Gulistan Eli: Demokratik Ulus projesi etrafında kenetlenmeliyiz

Hegeomon güçlerin Demokratik Ulus projesine yönelik saldırılarına değinen Demokratik Özerk Yönetim Dış İlişkiler Yönetimi üyesi Gulistan Eli, halkın bu proje etrafında kenetlenmesini ve bu projeye sahip çıkmasını istedi.

ROJ HOZAN

Qamişlo – Demokratik Özerk Yönetim Dış İlişkiler Yönetimi üyesi Gulistan Eli, Türkiye’nin bölgeye yönelik saldırılarını, uluslararası güçlerin Kürdistan'a yönelik soykırımcı politikalarını ve öncü kadınların hedef alınmasına ilişkin ajansımıza konuştu. Türkiye’nin Demokratik Ulus projesini kendisine tehdit olarak gördüğünü söyleyen Gulistan Eli, kadın ve halkların bu saldırılara karşı gösterdiği direnişe işaret etti.

‘Amaçları Kürt halkını yok etmek’

İktidar güçlerinin Kürdistan üzerinde yürüttüğü kirli politikalara değinen Gulistan Eli, şu ifadelerde bulundu: “Kürdistan'da işgal politikası uygulayan tüm devletlerin amacı Kürt halkını yok etmektir. Suriye devriminde kimi durumlar değişti. Kürtler önemli bir rol oynadı. Kürtler her anlamda kendilerini örgütlenmeye hazırdı. Kendileri hakkında yapılan değerlendirmelere göre tarih ve kültürden yoksun değillerdir. Kürtlerin bir kimliği var ve bu kimlik için her zaman fedakarlık yaptılar. Suriye'de kriz başladığında Kürt halkı kendisini ve halkını terörden korumaya hazırdı. Türk devleti DAİŞ’e destek verdi. Bu destekle DAİŞ büyük yıkımlar yarattı. Kürtler, kendi bölgelerinde bu terörün yeni şubeler açmasına izin vermedi. Bu yüzden Kürtler sadece kendi toplumlarını korumakla sınırlı kalmamış, birlikte yaşadıkları tüm toplumları da korumuş, halkların eşitliği ve kardeşliğinin gerçekleşmesi için kalkan olmuşlardır.”

‘Demokratik Ulus projesi hedef alınıyor’

Tüm toplumların eşitlik ve özgürlük içinde yaşamasını hedefleyen Demokratik Ulus projesine işaret eden Gulistan Eli, Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırılarının temelinde Demokratik Ulus projesine saldırmak olduğunu dile getirdi. Gulistan Eli, “Egemen güçler bu projeyi kendilerine yönelik bir tehlike olarak görmektedir. Sadece Türk devleti değil tüm hegemonik devletler halkların iradesini kendilerine yönelik tehdit olarak gördüler. Kapitalizmi geliştiren egemen sistem, içinde bulunduğumuz yüzyılda bu siyasetini daha fazla korumaya çalışmaktadır. Bunun sonucunda Kürdistan'ın dört parçasına da farklı isimler altında vahşi bir saldırı gerçekleştirmektedir. Kürdistan'a yönelik tüm silah ve savaş yöntemleri kullanılıyor. Türk devletinin son zamanlarda kullandığı kimyasal silah bunun en belirgin örneğidir. Bu, uluslararası yasa ve normları ihlal etme noktasına geldi ve soykırım politikası çatısı altına girdi” şeklinde konuştu.

‘Kaybettiğini işgal ile kazanmak istiyor’

Kuzey ve Doğu Suriye'deki Kadın Devriminin öncülerinin bu saldırılarla hedef alındığına dikkati çeken Gulistan Eli, “Bu saldırılarla halkın iradesini bastırmak istiyorlar. Birçok kez Türk devletinin DAİŞ’e destek verdiği belgelendi. Türkiye'de seçimler yaklaşırken, Türk devleti Erdoğan liderliğindeki partiyi iktidarda tutmak istiyor. İşgal yolu ile kaybedilişini yeniden kazanmaya çalışıyor. Aynı zamanda Lozan Anlaşmasının sonlarına doğru gidiyoruz. Yeni bir anlaşma Osmanlı hayallerini canlandırmak istiyorlar. Şimdi bu planlara karşı bir sessizlik olduğunu ve Türk devletinin bu eylemlerini sürdürdüğünü görüyoruz” ifadelerini kullandı.

‘İnsanların yaşamları üzerine pazarlık yapıyorlar’

Gulistan Eli, sözlerine şöyle devam etti: “Bölgelerimizde konuşlandırılan hegemonik güçler, Suriye halkının çözümü için değil, siyaset ve çıkarları üzerine hareket ediyorlar. Bugün bölgemizde yaşananlar Suriye halkına fayda sağlamıyor ve bu insanların yaşamları üzerine pazarlık yapıyorlar. Bu uluslararası güçler, uygun bir politika ile bir ay içinde her şeyi çözebilir ve Suriye'nin geneli için bu kan ve terörü durdurmak için kalıcı bir çözüme ulaşabilirler. Tüm dünyada yeni bir politika hayata geçirmek için Ortadoğu'yu siyasetlerinin merkezi olarak görüyorlar.

‘Hegemon güçler Suriye krizini derinleştiriyor’

Bu iktidar ve işgalci güçler Suriye'deki çatışmanın derinleşmesine neden olmaktadır. Eğer bu güçler bölgemizde olmasaydı belki daha erken bir çözüm olabilirdi. Bildiğimiz gibi bugün Suriye'nin kararı Rusların elindedir. Bu yüzden rejimin diğer Suriye halklarıyla çözüm adımları atmalarına izin verilmiyor. Uluslararası devletler dış sorunlarını da bölgemize yansıtıyorlar. Halkımızı birbirine kırdırtıyorlar. Bu yüzden bu devletler anlaşmadan bölgemizde çözümün kalıcılaşmasına izin vermiyorlar. Çıkarlar önde olduğunda insanlık ölçüleri yok oluyor.”

‘Projemizin etrafında kenetleneceğiz’

Türkiye’nin saldırıları karşısında uluslararası kamuoyunun sessizliğini kınayan Gulistan Eli, kadın ve halkların bu saldırılar karşısındaki direnişine işaret etti. Gulistan Eli, “Demokrasinin en üst düzeyine ulaştığını söyleyen güçler, her zaman toplulukları yok etmek için çabalamışlardır. Özgürlük ve demokrasi isteyenler bu egemen güçlerin silahları ile hedef alınmaktadır. Türk devleti o kadar güçlü değil. Bu saldırıları onların bilgisi ile yapıyor. Bu yürütülen politikalar sadece Türk devletinin politikası değildir. Bugün yaşanan sessizlik onlarında ortak olduğunu gösteriyor. Egemen güçler, bu projeyi sona erdirmek için her türlü saldırıyı yapmaktadırlar. Sonuç olarak şunu söylemek isterim ki; toplumumuz mücadeleci bir toplumdur. Güçleriyle birlikte fedakarlığı kalıcı hale getirmesi gerekir. Bizler projemizin etrafında kenetlenmeli ve sahip çıkmalıyız” sözleri ile konuşmasını sonlandırdı.