Sinemacı Edûlê Şahîn: Kadın Devrimi, sinemacıları ve farklı hikayeleri bir araya getirdi

Sinema sanatçısı Edûlê Şahîn, Kadın Devrimi’nin, 5’inci Rojava Uluslararası Film Festivali’nde kadınları ve dünyadaki farklı hikayeleri bir araya getirdiğini anlattı.

SORGUL ŞÊXO

Qamişlo- 17-20 Kasım tarihleri arasında Qamişlo’da düzenlenen 5. Rojava Uluslararası Film Festivali “Ortak Hikayeler, Özgür Sinema” sloganıyla 86 Kürt yapımı ve uluslararası filmi izleyiciyle buluşturdu. Filmlerden 12’si kadın yönetmenlerin eserleriydi. Festivale katılan sinemacı Edûlê Şahîn, festivalle ilgili sorularımızı yanıtladı.

*Bu yıl 5. Rojava Film Festivali, özellikle kadınlar olmak üzere kamuoyunun büyük ilgisini çekti. Sizce bu ilginin kaynağı nedir? Kadınların sinemayla etkileşimi bölgeyi nasıl değiştiriyor?

Bu yılki festival, özellikle kadınlar açısından büyük bir ilgi gördü. Festivale katılım, Kadın Devrimi’nden etkilenen farklı halkları bir araya getirdi. Festivalin etkisi, elbette ki bu devrimden geliyor. Kadın Devrimi’nin etkisi festivale yansıdı ve farklı bir atmosfer yarattı. Kadın yönetmenler ve geleneksel kıyafetleriyle katılan kadınlar festivale renk kattı. Festival, Abdullah Öcalan’ın kadın özgürlüğü vizyonuna dayanan bir temel üzerine inşa edildi. Festivalin kadın katılımcıları, Rojava’da gerçekleşen devrim süreci boyunca sinemalarını kendi dillerinde sunabiliyorlar.

*Son yıllarda Ortadoğu sinemasında kadın karakterlerin tasviri önemli değişimlerden geçti. Günümüzde kadınlar sinemada hangi temsil zorluklarıyla karşılaşıyor? Festival, bu alana nasıl yeni bir perspektif kazandırıyor?

Ortadoğu’da kadınların sinemadaki varlığı giderek artıyor. Kadınların güçlenmesi, sinemadaki görünürlüğü de artırıyor. Dünya genelinde kadın sinemacılar çalışmalarını sürdürüyor ve değer görüyor. Festival, kadınların yerel ve uluslararası düzeyde eserlerini sunması için önemli bir platform sağladı. Farklı dillerden ve uluslardan kadınlar burada bir araya gelerek kendilerini ifade etme imkanı buldu. Filmler, özgürlük ve duygu temalarını işlerken, yönetmenler festival aracılığıyla çalışmalarını geniş kitlelere ulaştırabiliyor.

*Kuzey ve Doğu Suriye’de kadın özgürlüğü hareketinin sanatsal üretime etkisi geniş çapta tartışılıyor. Bu perspektif sinemada hangi etik, estetik ve anlatı biçimlerini yaratıyor?

Dünyada estetik konusundaki algılar çok farklı. Burada etik ve estetik bir toplum inşa etmeye çalışıyoruz. Kadınların perspektifi, sinemada farklı bir bakış açısı sunuyor. Bu estetik anlayış, kadın hakları ve toplumsal mücadeleyi yansıtıyor. Festivalde kadın yönetmenlerin eserleri, etik ve politik bağlamda toplumsal sorunlara ışık tutuyor.

*Festivalde kadın yönetmenlerin ve oyuncuların görünürlüğü önemli. Rojava’daki mevcut kültürel ortam, kadın sinemacılar için hangi fırsatları yaratıyor? Hala karşılaşılan engeller var mı?

Savaş koşullarında sinema çalışmaları birçok zorlukla karşı karşıya. Ancak bu çalışmaların içsel etkisi de büyük. Kadınlar, yıllardır toplumsal cinsiyet normlarına direnerek sinema alanında mücadele ediyor. Savaş bölgelerinde yapılan yapımlar, deneyim ve yetenekle birleşince ciddi bir direnç oluşturuyor. Kadın yönetmenler zorluklara rağmen özgür duygularla çalışmalarını sürdürüyor; festival bu çabaları görünür kılıyor.

*Rojava Film Festivali bölgedeki kültür ve sanatı nasıl şekillendiriyor? Kadın yönetmenlerin sinema alanına getirdiği yeni yaklaşım, Ortadoğu sinemasında nasıl bir yer edinebilir?

Festival ve önceki etkinlikler, büyük umutlar yaratıyor. Her festival yeni bir etkide bulunuyor. Festival sırasında filmler, izleyicinin ilgisine göre seçiliyor ve salonlar açılıyor. İnsanlar, kültür ve sanata aç; filmleri ve tiyatroları izlemek istiyorlar. Bu, önemli bir gösterge. Alternatif sinema yapmak isteyenler için bugün fırsat var. Sinema ve sanat sevenler, çalışmalarını sergileyebilir. Birlikte kültür ve sanatı yönetebilir ve geleceğe miras bırakabiliriz.

Kadınları, aralarında ne kadar mesafe olursa olsun, birbirine bağlayan duygular vardır. Bunun sebebi, hikayelerimizin ortak ve benzer olmasıdır. Duygularımız bizi birbirimize bağlar ve paylaştığımız hikayeler, uzun mesafeleri kısaltıp bizi bir araya getiriyor.

Festival, bu bağları güçlendiriyor. Küçük bir kıvılcımla başladık. Önder Apo'nun bize aşıladığı umutla etrafımıza bakıyor, çocukları seviyor, doğamızı koruyor ve kadınlarla dost oluyoruz. Bu küçük alev, devrimler yaratabilir, değişimler ve manevi dönüşümler getirebilir. Her geçen gün, Önderliğimizle sinemamızı özgürce geliştirme ve filmlerimizi Önderliğimizle izleme umudumuzu artırıyoruz. Birlikte, ülkeyi özgürce dolaşıp sanatsal çalışmalarımızı yapabiliriz.