toplumu kutuplaştıran erkek egemen ittifaka karşı bileşik mücadelemizi büyüteceğiz. Deniz Poyraz yoldaşımızın katledilmesi, Konya’da gerçekleştirilen ırkçı saldırı ve son olarak Miraç Miroğlu’nun zırhlı araçla katledilmesi, iktidarın özel savaş politikalarından bağımsız değildir. Bizler bir kez daha buradan belirtiyoruz. Emine Şenyaşar ’ın adalet mücadelesinin yanında olacağız. ‘Gülistan Doku Nerede?’ diye sorarak iktidardan hesap sormaya, kadın dayanışmasını büyütmeye devam edeceğiz.
Genç kadınların yaşadıkları adaletsizlik karşısında susmayacağız. Bugün kadın binlerce genç kadın işsizlik yoksulluk emek sömürüsüne maruz kalmakta eğitim hakkından yoksun bırakılmaktadır. Genç kadınların geleceğini erkek iktidar ve sermayenin politikalarının kıskacına alınmasına müsaade etmeyeceğiz.
“Doğamızın yok edilmesine izin vermeyeceğiz”
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de iktidar ve sermayenin politikaları hem kadınları hem ekolojik varlıkları düşman ve tüketilebilir kaynak olarak görmektedir. Ekolojik varlıklara saldırılar tıpkı kadın haklarına saldırılar gibi aynı sistemin sömürü ve yok edici yöntemlerinden çıkmaktadır. Kürdistan’daki orman yangınlarına, sel felaketlerine müdahalesizlik de bu politikanın bir parçasıdır. Biz kadınlar, Karadeniz’de, Ege’de, Kürdistan’da doğa katliamları karşısında susmadık. Doğamızın, yaşam alanlarımızın rant ve talan politikaları uğruna yok edilmesine müsaade etmeyeceğiz.
“Hep birlikte demokratik yeni yaşamı inşa edeceğiz”
Kürt ve kadın düşmanlığı üzerinden yürütülen savaş ve şiddet politikalarına karşı bir arada eşit ve özgür ortak yaşamın mücadelesini hep birlikte yürüteceğiz. Farklılıklarımızla, dilimizle, kültürümüzle, inançlarımızla eşit bir yaşamı örmek mümkündür. Bunun mücadelesini veren cezaevlerinde rehin tutulan kadın yoldaşlarımızın özgürlüğü mücadele gerekçemizdir. Bu anlamda cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri her geçen gün artmaktadır. Anadilinde şarkı söylediği için cezalandırılan kadınlar, faşist iktidarın bize dayatmak istediği tekçi ve tahakkümcü yaşamın kanıtıdır. Buradan bir kez daha belirtiyoruz. Anadil haktır yasaklanamaz. Biz kadınlar anadillerimizle, renklerimizle, kimliklerimizle vardık, varız, var olacağız. Biz kadınlar çözümsüz değiliz. Erkek egemen ittifakının haklarımıza ve kazanımlarımıza yönelik saldırılarına karşı kadın dayanışmasını büyütme zamanı.”