Mısır ezgilerinden toplumsal cinsiyeti sorguluyor

Doktora tezini hazırlamak için kulaklarını popüler kültürün esintisini taşıyan şarkılardan geleneksel Mısır müziğine kadar açık tutan akademisyen Mai Mohamed, şarkılardaki toplumsal cinsiyetçiliği irdeledi. Sonuçlar ise çok şaşırtıcı.

İNAS KEMAL

Mısır- Ayn Şems Üniversitesi’nde eğitimini sürdüren araştırmacı Mai Mohamed Ahmed El Sayed gençlik ve popüler kültür ile cinsiyet rolleri üzerine doktora çalışması hazırlıyor. Feminist bir pencereden baktığı doktora tezinde gençlerin popüler kültür unsuru olan şarkılar aracılığı ile aldıkları şeklin yanı sıra kadın ve erkeklerin sosyal yaşamdaki rollerine dair tartışmalara da dikkat çekiyor.

Mai Mohamed, şarkıların sadece şarkı-ezgi olmadıkları bunların aynı zamanda cinsiyet eşitsizliğini de yaygınlaştırdığı uyarısında bulunuyor. Feminist ilişkiler üzerine Ayn Şems Üniversitesi’nde araştırmalarını sürdüren Mai Mohamed, genç, yaşlı, çocuk, kadın-erkek demeden şarkıların toplumsal cinsiyetçi dile yansıdığını ve hatta toplumu şekillendirdiğini savunuyor.

“Özgürlükçü” şarkılar bile şaşırtıcı

Doktora tezini hazırlamaya başladığı sırada “erkek ve kadınlar arasındaki adil görünümlü, masum şarkıların” bile şaşırtıcı tarzda cinsiyetçi sözlere yer verdiğine şaşırdığını ve buradan yola çıkarak araştırmasını derinleştirme ihtiyacı duyduğunu kaydeden Mai Mohamed, “özgürlükçü” şarkıların dahi toplumsal cinsiyet rollerini aşıladığına şahit olmanın şaşırtıcı olduğunu söylüyor.

Özellikle çocuklar ve gençlerin drama-tiyatro, sinema gibi görsellerden de etkilendiklerini ancak şarkıların günlük yaşamı daha çok kuşattığını düşündüğünü ekliyor sözlerine Mail Mohamed ve “Çocuklar, ergenlik çağındaki gençler yeni imajlarını kazanırken kesinlikle dinlediklerini rol model alıyorlar ve böyle şekilleniyorlar” diyor.

“Kadınlar da bu dilden etkileniyor”

Mai Muhammed, sanat-şarkı dünyasında da erkeklerin kadınlara oranla daha çok yer kapladığını belirtirken bu durumun müzik yapan kadınları da etkilediğini aktarıyor.

“Uzun saatler kadın şarkıcılar ayakta kalmak zorunda, ürettiklerini kaydetmek ve stüdyolara girmek, uzun geceler harcamak zorundalar üstelik bunları evlerinin dışında mekanlarda yapmak zorunda ve ardından konserler, uzmanlaşma, profesyonel olma yolunda da ilerleme gelinceye kadar ki safhada sahneye çıkan kadın sayısının azaldığını görebiliyoruz.”

Araştırmaya iki yüzün üzerinde genç katıldı

Mai Muhammed’in doktora tezinin hazırlanması sırasında yapılan araştırmaya orta öğrenim de olmak üzere iki yüzün üzerinde genç katıldı. Müzik türlerine dair soruların yöneltildiği gençlere, şiddet, ırkçılık gibi unsurların dinledikleri şarkılarda yer alıp almadığı ya da bunu sorgulayıp sorgulamadıkları sorulduğunda yüzde 63’ü “sonuç her ne olursa olsun dinliyoruz” şeklinde yanıt verdi.

Kadın sanatçılar daha çok dinleniyor

Popüler müzikte kadın sayısının az olmasına rağmen araştırmaya katılan gençlerin, “Kadın mı erkek mi sanatçıları daha çok dinliyorsunuz?” sorusuna ise yüzde 46’sının kadın sanatçıları daha çok dinledikleri aktarılıyor. En önemli sonuçlardan biri, şarkıların aile ve hayatın kadınlar üzerindeki tahakkümünü %2,2 oranında ifade etmesi ve şarkılarda tekrarlanan kadınların cinsiyet rollerinin sırasının erkeklerinkinden farklı olması.

Kız ve erkek çocukları arasında ayrımcılık yapılıyor

Şarkılarda, aile ve toplumun kadınlar üzerindeki etkisinin yüzde 2.2 olarak göstermesi de önemli tespitlerden birisi. Gençlerin yüzde 81’i şarkıların cinsiyetsiz olduğunu söylüyor. Gençlerin yüzde 55.7’si de ailenin ev içinde yaptığı ayrımcılığı hissediyor. Onlar Mısırlı ailelerin kadın ver erkek çocukları arasında adaletsiz bir yaşam oluşturduğunu düşünüyor.