“İktidar kadınları engel olarak görüyor”
Türkiye parlementosu yeni dönem çalışmalarına bugünden itibaren başlıyor. HDP Kadın Grubu Sözcüsü ve Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, AKP iktidarının kadınları rejiminin önünde engel gördüğü için daha çok baskı altına almaya çalıştığına dikkat çekerken kadınların Meclis’teki sesini daha güçlü duyuracaklarını ifade etti.
Türkiye parlamentosu yeni dönem çalışmalarına bugünden itibaren başlıyor. HDP Kadın Grubu Sözcüsü ve Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, AKP iktidarının kadınları rejiminin önünde engel gördüğü için daha çok baskı altına almaya çalıştığına dikkat çekerken kadınların Meclis’teki sesini daha güçlü duyuracaklarını ifade etti.
Ankara- Türkiye parlamentosu bir aylık tatilin ardından bugün açılıyor. Kadınlar, kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin önlenmesi ile ilgili Meclis’in acil çalışma yapmasını istiyor. HDP, en fazla kadın milletvekili bulunan Meclis’teki tek siyasi parti. Aynı zamanda kadın grubu olan da tek parti. Hal böyle olunca kadınların gözü kulağı HDP Kadın Grubu’nda. HDP Kadın Grubu Sözcüsü ve Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran’a iktidarın kadın politikalarını ve bu politikalar karşısında neler yapacaklarını sorduk.
“İktidar elindeki mekanizmaları kadınlara karşı kullanıyor”
Ayşe Acar Başaran, AKP iktidarının kendi rejimini oluşturmaya çalışırken kadınları en büyük engel olarak gördüğünü ve yarattığı atmosferde kadınları korumasız bırakarak mücadeleden uzak tutmaya çalıştığına dikkat çekti.
Ayşe Acar Başaran, “AKP iktidara geldiği ilk günden bugüne kadınların emeğine ve oylarına talip olurken kadınlar için belirlediği sınırları koruma konusunda ustalıkla siyaset yürütüyor. Elindeki bütün mekanizmaları ataerkili korumak için kullanmakta, bunu da alenen yapmaktan çekinmiyor. Özellikle basın, diyanet ve yargı ile bu politikasını gün be gün derinleştiriyor. Bir taraftan kadınları korumak için kadınların büyük mücadelelerle elde ettiği kazanımları ortadan kaldırmaya çalışırken bir taraftan da varolan mekanizma ve kanunları uygulamayarak fiili durum yaratıyor. İmzalamış olduğu uluslararası sözleşmeleri ısrarlı bir biçimde uygulamayarak kadınları şiddet ve ölümle yüz yüze bırakıyor. Kadınlar bu şiddet ortamında kendini savunmaya çalıştığında da yasalar bile uygulanmayarak kadınları suçlu durumuna düşürmeye çalışıyor.” diye konuştu.
AKP’nin kadınların tüm kazanımlarını hedef aldığını aynı zamanda yaşam iradelerini savunmalarını da suç olarak tanımladığına dikkat çeken Ayşe Acar Başaran, yasalara rağmen kadınların korunmadıklarını, öz savunma yapmak zorunda kalan kadınların da yasalardan faydalanamadığını belirtti.
“ Öz savunmaya tahammül edemiyorlar”
Ulus devlet iktidarlarının kadını köleleştiren bir perspektife sahip olduğunu söyleyen HDP Kadın Grubu Sözcüsü, AKP-MHP ittifakının bugün bu perspektifi kendine yöntem edindiğini vurguladı. İktidarın makul ve makbul kadın, evin içinde köle rolünü kabul eden, itiraz etmeyen, biat eden bir kadın rolü ortaya çıkarmaya çalıştığını ifade eden Ayşe Acar Başaran, şöyle konuştu:
“Aslında kadınların geliştirdiği öz savunmayı da suç kabul ederek kadınlara ‘itiraz etmeyin aksi takdirde gördüğünüz şiddete karşı biz sizi savunmayacağız; kendinizi savunmaya kalkarsanız da sizi suçlu ilan edip savunmayacağız’ yaklaşımıdır. Bu kadar yakıcı bir sorunu iktidarın çözmemesinin temel nedeni ideolojik altyapısı tarihsel bir gerçekliğe tekabül ediyor. İktidar da bundan hiç gocunmuyor. Ülkenin kadınları korumaktan sorumlu kişilerin hepsi kadınları hedef alan yaklaşımlar sergiliyor. Bunlardan bir tanesi İçişleri Bakanı. Neredeyse tüm işini gücünü bırakmış bir taraftan muhalefete HDP’ye saldırırken diğer taraftan da kadınların örgütlü mücadelesine kadınlara saldırıyor. Kadınların öz savunması aynı zamanda ideolojik, politik ve örgütsel olarak gelişen öz savunma mekanizmalarıdır.”
“Örgütlülük de öz savunmadır”
Kadınların toplumun her alanında örgütlülüğü aynı zamanda öz savunmasıdır da diyen Ayşe Acar Başaran, iktidarın bu örgütlenmelere tahammülsüz davrandığını vurguladı.
Ayşe Acar Başaran, “Özellikle siyasetçilerin yargılandıkları dosyalardaki kararlarda ortaya çıkıyor. Leyla Güven’in dosyasında anasoycu diye bir kavramlaştırma ile kadın mücadelesini yargılamış oldular. O dosyada iktidarın yargısı bağımsız, tarafsız bir mekanizma olarak çalışmıyor. İktidarın toplumu sindirmede kullandığı bir araç olarak kullanıyor. Dosyada aslında iktidar yargı eliyle ataerkili savunan bir yaklaşımının olduğunu net bir şekilde ifade etti. Eşbaşkanlığın bir yargılanma dosyası haline getirilmesi, 8 Mart eylemlerinde, 25 Kasım eylemlerinde kadınların sokaklara örgütlü olarak inmesinin bir suç olarak tanımlanması iktidarın yürüttüğü politikanın bir parçası. Onun için bence toplamına bakmak lazım. Öz savunmasını gerçekleştiren kadınlarla kadın mücadelesi yürüttüğü için rehin alınan, yargılanan, iktidarın lincine tabi tutulan kadınları birbirinden bağımsız olarak ele almamak lazım.” diye değerlendirdi.
“Saldırılara karşı kolektif mücadele önemli”
HDP Kadın Meclisi olarak birçok kadın örgütlenmesini temsil ettiklerine dikkat çeken HDP Milletvekili, yeni Meclis dönemine de bu farkındalıkla gireceklerini söyledi. Türkiye’deki tüm kadın kurumları ile sürekli irtibat halinde olduklarını dile getiren Ayşe Acar Başaran, “Kürt kadın mücadelesi, feminist kadın mücadelesi, sol- sosyalist kadınların olduğu bir bileşkeyi temsil ettiğimiz söylenebilir. Yine aslında Türkiye’deki tüm kadın kurumlarıyla sürekli bir biçimde irtibat halinde ortak bir mücadele yürütmeye çalışıyoruz. Biliyoruz ki yürütülen saldırılar bizi bölmeye çalışsa da bizi kimliklerimize göre ya da yaşadığımız bölgelere göre ayrıştırmaya çalışsa da aslında saldırının temel amacı bir ve bu temel amaca karşı da kadınların kolektif mücadele yürütmesi önemli. Sadece Türkiye ve Kürdistan açısından değil dünyada da enternasyonel kadın mücadelesini yürütmeye çalışıyoruz” dedi.