MEDİNE MAMEDOĞLU

Urfa- Günde ortalama üç kadının öldürüldüğü Türkiye’de bugüne kadar HDP ve CHP tarafından kadın cinayetlerinin araştırılması için verilen soru önergelerinin tümü AKP-MHP oyları ile reddedildi. Kadın cinayetlerinde geçtiğimiz yıllara oranla daha büyük bir artışın yaşandığı ülkede iktidar İstanbul Sözleşmesi’nden de imzasını geri çekti. Yaşanan süreç içerisinde AKP TBMM Genel Kuruluna kadına yönelik şiddetin araştırılması ve önlenmesi için Araştırma Komisyonu önergesi vermesi dikkatlerden kaçmazken verilen önergeyi değerlendiren Halkların Demokratik Partisi( HDP)  Urfa Milletvekilli Ayşe Sürücü önergenin pratikler göz önüne alındığında kendilerine samimi gelmediğini söyledi.

“Kadınlara nefes alınacak yer bırakılmadı”

Son süreçte artan kadın cinayetlerine vurgu yapan Ayşe Sürücü, her ay ortalama 30 kadının katledildiğini ifade etti. Konuşmasında bu rakamın her geçen gün arttığına dikkat çeken Ayşe Sürücü şunları söyledi:

“AKP döneminde kadın cinayetleri her dönem daha da artarak devam etti. Diğer yıllara oranla yaşanan kadın cinayetleri de daha çok artıyor. Kadınlar babaları, kardeşleri ya da eşleri tarafından katlediliyor. Kadın cinayetlerinin bu kadar yoğun olduğu bir dönemde AKP İstanbul Sözleşmesi’nden geri adım atmak için her şeyi yaptı. Bütün bunlar da bize şunu gösteriyor bugün AKP hükümeti politikaları ile kadınlara nefes alacak bir yaşam alanı bırakmadı. Kadınların hiçbir alanda yaşamasına izin vermiyor.  Kadınlar bunu en çok pandemi döneminde hisseti. Ekonomik, siyasi veya sosyal bütün haklardan mahrum bırakıldı. Kadınlar işsiz kalıp işlerinden çıkarıldı. En çok kadın cinayeti de bu dönemde yaşandı. Bu atmosferi kendi politikaları ile hayata geçiren AKP’dir.”

“ Verilen önerge bize samimi gelmiyor”

TBMM Genel Kurulu’nda AKP hükümetinin kadına yönelik şiddetin araştırılması ve önlenmesi için Araştırma Komisyonu önergesi verdiğini söyleyen Ayşe Sürücü bu önergeyi hükumetin pratikleri göz önüne alındığında samimi bulmadıklarını belirti.

“Biz HDP olarak kadın cinayetlerinin durması ve bu durumun araştırılması için soru önergesi verdik. Ama bütün önergelerimiz AKP-MHP oylarıyla kabul edilmedi. Bunu reddedenler arasında kadın vekillerde vardı”  ifadelerini kullanan Ayşe Sürücü, komisyonla birlikte yapılacak çalışmaları dürüst bulmadıklarına değindi. Ayşe Sürücü, “Bundan birkaç gün önce kadın cinayetlerine karşı bir araştırma komisyonu kuruldu. Biz dürüst ve temiz bir şekilde bu komisyonun devam etmesi ve kadın cinayetlerinin durdurulması taraftarıyız. Ama hem bu komisyonun kurulması hem de yapılacak olan çalışmalarda AKP’nin herhangi bir samimiyetine inanmıyorum. AKP iktidarı kadın sorununa dürüst ve samimi bir şekilde yaklaşmıyor. Bu nedenle ilan edilen komisyonda AKP’nin çok samimi davranacağını ve kadın cinayetlerine karşı önlem alabileceğin düşünmüyorum” diye konuştu.

“Kadınların nefes aldığı her alana karışıyorlar”

Konuşmasında iktidarın her alanda kadının yaşamına dâhil olup ‘makul kadını’ yaratmak için çalışmalar yürüttüğünü dile getiren Ayşe Sürücü, “Kadını eve hapis etmek kendi istedikleri makul kadını yaratmak için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar. Kadınların bütün yaşam alanında kendi istedikleri olsun istiyorlar. Kadınların çocuk yapmasından tut iş alanında neler yaptığına dair her şeye karışıyorlar. Bu yapılanlar nedeniyle komisyonun kurulmasında bir samimiyet görmüyorum. Ama biz HDP Kadın Meclisi olarak hem kadın cinayetlerine hem de bu politikalara karşı mücadelemize devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

“Kürt kadınını ve dilini yok sayıyorlar”

Son olarak Kadın Acil Yardım İhbar Uygulaması (KADES)’e değinen Ayşe Sürücü, 6 dilde hizmet veren uygulamanın Kürtçe dilinde hizmet vermemesini eleştirdi. Kürt kadınlarının her alanda iktidar tarafından yok sayıldığını söyleyen Ayşe Sürücü şunları söyledi;

“KADES şiddet gören kadınların başvurduğu bir uygulama. 6 dilde hizmet veriyor ama bu diller arasında Kürtçe yok. Türkiye’de Türkçeden sonra en çok konuşulan dil Kürtçe. Ama başvuru hizmetinde Kürtçe yok. Neden Kürt kadınları şiddete uğramıyor mu hiçbir sorunla karşılaşmıyor mu? Kürt kadınlarını bu şekilde bile yok sayıyorlar. Kürt kadınlarını ve dillerini yok sayıyorlar. Ama biz her zaman var olacağız ve bu politikalara karşı mücadele edeceğiz.”