Serêkaniyê’den Amed’e bir Kürt sinemacının hikayesi
Kuzey ve Doğu Suriye’de sinemanın devrim sonrası geliştiğini ifade eden sinemacı Safînaz Evdikê, “Kuzey ve Doğu Suriye sineması için umudum çok büyük” diyerek sinemanın direniş hikayelerinden beslendiğini belirtti.
SORGUL ŞÊXO
Qamişlo- İlk belgesel Kürt filmi olan 1927'de Sovyet Ermenistan'ında çekilen ‘Zare’den bu yana Kürt sineması direniş ve mücadeleyle çok yol aldı. Daha öğrenecek geliştirecek çok şey var diyen Kürt sinemacılar, 4 parça Kürdistan’da adlarından söz ettirecek filmlere imza attı.
Kuzey ve Doğu Suriye’de de sinema 19 Temmuz 2012 tarihinde gerçekleşen Devrim sonrasında gelişti. Diğer kültür çalışmaları gibi hızlı bir giriş yapılamasa da kurulan sinema kolektifleri son yıllarda seyirciden tam not aldığı işler gerçekleştirdi.
Direnişle tanınan Rojava’da sinemacıların da hayatı film gibi. Bunlardan biri de sinemacı Safînaz Evdikê. Serêkaniyê’den Amed’e, Amed’ten Qamişlo’ya varan hayat hikayesini ve Kürt sinemasını konuştuğumuz Safînaz Evdikê, Rojava sinemasından umutlu.
Yönetmen ve görüntü yönetmeni Safinaz Evdike
Kuzey ve Doğu Suriye’nin bugünlerde Türk işgali altındaki kenti Serêkaniyê’de 1992 yılında doğan sinemacı Safînaz Evdikê, yurtsever ve Kürt kültürüne bağlı bir ailede büyür. Ardından yerleştikleri Dêrazor kentinde okul öncesi öğretmenliği eğitimi gördüğü süreçte Suriye iç savaşı patlak verir. Annesinin sağlık sorunlarından kaynaklı Kuzey Kürdistan’ın Amed kentine 2012 yılında ailesi ile taşınmak zorunda kalır. Sinema ile tanışması da tamda bu yıllarda kadim Amed kentinde gerçekleşir. Amed’te yer alan Cegerxwîn Kültür Merkezi’nin sinema akademisine katılan Safînaz Evdikê, sinemanın temel eğitimini görür ve 2015 yılında akademiden mezun olur. Sinema için “Çocukluk hayalimdi” diyen Safînaz Evdikê’nin ilk çalışması kısa bir film olan savaş sürecinde hamile olan bir kadının ve ailesinin hikayesinin anlatıldığı ‘Zayîn’dir.
Sonrasında Rojava’ya dönen Safînaz Evdikê, burada 2016 yılından 2023 yılına kadar Rojava Film Kolektifinde yer alır. Bugünlerde ise kadın özgün çalışmaları yürüterek Kadın Sinema Kolektifinde yer alıyor.
'Mal' adlı kısa film uluslararası kabul ve ilgi gördü’
Safînaz Evdikê 2018'de Rakka’nın özgürleştirilmesinin ardından yönetmenliğini yaptığı 'Mal' adlı kısa filmi şu sözlerle anlatıyor. "Rakka’yı DAİŞ 'den kurtarma operasyonu sırasında, tüm uluslararası medya organları ordaydı. Kurtuluşundan sonra bir hafta gittim kadınları ve çocukları gördüm, mayınlara rağmen halk savaştan kalıntı kalan şehre sel gibi aktı. Bu durum kısa filme konu oldu. Biz ‘Mal’ filmini 2018'de bitirdik sonra uluslararası festivallere gönderdik. Bu kısa film ile verilmek istenen mesaj çok ilgi gördü. Senaryoyu Serêkani işgalinden önce yazmıştım işgal ile hikâye devam etti. İşgal ve tehdit psikolojisi ile yaşayan bir kadını yansıtmak istedim. Yaptık ve birçok festivalde ilgi gördü. Bir yönetmen olarak halkımın yaşadığı acıları yansıtmada yeterli olamadım, eksikler vardı ama daha iyi bir ürün çıkartmak için önemli bir adım oldu."
