Ekmek yoksulluğun cenderesinde pişiyor

Dünyanın ilk devrimi tarımla sofralara gelen ekmeğin hikayesi yoksulluğun hikayesi ile bütünleşiyor. 65 yaşındaki Fatma Rashidi, ilerleyen yaşına rağmen evinin geçimini sürdürmek için her gün tandırın başına geçiyor.

JİRAN MOHAMADİ

Mahabad – Yoksulluğun kadın ve çocuk yüzü daha iç parçalayıcı bir manzara olarak karşımıza çıkıyor. Yeryüzünün belki de insan eliyle yapılmış ilk devrimi tarım ve tarım toplumu sayesinde tanıştığımız ekmeğin hikayesi, dünyadaki ekonomik krizin derinleşmesi ile yoksulluk ile anılıyor oluyor. “Bir dilim ekmeğe” muhtaç olmamak için kadınlar ilerleyen yaşlarına, gözlerini kör eden tandır dumanına rağmen yine de o ocağın başına geçip hanelerinin ateşini sürdürmeye, varlık yokluk mücadelelerinde kararlıca “bizde varız” demeye çalışıyor.

Tek geliri tandır ekmeği

İran’ın Mahabad kentinden Fatma’yı buluyoruz tandırın başında, ateşten ve yorgunluktan kıpkırmızı olmuş yanakları ile bize gülümsüyor. “Hiç bir gelirimiz yok ki, bu ekmeğimizden başka” diyor Fatma. Ailenin “reisinin” de kendisi olduğunu ekliyor sözlerine, hem bir yorgunluk hem de bir gurur var sözlerinde. Fatma diyoruz ama Fatemeh Rashidi, 65 yaşında ve hazır kurulu tandırından evine “ekmek parası” çıkarmaya karar vermiş bir kadın. Bir daha da söndürmemiş tandırın ateşini, 5 yıldır tandırını yakılı tutuyor ki hanesinin ocağında duman tütsün, çocukları aç kalmasın. Uzun yıllardır engelli eşi ve üç çocuğunun bakımı omuzlarında Fatemeh’in.

Çalışmaya geceden başlıyor

Fatemeh Rashidi, “Daha geceden başlıyorum çalışmaya. Önce sıcak su hazırlıyorum, sonra hamurumu hazırlıyorum, tandırım nerdeyse hep yanıyor. Hayat ateş pahası. Ekmek yaparak hayatımızı geçindiriyoruz ama artık un almak için bile zorlanıyoruz. Her gün zamlar, hayat pahalılaşıyor, zorlanıyoruz, çok zorlanıyoruz artık. Tandırda yapılmış ekmeği seviyor ve alıyorlar. Yöresel ekmeklerin tadı elbette başka oluyor. Tandır ekmeği hem tadı güzel oluyor hem de çabuk bozulmuyor. Odunda piştiği için tadı şehirlerdeki ekmekler, gazda pişirilen ekmekler gibi olmaz asla” diyor.

“Her geçen gün daha da yoksullaşıyoruz”

Kendisi gibi onlarca kadının yaşamlarını böyle idame ettirdiğini söyleyen Fatemeh Rashidi, ekmek pişirerek hanelerinin ekmek parasını çıkardıklarını, ancak her geçen gün üst üste gelen zamlar yüzünden buna bile yetişmekte zorlandıklarını şu sözlerle anlatıyor: “Yoksuluz, her gün daha da yoksullaşıyoruz. Ekmek yapmak o kadar da kolay bir iş değil korkuyorum hem yaşım epey var hem de hasta olmak, yere düşmek istemiyorum çünkü hastalansam çocuklarıma kim bakar korkusu, tedavimi nasıl yaparım korkusu sarıyor, sağlık sigortamız da yok ve sosyal güvencesi olmayan herkese yardım yapılmalı. Sadaka istemiyorum.”

Sözlerini tamamladıktan sonra Fatemeh Rashidi, daha sonra tandır dumanından kızarmış gözleri ve yüzünü tekrar ekmeklerini kontrol etmek için çeviriyor.