Meral Şimşek “Arzela” kitabı ile ötekileştirilen kadınları yazdı
90’lı yıllarda gördüğü işkence ve tanıklık ettiği ölümler sonrasında edebiyata yönelen yazar Meral Şimşek’in son öykü kitabı Arzela çıktı. Ötekileştirilen kadınları konu alan yazar, yazı dilinde de toplumsal hakikate dikkat çekiyor.
MEDİNE MAMEDOĞLU
Amed - “Karabasan yüklü bir geceyi, ayak parmaklarımdan akıtarak uyandım. Gidenlerin hiçbir zaman dönmeyecekleri bir sabaha… Omuzlarımda suçlarım, saçlarımda zamanın ağrılarıyla. Serçelerin sesi karıştı, arabaların ritmi bozuk seslerine. Kargalar, cırcır böceklerinin seslerini bastırmakla meşgul. Sol yanım mı daha çok uykusuz, ciğerlerim mi? Bilemiyorum. Oysa en sancıyan yanım, beni terk eden masallarım...” Bu sözler Meral Şimşek’in yazdığı son öykü kitabı Arzela’ya ait. İçerisinde birçok hikâye barındıran bu öykü kitabının ana merkezinde kadınlar var. Kitapta Süryani, Kürt ve Türk kadınlarının hikâyelerine yer veriliyor.
Toplumsal hakikate dikkat çekiyor
Son kitabı Arzela dışında üç şiir birde roman kitabı bulunan Meral Şimşek, yazılarında toplumsal hakikate dikkat çekiyor. 90’lı yıllarda cezaevlerinde yaşanan işkencelere maruz kalan ve faili meçhul cinayetlere tanıklık eden Meral Şimşek, yaşadıklarını yazıya aktararak toplumsallaştırıyor. Yakın zamanda Kürtçe eser de çıkarmaya hazırlanan Meral Şimşek, Kürt kadın yazar olarak yaşadıklarından yola çıkarak başladığı edebiyat serüvenini ajansımızla paylaştı.
“Yaşanmışlıklar yazma sebebim oldu”
Yazılarında olduğu gibi son öykü kitabında da toplumsal hakikat üzerinde durduğuna değinen Meral Şimşek, edebiyat üzerine ödüllendirmelerinin de bu toplumsal hakikat üzerinde yazma noktasında gerçekleştiğini belirtti. Yazmanın doğuştan gelen bir yetenek olmasının yanı sıra yaşanmışlıkların da yazma sebebini geliştiren ve çoğaltan şeyler olduğuna dikkat çeken Meral Şimşek, gerçek hayatta yaşanan dezavantajların edebiyatta avantaja dönüşerek bir geçiş yaptığını ifade etti.
“İşkence gördüm ölümlere tanıklık ettim”
Yazdığı hakikatlerin salt kendi yaşamı değil toplumsal hakikatlerden oluştuğuna değinen Meral Şimşek, “Ben kendi yaşamımda karşılaştıklarımı toplumun genel anlamda yaşanmışlıklarını özdeşleştirerek yazı diline döktüm” sözleriyle kitaplarında yer alan ana konuyu özetliyor. Meral Şimşek, “Benim ailem 80’li süreçleri çok ağır geçirmiş bir aile. Ben kendimde 90’ların işkencesini görmüş, ölümlere tanıklık etmiş biriyim. Ama elbette ki buna sadece ben tanıklık edip yaşamadım yüzbinlerce insandan bahsediyoruz. Burada bunu dillendirmede ki sebebim bunu sadece yazı dünyasına girmiş olmamdan kaynaklı. Elbette ki yaşadıklarım beni yazma noktasında kamçıladı. Çünkü bizler travmalar geçirip bu kadar ağır süreçler görürken bir nevi yazma ile bir kusma hali yaşıyoruz. Bize yaşatılanlardan zehirleniyoruz. Eğer biraz yeteneğiniz de varsa bu bir noktadan sonra yazıya dönüşüyor. Bu bağlamda bizler yaşadıklarımızla toplumsallaşıyoruz” şeklinde konuştu.
“Yazılarımın ana teması kadınlardan oluşuyor”
Yazdığı kitapların ana temasında kadının yer aldığını aktaran Meral Şimşek, kadınların ötelenen bir kimliğe sahip olduğunu belirterek şunları söyledi: “Dünya geneline baktığımızda da bir kadın kimliksizleştirilmesi var ama biz Kürt kadınları olarak daha fazla kimliksizleştiriliyoruz. Benim ailemde yaşananların en ağırını da kadınlar yaşadı. Kendim bir kadınım daha çocuk yaşta devlet şiddeti ile karşı karşıya kaldım. O gerçekliği yaşadım ve bu bağlamda da kadınları anlayabilecek durumlara sahip oldum. Hal böyle olunca da ben kadın hikâyelerini konu almayı daha çok seviyorum.”
“Ötekileştirilen bütün kadınları yazıyorum”
Yaşamın kendisinde olduğu gibi edebiyat dünyasında da kadını yok sayıldığını bu nedenle şiirlerinde de kadını işlemeye özen gösterdiğini dile getiren Meral Şimşek, şiir ve hikâyelerinde yalnızca Kürt değil Süryani ve Türk kadınlarına da yer verdiğini söyledi. Meral Şimşek, “Kadın hakikatini en çok kadın, birey kendi içinde var oluş sürecini daha iyi bildiği için ben biraz kalemimi bu yönlü yazmaya çalışıyorum. Kürt kadınlarının ne kadar barbarca sistemle karşı karşıya olduğunu gördüğüm ve tanıklık ettiğim için kadın temalarını ön planda tutuyorum. Sadece Kürt kadınlarını da değil ötekileştirilen diğer kadınları da yazıyorum” ifadelerini kullandı.