‘Devrimle birlikte kadınlar birçok alanda var oldu’
Kadın yönetmen olmaya çalışan, Rojava'da film çeken ve küresel boyuta ulaşmak isteyen Safînaz Evdikê sözlerine şöyle devam etti: "Kuzey ve Doğu Suriye'de Kürt sinemasının tarihi, Kürtlerin varlığına dayatılan politikalar ile bağlantılıdır. Sinema sevenler vardı ancak onlar da gözaltına alınıyorlardı. Kadınlar için çok büyük bir adımdır bu devletçi sistem varken böyle bir çalışma yapmak mümkün değildi. Erkekler için de zordu ama kadınlar için imkansızdı. Ama devrim ile durumlar değişti siz gazeteci olarak çalışıyorsunuz, ben de film yapıyorum ve birçok kadın artık farklı şekillerde çalışıyor. Kadınlar birçok yeni projede yer aldı, değerli ürünler çıktı. Devrim bana film yapma olanağı sağladı, birçok kadın sinemacı içinde aynı zamanda. Sinemacı kadınların “Kolektîfa Kezî ya Jinên” Kadınların Saç Örgüsü Kolektifi ile daha fazla kadına öğrenme zemini sundu.”
‘Rojava'da Kürt sineması doğuş sürecini aştı’
Safînaz Evdikê, Kürt sinemasının doğuş sürecinden çıkıp Rojava'da yeni bir sürece girdiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Savaşların ve saldırıların ortasında kısa filmler ve belgeseller Rojava'da, Kürdistan ve dünyadaki film festivallerinde ödüller aldı. Son yıllarda Rojava büyük mesafeler kat etti. Bununla Kürt sineması doğuş sürecinden filmin içeriği, estetiği ve oyunculuk gibi konulara geçti. Senaryo konusunda da gelişim gösterildi. Kısa filmler ve belgeseller de hikâyenin iyi işlenmesi için çabalıyoruz."
50 kadın söz verdi, 10’u geldi, sonra kolay olmadığını anladım'
Safînaz Evdikê, devrimin başlamasından önceki bir anısını şöyle paylaştı: "Devrim başlamadan önce Nujiyan yoldaş bana kadınları örgütleyip Yekitiya Star'ı oluşturacağımızı söyledi, bana çok garip geldi. Günlerce bana manifestoyu okudu ve yorumladı. Yekitiya Star kimdir, neden kurmamız gerekir gibi hayatımda hiç duymadığım konuları, kadın ve toplumun durumunu ve daha birçok konuyu bana anlattı. İlk toplantı için 50 kadın geleceğine söz verdi ama toplantı yapıldığında sadece 10 kadın vardı. O zaman böyle bir adım atmanın kolay olmadığını anladım. O zaman ben Rêber Abdullah Öcalan'ın fikirlerini, Kürt halkının direniş tarihini, sorunlarını ve davasını anladım. Okumalarım daha çok sanatsal romanlar, tiyatro ve sinema yazarlığı üzerineydi; siyasi, sosyal ve tarihi konularda bir araştırmam yoktu. Nujiyan, bende sinemayı seven aynı zamanda kendini de tanıyan gerçek bir kadın karakter inşa etmemde yardımcı oldu. "
‘Rojava devriminin parçası olduğum için gurur duyuyorum’
Safînaz Evdikê konuşmasını şöyle sonlandırdı: "Yüreğinde sinema sevgisi olan kadınlar gelsinler. Gurur duyuyorum çünkü Rojavalı bir kadınım ve bu devrimin bir parçasıyım. Ş.Arîn, Barîn ve Nûjiyan'ın hikayelerinin yaşamımda olmasından gurur duyuyorum onların fedakarlıkları beni daha fazla güçlendirdi. Kuzey ve Doğu Suriye sineması için umudum çok büyük."