Maryam Al-Azra: Luis’ten Ediba’ya süren 237 yıllık bir gelenek

İtalya’da 237 yıl önce Luis Resholi tarafından başlatılan “Maryam Al-Azra” kutlamaları bugün Kuzey Doğu Suriyeli Süryani kadınlar tarafından sürdürülüyor. Mayıs ve Ağustos aylarında mavi elbiselerini giyen kadınlar, bu iki ayda et, yoğurt, peynir gibi aşırı kokulu yiyecekler yemez. Bu geleneğin sürdürücülerinden 90 yaşındaki Süryani Ediba David, barış, huzur ve mutlu günler için dualar ettiklerini belirtiyor.

İtalya’da 237 yıl önce Luis Resholi tarafından başlatılan “Maryam Al-Azra” kutlamaları bugün Kuzey Doğu Suriyeli Süryani kadınlar tarafından sürdürülüyor. Mayıs ve Ağustos aylarında mavi elbiselerini giyen kadınlar, bu iki ayda et, yoğurt, peynir gibi aşırı kokulu yiyecekler yemez. Bu geleneğin sürdürücülerinden 90 yaşındaki Süryani Ediba David, barış, huzur ve mutlu günler için dualar ettiklerini belirtiyor.

SORGUL ŞÊXO

Hasekê – Kuzey Doğu Suriyeli Süryaniler için Mayıs ve Ağustos ayları “Maryam Al-Ezra” ayı olarak anılıyor. Manevi değerinin yüksek olduğu ve Hristiyanlar için önemli olan bu iki ayda bilhassa kadınlar geleneklerine bağlılıklarını sürdürüyor. Bu gelenek ilk kez 1784 yılında İtalya’da doğan Luis Resholi tarafından başlatılırken, bugüne gelindiğinde ise kadınlar da hem kutlama hem de ritüelleri yaşatmaya devam ediyor. Gök mavisi elbiselerini kuşanan kadınlar, bir ay boyunca aynı elbiseyi giyiyor, belli periyotlarla oruç tutuyor. Geleneğin İtalya’dan çıkmasına rağmen birçok Hristiyan ülkesinde yaygın olarak geçerliliğini koruduğu belirtiliyor. Bu geleneğin önemini ve giyilen mavi elbisenin sırrını Süryani Ediba David’e sorduk.

“Mavi elbise barışın sembolüdür”

Mayıs ve Ağustos aylarının Maryam Al-Ezra ayı olarak bilindiğini belirten Ediba, “Yılın sadece iki ayını bu şekilde geçiririz aslında. Mayıs ve Ağustos aylarında mavi elbiselerimizi kuşanıyoruz. Maryam Al-Ezra'nın kıyafetleri barışın sembolüdür. Şifa için ona yakaranların da sembolüdür. Bu iki ayda çok dualar ederiz. Herkes Maryam Al-Ezra'nın kıyafetlerini giyemez. O’nun kıyafetlerini giymek için evlenmemiş olması ve çocuğunun olmaması gerekiyor. Gençlerin yanı sıra yaşı büyük olan kadınlar da giyebilir” diyor.

“Elbisenin kemeri dualar eşliğinde takılıyor”

Ritüelin devamı niteliğinde bir husus ise mavi elbisenin kayış-kemerinin bağlanması oluyor. Gök mavisi elbisenin üzerine beyaz bir kalın ipten kemer takılıyor ve bu kemer de dualar eşliğinde takılıyor. Ediba, “Meryem elbiseyi giyenleri duyar ve onların isteklerini yerine getirir” sözleri ile elbisenin giyildiği anın önemine dikkat çekerek, “Gönül temizliği çok önemli. Eğer evlerinde beyaz kalın bir ip ya da kemer yoksa sorun değil” şeklinde belirtiyor.

“Bu ayda ağır yemek yemiyoruz”

Her ulustan kadınların bu elbiseyi giyebileceğini söyleyen Ediba, “Arap mı, Kürt mü, Ermeni mi önemli değil. Meryem Ana milletler arasında ayrım gözetmez” diye belirtiyor.  Ediba, ayrıca bu geleneğin sürdürüldüğü aylarda et, yoğurt, peynir ya da kokulu, aşırı yağlı yemeklerin yenmesinin de hoş olmadığını söylüyor. Barış, huzur ve mutlu günler umduğu için mavi elbiseyi giydiğini dile getiren Ediba, “90 yaşından sonra giymeye başladım. 2 çocuğumu da sağlıklı büyüttüm, tüm anaların çocukları için artık aynı şeyi diliyorum” ifadelerinde bulunuyor.